Yazı Detayı
24 Şubat 2021 - Çarşamba 15:02
 
Neden Bütün Şerli Yollar İstanbul Sözleşmesine Çıkıyor?
Dr. Ercan ÖZÇELİK / Yazar, Eğitimci, Sağlık Yöneticisi
 
 

Türkiye'de son yıllarda duyduğumuz veya gördüğümüz bütün ahlaksızlıkların, sapkınlıkların, cinayetlerin, artan suç ve boşanma oranlarının, kültürel erozyonun nedenleri arasında mutlaka İstanbul Sözleşmesine ve ondan önceki Lanzorote, CEDAW gibi sözleşmelere ve bağlantılı protokollere  giden bir yol vardır! Bu sözleşmeler kadar, bunları sosyal hayatımızın ortasına bomba gibi yerleştiren kanunlar, yönetmelikler ve diğer kamusal uygulamalar da etkilidir!

 

Boğaziçi Üniversitesinde tanık olduğumuz olayların nedeninde Rektör atamasına olan itiraz gözüküyor olsa da planlı bir şekilde konu LGBT sapkınlıklarının mücadele ve değerlerimize saldırı arenasına dönüştürülmüştür. Bu durum kesinlikle tesadüf değil, özel bir çalışmanın sonucudur. Nitekim, aynı üniversitede 2016 yılında ilk defa sapkınların öncülüğünde başlatılan "Cinsiyetsiz Tuvalet" uygulaması sapkın çevrelerin meşhur web sitesinde müjde olarak "Boğaziçi’nde kazanım: İlk cinsiyetsiz tuvaletler açıldı" başlığı ile yayınlanmıştı.  Bu yüzden din ve ahlak düşmanlarının Kabe’i Muazzama’ya karşı yaptıkları ahlaksız ve seviyesiz saldırılar tesadüf değil, küresel şer güçlerin planlı bir çalışmasıdır.

 

İstanbul Sözleşmesinin bütün değerlerimize savaş açan ve taraf devletleri de bunların kökünü kazımak için taahhüt altına sokarak takip ettiği hedeflerinden bazıları:

 

1- Aile içinde veya dışında kadınlar üzerinde erkeklerin hiçbir söz veya etkisinin kalmamasını sağlamak, kadınların yaşantısını en ufak ölçüde etkilemeye veya yönlendirmeye çalışan erkeklerin tamamını “kadına şiddet” yaftasıyla en ağır ölçüde cezalandırılmasını sağlamak. Şiddet tanımını olağan üstü geniş tutarak erkeğe hareket alanı bırakmamak. (Madde 3- Tanımlar)

 

2- Meşru ve klasik Aile formu dışında kalan bütün gayri meşru ilişkileri, aynı ve karşıt cinsler arasındaki her türlü sapık ve sapkın birliktelikleri, yasalar karşısında meşrulaştırmak ve aile yaşantısına tanınan bütün haklardan (eşcinsel evlilik dahil) eksiksiz yararlandırmak. (Madde 4 – Temel haklar, eşitlik ve ayrımcılık yapılmaması)

 

3- Kadın ve erkeklerin fıtri rollerini yok etmek üzere taraf devletlerin eğitimin her seviyesinde toplumsal cinsiyet eşitliği maskesiyle nesilleri ifsat ederek doğal cinsel kimliği yok ederek Gender ifadesiyle sapkınlığı eşcinselliği de tercih edilebilir hale getirmek. (Madde 14 – Eğitim, Madde 15 – Profesyonel kadroların eğitilmesi)

 

4- Taraf devletleri feminist ve sapkın LGBTP örgütleriyle işbirliği yapmaya, onlara her türlü izni vermeye, finansal destek olmaya ve faaliyetlerine destek vererek karar alma süreçlerine onları da katmaya zorlamak. ( Madde 9 – Sivil Toplum Kuruluşları ve sivil toplum, Madde 13 – Farkındalığın arttırılması, Madde 18 – Genel yükümlülükler)

 

5- Ebeveynlerin çocuklar üzerindeki haklarını tamamen sıfırlamak, çocukların cinsel kimliklerini kendi başlarına sorgulama ve karar vermesini sağlamak, cinsi yönelimlerine karşı çıkan ebeveynlerden velayeti alarak işlevsiz bırakmak. (Madde 31 – Velayet altına alma, ziyaret hakları ve emniyet)

 

6- GREVIO Uzmanlar Kurulu üzerinden tıpkı işgal edilmiş devletler gibi her türlü bilgi, belge, inceleme, seyahat, sorgulama ve gümrük geçişlerini suç unsuru olsa bile özgürce yapmak ve sınırsız denetleme ve raporlama imkânı vermek. (Madde 66 – Kadınlara yönelik şiddetle ve aile içi şiddetle mücadele konusunda uzmanlar grubu)

Bugün Boğaziçi Üniversitesinde sapkınca eylemler yapan ve kutsallarımızı ayaklar altına alan gençler başka ülkelerde yetişmedi! Uzaydan da gelmedi! İstanbul Sözleşmesinin dayattığı normlara göre, Milli Eğitim Bakanlığının her seviyesinde tavizsiz uygulanan Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine uygun ve ateist bakış açısıyla derlenmiş müfredatı ile büyüdü! Gördüğümüz şey, sözde Eğitim sisteminin Fulbright, CEDAW, İstanbul Sözleşmesi, Lanzarote Sözleşmesi vb. dayatmalarıyla meydana gelen son seviyedeki ürünleridir. Sivrisinekleri öldürerek tepki vermenin bir anlamı veya faydası yoktur! Onları yetiştiren bataklığa dönmüş Milli olmayan Eğitim yapımızı, lanetli sapkınlıkların hamiliğini yapan yasalarımızı acilen ıslah etmek zorundayız.

 

Görüldüğü gibi hem sapkınlıklar teşvik edilerek yayılıyor, hem de namus gibi, din gibi değerlerimizin kökü derinden kazınıyor! Yani 1985’de CEDAW ile başlayan aile yıkım projesi, 2011’de imzalanan ve 10 şubat 2012'de Bakanlar Kurulunca onaylanan İstanbul Sözleşmesi ile daha da gelişerek nesilleri yıkım projesine dönüşmüştür!

 

İstanbul Sözleşmesini imzalayanlar, savunanlar, halen korumaya devam edenler ve ülkemizin artık Milli Güvenlik meselesine dönmüş  bu olaylara karşı sessiz ve etkisiz kalanlar büyük bir vebali yüklenmiştir. Dünyada hüsran ve hezimet, ahirette ise kahır ve gazap ile cezalandırmayı gerektiren bu batıl sözleşmelerden ve yasalarımızdaki etkilerinden, eğitim sistemindeki zehirlerinden, acilen arınmamız gerekiyor!

 

Kurtuluş ve refah için bindiğimiz gemi batıyor! Boğaziçi Üniversitesi su alan yerlerinden sadece birisini ibretle gösteriyor! Yazılı ve görsel medyadan, internetten, kısaca fırsat buldukları her yerden değerlerimize ve nesillerimize saldırmaya devam ediyorlar!

Gün bugündür! Batıl sözleşmeleri çöpe atmanın, mevzuatımızı Milletimize yabancılaştıran maddelerden ayıklamanın zamanı çoktan gelip geçiyor! Daha ne bekliyoruz?

 

 

Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi: https://rm.coe.int/1680462545

 
 
Etiketler: Neden, Bütün, Şerli, Yollar, İstanbul, Sözleşmesine, Çıkıyor?,
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
25 Aralık 2023
Seçimleri #Önceİnsan Diyebilenler Kazansın!
11 Kasım 2023
CHP’de Özgür Özel Dönemi Nasıl Olur?
12 Ekim 2023
Aşk Olsun Sana HAMAS!
03 Temmuz 2023
İhmal Edilen Kahramanlar-4: #İnfazKorumaMemurları
09 Haziran 2023
YÖK'e Yok Artık Demek Lazım!
28 Mayıs 2023
Kimler Bakan OLMASIN?
05 Mayıs 2023
Mağdur Zorbalığı
26 Nisan 2023
Bir İstihdam Hastalığı: #Çalışanİşsizler
16 Nisan 2023
İhmal Edilen Kahramanlar-3: #Assubaylar
13 Nisan 2023
İhmal Edilen Kahramanlar-2: #UzmanÇavuşlar
11 Nisan 2023
İhmal Edilen Kahramanlar-1: #GüvenlikKorucuları
06 Nisan 2023
Memurların Durumu Devletimize Yakışıyor mu?
31 Mart 2023
EYT Yangınını SGK Personeli Nasıl Söndürsün?
30 Mart 2023
Kamu Hizmetleri Çakma Kadrolarla Yürütülemez!
13 Mart 2023
Bağ-Kur’lunun Çilesi Ne Zaman Bitecek?
05 Mart 2023
Anne-Baba İle Yaşanan Her An Nimettir!
26 Şubat 2023
EYT Mevzusu Neden Bu Kadar Karıştı?
24 Şubat 2023
EMEĞİ KAMU SÖMÜRÜRİSE! BAŞKASINA NE DİYELİM?
13 Şubat 2023
Erkeklere Düşmanlığınızın Bir Ölçüsü Yok mu?
27 Ocak 2023
Zor Ama Haklı Bir Talep: #EhliyetAffı
25 Aralık 2022
Bütün kervanlar yolda düzülmek zorunda mı?
21 Aralık 2022
YÖK Mağduru Akademisyenler
19 Aralık 2022
Milli Eğitimin Akıl Almaz İhmali!..
06 Aralık 2022
Hayatta Başıboşluğa Yer Yoktur!
06 Kasım 2022
657’nin Kanayan Yarası: #YHS Personeli
21 Ekim 2022
Sağlıkta #İsraf Sorunlarımız
20 Ekim 2022
Anlaşılamayan Özel İnsanlarımız: #Disleksi
14 Ekim 2022
Sessiz İstifayı Biliyorduk!. Ya Sessiz Boşanma?!
04 Ekim 2022
Sinsi ve Kadim Düşmanımız: #İSRAF -1
04 Ekim 2022
Şimdi Gönül Köprülerini Onarma Zamanı!
24 Ağustos 2022
Tasması Olmayan Her Köpek Başıboştur!
10 Ağustos 2022
Ani Ölümleri Neden Sorgulamıyor ve Araştırmıyoruz?
10 Haziran 2022
Başıboş Köpek Terörünün Sorumlusu Belediyelerdir!
24 Mayıs 2022
Devletimizi, Kendi Yumruğu ile Nakavt Ettirmeyelim!
03 Mayıs 2022
#Sessizİstila: Gerçek mi, Proje mi, Paranoya mı?
29 Nisan 2022
İstanbul Sözleşmesinin Davası Bile Facia!
24 Nisan 2022
Krize Dönen Meselemiz: #BaşıboşKöpekler
22 Nisan 2022
İletişebildiğimiz Kadar Etkiliyiz!
09 Nisan 2022
Konuşulmayan Felaketimiz: #SütkardeşEvliliği
05 Nisan 2022
Süresiz Nafaka Sorununa Çözümler Hakkında
01 Nisan 2022
Yeni Bir Ramazan Ayına Daha Kavuşurken
24 Mart 2022
Eğri Tezgâhtan Doğru Mamul Çıkmaz!
15 Mart 2022
Boşanmanın Davası Olur mu?
07 Mart 2022
Kadın-Erkek İlişkisinde Şiddetin Temelleri
05 Mart 2022
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Esas Hedefi İslam’dır!
02 Mart 2022
Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları Ne Yapıyor?
28 Şubat 2022
28 Şubat Dönemi Geri Gelebilir mi?
24 Şubat 2022
Ümitvar Olalım, Güzel Gelişmeler de Var!
17 Şubat 2022
Bir Cinayetin Anatomisi, Algı ve Olgu Gerçeği
14 Şubat 2022
Hanımefendiler, Asıl Düşmanınız Kim Biliyor musunuz?
29 Ocak 2022
Yasalarla Çökertilen Aileyi Genelgeler Doğrultamaz!
25 Ocak 2022
İlköğretimde Sınıfta Kalma Geri Gelmelidir!
17 Ocak 2022
Bütün Suç Sabetaycılarda mı?
27 Aralık 2021
Mutlu Bir Evlilik İçin: Erkekler Söylesin! Kadınlar Göstersin!
12 Aralık 2021
“Kadına Pozitif Ayrımcılık” Erkeğe Zulmün Süslü İfadesidir!
02 Aralık 2021
Hastalıklarımızdan Dersimizi Alabiliyor muyuz?
21 Eylül 2021
Hayvan Hakları Yasası Değişti. Sorunlar Çözüldü mü?
02 Eylül 2021
Erkeklere Yönelik Şiddete Dur Diyecek Yok mu?
25 Ağustos 2021
Kamuda Yeni Trend Örgütsel Mobbing mi Oldu?
23 Ağustos 2021
Camdan Köşklerde Oturanlar, Başkasına Taş Atmasınlar!
13 Ağustos 2021
Kuzuyu Kurda Teslim Eden Sistemden Hayır Gelir mi?
05 Ağustos 2021
Orman Yangınları Bizi Nelerle Yüzleştirdi?
26 Temmuz 2021
Erkeklerin Namus ve Şerefleri Kadınlara Emanettir!
16 Nisan 2021
Mutluluğun Sırrı Haddini Bilmekte Saklı!
02 Nisan 2021
Hayatımızdan Allah’ı Çıkardık, Nefsine Zulmedenlerden Olduk!
25 Mart 2021
İstanbul Sözleşmesi Bitti. Şimdi Ne Yapmalıyız?
21 Aralık 2020
Sağlık Personeli Neden Mutsuz ve Umutsuz?
10 Aralık 2020
Emekçilerin Baş Belası: Gelir Vergisi Matrahı
01 Aralık 2020
Allah Kimseyi Gördüğünden Geri Koymasın!
11 Kasım 2020
Modası Asla Geçmeyen Şeyler: Hamaset ve Cerbeze
11 Kasım 2020
İstanbul Sözleşmesi Ateşe Çağırıyor!
11 Kasım 2020
Ehliyet ve Liyakatten Neler Anlıyoruz?
11 Kasım 2020
Sadece Lafta Bıraktığımız Şeyler: Ehliyet ve Liyakat
04 Kasım 2020
Allah Adildir, Kullarının Çoğu Zalimdir!
04 Kasım 2020
Paradigmamızı Değiştirmemiz Lazım!
04 Kasım 2020
Ben Babamdan Öğrendim!
04 Kasım 2020
Başımızdaki Belaları, Aslında Biz Erkekler Çağırdık!
04 Kasım 2020
Kökü Kazınacak Geleneklerimiz de Var!
04 Kasım 2020
Neden #ÖnceAİLE Demeliyiz?
04 Kasım 2020
Süslü Kelimeler Acı Gerçekleri Kapatamaz!
04 Kasım 2020
Ben Babamı Değil, Kendimi Yıkadım Aslında
Haber Yazılımı