|
||
MUSUL VE KERKÜK’TEN FERYATLAR YÜKSELİYOR | ||
Halis Özdemir / Gazeteci - Yazar - Program Yapımcısı | ||
Men Sana Gülüm Demem Gül'ün Ömrü Kem Olur.
Dertlerimi yaza yaza gül tükendi ben tükendim.
Mesela burnunuzun dibindeki adaları nasıl kaybettiğimizi ve halen Yunanistan’ın oldu bittilerle adaları silahlandırdığını. Oysa adaların silahlandırılmasının adaların Türkiye'ye iade edilmesi anlamına geldiğini. Türkiye'den yaklaşık 100 yıl önce koparılan topraklar arasında en değerlilerinden olarak bilinen Musul, Kerkük bugün yeniden büyük bir çekişme alanı haline geldi. "Dünyanın altıncı en büyük petrol ülkesi konumundaki Irak'ta tespit edilmiş 143 milyar metreküp petrol rezervi bulunuyor. Bu rezervin 45 milyar metreküpü Musul'da, 10 milyar metreküpü ise Kerkük'te bulunuyor. Kuzey Irak'ta tahmin edilen doğalgaz miktarı ise 3,2 trilyon metreküp. Bu miktar Türkiye'nin gaz ihtiyacını 300 yıl karşılayabilecek bir rezervi ifade ediyor." 3-4 TRİLYON DOLARIN ÜZERİNDE PETROL ÇEKİŞMESİ Bugünkü değerler üzerinden hesaplandığında çeşitli kaynaklarda yazılanlara göre; "Musul'da tespit edilmiş 45 milyar metreküp petrol rezervinin 3 TRİLYON dolar değerinde olduğu hesap edliyor. Bunu 600-700 milyar dolarlık Kerkük petrolü de eklendiğinde bugün yüzyılların sömürgeci ülkelerinin bölgeyi neden vekalet savaşlarıyla bırakmadıkları anlaşılıyor. Türkiye'nin ithal doğalgazın bin metreküpü için ödediği yaklaşık 400 dolar üzerinden hesaplama yapıldığını Kuzey Irak'ın ise doğalgaz rezervinin 1,3 trilyon dolar değerinde oluğu görülüyor." Bölgede yaşanılan savaşı ABD’nin ve Batılı müttefiklerinin bölgeye çökmesini, ülkeleri yerle yeksan etmesinin sebebini şimdi anlıyor muyuz! Kerkük ve Musul Saddam döneminden itibaren Arap yurduna dönüştürülmek istenmiş ise de şimdilerde ise İKBY/"Kürt"(!) yurduna dönüştürülmek isteniyor. Kürt yurdu denildiğinde bazı okuyucularımız bunda ne var kardeş değil miyiz diyebilir. Bunda ne var din kardeşi değil miyiz diyemeyiz.
Bir zamanlar Gaziantep kadar, Erzurum kadar, Türk olan Kerkük, önce Saddam’ın, sonra da Peşmerge'nin, Barzani’nin vurduğu, talan ettiği, yağmaladığı Kerkük ve Musul, Türkiye'nin bir zamanlar kırmızı çizgisi olan ama zamanla unutulan ve Barzani’nin at koşturduğu Kerkük şimdilerde boşaltılmaktadır. Hem de Türkiye'nin dillendirilmeyen fakat benim çokça yazdığım şu 250 bin doları Türkiye'de üç yıl tutmakarşılığı vatandaşlık verilmesi meselesi var ya işte o mesele Kerkük’te ve Musul’da yaşayan Türklerin Türkiye'ye gelmelerine, Kerkük'ü tıpkı Suriye’den (SAVAŞ mecburiyeti ile gelenleri bir kenara bırakırsak) savaşı fırsat bilerek ülkemize gelenlerin SURİYENİN BOŞALTILMASINA KATKI VERDİKLERİ GİBİ Kerkük ve Musulun da boşalmalarına sebep olmaktadırlar. Türkmen şehri Kerkük resmi olarak Bağdat yönetimine bağlı iken IŞİD, 2014’te girdiği Kerkük’ten birkaç günde çekildi, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne bağlı peşmergeler ellerini kollarını sallayarak Kerkük’ü ele geçirdiler. Peşmerge, IŞİD’i bahane ederek Kerkük’te yönetime el koydu, Kerkük merkezi hükümetten alınarak Peşmerge kuvvetlerine teslim edildi… O tarihlerde, peşmergenin; “Bağdat’ın sekiz senedir vermediği Kerkük’ü IŞİD bize iki haftada verdi” açıklaması hafızalardadır. Bölgede Barzani'nin bağımsız devleti gerçekleştirmesi için Türkmen kenti ve petrol zengini Kerkük’ün demografik yapısını değiştirmek için nüfus ve tapu kayıtlarını yok etmek maksadı ile resmi dairelere saldırıp, yakıp yıkıp yağmalayarak kentin tarihini ve hafızasını yok etmek istediler. Bununla da kalmayıp Kürt nüfusu hızla Kerkük’e göç ettirdiler. 2003 yılından 2017 yılına Kerkük nüfusu 700 binden, bir milyon 400 bine çıkarıldı, Kerkük’e 700 bin Kürt nüfus taşınmış oldu. Göçleri Kürt partileri teşvik etti ve destekledi. Kürt grupları, Türkmenlere ve devlete ait arazilere ev yaptılar ve yerleştiler. Kerkük’ün demografik yapısı bu gruplar tarafından hızlı bir şekilde değiştirilmeye çalışıldı. Hemen hemen bütün devlet dairelerindeki makamlar Türkmenlerden alınıp Kürtlere verildi… Hedefleri de Kerkük’ü İKBY bölgesine dâhil etmekti." Türkiye’yi ekleyen Tehlike Beyrut'taki patlamanın ardından 8 Ağustos 2020 tarihinde Beyrut’a giden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Beyrut'ta Türklerin yaşadığı mahalleye ziyaretinde yaptığı açıklamada, "Ben Türk'üm, ben Türkmen'im diyen soydaşlarımıza Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı vereceğiz. Bu, Cumhurbaşkanımızın bizlere talimatıdır" demiştir. Bu davet memnuniyetle karşılansa da bölgedeki zorda kalmış insanlara kucak açmak değildir. İçinde büyük tehlikeler barındırmaktadır. Türkiye bölgede sığ bir politika uygulayamaz! Bugün için Suriye’de ve Lübnan’da hemen hemen hiç Türkmen kalmamıştır. Irak’ta Telafer’de, Kerkük’te, Tuzhurmatu’daki Türkmen varlığı kan kaybetse de Türkmenler var olmak için direnmektedirler. Kerkük’te Türkmenlerin sayısı azaldıkça Kerkük’ün IKBY’nin/ Barzani’ye bağlanması kolaylaşacaktır. Irak’ın Kuzeyi Bölgesel Yönetim hükümeti tarafından kılıfına uydurarak güvenlik adı altında her ne hikmetse sadece geceleri şehrin girişinde suni çatışmalar yaratarak IŞİD/DAEŞ tehdidini öne süren ve Peşmerge’nin gerekli olduğu algısını yaratan Barzani güçleri kadim bir Türk şehri olan Kerkük’ü adım adım ele geçirme peşinde. Musul ve Kerkük Irak'ın Toprak bütünlüğünü kaybetmesi halinde resmen TÜRKİYE'YE AİT olacaktır. O zaman Musul ve Kerkük derhal sınırlarımıza katılmalıdır. Vesselam
|
||
Etiketler: MUSUL, VE, KERKÜK’TEN, FERYATLAR, YÜKSELİYOR, |
|