Savaşlarda Kadın, Ana ve Çocuk Olmak!
Yemen'de Doğu Türkistan'da Oruç tutmak!..
Gulbahar'dan Yürek Dayanmaz Mektup Var!
Doğu Türkistan'da, Suriye'de, Irak'ta, Afganistan'da, Arakan'da, şimdi de Ukrayna'da Kadın olmak, Ana Olmak! Çocuk olmak!
Müslüman beldelerinde yiyeceği, içeceği olmadan zulüm altında ramazanı yaşamak!
Suriye'de evi başına yıkılan, kocasını, oğullarını savaşta kaybeden kadın olmak!
Allah'tan başka kimsesi kalmamış halde kucağında yavrusu ile bir anne ve neler olduğunu anlayamayan evinin yıkıntıları arasında tozlar içinde parıldayan bir çift göz ve anasının dizine başını yaslamış bir çocuk!
"Saddam'ın KIYAMET TOPU var!" diyerek Irak'ı yerle yeksan edilen Bağdat'ı ve Irak'ın şehirlerini talan ettiklerini, müzeleri boşaltıklarını asla unutmayın! Bunlar hırsız katil sürüleri.
Suriye'de, Yemen'de, Irak'ta, Libya'da insanların başlarına bomba yağdırılırken BATI TOPLUMLARININ KILININ KIPIRDAMADIĞINI hatırlayın. Aynı Batı'nın Ukrayna'da takındığı iki yüzlülüğü asla unutmayın.
İslam coğrafyasında kadın ve çocukların hüzünlü çaresizliklerini görmeyenler Ukrayna'da her gün çocuk ve kadın fotoğrafları paylaşarak insanların vicdanını harekete geçirmek istiyorlar! Ukrayna'da doğrusunu yaparken, İslam coğrafyasında ise ikiyüzlülük yapıyorlar.
Irak'ta ana olmayı hayal edin ve lütfen hatırlayın Suriyelinin evine giren ABD askerlerinin girdikleri evden bir buçuk saat sonra çıktıklarını!..
Hatırlayın!.. Ebu Gureyp ceza evinde tutuklanmış kadınların dünyaya duyurmaya çalıştıkları "düşman askerlerinin çocuğunu doğurmak istemiyoruz hiçbir şey yapamıyorsanız Allah rızası için bizi öldürün" feryatlarının arşı nasıl titrettiğini!..
Doğu Türkistan'da kadınların çığlığının hiç duyulmadığını, şikayetlerini Allah'a yaptıklarını! Unutmayın.
Hatırlayın!.. Yemen'de çocuklarına yiyecek bulamadığı için ot topladıklarını ve artık ot da bulamıyoruz çocuklarımıza yedirmek için diyen anaları!...
Hatırlayın!.. Irak'ta evi yıkılan ailesinin tamamını kaybeden kendiside hastanede yaralı sedyesinde "sizi Allah'a şikayet edeceğim" demesini!
Arakan'da evleri yakılan yetişkin erkeklerin öldürüldüğü ve bunu yapan ülkenin KADIN olan devlet başkanı Budist Su Çi 1991 yılında iki yüzlü BM tarafından İNSAN HAKLARI NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ VERİLDİĞİNİ!
Arakan'da yerlerinden yurtlarından edilen milyonlarca Müslüman halkın Bangladeş sınırında çamurlar içinde hayatta kalmaya çalıştıklarını ve yine asla unutmayınız Arakan'da Hindular tarafından gölet içine bağlanan çocuğun artık dayanamayıp başı suya değdikçe uyandığını ancak takati kalmadığı için tekrar tekrar suya başının düştüğünü! muhtemelen boğularak hayatını kaybettiğini! hatırlayınız.
Filistin'de her gün Müslümanların toprakları, evleri ellerinden alınıyor! Çocuk kadın demeden hapsediliyorlar. Eşleri hapsedilen kadınlar çocuklarını hayatta tutmak için ne zorluklara katlanıyorlar! Hiç düşünüyor musunuz?
Afganistan'da önce Rusya ile on yıl savaşıp sonra yirmi yıl ABD'nin işgali ile talan edilmesini. On yaşın üzerindeki erkek çocukların dağlarda savaştırıldıklarını ölmeyip sakat kalanların yoksulluk içindeki köylerine döndüklerini, yoksul Afgan kadınlarının çaresizlik içinde günde bir defa o da bulabilirsa çocuklarının karnını bir parça ekmek ve bir yudum su ile doyurmaya çalıştıkları görüntüleri asla unutmayın!
Ukrayna kadınlarının haftalardır endişelerini evlerini barklarını terk etmelerini, film izler gibi izliyoruz. Kaldı ki Ukraynalı kadınlara dünya kapısını açmış savaş ortamından onları sağ salim kurtarmaya çalışıyorlar. Ona rağmen endişe ve hüzün bütün gerçekliği ile yüzlerinde hissediliyor.
Kadın nerede olursa olsun kadındır anadır. Çocuk çocuktur.
Yemen'de karnını doyurmak için ot da yese ya da üzerine yıkılmış binanın enkazında da çıksa,
Kiev'de sığınakta tozların içinde çizgi film izlese de çocuktur.
Çocuk, büyüklerin dünyayı nasıl yaşanmaz hale getirdiklerini, kuvveti zulüm aracı olarak kullandıklarını farketmez. O çocuktur ama farkettiğinde ise; "sizi Allah'a şikayet edeceğim" der! Gücü buna yeter. Ama ne muhteşem güç ve zalimler için ne müthiş son!
Ana yüreği, ana merhameti, ana fedakarlığını anlatmaya hacet yoktur. Kadın anadır, çocuğu için eşi için canını verir.
Öte yandan dünyanın bir başka köşesinde Uygarlığın merkezinde Türklerin kadim yurdunda yıllardır süren zulüm var!
Asla unutmayın Batı'nın timsah gözyaşlarını! Çin karşısında hangi argümanları kullanabiliriz düşüncesinin ötesine geçmeyen Doğu Türkistan'da yaşananlar karşısında ses vermelerinin aslında Çin'i köşeye sıkıştırmak için gerekçe olarak kullanıldığını. Asla unutmayın.
Doğu Türkistan'lı kadınlar Komünist Çin yönetimi tarafından evlerinden alınarak düzmece suçlamalarla kamplara kapatılıyor.
Kamplara kapatılan kadınlardan Gulbahar Jalilova'nın kan donduran anlatımları insanı adeta insanlığından utandıran olaylardır.
Gulbahar Hanım'ın bana yazdığı yürek yakan mektubu yeni çıkacak SOYKIRIMIN TANIKLARI kitabıma ekledim.
Komünist Çin yönetiminin Müslüman Uygur kadınlarına yaptıkları sözün bittiği yerdir!
Doğu Türkistan insanlığın topyekûn insanlık sınavını kaybettiği yerdir.
Kadın olmak ana olmak çocuk olmak zaten zor bir iştir.
Cehalet içinde yüzen toplumlarda kadın bir meta olarak görüldüğü, kadının ikinci sınıf görüldüğü yetmiyormuş gibi bir de SAVAŞLARDA KADIN OLMAK ANA OLMAKLA sınanıyorlar kadınlar analar ve esasen İNSANLIK!
Şimdi anlıyor muyuz nasıl bir dünya bıraktığımızı!
İnsan yaptıkları kadar yapmadıklarından da sorumludur.
Sorumlu olmadığınızı mı zannediyorsunuz?
Unutmayınız Ramazan ayı oralarda da aynı ve oralarda da insanlar oruç tutuyorlar. Hem de en kavisinden hem de en makbülünden. Ama görmeyenin duymayanın hissetmeyenin vay haline ki vay!
Rulme rıza zulümdür.
Ramazanımız hayırlara, mazlumların kurtuluşuna vesile olsun. Amin.
Vesselam
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://bncmedyahaber.com/yazar-metaverse-ve-stratejik-okuma-790.html
|