Vicdansızlığın Perdesi Aralanıyor!..
Türkiye, vahşetin ve duyarsızlığın pençesinde yaklaşık 7 ay önce bir evladını daha kaybetme noktasına geldi. Tunahan, başıboş sokak köpekleri tarafından adeta bir canavar gibi parçalandı. Şu anda yaşam mücadelesi veriyor, 10'larca ameliyat geçirdi ve geçirmeye devam ediyor. Vücudundaki yaralar, o korkunç anların izlerini taşıyor. Tunahan’ın babası, evladının acısını yaşarken, bir de akl-ı evvel bir milletvekilinin “Çocuklarınızı bu işe alet etmeyin” sözleriyle karşı karşıya kaldı. Böyle bir vekile gerçekten milletin vekili diyebilir miyiz?
Tunahan’ın babası olmanın ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Evladınızın vahşice saldırıya uğramasının lime lime yenmesinin acısını taşımak ne demektir biliyor musunuz? Her gece gözlerinizi kapattığınızda o korkunç anların yeniden canlanması ne demektir biliyor musunuz? Evladınızın hayalleri, gülüşleri ve geleceğinin bir anda kararması ne demektir biliyor musunuz? Tunahan'ın babası olmak, bu acıları her gün yeniden yaşamak ve bir an bile unutmamak demektir.
Tunahan’ın bedeni, köpekler tarafından vahşice parçalandı; derisi parçalandı, kafa tası derisi yok oldu, vücudundan onlarca et koparıldı. En cani düşmanın bile yapmayacağı bu vahşet, bir çocuğun yaşamını alt üst etti. Bu korkunç olayın odak noktasında Tunahan'ın babası, evladının acısını yaşarken bir de empati yoksunu, hayvanı insan hayatından üstün gören, insanı aşağılayan hor gören, değer vermeyen milletvekilleriyle mücadele etmek zorunda kaldı.
Başıboş köpekler meselesi, yıllardır ülkemizin kanayan bir yarasıdır. Yasa ilk çıktığı gün, bu meselenin ne kadar hassas olduğunu, canlı yayında ve makalelerimde detaylarıyla anlattım. Hayvan yasasının tehlikelerinin sonradan anlaşılacağını, toplumsal huzurumuzu ve güvenliğimizi tehdit ettiğini belirttim. Şimdi, bu yasayı çıkaranlar hatalarını anladı ve geri dönmek istiyorlar. Ancak, iki tarafı da memnun etme çabalarını anlamak mümkün değil!..
Bu olay, toplumumuzun vicdanını ve insan hayatına olan saygısını sorgulatan bir dönüm noktasıdır. İnsan hayatının kutsallığını anlamayan, acıya duyarsız kalan bu yaklaşımlar karşısında sessiz kalmamalıyız. Tunahan’ın babası olmak, 20. asırda 7 düvele göğsünü siper etmeye benziyor; bu, Kurtuluş Savaşı’nda kendi salasını okuyarak ölümün üzerine koşmaya benziyor. Bu cesareti, bu kararlılığı ve bu acıyı anlamayanların, milletin vekili olmaya hakları var mıdır?
Sokak Köpekleri Yasası Sanki Bir Yanıltma Yasası Olmuş Gibi Görünüyor!..
Niye mi?
Kesin ve net emirler yine yok mesela;
- Barınaklarda olan köpekler hasta değilse itlaf edemezsiniz. Yani, sağlıklı köpekler barınaklarda tutulmaya devam edecek.
- Belediyeler, kamu güvenliği tehlikesi yok derse, sokak köpekleri aynen sokakta kalmaya devam edecek.
- "Bulaşan hastalık" ifadesi, insanların kuduz olduktan sonra harekete geçileceği anlamına geliyor. Yani, iş işten geçtikten sonra müdahale edilecek.
- Belediyeler, yaban hayatına ve biyolojik çeşitliliğe zarar vermediğini belirttiğinde, yine bir şey yapılmayacak.
- Yasada ötenazi yapılabilir denilerek, aslında zorunlu değil, isteğe bağlı bırakılmış. Yani, ister yaparsınız ister yapmazsınız.
-
Velhasılıkelam, özetle değişen bir şey yok. Tamamen milleti yanıltma çabası gibi görünüyor.
En büyük tehlike, “insan” düzeyine çıkarılan kelime kavramında yatıyor. "Ötenazi," hangi mantıkla hayvanlar ve köpekler için uyarlanmak isteniyor? Kullanılması gereken ifade “itlaf” olmalıydı; bu, daha net ve anlaşılır bir çözüm sunardı ve küresel elitlerin başka projelerine kapı aralamazdı. Ne yazık ki, bu yasa sadece yüzeysel düzenlemelerle geçiştiriliyor.
Köpekler, insanların seviyesine çıkarılarak, insan yaşamı ile eşdeğer görülmesi hedefleniyor. Bu durum, dünyanın kaynaklarının tükenmemesi için köpekleri ötenazi yaparak başlayan ve ardından "insanlar neden katledilmesin?" sorusuna kadar varan bir mantıkla, insan nüfusunu 500 milyonun altına indirme projesine hizmet ediyor gibi görünüyor. Böyle bir düşünce, insan hayatının değerini düşürerek tehlikeli bir anlayışa kapı aralıyor ve toplumun maalesef vicdanını yaralıyor.
"Tunahan'ın Ardından: Adalet ve Vicdan Arayışımız"
Tunahan’ın acısı, hepimizin yüreğine bir ateş gibi düştü. Bu olay, başıboş köpeklerin sadece bir güvenlik sorunu olmadığını, aynı zamanda insanlığımızı ve toplumsal vicdanımızı sorgulatan bir mesele olduğunu gösterdi. Tunahan’ın babası, evladının hayatını kaybetme noktasına geldiği bu acı olayda, vicdansızca yapılan yorumlarla karşı karşıya kaldı. Bu duyarsızlık, toplumumuzun hangi noktaya geldiğini gözler önüne seriyor.
Başıboş köpekler meselesi, insan hakları ve toplum güvenliği meselesidir. Bu konuda yıllardır uyarılar yaptık, makaleler yazdık ve çözüm önerileri sunduk. Ancak, bu uyarılar ne kadar dikkate alındı? Şimdi, yasa koyucular hatalarını anladı ve geri adım atmak istiyorlar. Geri adım atarken önceleyecekleri tek unsur, İnsan hayatının ve güvenliğinin her şeyin üstünde tutulması gerektiğidir.
Tunahan’ın babası olmak ve O’nu anlamak, bu mücadeleyi sürdürmek demektir. Bu, evladımızın anısına, acısına sahip çıkmak ve başka çocukların aynı kaderi paylaşmaması için sesimizi yükseltmek demektir. Unutulmamalıdır ki insan hayatının kutsallığını ve toplum güvenliğini sağlamak, devletin en temel görevidir. Bu görev, her şeyden önce gelmelidir.
"Son Söz"
Tunahan’ın acısını unutmamalı ve bu acının başka aileler tarafından yaşanmaması için elimizden geleni yapmalıyız. İnsan hayatının kutsallığı, her türlü tartışmanın üstündedir. Bu acı olay, bize bir kez daha insan olmanın ve insan kalmanın ne denli önemli olduğunu göstermiştir. Tunahan'ın anısı, mücadelemizin simgesi olacak ve bu acıyı unutturmamak için sonuna kadar savaşacağız.
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN!..
Muhammet BİNİCİ Adaletin Çığlığı ve Vicdan Testi (bncmedyahaber.com)
|