|
||
Sinyal savaşları: Çağrı cihazları ve telsiz patlamalarının gerçek sebepleri | ||
Muhammet BİNİCİ | ||
info@muhammetbinici.com.tr | ||
Yeni tip korona virüsün ortaya çıkışıyla birlikte, bu virüsün doğal yollarla mı yoksa laboratuvar ortamında mı üretildiği konusunda dünya çapında süregelen bir tartışma başlamıştı. Birçok bilim insanı, virüsün laboratuvar ürünü olduğunu gösteren bulguları kamuoyuyla paylaştı. Buna karşın, karşıt görüşte olanlar ise Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) "Virüs laboratuvarlarda üretilmemiştir" açıklamasını destekliyor. Ancak, işin arkasında daha derin bir plan olup olmadığı hala büyük bir merak konusu olmaktan artık çıktı. İstatistiklerde ortada olan bir gerçek ver ki; son dönemde kalp krizi, diyabet, tansiyon, beyin kanaması, kan pıhtılaşması vb. gibi sağlık sorunlarından dolayı hayatını kaybedenlerin sayısındaki artış, önlenemez bir şekilde yükseldi.
Güç Oyununda Medyanın Rolü Medyanın bu süreçteki rolü oldukça büyük. Ana akım medyalar ve dijital medya araçları kullanılarak toplumda korku yayılmakta, ekonomik ve insani krizler oluşturulmakta ve bu yolla bazı ülkelerin yönetimleri zayıflatılmak istenmektedir. Özellikle siyasi olarak sorun yaşanan ülkelerde, virüsün etkilerinin kasıtlı olarak artırıldığı iddiası bu işin bir diğer parçasını oluşturuyor.
Bazıları yazılı görsel basında, MOSSAD ile ilgili olarak; "Ellerindeki kozu neden çağrı cihazlarını ve telsizleri patlatarak harcadılar? Cihazları dinleyip Hizbullah’ın yapacakları hamleleri önceden belirler ve buna göre operasyon yaparlardı" diyenler var. Beyler, geçiniz bu boş kakırtıyı. Ellerinde daha büyük kozlar ve kullanabilecekleri daha kıymetli bilgi unsurları varsa, önemsiz olanlardan vazgeçerler. Adamlar, hava sahasında 1 cm² bile boş yer bırakmadan elektromanyetik frekans yayıyorlar. Her konuşmanı, her anını takip ediyorlar. Çağrı cihazından gelecek iki satırlık mesaja ya da telsizle söylenen "tamam" ya da "stop" kelimelerine ihtiyaçları yok. Yüksek ve alçak irtifa uydularından, yeryüzünün her santimetresini kaplayan sinyallerle zaten her an gözetliyor ve dinliyorlar.
Bu arada, yakın uzaya gönderilen uyduların potansiyeli hakkında neler yapılabileceğini ve asıl amacın iletişim olmadığını, 5-6 yıl önce de vurgulamıştık; bir zahmet bu konulara tekrar göz atın.
2020 Muhammet Binici ile Söz Meydanı Programımdan Sadece Ufak Bir Kesit
Yıllar önce söylediklerimi yine tekrarlıyorum: Öngörü, bizim vazgeçilmez bir özelliğimiz. Çözüm, yalnızca milli teknoloji hamlesidir. "Yerli" değil, "milli" olmalıyız. Başka ülkelerden gelen ürünleri montajlamak için harcayacak zamanımız yok. Yüzde yüz yerli yazılım ve donanım ile kendimiz üretip, kendimiz monte etmeliyiz. Milli teknolojiye yönelmek zorundayız.
Geleceği Kendi Teknolojimizle Şekillendirmeliyiz Yaşadığımız gelişmeler, yalnızca teknik yenilikler değil, küresel güç dinamiklerini etkileyen karmaşık bir stratejinin parçalarıdır. Elektromanyetik frekansların ve 5G'nin tehditleri, insan sağlığı ve toplumsal yapıyı sorgulatıyor. Medya, korku yayarak yönetimleri zayıflatmada önemli bir rol oynuyor.
Yıllar önce öngördüğümüz senaryolar şimdi gerçeğe dönüşüyor. Hatta Bir siyasetçi çocuklarımıza takılacak çipleri överek anlatmıştı. Üstelik bunu, sanki o çipleri biz üretiyor ve yazılımını biz yapıyormuşuz gibi sundu. Oysa böyle olsa bile, hiçbir insanın bedenine, zihnine ve iradesine müdahale etmek bizim değerlerimizde yer almaz. Şimdi bir düşünün, bu çiplerin birer birer çocuklarımızın kafalarında patlatıldığını!..
Peki, bu çağrı cihazları ve telsizler nasıl patlatıldı? Merak konusu bu. Şöyle düşünün: Bir mikrodalga fırına metal bir kâse içinde bir börek koyup en yüksek ayara getirirseniz, metal kâsenin sıcak olmadığını ancak içindeki böreğin ısındığını görürsünüz. Mikrodalganın oluşturduğu elektromanyetik dalgalar (EMF) sadece canlı mikroorganizmaları harekete geçirir ve bu da iç sürtünmeye neden olur. Tıpkı ellerimizi birbirine sürttüğümüzde hissettiğimiz ısınma hatta yanma gibi. Eğer ellerimizi çok hızlı sürtmeye devam edersek yanma ve sürtünmeden kaynaklanan tahribat oluşur. Tabaktaki börekte de canlı mikroorganizmalar olduğu için mikrodalgadan gelen dalga boyları hücreleri harekete geçirir, canlı hücreler arasında sürtünmeyi meydana getirir ve börek ısınır. Eğer aşırı dalga boyutları uygulanırsa, börek adeta patlar ve sürtünmeden dolayı besin değeri düşer, yenilemez hale gelir. Telsiz ve çağrı cihazlarındaki piller de bu şekilde patlatılmış olabilir.
Lityum-iyon piller; katot (pozitif uç), anot (negatif uç), elektrolit (elektrik iletimini sağlayan ortam) ve ayırıcı olmak üzere dört temel bileşenden oluşur. Elektrikli araçlarda kullanılan batarya türleri arasında Kurşun Asit Piller, Nikel Kadmiyum Piller, Nikel Metal Hidrit Piller, Lityum Demir Fosfat Piller, Lityum Sülfür Piller, Lityum İyon Polimer Piller, Lityum Titanat Piller ve Grafen Piller yer alır. Bu pillerin içindeki enerji; asit, iyon, lityum, grafen gibi maddeler, EMF aracılığıyla hareketlendirilebilir, tepkimeye sokulup ani hızlanma ile patlatılabilir. Sadece tek başına bu durum bile milli teknoloji hamlelerinin ne denli kritik olduğunu gösteriyor. Kendi yazılım ve donanımımızı geliştirerek dışa bağımlılığımızı azaltmalıyız. Teknolojiyi doğru kullanarak, ulusal güvenliğimizi sağlamanın yanı sıra, dünya sahnesinde daha etkin ve kapsamlı bir rol alabiliriz. |
||
Etiketler: Sinyal, savaşları:, Çağrı, cihazları, ve, telsiz, patlamalarının, gerçek, sebepleri, |
|