Yazı Detayı
15 Mart 2024 - Cuma 07:35
 
Gökdelenlerin Gölgesindeki İroni: Depremler, Sıfır Atık ve Kentsel Dönüşüm
Muhammet BİNİCİ
info@muhammetbinici.com.tr
 
 



Gökdelenlerin Gölgesindeki İroni: Depremler, Sıfır Atık ve Kentsel Dönüşüm

 

Bugün, ülkemizi sallayan depremlerle birlikte dillerimizde yankı bulan kavramlar arasında geri dönüşüm ve sıfır atık var. Ancak, bu sözlerin özde karşılık bulup bulmadığını sorgulamadan edemiyoruz. İnsanlar, adeta birer bilmece gibi bu sözler; herkesin dilinde, ancak gerçek eylemlerde neden yok?
 

Özellikle fay hattı üzerinde yaşadığımız gerçeği göz ardı edilerek yükselen gökdelenler, rezidanslar ve yüksek binalar, çelişkilerle dolu bir manzara sunuyor. İnsanlar, depremlerin yıkıcı gücünü bilerek, bu yapıları neden hala inşa ediyor? Kentsel dönüşüm projeleri, 60 sene önce yapılan 5-10 katlı binaları yıkma ve harfiyat alma sürecinde zorlanırken, şimdi ise 50-80 katlı gökdelenlerin gelecekteki dönüşüm mücadelesini düşünmek oldukça kafa karıştırıcı.
 

Bu ironi, geçmişle gelecek arasında bir çıkmazda sıkışmış durumda. Sorumlular kim? Kim ya da kimler, bu yüksek binaların inşasına hala göz yumuyor? Belki de cevap, kentlerimizi şekillendiren ve bu kararları alan otoritelerde gizli.
 

Gelişmiş teknolojiye, bilgiye ve deneyime sahip olmamıza rağmen, neden hala bu tür riskli alanlarda inşaat yapmaya devam ediyoruz? Belki de kısa vadeli ekonomik kazançlar, uzun vadeli güvenlikten daha ağır basıyor. Ancak unutmamalıyız ki, bu tür riskli kararlar, gelecek nesillerin sırtına bırakılan ağır bir miras olacak.

 

Belki de şimdi, bu çıkmazdan kurtulmak için daha fazla çaba sarf etme zamanıdır. Gerçek anlamda sıfır atık ve geri dönüşüm politikalarını hayata geçirmek, kentsel dönüşüm projelerini hızlandırmak ve deprem riski taşıyan ya da taşımayan fark etmeksizin daha bilinçli, düşük katlı (yatay) mimari kararları almak zorundayız. Aksi takdirde, dillerimizde yankı bulan güzel kelimeler sadece boş birer slogan olmaya devam edecek.



Çelişkilerle Dolu Kentsel Dönüşüm: Sözde Sıfır Atık, Özde Geleceğin Atığı

 

Yani anlayacağınız günümüzde, sıfır atık ve çevre duyarlılığı adına dillendirilen kavramlar, sadece kelimelerden ibaret gibi görünüyor. Sözde çevrecilik, özde ise geleceğin baş belası atıkları için zemin hazırlıyor. Bu çelişki, kentsel dönüşüm adı altında yapılan binaların atıklarının hala etkili bir şekilde temizlenememesiyle daha da belirginleşiyor.
 

“Sıfır atık” diyenlerin, bugüne kadar inşa edilen binaların kalıntılarına çözüm üretememeleri anlaşılır bir durum değil mi? Geçmişte yapılan hataların bedelini ödemek yerine, aynı hataları tekrarlamaya devam ediyoruz. Şu an hala yapılan binaların, gelecekteki atık sorununa dönüşmesi kaçınılmazken, bu projelere onay verilmesi akıl tutulmasıyla eşdeğer bir durum.

 

Geri dönüşüm ve sıfır atık vaatleriyle toplumu kandıran yöneticiler, kentsel dönüşüm projeleri ile yeni gökdelenlerin inşasına “evet” dedikçe, aslında geleceğe bir bomba bırakıyorlar. Geçmişte ve bugün yapılan 4-5 katlı binaların yıkımıyla uğraşamayanlar, yarının ve gelecekteki 50-80 katlı gökdelenlerin atıklarıyla nasıl başa çıkacaklarını düşünmüyorlar mı?
 

Bu durum, sert bir gerçekliği gözler önüne seriyor. Sözde çevre dostu olma çabası, özde geleceği yok etme anlamına geliyor. Çünkü yapılan binaların atıklarıyla baş edememek, gerçek bir sıfır atık politikasının ne kadar boş bir vaat olduğunu gösteriyor.
 

Belki de önümüzdeki yıllarda geleceğin atıklarıyla yüzleştiğimizde, şu anki yöneticilerin sorumluluğunu hatırlayacak ve beddua edeceğiz ama iş işten geçmiş olacak. Geçmişteki çelişkilerden ders çıkarmadan, geleceği inşa etmeye devam edersek, sıfır atık vaadi sadece bir demagogun (günümüzdeki siyasetçiler) ağzından dökülen boş bir cümle olmaktan öteye geçmeyecek. Anlayacağınız çevreyi korumak için söylenen sözlerin, eylemlerle desteklenmediği sürece, sadece bir çevre faciasının başlangıcına imza atıyoruz.

 

Şeyh Edebali’nin Uyarısı: Zirvedeki Gölgeler ve Gerçek Güven

 

Asırlar önce, mütefekkir olan ve öğütleriyle tanınan Şeyh Edebali, bir gün öğrencilerine dikkat çekici bir gerçeği anlatır: “Ey Oğul, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.” Der. Bu sözler, günümüzdeki gökdelenlerin zirvelerine tırmananlara, mevkilerini yüksek tutanlara, hatta kendi içsel zirvelerinde kaybolanlara nefsinin oyuncağı olanlara açık bir uyarıdır.

 

Şeyh Edebali’nin bu öğüdü günümüzde, kuleleri ve gökdelenleri aşan bir manevi yükseklikte anlam buluyor. Zira insanlar, bazen yüksek mevkilere tırmanarak, gerçek dünyadan koparlar. Kendi gökyüzlerine daldıklarında, yerdeki gerçekliği göz ardı ederler. Ancak unutmamalıdırlar ki, en sağlam zirveler bile depremlere dayanamazlar.

 

Belki de Şeyh Edebali’nin bu uyarısı, zirvedeki gölgelerin ve mevkilerin sarsılabilir olduğu gerçeği üzerine düşündürücü bir ışık tutmaktadır. Yükseklik, sadece görünen bir güven duvarı değil, aksine içsel bir risk haritasıdır. Bir depremin gökdelenleri salladığında, zirvede oturanların güvenliği ciddi bir soru işaretine dönüşebilir. Ve her gökdeleni, her kuleyi yıkabilecek potansiyelde bir sarsıntı, acı bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.



Şeyh Edebali, aramızda olsaydı belki de günümüz liderlerine şu şekilde seslenirdi: “Yüksekliğe güvenme, bir depremlik işin var. Gökyüzünden (yüksekten) bakmak, gerçek hayata dokunmaz. Zira o yüksek mevkiine güvenme!.. Ansızın gelen bir sarsıntıda kafası üstü yere çakılır, paramparça olursun.”

 

Haklı mücadelede olanlara yönelik öğüdü ise şu şekildedir: “Haklı olduğun mücadeleden korkma! Atın iyisine Doru, yiğidin iyisine Deli derler.” Bu sözler, doğru yolda ısrar etmenin, zorluklara göğüs germenin, hak ve adalet için mücadele etmenin değerini vurgular.

 

Şeyh Edebali’nin zaman üstü bu öğütleri, yüksekteki gölgelerin (binaların) ve makamların asıl güvencesinin, gerçek hayatla bağlantı kurabilmekte, Hakk’ın haklının yanında olmakta, zalimliğe ve zulme karşı durmakta yattığını hatırlatmalıdır.



Yoksa ne makam, ne dikilen gökdelenler, ne de servet bizi kurtarabilir.

Selam ve dua ile kalın sağlıcakla…

 

Kaynak: www.ittifakgazetesi.com

 
Etiketler: Gökdelenlerin, Gölgesindeki, İroni:, Depremler,, Sıfır, Atık, ve, Kentsel, Dönüşüm,
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
10 Kasım 2024
Milli Güç Yolunda Eğitim: Aile ve Savunma Sanayii
20 Ekim 2024
Yapay zekâ ile yönlendirilen katliamlar
18 Ekim 2024
Genç avukatların sessiz çığlığı: İntiharın eşiğinden dönüş
01 Ekim 2024
Sosyal medya ve yalanlar: Yeni düzenlemelerle güvenli bir gelecek!
23 Eylül 2024
Sinyal savaşları: Çağrı cihazları ve telsiz patlamalarının gerçek sebepleri
22 Eylül 2024
Öngörünün Gücü ve Milli Teknoloji Hamlesi
21 Eylül 2024
Türkiye’nin vicdanını sarsan kayıp! Asıl soru: ‘Acı Son Narin’in mi?’ Yoksa Bizim mi?
04 Eylül 2024
Narin’i Konuşuyoruz, Peki Sessiz ve Gölgede Kalan Diğer 31 Çocuk?
25 Ağustos 2024
Karaburun’da Huzur ve Konfor ve Ege’nin Gizli Hazinesi
18 Ağustos 2024
Cancan ve Umudun Işığı
28 Temmuz 2024
“ÇANAKKALE” den Giremediler, “ÇANAK” tan Girdiler
18 Temmuz 2024
Vicdansızlığın Perdesi Aralanıyor!..
17 Temmuz 2024
Adaletin Çığlığı ve Vicdan Testi
15 Temmuz 2024
Evlilik ve Toplum, Tehditler ve Çözüm Önerileri
15 Temmuz 2024
15 Temmuz “Dört Vesayetin Sonu
12 Temmuz 2024
​Toplumsal Vicdanın Zaferi ve Görünmeyen Kahramanların Mücadelesi
30 Haziran 2024
Geliyor Gelmekte Olan!.. Biyolojik Terör Kapımızda!..
25 Haziran 2024
Eğitimin Pilotları: Geleceği İnşa Eden ve Zorluklara Göğüs Geren Öğretmenlerimiz
18 Haziran 2024
Okul Kıyafetleri ve Toplumsal Ayrışma! Kocaeli Olayının Düşündürdükleri!
11 Haziran 2024
Köpek lobisi ve toplum üzerindeki etkileri
19 Mayıs 2024
Algıların Köpek Dansı: Adalet ve Sorumluluk Arasındaki İnce Çizgi
01 Mayıs 2024
Çocuklar Neden Camiye Gitmek İstemiyor?
22 Nisan 2024
Yaşlıların Bir Araya Gelerek Ancak Bir Kirayı Ödeyebilmesi: Bir İroni mi, Yoksa Dram mı?
13 Nisan 2024
Bayramın Derin Anlamları ve Bir Ömre Sığdırılan Hasret
11 Nisan 2024
Dönüşüm rüzgarı: Bir halkın direnişi ve gelecek arayışı
05 Nisan 2024
Siyasi Liderlerin Eğitim ve Nitelik Seviyesinin Toplum Yönetimindeki Önemi
25 Mart 2024
Moskova'daki Terör Saldırısı ve Biyolojik Savaşın Gölgesinde Dünya: 4. Dünya Savaşı'nın Ayak İzleri
23 Mart 2024
Geleceğimizin Kıyameti “Asbest,” Sıfır Atık ve Kentsel Dönüşümün Karanlık Yüzü
03 Mart 2024
Zihinsel esaret: Afyonların ardındaki gerçek tehlike ve islami değerlere sadık kalma çağrısı
21 Şubat 2024
Görünmeyen Düşman: Kutuplaştırma ve İdeolojik Savaş
15 Şubat 2024
Dikey Yapılaşma ve Mahalle Kültürünün Erozyonu: Bir Hikâyenin Ardında Saklı Öğütler ve Tehlikeler
11 Şubat 2024
Alın Size Mektup!.. Alın Size Belge!.. İşte Danya’nın Mektubu Filistin’in ve Danya’nın Sessiz Çığlığı!..
21 Ocak 2024
TFF’nin Sponsorluk Skandalı, Futbolda Çizgi Aşımı ve Toplumsal Bilinç Uyarısı!..
15 Ocak 2024
Çifte Standartlar ve Sessiz Çığlık - Epstein Davası Üzerinden İslam Dünyasına Sesleniş
01 Ocak 2024
Süper Kupa Olayları ve Ardındaki Sorular - Türkiye Futbol Federasyonu, Protokol Detayları ve Toplumsal Dinamikler
31 Aralık 2023
Yılbaşı Kutlamalarının Dini Perspektiflere Göre Derinlemesine Analizi
24 Aralık 2023
Teğmen Krizi ve Askerlik Anlayışı: Geçmişten Günümüze Derin Bir Bakış
09 Aralık 2023
Balfour Deklarasyonu ile Başlayan Filistin'in Kırık Hikâyesi
07 Aralık 2023
Abdülhamit ve Herzl Penceresinden Yahudilerin Filistin Toprakları Üzerine Kirli Planı
19 Kasım 2023
II. Haçlı Seferi, Anadolu Selçuklu Direnci, Haşhaşilerin Kiralık Savaşı, Papa'nın Kaygıları ve Nûreddin Mahmud Zengî'nin Zaferi
01 Mart 2023
SOSYAL MEDYA PLATFORMLARINDA DOLAŞAN DEPREM YALANLARI
18 Şubat 2023
Yaşarken Enkaz Haline Gelenleri Kim Kurtaracak?
02 Ekim 2022
Oysa ülkeyi yönetenlerin Hz. Ömer olması gerekmiyor muydu?
10 Haziran 2022
BATI ile yatıp, BATIL ile kalkmak: KURAN-I KERİM’E TEKME ATMAK!..
02 Mayıs 2022
Ramazan Ayında Şehvetin Azması (!)
30 Nisan 2022
GELENEKSEL TABİR İLE “İB..LİK” VE FUHŞİYAT NASIL MEŞRULAŞTIRILIR?
22 Nisan 2022
Metropolden Köye, Köyden Mezraya
20 Nisan 2022
MİLLİ SİNEMA ve ADANIŞ KUTSAL KAVGA
22 Mart 2022
Madenlerimiz Yeni Teknolojilerin Hammaddesi & Bizi Bekleyen Tehlikeler
10 Mart 2022
DİLİPAK, MAHKEMEDEKİ SAVUNMASINDA “ASLINDA SAVUNDUĞUM KİŞİLER TARAFINDAN SUÇLANDIM.”
04 Şubat 2022
METAVERSE (SANAL GERÇEKLİK)
30 Ocak 2022
KÜRESEL SALGIN İNSANLIĞI ÇARESİZLİĞE SÜRÜKLÜYOR!..
23 Ocak 2022
YAHUDİLİĞİN VE SABATEİZMİN TÜRKİYE’DEKİ YANSIMALARI
16 Ocak 2022
Eşcinseller Neden 20 Yıl Daha Az Yaşıyor!..
05 Ocak 2022
9 EYLÜL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ'NDE İSLAMİ EĞİTİM
29 Ağustos 2021
Göç ve Göçmen Meselesi
20 Ağustos 2021
1 Teklifim Var!.. Hem 500 Kat Fazla Verim Elde Edelim! Hem de Ormanlarımız Geri Gelsin!
14 Temmuz 2021
Bilişim Suçları ve Banka Kartları Dolandırıcılığı -2-
13 Temmuz 2021
Bilişim Suçları ve Banka Kartları Dolandırıcılığı -1-
01 Temmuz 2021
Kanal İstanbul Projesi ve Türk Boğazlarına Hakimiyet Meselesi -IV-
27 Haziran 2021
Kanal İstanbul Projesi ve Türk Boğazlarına Hakimiyet Meselesi -III-
26 Haziran 2021
Kanal İstanbul Projesi ve Türk Boğazlarına Hakimiyet Meselesi -II-
21 Haziran 2021
Kanal İstanbul Projesi ve Türk Boğazlarına Hakimiyet Meselesi -I-
28 Mayıs 2021
Filistin Meselesi ve Tarihten Günümüze Yahudiler!.
26 Mart 2021
Tek Kuşak Tek Yol Projesi ve Çin Hegemonyası
14 Mart 2021
Hayvanlar Alemine Dönüş
11 Şubat 2021
Tehlike'nin Farkında mısınız? Dünyada - Türkiye'de ETCEP Uygulaması ve Topluma Yansıması
21 Ocak 2021
Şimdi Dünyayı Ne Bekliyor?
15 Ocak 2021
Kurtuluşa Giden Yolculuk BENİM AİLEM -1-
19 Aralık 2020
Benim Ailem
16 Aralık 2020
Küresel Soykırım
10 Ekim 2020
Dil (Ses) Eğitimi
12 Temmuz 2020
Tarihsel ve Stratejik Anlamda İstanbul’un Girit ve Diğer Depremlerle Bağlantısı - Büyük İstanbul Depremi
09 Temmuz 2020
Dikkat!.. Yeni Tehlikenin Adı Mavi Bebek (Blue Baby)
08 Temmuz 2020
bncmedyahaber.com Yazarı Muhammet Binici Kimdir?
Haber Yazılımı