|
||
Küresel Soykırım | ||
Muhammet BİNİCİ | ||
info@muhammetbinici.com.tr | ||
Küresel SOYKIRIM! Yeni tip “Coronavirus”ün ortaya çıkmasından ya da çıkarılmasından bu yana tüm dünyada bu virüsün laboratuvar üretimi olduğu üzerine tartışmalar büyüyerek devam ediyor. Çeşitli ülkelerden bilim insanları bu virüsün laboratuvar üretimi olduğunu kanıtlayacak nitelikte birçok bilgi ve kaynağı kamuoyu ile paylaşırken karşıt görüşte olan bilim insanları ise dünyanın en güçlü ailelerden birinin anayasasını belirlediği Dünya Sağlık Örgütü’ nün (DSÖ) “bu virüs laboratuvarlarda üretilmemiştir” açıklamasını şartsız ve araştırmasız bir şekilde kabul ederek savunuyor. Bilim insanları dışında çeşitli stratejist ve teorisyenler ise çeşitli kaynaklar öne sürerek pandemi tehdidini ve bunun arka planını oluşturan teorilerini kamuoyu ile paylaşmaya devam ediyor. Birçok bilim adamı tarafından şüpheli görülen DSÖ bu işin içinde ise kimin sözünü resmi kaynak olarak kabul edebiliriz? Şimdi kendimizi dünyanın yönetiminde söz sahibi biri olarak varsayalım. Tüm ideoloji ve değerlerimiz dünyayı kontrol etmek ve istediğimiz gibi yön vermek üzere olsun. İstediğimizde savaş, istediğimizde ekonomik kriz çıkarabilecek güçte biri olduğumuzu varsayalım. İdeoloji ve stratejimiz gereği dünyaya diz çöktürecek ve dünyanın kontrolünü tamamen ele geçireceğimiz bir plan yapalım. Planımız 1- HAZIRLIK 2- ALT YAPI ve 3- UYGULAMA olarak 3 aşamada olsun.
Dünya tarihi boyunca salgınların en çok görüldüğü Çin’in Wuhan bölgesinde bir virüs araştırma enstitüsü kuralım. Burada bulaşıcı özelliği yüksek bir virüs seçelim ve bu virüsü geliştirelim DNA ile birleşen ve vücuttan atılamayan karbon nanotüp teknolojisinin araştırmalarına büyük kaynak ayıralım. Karbon nanotüp konusunda Dünyanın en iyisi denen bilim adamını Wuhan’daki enstitümüze transfer edelim. Karbon nanotüpler ile oluşturulmuş frekans ile açılabilen nano kafesleri diğer adı ile nano kargoları üreten firmalar ile ortaklıklar kuralım. İçlerine virüs yerleştirebileceğimiz. Frekans kontrollü nanokafeslerin üretimine başlayalım. İlaçların içerisine karbon nanotüpler zaten bir süredir yerleştiriliyor. O halde bizde virüslü nanatüpleri yerleştireceğimiz ilaçları belirleyelim. Virüs yüklü nano kafesleri sahibi olduğumuz ilaç fabrikalarında kalp, diyabet ve yüksek tansiyon gibi kronik ilaçlar yerleştirecek sistemleri hazırlayalım. İlaç şirketlerimiz dünyanın önemli bölgelerinde diğer ilaç şirketlerini satın alsın veya ortak ilaç firmaları kursun. Satın aldığımız ortaklık veya işbirliği sağladığımız ilaç şirketlerine kendi ürünleri yerine içlerine nanotüp yerleştirdiğimiz kalp, tansiyon, diyabet ilaçları satması sağlayacak metotlar geliştirip anlaşmalar imzalatalım. İlaç yoluyla hastaların “DNA”sına kalıcı olarak bağlanan karbon kafesler yıllarca sağlam kalabiliyor ve dilediğimiz zaman sıralı frekans ile açılıp vücuda yayılabiliyor. Virüs yerleştirdiğimiz nanokafesler içeren ilaçların tükenmesi için ilaçları 6 ay boyunca piyasadan çekelim. 6 ay sonra nanokafesler içermeyen ilaçları piyasaya sürelim. Son kullanma tarihi geçen ilaçları da ilaç şirketimiz için tarihte bir ilk de olsa geri toplayalım ve böylece ortada bir delil bırakmayalım.
5G çalışmalarına başlayıp, 5G’nin dünya için ne kadar önemli olduğunu gösteren dünya çapında PR çalışmaları yapalım. Frekans bedelleri 300 Milyar EUR dan başladığı için GSM operatörleri 5G teknolojisi için yatırım yapmayabilir. Dev teknoloji firmaları 60 GHZ frekansın ücretsiz ve lisansız olması için yetkili kurumlara sözde baskı yapsın. Bu frekansın ücretsiz olmasını sağlayalım. Dev firmalarımızdan bazıları çeşitli ülkelere ücretsiz 60 GHZ sistemini hızlı internet sloganı ile ücretsiz olarak versin ilk deneyi Macaristan’da yapalım ve bu deneyi büyük çaplı bir reklama dönüştürelim. Dünya sağlık örgütü 2011’de yüksek frekansın çok zararlı ve kanserojen olduğunu açıklamış olsa da 5G nin kullanacağı 60 GHZ yüksek frekansın sağlığa zaralı olmadığı hakkında DSÖ’ne açıklama yaptıralım. Sadece baz istasyonu yetmeyebilir. İşi daha da sağlamlaştırmak için wifi cep telefonları hatta televizyonlara bile 5G sistemleri yerleştirelim. 60 GHZ wifi sistemlerini fuar ve etkinliklerde ücretsiz dağıtalım. İnternet sağlayıcılarının çok pahalı olan bu sistemleri ücretsiz dağıtabilmeleri için çok uygun fiyatlar sunalım. Çeşitli destek ve teşviklerde bulunalım.
Wuhan’da şüphe uyandırmayacak bir bölgede virüsleri serbest bırakalım. Teknoloji firmalarımız 60 GHZ cihazlarda gerekli frekansları üreterek ilaçlar ile kronik hastalara yerleştirdiğimiz nanokafesleri açarak virüsleri serbest bıraksın. Limitsiz yaptığımız bu frekansları yüksek basalım ve her yere gitmesini sağlayalım. Frekansların tespit edilmesi konusunda herhangi bir korkumuz olmasın. Çünkü 60 GHZ frekansı ölçecek spektrum cihazları piyasada yok. 10 yıl önce 300 GHZ spektrum satan firmaların bile web sitelerinde görülebilecek en yüksek frekanslı spektrumların sadece 50 GHZ olmasını sağlayalım. Sahip olduğumuz ve gücümüz ile kontrol ettiğimiz ana akım medya ve dijital medyayı kullanarak virüs salgınını bir korku salgınına çevirelim. Özellikle yönetimi ile sıkıntılar yaşadığımız ülkelerde virüsleri aktif etmek ve medya aracılığı ile korku salgınını kullanarak ekonomik ve insani krizler meydana getirip yönetimi zayıflatalım. Ülkeleri ve ve rakipleri Covid-19 soykırımı ile dize getirdikten sonra bir elimize dünyayı diğer elimize de pandemi sopamızı alalım ve gerektiğinde pandemi sopamızla dünyaya yön vermeye devam edelim. Şimdi büründüğümüz bu dünyanın en güçlü ailelerin ferdi olma rolünden çıkalım ve kendimiz olalım. Covid-19 soykırımına kendi gözümüz ile bakalım. Şimdi yorumunuz nedir? Merak ediyorum. Bütün bunların belge ve kanıt gerektiren iddialar olduğu mu?
Selam ve Dua ile Allah’a emanet olun…
|
||
Etiketler: Küresel, Soykırım, |