|
||
Beyne Vurulmuş Pranga ve Ufkun Sınırlandırılması! | ||
Halis Özdemir / Gazeteci - Yazar - Program Yapımcısı | ||
Beyne Vurulmuş Pranga ve Ufkun Sınırlandırılması!
Kişisel gelişimin önündeki engeller!
"Alıştırılmış itaat" ile şekillenmiş insanlar Siyasi parti liderliği veya mensubiyet duyduğu herhangi bir yapı ya da itaatte sorun ve rahatsızlık duymazlar. O kadar kanıksanmıştır ki insan, düşüncesi ve becerisine pranga vurulduğunu anlamaz!
Siyasi parti liderliğine itaat daha sağa daha geleneksel yapıya yaklaştıkça daha etkindir.
Daha sağ da daha dindar yapılar da siyasi parti de olsa MUTLAK İTAAT dini vecibe gibi sunulur ve uyanlar dini vecibeyi yerine getirmenin huzurunu yaşarlar.
Halk kitlelerine en tesirli ve yaygın olanı "intisaplı" bir kişinin "Bir mevtanın gassala (cenaze yıkayıcısı) teslim olduğu gibi teslim olmak" gibi akıl almaz inanış ve nasihatler yaygındır. Hangi gerekçe ve delille böyle bir itikat yaygınlaşmıştır? İşte buna benzer sebeplerle birtakım sapkın tarikat ve cemaatler hiç sorgulamadan kabul ediliyor. Sonucunda ise; birisi çocuk tacizcisi bir diğeri "sahibüzzaman/zamanın sahibi" olarak ortaya çıkıyor. Oysa zamanın ve kâinatın bir sahibi var o da yaratıcı olan Allah'tır. Sonrasında ise; "bir kimse hayatı boyunca hangi kebair günahı işlese MÜSLÜMAN olmasa da ölmeden önce "La ihahe illallah" dese “yallah cennete" demesini cemaati ise hiç düşünmeden aşka gelip ağlaşırlar! Hiçbirisi akletmiyor ki sadece LA İLAHE İLLLAH demek yetmez! "Muhammedün resulAllah" demek, peygamberlerine, kitaplarına, meleklerine, hayrın ve şerrin Allah'tan geldiğine, hesap gününün varlığına iman etmek gerekir. Sadece la ilahe illalah demeyi yeterli görmek Kur'an'a ve Peygamberimize iman etmeye yani MÜSLÜMAN olmaya gerek yok! demektir. Sorgulamadan "BİR HİKMETİ VARDIR ZUHURAT OLMUŞ" öğretisi ile işte böyle bir söz için yüksek sesle ağlayan kitlelerin teslimiyeti sonucunda parçalanmanın yıkılmanın eşiğinden dönen vatan olur!
Oysa gerçek tasavvufi hayat "erdemli insan" olmak, "insan'ı kamil'e" ulaşmanın vesilesi olmalı.
Mutlak itaat inanan insan için ancak Allah'ın emirleri içindir. Peygamberimiz hendek savaşında savaş taktikleri önerdi. Sahabeler kendisine "ey Allah'ın rasülü bu Allah'ın emri mi? Yoksa!.. sizin sözünüz mü?” diye sordu. Peygamberimiz kendi sözü olduğunu söyleyince "o halde bu konuyu Selmân-ı Fârisî’ daha iyi bilir ona da soralım dediler. Bu tekilifi Hz. Muhammed (SAV) kabul etti. Selmân-ı Fârisî’nin de fikri alınarak hendek kazılması teklifi böyle kabul edilmiş oldu. Peygamberimiz işin ehline müracaat ederek kendisine de mutlak itaatin şart olmadığını bizzat göstermiştir.
Yukarda ifade ettiğim bu yapıların dışında kalmayı başaranların genellikle her alanda daha üretken daha başarılı oldukları gözlemlenmektedir. Bırakınız FİKRİ HÜR VİCDANI HÜR gelişmeye ve bilgi toplumuna açık nesiller yetişsin.
İslam coğrafyası zulüm altında inim inim inliyor. Geleceğin inşası sizin elinizle olacak! Fikri hür vicdanı hür gelecek nesiller temennisiyle... Vesselam |
||
Etiketler: Beyne, Vurulmuş, Pranga, ve, Ufkun, Sınırlandırılması!, |
|