Yazı Detayı
26 Temmuz 2025 - Cumartesi 17:45
 
Ormanlarımızı Korumayı Gerçekten İstiyor muyuz?
Dr. Ercan ÖZÇELİK / Yazar, Eğitimci, Sağlık Yöneticisi
 
 

Ormanlarımızı Korumayı Gerçekten İstiyor muyuz?

Bu soruyu duyan etkili, yetkili, ilgili veya kaygılı her vatandaşımız elbette evet diyecektir. Ama icraatla desteklenmeyen istek ve sözlerin ne kıymeti olabilir?

 

Ormanlarımızı korumak istiyorsak, öncelikle tecavüzcüsüyle zorla evlendirilmiş gibi talihsiz bakanlık yapılanmasından kurtarmamız gerekir! Çünkü Tarım ve Orman birbirine dost değil, asimetrik hasımdır! Ormanların en azılı ve eski düşmanları tarım ve imardır. Zaten bu çarpık ve merhametsiz yapılanmanın tıpkısı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde de kurulmuştur. Çevre düşmanı şehirciliğin baskın ve açgözlü teşkilatlanmasının yanında, çevre teşkilatı eğreti gelin gibi sığıntı, zayıf ve sürekli gerileyen tarafta kalmaktadır.
 

Ormanların diğer büyük kurumsal  zararlıları Enerji, Sanayi ve Turizm Bakanlıklarıdır! Zaten sahipsiz bırakılan ormanların içinden, ilkel ve tedbirsiz şekilde iletilen enerji hatlarını aç gözlü elektrik şirketlerine çektiren, birkaç on yıllık kömür vb. geçici kaynaklar için binlerce yıl fayda üreten zeytinlikleri katlettiren, Erzincan'da olduğu gibi çevre felaketlerine bilerek davetiye çıkartan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı değil midir?
 

Özellikle kıyı kesimlerinde planlı çıkarılan her yangın sonrasında kanser gibi yayılan turistik binaların onaylayıcısı, belli başlı şirketlerin rant sağlayıcısı, Bolu yangını gibi doğrudan sorumlu olduğu felaketlerin, en ufak bir istifa bile çıkaramadığı pişkinliği ile Kültür ve Turizm Bakanlığı da masum sayılabilir mi?

 

Çevre Bakanlığına eklenen iklim değişikliği ibaresi ile alt teşkilatının, ne çevre ne de orman dostu olmadığı bellidir. O kısım sadece karbon ticareti gibi küresel rant çetelerinin haraç uygulamalarını meşrulaştırmak, sermayeyi belli kesimlere taşımak, üretim ve tüketim bağımsızlığını daraltmak, maliyeye yeni gelir ve ceza kanalları açabilmek için kurulmuştur. O yüzden iklim değişikliği hezeyanlarının da çevre ve ormandan uzak tutulması gerekir!

 

Buraya kadar ezcümle, Orman ve Çevrenin zorla evlendirildikleri zararlılarından kurtarılmaları, Çevre ve Orman Bakanlığı adıyla müstakil bir yapıya dönüşmeleri, Sanayii Enerji, Turizm ve Ulaştırma Bakanlıklarının fütursuz tecavüzlerinden korunabilecek mevzuat ve dirayetli bürokratlar ile desteklenmeleri şarttır! Yoksa, ormanlarımız ve bağlı kaynaklarımız güneşte kalan buz misali hızla erimeye ve yok olmaya devam edecektir. Ama sinsi inşaat ve işgaller ile, ama haince çıkarılan planlı yangınlar ile. Bizler de uzaktan çaresiz ve zelil halde vah vah diyerek dövünüp izlemekle kalacağız.

 

Türkiye'deki bitki örtüsü, ormanlarda tercih edilmesi gereken ağaç türleri vs. hakkında önerilerde bulunacak, ahkam kesecek ehliyete sahip değilim. Bu konuyu ve uygulamayı orman, çevre, ziraat ve doğal yaşam uzmanlarımıza bırakıyorum. Ormanların korunması ve yangın gibi afetlerden korunması hakkındaki çalışmalar ise, Sivil Savunma ile ilgili deneyim ve yetkinliklerimin kapsamına girdiğinden bu konuya da değinmek isterim.
 

Balığın baştan kokmasından mütevellit, Sivil Savunma hizmetlerinin bağlı bulunduğu AFAD kurumu teşkilatı da yanlış ve eksik yapılanmıştır. CB sistemine geçildikten sonra AFAD'ın İçişleri Bakanlığına bağlanması büyük bir hatadır. Sivil savunma mevzuatının tamamında ilgili kurumun en yüksek yöneticisine doğrudan bağlı olması esastır. Zaten bu yüzden, önceleri icraatın en üst birimi olan Başbakanlığa doğrudan bağlı, seçilmiş bakanlıkların üst konumunda bir yerdeydi. Şimdi ise atanmış üst düzey bürokrat hükmünde olan İçişleri Bakanına bağlanması büyük bir tenzil-i rütbedir. Diğer kurum ve bakanlıklar nezdinde etkisini kıran, teşkilat ve hareket kabiliyetini daraltan bir durumdadır. Bu dağınıklıktan ve bakanlar arası rekabetten UMKE gibi sınırlarını aşan ve fiilen AFAD'ın görev alanına girerek sahada rekabet eden kurumsal ucubelikler doğmuştur. Bunun çarpık bir sonucu olarak, kamu hastanelerinde son yıllarda yangın ve deprem gibi acil durum ve afetler için aynı konularda iki ayrı plan ve ekipler kurulması gibi garabetler yaşanmaktadır. UMKE'nin kendi alanına çekilmesi, AFAD'ın eskiyen sivil savunma mevzuatı ve planlamasını güncelleyerek kurumların ihtiyacına yeterli gelecek nitelikle planlar geliştirmesi gerekir.

 

AFAD'ın ülke genelinde düşürülen seviyesi normale getirildikten sonra, her kurum ile olduğu gibi Çevre ve Orman Bakanlığı ile ilgili özel bir yapılanmaya gitmesi, belediye sınırları dışındaki her yangın ve acil durumdan doğrudan sorumlu icracı kurum olarak teşkilat ve personel yapısını dizayn etmesi gerekir. Orman yangınlarıyla mücadele için kurulacak kara ve hava unsurları ancak AFAD gibi konuya odaklı bir kurum çatısı altında çok yönlü, güçlü ve verimli kalabilir.
 

Yukarıda saydığımız major nitelikte düzenleme ve yeniden yapılanmalardan başka, ormanlarımızı daha iyi koruyabilmek için alacağımız ilave tedbirler elbette vardır. Bunlardan önemli gördüklerimizi sıralayarak yazımıza son verelim:
 

1-Ülkenin her bölgesine yayılmış olarak sabit kadrolu AFAD/Sivil Savunma kuvvetleri istihdam edilmeli. Mevcut durumdaki gibi olay yerlerinde göstermelik kalan 100-200 kişilik küçük gruplar değil, ülke toplamında 300 -400 bin kişi gibi güçlü ve yeterli sayıları olmalı. Savaş ve afet durumlarında olay yerlerinde, normal zamanlarda ise belediye dışı bölgelerin yangın, koruma, geliştirme, tahkim, insani yardım lojistiği gibi kurumsal çalışmalarda bulunmalılar. Bu ekibin varlığı hızlı ve etkili operasyon imkanı verir, diğer kurumlardan önce müdahale önceliği sağlar, bölgelerin tahliye ve taşınmasında çalışır, teknik cihaz ve araç operatörlüklerinde emniyet ve isabet sağlar. Bu personelin sağlam ve gelişen yapıda kalması için savunma, sağlık, ulaştırma, enerji gibi konularda düzenli eğitim programı içinde yer almaları gerekir.
 

2-Ormanlık alanların korunabilmesi için görevli memur ve yöneticilere zimmetlenmesi, çapraz kontroller ile takip edilerek performans puantajı tutulması, başarı ve geliştirme hallerinde prim ödemeleri ile teşvik edilmesi, zarar ve ziyanların doğrudan sorumlulara rücu ettirilmesi sağlanmalıdır.
 

3-Orman ve yaban hayatını tehdit eden, yapısını bozan başıboş köpek sürüleri gibi doğal olmayan işgaller kaldırılmalıdır.
 

4-Orman tabanında yer alan zararlı veya yanıcı ot gibi biyolojik varlıkların doğal temizleyicisi kabul edilen kara keçi gibi faydalı hayvanların teşvik edilmelidir.
 

5-Orman alanlarının yanmasını zorlaştıracak veya geciktirecek zararsız bakteri gibi biyolojik unsurların pilot uygulamalar ile etkisi ve zararsızlığı test edilerek yaygınlaştırılması faydalı olacaktır.

 

6-Madencilik, tarım, turizm ve imar gibi talepler ile ormanların geriletilmesine karşı mevzuatın zorlaştırılması, bölgesel orman izleme ve talep değerlendirme uzmanlar kurulu ile önemli izin ve yetkilerin kişisel tasarruflardan kurtarılması gerekir.
 

7-Ormanlara karşı sabotaj, kundaklama, uydu teknolojisi ile lazer ışınlı yangın çıkarma vb. olaylara karşı bilişim ve savunma teknolojisiyle desteklenmiş koruma programları uygulanmalıdır.
 

Niyeti ormanları korumak olanlar için, bu sayılan tedbirlerin birkaçı bile fazlasıyla hızlı ve etkili sonuçlar verecektir. Asıl soru şu: Ah vah diyerek üzülenlerin gözyaşları içten mi yoksa timsahlıktan mı geliyor? Kaybolan ve yakılanlar sadece ormanlarımız değil, geleceğimiz ve medeniyet değerlerimizdir. Yüce Allah bizlere yardım etsin, içimizdeki ahmak ve hainlere fırsat vermesin!

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN!..

https://www.bncmedyahaber.com/yazar-yasal-hirsizlara-kim-dur-diyecek-1163.html

 
Etiketler: Ormanlarımızı, Korumayı, Gerçekten, İstiyor, muyuz?,
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
23 Mayıs 2025
Yasal Hırsızlara Kim Dur Diyecek?
19 Mayıs 2025
Cildiye Doktorlarımıza Neler Oluyor?
17 Mayıs 2025
Mesele AF Değil, ADALET Talebi Anlamadınız mı?
15 Mayıs 2025
Güvenlik Korucularını Lağvetmek Güvenli mi?
21 Nisan 2025
İklim Fitnesi Sona Ermedi, Hemen Gevşemeyelim!
05 Nisan 2025
Filistin’de Müslümanların, Türkiye’de Ailenin Çilesi Bitmiyor!
09 Şubat 2025
Mağdur Vefasızlığı
07 Şubat 2025
Gençlerimizi Kumardan Kim Koruyacak? Uzaylılar mı?
23 Ocak 2025
Afet ve Acil Durum Yönetiminde de Balık Baştan Kokmuş!
10 Ocak 2025
Eyvah! Yine “Aile Yılı” İlan Ettiler!
19 Kasım 2024
Vatandaşa Banknot Zulmü Neden Yapılıyor?
10 Kasım 2024
Doğruyu Söylemekle Doğruyu Yaşamak Aynı Şey Değildir!
04 Kasım 2024
Sağlık Sistemimizi Çökerten Taşeronlaşma ve Kışkırtılmış Talep Sorunları
08 Ekim 2024
Türkiye Varlık Fonu’nu Anayasamıza Uymaya Davet Ediyorum!
19 Eylül 2024
Anayasa Değişikliği Yapılacaksa İstediklerimiz ve İstemediklerimiz Nelerdir?
14 Eylül 2024
Devlet Memurlarının Talepleri Nelerdir?
03 Eylül 2024
İklim Dayatmalarını Ne Kadar Biliyoruz?
27 Ağustos 2024
Çoktan Kaybettiğimiz Bir Cephe: #Pornografi
04 Ağustos 2024
Siyonizmle Mücadele Helal Gıdadan Başlar!
12 Temmuz 2024
Yargı Paketlerinde Neler Olmalıydı?
19 Haziran 2024
Karşılıksız Çeke Ceza Varsa, Karşılıksız Vaatlere de Olmalı!
27 Mayıs 2024
Başıboş Köpekler İçin Kim, Ne Diyor?
20 Mayıs 2024
Emeklilere Yapılan Haksızlıklar ve Sonuçları
25 Aralık 2023
Seçimleri #Önceİnsan Diyebilenler Kazansın!
11 Kasım 2023
CHP’de Özgür Özel Dönemi Nasıl Olur?
12 Ekim 2023
Aşk Olsun Sana HAMAS!
03 Temmuz 2023
İhmal Edilen Kahramanlar-4: #İnfazKorumaMemurları
09 Haziran 2023
YÖK'e Yok Artık Demek Lazım!
28 Mayıs 2023
Kimler Bakan OLMASIN?
05 Mayıs 2023
Mağdur Zorbalığı
26 Nisan 2023
Bir İstihdam Hastalığı: #Çalışanİşsizler
16 Nisan 2023
İhmal Edilen Kahramanlar-3: #Assubaylar
13 Nisan 2023
İhmal Edilen Kahramanlar-2: #UzmanÇavuşlar
11 Nisan 2023
İhmal Edilen Kahramanlar-1: #GüvenlikKorucuları
06 Nisan 2023
Memurların Durumu Devletimize Yakışıyor mu?
31 Mart 2023
EYT Yangınını SGK Personeli Nasıl Söndürsün?
30 Mart 2023
Kamu Hizmetleri Çakma Kadrolarla Yürütülemez!
13 Mart 2023
Bağ-Kur’lunun Çilesi Ne Zaman Bitecek?
05 Mart 2023
Anne-Baba İle Yaşanan Her An Nimettir!
26 Şubat 2023
EYT Mevzusu Neden Bu Kadar Karıştı?
24 Şubat 2023
EMEĞİ KAMU SÖMÜRÜRİSE! BAŞKASINA NE DİYELİM?
13 Şubat 2023
Erkeklere Düşmanlığınızın Bir Ölçüsü Yok mu?
27 Ocak 2023
Zor Ama Haklı Bir Talep: #EhliyetAffı
25 Aralık 2022
Bütün kervanlar yolda düzülmek zorunda mı?
21 Aralık 2022
YÖK Mağduru Akademisyenler
19 Aralık 2022
Milli Eğitimin Akıl Almaz İhmali!..
06 Aralık 2022
Hayatta Başıboşluğa Yer Yoktur!
06 Kasım 2022
657’nin Kanayan Yarası: #YHS Personeli
21 Ekim 2022
Sağlıkta #İsraf Sorunlarımız
20 Ekim 2022
Anlaşılamayan Özel İnsanlarımız: #Disleksi
14 Ekim 2022
Sessiz İstifayı Biliyorduk!. Ya Sessiz Boşanma?!
04 Ekim 2022
Sinsi ve Kadim Düşmanımız: #İSRAF -1
04 Ekim 2022
Şimdi Gönül Köprülerini Onarma Zamanı!
24 Ağustos 2022
Tasması Olmayan Her Köpek Başıboştur!
10 Ağustos 2022
Ani Ölümleri Neden Sorgulamıyor ve Araştırmıyoruz?
10 Haziran 2022
Başıboş Köpek Terörünün Sorumlusu Belediyelerdir!
24 Mayıs 2022
Devletimizi, Kendi Yumruğu ile Nakavt Ettirmeyelim!
03 Mayıs 2022
#Sessizİstila: Gerçek mi, Proje mi, Paranoya mı?
29 Nisan 2022
İstanbul Sözleşmesinin Davası Bile Facia!
24 Nisan 2022
Krize Dönen Meselemiz: #BaşıboşKöpekler
22 Nisan 2022
İletişebildiğimiz Kadar Etkiliyiz!
09 Nisan 2022
Konuşulmayan Felaketimiz: #SütkardeşEvliliği
05 Nisan 2022
Süresiz Nafaka Sorununa Çözümler Hakkında
01 Nisan 2022
Yeni Bir Ramazan Ayına Daha Kavuşurken
24 Mart 2022
Eğri Tezgâhtan Doğru Mamul Çıkmaz!
15 Mart 2022
Boşanmanın Davası Olur mu?
07 Mart 2022
Kadın-Erkek İlişkisinde Şiddetin Temelleri
05 Mart 2022
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Esas Hedefi İslam’dır!
02 Mart 2022
Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları Ne Yapıyor?
28 Şubat 2022
28 Şubat Dönemi Geri Gelebilir mi?
24 Şubat 2022
Ümitvar Olalım, Güzel Gelişmeler de Var!
17 Şubat 2022
Bir Cinayetin Anatomisi, Algı ve Olgu Gerçeği
14 Şubat 2022
Hanımefendiler, Asıl Düşmanınız Kim Biliyor musunuz?
29 Ocak 2022
Yasalarla Çökertilen Aileyi Genelgeler Doğrultamaz!
25 Ocak 2022
İlköğretimde Sınıfta Kalma Geri Gelmelidir!
17 Ocak 2022
Bütün Suç Sabetaycılarda mı?
27 Aralık 2021
Mutlu Bir Evlilik İçin: Erkekler Söylesin! Kadınlar Göstersin!
12 Aralık 2021
“Kadına Pozitif Ayrımcılık” Erkeğe Zulmün Süslü İfadesidir!
02 Aralık 2021
Hastalıklarımızdan Dersimizi Alabiliyor muyuz?
21 Eylül 2021
Hayvan Hakları Yasası Değişti. Sorunlar Çözüldü mü?
02 Eylül 2021
Erkeklere Yönelik Şiddete Dur Diyecek Yok mu?
25 Ağustos 2021
Kamuda Yeni Trend Örgütsel Mobbing mi Oldu?
23 Ağustos 2021
Camdan Köşklerde Oturanlar, Başkasına Taş Atmasınlar!
13 Ağustos 2021
Kuzuyu Kurda Teslim Eden Sistemden Hayır Gelir mi?
05 Ağustos 2021
Orman Yangınları Bizi Nelerle Yüzleştirdi?
26 Temmuz 2021
Erkeklerin Namus ve Şerefleri Kadınlara Emanettir!
16 Nisan 2021
Mutluluğun Sırrı Haddini Bilmekte Saklı!
02 Nisan 2021
Hayatımızdan Allah’ı Çıkardık, Nefsine Zulmedenlerden Olduk!
25 Mart 2021
İstanbul Sözleşmesi Bitti. Şimdi Ne Yapmalıyız?
24 Şubat 2021
Neden Bütün Şerli Yollar İstanbul Sözleşmesine Çıkıyor?
21 Aralık 2020
Sağlık Personeli Neden Mutsuz ve Umutsuz?
10 Aralık 2020
Emekçilerin Baş Belası: Gelir Vergisi Matrahı
01 Aralık 2020
Allah Kimseyi Gördüğünden Geri Koymasın!
11 Kasım 2020
Modası Asla Geçmeyen Şeyler: Hamaset ve Cerbeze
11 Kasım 2020
İstanbul Sözleşmesi Ateşe Çağırıyor!
11 Kasım 2020
Ehliyet ve Liyakatten Neler Anlıyoruz?
11 Kasım 2020
Sadece Lafta Bıraktığımız Şeyler: Ehliyet ve Liyakat
04 Kasım 2020
Allah Adildir, Kullarının Çoğu Zalimdir!
04 Kasım 2020
Paradigmamızı Değiştirmemiz Lazım!
04 Kasım 2020
Ben Babamdan Öğrendim!
04 Kasım 2020
Başımızdaki Belaları, Aslında Biz Erkekler Çağırdık!
04 Kasım 2020
Kökü Kazınacak Geleneklerimiz de Var!
04 Kasım 2020
Neden #ÖnceAİLE Demeliyiz?
04 Kasım 2020
Süslü Kelimeler Acı Gerçekleri Kapatamaz!
04 Kasım 2020
Ben Babamı Değil, Kendimi Yıkadım Aslında