Yazı Detayı
11 Kasım 2020 - Çarşamba 20:28
 
Ehliyet ve Liyakatten Neler Anlıyoruz?
Dr. Ercan ÖZÇELİK / Yazar, Eğitimci, Sağlık Yöneticisi
 
 

Bu Yazı Nereden İcab Etti?

Ehliyet ve Liyakatle ilgili bir önceki yazımdan sonra, bazı dostlarımdan “Sadakatte çok önemlidir, onu da unutma ”  şeklinde geri dönüşler aldım. Halbuki ben, sadakatin de zaten liyakata dahil olduğuna inanıyordum. Biraz düşününce, Ehliyet ve Liyakat kavramlarına değişik anlamlar yükleyerek kullanabildiğimizi fark ettim. Kendi algıladıklarımı paylaşarak geliştirmek veya yanlış bildiklerimi de öğrenip düzeltmek niyetiyle bu yazıyı derledim.

Aşağıdaki grafik ve ifadeleri her hangi bir kaynaktan almadım. Bu nedenle, varsa eksik veya kusurları da bana aittir. İsabetli oldular ise ne mutlu bana, elhamdülillah diyorum.

 

EHLİYET Nedir? 

Her hangi bir iş veya mesleği profesyonel olarak yapabilme yetkinliğine “ehliyet” diyebiliriz. Yetkinliğin tescil edilebilmesi için, bazı şekil şartlarının sağlanması gerekir. Yukarıdaki şemadan yola çıkarak, kısaca üzerinden geçelim.

Sağlık

Kişinin geçmişteki durumu ne olursa olsun, şimdiki zaman diliminde işini yapabilecek kadar, bedensel ve zihinsel sağlığa sahip olması şarttır. Aksi takdirde, ehliyetin bozulması söz konusudur. Sağlık şartları yeterli olmadığında diğer hiç bir şeyin anlamı kalmaz.

65 yaş ve üzeri yaşlıların alış-satış işlemlerinde doktor raporu istenmesi, yürüme ile yapılabilecek kargo kuryeliği gibi işlemlerde bedensel sağlığın uygunluğunun istenmesi gibi gerekliliklerden söz ediyoruz. Yaşlılıktan dolayı istemsiz el titremeleri başlayan bir Beyin Cerrahı Hocamız, ameliyat yapmaya devam edebilir mi?

Eğitim

Yapılacak iş veya meslek için mutlaka geleneksel veya örgün eğitim alınmalıdır. Usta-Çırak ilişkisi veya kendi kendine uğraşla yapılabilecek sanatkarlık tarzı işler olabileceği gibi, mutlak surette örgün eğitim alınması gereken iş ve meslekler de vardır. Tıp Doktorluğu, Uçak Mühendisliği gibi.

Zorunlu eğitimleri olmayan kişilerin, mesleklerini icra etmesi yasal olarak mümkün değildir.

Deneyim

Kişinin mesleğindeki yetkinliğini gösteren ve derecelendiren bir hususta deneyimi, yani işindeki tecrübesidir. Meslekte ustalık ve çözüm üretebilme yeteneği deneyimle olgunlaşır.

Kariyer gelişiminde, bazı görevlerin verilebilmesi için, asgari deneyim süresi de aranır.  Yeterli deneyimi olmayan kişilerin, acemice aldıkları kararlar yüzünden büyük maddi zararlar ve can kayıpları dahi yaşanabilir.

Beceri

Beceri veya kabiliyet, kişinin işini ustalıkla yapabilme yeteneğidir. Bazı insanların becerileri yetmediği için, eğitim ve süre olarak deneyimleri olmasına rağmen, beklenen ustalığı ve performansı gösteremezler.

Mesela, öğretmenlik her kişinin başarıyla yapabileceği bir iş değildir. Bilmek farklı şeydir, bildiğini öğretmek ve başarıyla aktarmak farklı şeydir. Bütün cerrahlar benzer eğitimlerden geçtiği halde, aynı beceriyle operasyon yapamaz. Bazıları daha fazla öne çıkar. Beceri, kişiye özel niteliklerin sonucudur. İş veya meslek için olması zorunlu beceri seviyesine çıkamayanların ehliyeti sorgulanır.

Sürekli Gelişim

Günümüzde yerinde sayan ve gelişmeyen bir meslek neredeyse kalmamıştır. Geleneksel bazı sanatkarlıklar dışında, her işte malzeme ve iş yapış yöntemleri sürekli gelişiyor ve değişiyor.

Mesleğindeki gelişmeleri takip edemeyen ve kendisini güncelleyemeyen kişiler, zamanla ehliyetlerini kaybederler. İşin niteliğine göre bu süre uzun veya çok kısa da olabilir. Mesela, bilişim ve teknoloji dünyasında baş döndürücü bir hız söz konusudur. Birkaç ay içinde sektöre tamamen yabancı kalabilirsiniz.

İlgi ve Alaka

İşine yeterli ilgi ve alakayı göstermeyen kişilerin ürünleri hatalı, eksik veya özensiz olur. İşini sevmeden yapanlar, gereken dikkat ve ilgiyi göstermeyenler yüzünden, iş kazalarının meydana gelme oranları da yükselir. İlgi olmayınca çözüm araştırma ve yeni keşifler olmaz.

İlgi ve merak ilmin motor gücüdür. Ürünlerin Ar-Ge’si, ilgili ve araştırmaya meraklı insanların sayesinde devam eder.

İlgisini kaybetmiş çalışanlar, etraflarına da negatif sirayetlerde bulundukları için, ehliyetleri sorgulanır ve iş ortamından uzaklaşmaları sağlanır.

 

LİYAKAT Nedir? 

Bir iş veya meslek için, olması gerekli fiziksel nitelikler veya somut gelişimler ehliyeti meydana getirir. Yani ehliyet bedendir, sayılıp ölçülebilir niteliklerdir, bir nevi donanım aksamıdır. Liyakat dediğimiz şey ise, bedene katılan ruh ve ona kimliğini kazandıran karakterdir. Liyakat, genel olarak moral değerlerin toplumsal karşılığını en azından asgari ölçülerde sağlama zorunluluğudur.

Kişinin iş yapabilme ehliyeti, emanetin teslim edilmesi için yeterli gelmez. Emaneti taşıyabilecek bir profilde olduğunu da göstermesi veya gözlenmesi gerekir. Liyakati oluşturan alt unsurların sadece beyanı yetmez, gözlem ve referans araştırmaları ile de teyit edilmesi lazımdır.

 

Vatanseverlik

Vatanını sevmeyen kişiden, vatandaşa hayır beklenmez. İster kamu ister özel sektörde olsun, vatanseverlik duyguları gelişmemiş kişilerin istihdamı, her zaman tehlikeli ve sorunludur. Çünkü vatanını sevmeyen kişilerin, fırsatını bulduğu anda milletine hıyanette bulunmayacağının garantisi yoktur.

Vatanseverlik olmayınca, mevcut bulunan meziyetler de hıyanet aracı olabilir. Tıpkı 15 Temmuzda halkımıza ateş açan hain pilotlar gibi.

Sadakat 

Doğruluk ve dürüstlük zemininde serpilerek gelişen, belirli bir kişiye, gruba veya düşünceye kuvvetle bağlı kalmaya sadakat diyebiliriz. Kişinin eşine, patron veya amirine, ideoloji veya inançlarına olan bağlılığını da sadakatle tanımlayabiliriz.

İnsanlar, test edilmedikleri konularda masum sayılamazlar. Sadakat, kişilerin denendikleri sırada gösterildiğinde değerli ve anlamlıdır. Kendi menfaati için, çalıştığı iş yerine zarar verebilecek olaylara göz yumanlarla, çıkar ve ikbal karşılığında düşmanla işbirliğine girişen vatan hainlerinin durumu aynı sayılır.

Sadakatinden emin olamadığınız kişiyi, mesleğinde ne kadar ehliyet sahibi de olsa tercih etmekten sakınırsınız. Kişinin yaptığı işle ilgili olarak,  maaşını veren patronuna veya memursa amirine karşı değil de, başka insan veya güç odaklarına bağlılık göstermesi sadakat değil, alçakça bir ihanettir.

Güvenilirlik

Sadakatle kardeş bir kavramdır,  ancak bazı farklı açılımlara sahiptir. Kişiler yanınızda olduğu sürece sadık kalabilir ama her zaman yanınızda olacaklarına güvenmeyebilirsiniz. Biraz zorlanınca koyverip gidecek tiplerle yola çıkmaktan çekinirsiniz.

İşletmeler veya devlet kurumları, istihdam ettikleri her personel için belirli bir yatırım ve gelecek planlaması yaparlar. Harcanan zamanın ve maddi kaynakların yerinde olma şartlarından birisi de güvenilir insanlarla çalışmaktır.

Önünüze gelen bir CV’den, adayın mütemadiyen iş yeri değiştirdiğini görürseniz, güvenerek sorgulamadan işe kabul eder misiniz?

Güven kavramıyla ilintili başka şeylerde söylenebilir. Şimdilik bu kadarı yeterlidir.

Tevazu

Kibir şeytandandır. Kibir ve gururun yükseldiği kişi de tevazudan, yani alçak gönüllülükten eser kalmaz.

Mütevazi olmayan kişiler, etraflarından ve özellikle mevkice altlarından gelebilecek sinyallere kapandıkları için, kendilerini topluluktan soyutlamış olurlar. Yapıcı geri dönüşlerden mahrum kaldıkları gibi, bu itici halleri nedeniyle düşmanlık kazandıkları için, kendi işlerine de fiilen sabotaj yapmış sayılırlar.

Kibirli hal ve hareketler, diğer tüm meziyetleri gölgeleyen ve her işte ön plana çıkan sinir bozucu engellerdir.

Burnu havada gezen, diğerlerini de aşağılayan veya iş yeri huzurunu bozan tipleri, kimse barındırmak istemez.

Sorumluluk

Aldığı görevin hakkını verebilmek için kişinin sorumluluk bilincine sahip olması beklenir. Sorumluluk sahibi olanlar işini en güzel şekilde yapmaya çalıştığı gibi, kötüye giden durumları da fark ederek, önlem alınması için gerekli yerleri haberdar eder, raporlar verir.

Makamın veya işin aynı zamanda bir emanet olduğunun bilincinde olanlar, en güzel şekilde koruyup vakti gelince teslim etmeyi de bilirler.

Yangın çıksa umursamayıp, yükselen alevden sigarasını yakacak kadar sorumsuz ve gamsız insanlar da var. Sorumluluk duygusu gelişmemiş kişilerin liyakatinden söz edilemez.

Gayretlilik

Bazı insanlar içten yanmalı, kendinden motivasyonlu, harekete geçmek için başkalarına ihtiyaç duymayan azimli kişilerdir. Görevini beklenenin üzerinde yapmaya çalışır ve engellere takılarak hemen pes etmez. Gayretli insanlara işi verir ve unutursunuz. Yapmak için elinden geleni yapacağına, yapamadığı en kötü durumda ise size dönerek çözüm desteği isteyeceğini de bilirsiniz.

Gayret duygusu olmayan insanlar, her zaman dışarıdan güdülenme bekler. Onurlandıran sözler, maddi ve manevi ödüller beklentisi içinde olur. Yöneticileri bunu anlayıp uyguladığında sorun yok gibi gözükse de, birazcık ihmal edildiklerinde işi gücü dağıtabilirler. Onları sürekli pohpohlamak zorunda kalan yöneticiler fazladan enerji harcayarak yorulurlar.

Her çalışanın yeterli seviyede gayret duygusuna sahip olması ve işini kendiliğinden yapıp ilerlemesi beklenir. Gayretsiz ve tembel insanlar hem işletmelere hem de kurumlara bir yük olacağından liyakatte zayıf kalırlar.

Fedakarlık

Fedakar insanlar, nimet kapıları olan işlerini veya devletteki görevlerini koruyup geliştirebilmek için ellerinden geleni yapmaya çalışır. İşlerini daha iyi yapabilmek için kimse zorlamadığı halde eğitimler almaya, becerilerini geliştirmeye uğraşırlar. Gerektiğinde sosyal ve bireysel zamanlarını da kullanmaktan çekinmezler.

İşlerin ifası sırasında, başkasının yokluğu veya yetersizliğinden kaynaklanan eksikleri de tamamlamaya uğraşır, yeter ki işler aksamasın, hizmetler durmasın derler.

Fedakar insanlara güvenebilir ve darda kaldığınızda kendisinden ödün verme pahasına yardımdan kaçmayacağını bilirsiniz. Liyakat değerlendirmesinde fedakarlık gücünün de dikkate alınması gerekir.

Liderlik

En küçük insan topluluğu olan aileden başlayarak yetkili olunan her grupta yöneticinin sevk ve idare kabiliyeti her şeyi etkiler. Liderlik meziyeti, grupları ikna ile dönüştürmenin, geliştirmenin ve ortak hedeflere doğru iş ve gönül birliği içinde çalışmanın yolunu açar.

Liderler korku ve ceza ile değil, sevgi ve ikna ile güdülemeyi tercih eder. Liderlere güven ve saygı duyulur. Lidere olan inançla risk almaktan ve fedakarlıkta bulunmaktan kaçınılmaz.

Özellikle yönetici durumunda görev alacakların liderlik kumaşının olması mutlaka aranmalıdır.

Takım Oyunculuğu

Lider rolü üstlenenler de aslında üst düzey bir takımın oyuncusu olurlar. Ekip çalışmasına uygunluk ve ortak hareket etme becerisi, kurumun başarı ve performansı açısından çok önemlidir.

Normal çalışanlarında kendilerine verilen rolü başarıyla yapabilmesi, görev değişikliği söz konusu olduğunda hızlıca adapte olabilmesi istenir.

Takım oyuncusu gruptaki yerini ve önemini bilir, kritik zamanlarda arkadaşlarına destek vermekten kaçınmaz. Kendi çalıp oynayan ve uyarılara kulak asmayan tiplerin liyakatinden söz edilmez.

İletişime Açıklık

İster yönetici, ister sıradan bir çalışan olsun, herkesin çevresiyle sağlıklı iletişim kurabilme yeteneği olmalıdır. İletişim kuramayan kişiler ihtiyaç ve beklentilerini ifade edemediği için mağdur ve muhtaç kalabilir. İletişim kazaları, kurumda veya işletmede hizmetin aksamasına, huzurun bozulmasına ve sonu kötüye giden yanlış anlamalara sebebiyet verebilir.

Yöneticilerin konuşulabilir ve ulaşılabilir durumda olması, çalışanlarına güven ve rahatlık sağlar. Gerektiğinde sorunlarını ifade edebilme özgürlüğü, ayrıca bir motivasyon unsurudur.

Ulaşılamaz, laf söz dinlemez kişilerden kimse hazzetmez ve genelde kibirli kasıntılı tipler gibi algılanmasına neden olur.

İyi Niyet

İyi niyetli olmayan kişiler, her olaya bir açık yakalama ve sorun çıkarma azmiyle yaklaşır. Negatif olmak, sürekli eleştirilecek bir şeyler bulmak karakterleri haline gelir.

Niyeti bozuk olanlarla birlikte çalışanlar, sürekli gerginlik duyar ve açık verme endişesiyle kendini kapatmaya, ortamdan soyutlamaya uğraşır. Kötü niyetliler; yıkıcı eleştirileri, başkalarına şikayet için bahane aramaları ve işi yapmaya değil de yapmamaya olan kararlılıkları yüzünden, dipsiz kuyu misali huzur ve enerji tüketirler.

İyi niyetli olmadığı bilinen kişilerin iş başına gelmesi kurum ve işletmeler için bir afettir.

Sosyal Uygunluk

Bazı kişiler diğer tüm şartları taşıdığı halde, nitelikli bazı görevleri üstlenmek için sosyal açıdan uygun düşmezler. Bu halleri geçici veya kalıcı olabilir. Örneğin, bekar veya sürekli evlenip boşanmasıyla ün salmış birisinin, aile konularında etkili ve önemli bir görevi üstlenmesi  doğru bulunmaz.

Ana okullarında ve kreşlerde küçük çocuk bakımı da söz konusu olduğu için kadın öğretmenlerin ve görevlilerin olması beklenir.

Yerel yönetimlerde halkın kabul edebileceği, tanıdığı bildiği insanların seçime girmesi sağlanır. İthal yöneticiler genelde kötü karşılanır ve kabul görmez.  Kurumların yönetici atamalarında da içeriden gelen ve kurum kültürünü tanıyan, kuruma özel iş süreçlerine hakim kişiler genelde tercih sebebidir. Kurum çalışanlarının uyumu da daha kolay olur.

Sonuç

Ehliyet ve Liyakat kavramlarının basmakalıp kullanımlarından dolayı, zamanla anlam ve kapsam aşınmasına maruz kaldıklarına inanıyorum. Bu kavramların temelinde yatan ifadeleri yeniden parlatmak, ehliyet ve liyakat çatıları altında, daha güçlü bir şekilde göstermeye katkıda bulunmak istedim.

İşletme ve kurumların, yani bütün toplumun yararını gözetmek ve verimliliği arttırmak için, ehliyet ve liyakate azami riayet ederek istihdam sağlamalıyız. Manevi nitelikler yani liyakat var olsa da, ehliyet olmazsa iş üretilemeyecek, hizmet aksayacaktır. Ehliyeti yüksek seviye olsa da, liyakat unsurları yetersiz kalan kişilerden, hayır değil şer işlerin sadır olacağını, en son 15 Temmuzda alçakların kalkışmasında gördük. Nitekim, kamu görevlerinden ihraç edilen kişiler ehliyetlerini değil, liyakatlerini kaybettikleri veya bu yönde kuvvetli şüphe oluştuğu için işlem görmüştür.

Konu görseli olarak seçtiğim bu güzel martının, havada mükemmel şekilde uçup süzülebilmesi için, bir çift kanada ihtiyacı var. Kanatlardan birisi kırık veya tüyleri yolunmuş olursa bunu başaramaz. Ehliyet ve liyakatin  kişilerde bir denge içinde bulunduğuna emin olmadan iş ve emanetler teslim edilmemelidir. Yoksa, uçamayan martı misali, faydasız ve hatta zararlı olabilirler.

Yazıda bahsi geçen kavramlardan yola çıkarak, kendi ehliyet ve liyakat değerlendirme tablosunu kurup, var-yok şeklinde veya puanlama usulü aday sıralaması yapmak isteyenler için, yukarıdaki tabloyu paylaşıyorum.

Alt yapısı zaten yeterince güçlü olan ehliyet ve liyakat kavramlarının, eksiksiz anlamlarıyla beraber kullanılması ve insanların tayin ve terfi işlemlerinde bunlara riayet edilmesi temennisiyle, görüş ve dikkatlerinize sunarım.

Faydalı bulanların duasına talibim. Güzel dualarınıza peşinen cümleten amin diyorum…

 
Etiketler: Ehliyet, ve, Liyakatten, Neler, Anlıyoruz?,
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
19 Kasım 2024
Vatandaşa Banknot Zulmü Neden Yapılıyor?
10 Kasım 2024
Doğruyu Söylemekle Doğruyu Yaşamak Aynı Şey Değildir!
04 Kasım 2024
Sağlık Sistemimizi Çökerten Taşeronlaşma ve Kışkırtılmış Talep Sorunları
08 Ekim 2024
Türkiye Varlık Fonu’nu Anayasamıza Uymaya Davet Ediyorum!
19 Eylül 2024
Anayasa Değişikliği Yapılacaksa İstediklerimiz ve İstemediklerimiz Nelerdir?
14 Eylül 2024
Devlet Memurlarının Talepleri Nelerdir?
03 Eylül 2024
İklim Dayatmalarını Ne Kadar Biliyoruz?
27 Ağustos 2024
Çoktan Kaybettiğimiz Bir Cephe: #Pornografi
04 Ağustos 2024
Siyonizmle Mücadele Helal Gıdadan Başlar!
12 Temmuz 2024
Yargı Paketlerinde Neler Olmalıydı?
19 Haziran 2024
Karşılıksız Çeke Ceza Varsa, Karşılıksız Vaatlere de Olmalı!
27 Mayıs 2024
Başıboş Köpekler İçin Kim, Ne Diyor?
20 Mayıs 2024
Emeklilere Yapılan Haksızlıklar ve Sonuçları
25 Aralık 2023
Seçimleri #Önceİnsan Diyebilenler Kazansın!
11 Kasım 2023
CHP’de Özgür Özel Dönemi Nasıl Olur?
12 Ekim 2023
Aşk Olsun Sana HAMAS!
03 Temmuz 2023
İhmal Edilen Kahramanlar-4: #İnfazKorumaMemurları
09 Haziran 2023
YÖK'e Yok Artık Demek Lazım!
28 Mayıs 2023
Kimler Bakan OLMASIN?
05 Mayıs 2023
Mağdur Zorbalığı
26 Nisan 2023
Bir İstihdam Hastalığı: #Çalışanİşsizler
16 Nisan 2023
İhmal Edilen Kahramanlar-3: #Assubaylar
13 Nisan 2023
İhmal Edilen Kahramanlar-2: #UzmanÇavuşlar
11 Nisan 2023
İhmal Edilen Kahramanlar-1: #GüvenlikKorucuları
06 Nisan 2023
Memurların Durumu Devletimize Yakışıyor mu?
31 Mart 2023
EYT Yangınını SGK Personeli Nasıl Söndürsün?
30 Mart 2023
Kamu Hizmetleri Çakma Kadrolarla Yürütülemez!
13 Mart 2023
Bağ-Kur’lunun Çilesi Ne Zaman Bitecek?
05 Mart 2023
Anne-Baba İle Yaşanan Her An Nimettir!
26 Şubat 2023
EYT Mevzusu Neden Bu Kadar Karıştı?
24 Şubat 2023
EMEĞİ KAMU SÖMÜRÜRİSE! BAŞKASINA NE DİYELİM?
13 Şubat 2023
Erkeklere Düşmanlığınızın Bir Ölçüsü Yok mu?
27 Ocak 2023
Zor Ama Haklı Bir Talep: #EhliyetAffı
25 Aralık 2022
Bütün kervanlar yolda düzülmek zorunda mı?
21 Aralık 2022
YÖK Mağduru Akademisyenler
19 Aralık 2022
Milli Eğitimin Akıl Almaz İhmali!..
06 Aralık 2022
Hayatta Başıboşluğa Yer Yoktur!
06 Kasım 2022
657’nin Kanayan Yarası: #YHS Personeli
21 Ekim 2022
Sağlıkta #İsraf Sorunlarımız
20 Ekim 2022
Anlaşılamayan Özel İnsanlarımız: #Disleksi
14 Ekim 2022
Sessiz İstifayı Biliyorduk!. Ya Sessiz Boşanma?!
04 Ekim 2022
Sinsi ve Kadim Düşmanımız: #İSRAF -1
04 Ekim 2022
Şimdi Gönül Köprülerini Onarma Zamanı!
24 Ağustos 2022
Tasması Olmayan Her Köpek Başıboştur!
10 Ağustos 2022
Ani Ölümleri Neden Sorgulamıyor ve Araştırmıyoruz?
10 Haziran 2022
Başıboş Köpek Terörünün Sorumlusu Belediyelerdir!
24 Mayıs 2022
Devletimizi, Kendi Yumruğu ile Nakavt Ettirmeyelim!
03 Mayıs 2022
#Sessizİstila: Gerçek mi, Proje mi, Paranoya mı?
29 Nisan 2022
İstanbul Sözleşmesinin Davası Bile Facia!
24 Nisan 2022
Krize Dönen Meselemiz: #BaşıboşKöpekler
22 Nisan 2022
İletişebildiğimiz Kadar Etkiliyiz!
09 Nisan 2022
Konuşulmayan Felaketimiz: #SütkardeşEvliliği
05 Nisan 2022
Süresiz Nafaka Sorununa Çözümler Hakkında
01 Nisan 2022
Yeni Bir Ramazan Ayına Daha Kavuşurken
24 Mart 2022
Eğri Tezgâhtan Doğru Mamul Çıkmaz!
15 Mart 2022
Boşanmanın Davası Olur mu?
07 Mart 2022
Kadın-Erkek İlişkisinde Şiddetin Temelleri
05 Mart 2022
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Esas Hedefi İslam’dır!
02 Mart 2022
Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları Ne Yapıyor?
28 Şubat 2022
28 Şubat Dönemi Geri Gelebilir mi?
24 Şubat 2022
Ümitvar Olalım, Güzel Gelişmeler de Var!
17 Şubat 2022
Bir Cinayetin Anatomisi, Algı ve Olgu Gerçeği
14 Şubat 2022
Hanımefendiler, Asıl Düşmanınız Kim Biliyor musunuz?
29 Ocak 2022
Yasalarla Çökertilen Aileyi Genelgeler Doğrultamaz!
25 Ocak 2022
İlköğretimde Sınıfta Kalma Geri Gelmelidir!
17 Ocak 2022
Bütün Suç Sabetaycılarda mı?
27 Aralık 2021
Mutlu Bir Evlilik İçin: Erkekler Söylesin! Kadınlar Göstersin!
12 Aralık 2021
“Kadına Pozitif Ayrımcılık” Erkeğe Zulmün Süslü İfadesidir!
02 Aralık 2021
Hastalıklarımızdan Dersimizi Alabiliyor muyuz?
21 Eylül 2021
Hayvan Hakları Yasası Değişti. Sorunlar Çözüldü mü?
02 Eylül 2021
Erkeklere Yönelik Şiddete Dur Diyecek Yok mu?
25 Ağustos 2021
Kamuda Yeni Trend Örgütsel Mobbing mi Oldu?
23 Ağustos 2021
Camdan Köşklerde Oturanlar, Başkasına Taş Atmasınlar!
13 Ağustos 2021
Kuzuyu Kurda Teslim Eden Sistemden Hayır Gelir mi?
05 Ağustos 2021
Orman Yangınları Bizi Nelerle Yüzleştirdi?
26 Temmuz 2021
Erkeklerin Namus ve Şerefleri Kadınlara Emanettir!
16 Nisan 2021
Mutluluğun Sırrı Haddini Bilmekte Saklı!
02 Nisan 2021
Hayatımızdan Allah’ı Çıkardık, Nefsine Zulmedenlerden Olduk!
25 Mart 2021
İstanbul Sözleşmesi Bitti. Şimdi Ne Yapmalıyız?
24 Şubat 2021
Neden Bütün Şerli Yollar İstanbul Sözleşmesine Çıkıyor?
21 Aralık 2020
Sağlık Personeli Neden Mutsuz ve Umutsuz?
10 Aralık 2020
Emekçilerin Baş Belası: Gelir Vergisi Matrahı
01 Aralık 2020
Allah Kimseyi Gördüğünden Geri Koymasın!
11 Kasım 2020
Modası Asla Geçmeyen Şeyler: Hamaset ve Cerbeze
11 Kasım 2020
İstanbul Sözleşmesi Ateşe Çağırıyor!
11 Kasım 2020
Sadece Lafta Bıraktığımız Şeyler: Ehliyet ve Liyakat
04 Kasım 2020
Allah Adildir, Kullarının Çoğu Zalimdir!
04 Kasım 2020
Paradigmamızı Değiştirmemiz Lazım!
04 Kasım 2020
Ben Babamdan Öğrendim!
04 Kasım 2020
Başımızdaki Belaları, Aslında Biz Erkekler Çağırdık!
04 Kasım 2020
Kökü Kazınacak Geleneklerimiz de Var!
04 Kasım 2020
Neden #ÖnceAİLE Demeliyiz?
04 Kasım 2020
Süslü Kelimeler Acı Gerçekleri Kapatamaz!
04 Kasım 2020
Ben Babamı Değil, Kendimi Yıkadım Aslında
Haber Yazılımı