Alimmiş! Hadi Oradan!
Bunlar Alim Olabilir mi?
Alim Zulme Rıza Gösterir mi?
Geçtiğimiz günlerde basına bir haber düştü,
“Çin’in daveti üzerine Dünya Müslüman Topluluklar Konseyi'nin önderliğinde 14 Müslüman ülkeden 30'dan fazla din alimi Çin işgali altındaki Doğu Türkistan'ı ziyaret etti ve Çin’in Müslüman Uygur Türklerine yönelik soykırım politikalarını destekledi.”
İslam ülkelerinden bir araya getirilen ve kendilerini “Alim” olarak lanse eden bu heyet (Doğu Türkistan’da) Şincan’da Uygurlar çok rahat ve dini inançlarını yaşamakta bir sıkıntıları bulunmuyor! Uygurlar çok mutlu! şeklinde açıklamalarda bulundular.
Bu açıklamalar diasporada yaşayan Doğu Türkistanlı Müslümanları çok üzdüğü gibi, Doğu Türkistan’da Komünist Çin yönetimince Müslümanlara yapılan soykırımın farkında olan gerek Müslüman gerekse Müslüman olmayan kitleleri de ziyadesi ile üzmüş ve hayrete düşürmüştür.
Bu hususun bizim üzerinde duracağımız birkaç yanı var.
Yaptıkları, açıklamaları gibi çok vahimdir.
Bırakın “alim” olarak bilinen insanların böyle açıklama yapmasını dünyada yaşayan sıradan
insanlar bile böyle söyleyemez! Vicdanı olan söyleyemez! Alim olmak şöyle dursun sıradan bir Müslüman, “zulme rızanın zulüm” olduğunu bilir!
Alim demek ilmi ile amel eden demektir!
Alim demek yıllarca yazılan dini kitapları kim yazmış ne yazmış bilmek, onları ezberlemek de olmamalı. Hatta bazı alim sıfatlı kimseler hurafelerin din ve din ilmi olarak öğrenilmesinin ötesine geçmedikleri gibi bu gün insanlığın sorunlarına ve Müslümanların cevabını aradığı soruların cevabını verecek içtihadı yapabilecek idrake ve ferasete sahip dünyevi ve uhrevi bilgilerle mücehhez olmadıkları görülmektedir.
Oysa dünyada neler olup bitiyor kim kime zulmediyor zulüm enstrümanları nelerdir kim kiminledir bilmeleri ve onunla mücadele etmeleri gerekmez mi? Aksi halde alim olabilirler mi?
Maalesef bugün İslam alimi ve İslam toplulukları müsbet ilimlerden habersiz oluşları sebebiyle dünyanın içinde bulunduğu sorunların çok ötesinde sanki başka bir gezegende yaşayan “din sınıfı” olmaktan öteye gidememektedirler.
Faiz haramdır derler. El hak doğrudur: Faiz haramdır sömürü aracıdır! Eee peki faizsiz ekonomi nasıl olmalıdır? Bir Müslüman faizsiz parasal işlemleri nasıl yapabilir? Yolu, çözümü var mıdır? Hiç düşünmezler hiç akletmezler hiç araştırmaz çalışma yapmazlar! Söyledikleri maalesef papağan gibi faizin haram olduğunu söylemekten öteye geçmez! Alim olmak bu mudur?
Sosyal hayatta ne olur nasıl olur yeni problemler nelerdir? Hiç düşünmezler! Yaptıkları ise ağdalı cümleler kurmak ve kurdukları cümlelerin içine kimsenin ismini duymadığı isimlerle deliller getirmek ve “bak kimsenin bilmediğini biliyoruz” tavrıyla hareket etmektir.
İslamı araştıran öğrendiklerini öğreten ve yaşayanlar elbette sayıları az da olsa vardır. Bizler bu gibilere şükran duyarız.
Şimdi gelelim bu olayın diğer yanına,
İslam alimler grubu olarak ifade edilen bu heyetin böyle bir açıklama yapmasını elbette kınıyor ve ayıplıyoruz!
Ancak böyle bir olayın vuku bulmasında Doğu Türkistan’da yaşanan soykırım ve insanlık davasını sürdüren diasporada yaşayan başta Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz olduğu gibi bizler de sorumluyuz!
Şimdi soru şu: Bizler başta halkı Müslüman devletlerde yeterli bilgilendirme ve kamuoyu oluşturma çalışması yapmış olsaydık “alimler heyeti” olarak tanıtılan bu zevat böyle bir açıklama yapabilir miydi?
Kimi dostlarımız Doğu Türkistan’da yaşananları bütün insanlık biliyor zannediyorlar. Yanılgı burada başlıyor. Maalesef komünist Çin’de olduğu gibi Müslüman ülkelerde basın özgürlüğü yok halk bu gibi ülkelerde devleti yönetenlerin öğrenilmesini duyurulmasını istediklerini duyar veya öğrenirler. Onun için yılmadan bıkmadan Doğu Türkistan’da yaşanan zulüm ve soykırım anlatılmalı.
Ayrıca unutulmamalı halkı Müslüman ülkelerin yöneticileri maalesef iş birlikçi gayrı milli yapılardan oluşmaktadır. Kalkınamamalarının, fakirlik ve yoksulluklarının sebebi de budur.
Elbette darılmakta ve üzülmekte haklısınız! Batılı pek çok millet ve devlet Müslüman ve Türk olmamalarına rağmen Doğu Türkistan zulmüne karşı çeşitli saiklerle de olsa -Çin ile yaptıkları mücadelede kullanmış olsalar da karşı duruş sergilemektedirler. Elbette ki Müslüman milletlerinde yanınızda olmasını istemek ve beklemeten daha tabi ne olabilir!
Ancak darılmak küsmek derdimize derman olmaz!
Öncelikle daha önce de çok defa yazdığım gibi diasporada bulunan Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz bulundukları ülke yöneticileri üniversite ve sivil toplum kuruluşlarında bilgilendirme ve destek isteme faaliyetleri yapmalıdır. Yapmalıyız!
Yapmalıyız diyorum çünkü Doğu Türkistan davası sadece Doğu Türkistanlıların davası değildir! Hepimizin davasıdır. Davası olmalıdır!
Aksi halde Allah’ın huzurunda tarih ve insanlık huzurunda hesabını veremeyiz!
Doğu Türkistan’da Müslüman Türk milleti dünyanın gözü önünde yok edilmeye çalışılıyor!
Hiçbir insani değeri ve ölçüsü olmadığı anlaşılan komünist Çin yönetimi soykırım yapmaya, erkek kadın demeden kamplarda ve hapislerde tutmaya kadınlara tecavüz etmeye Müslüman çocukları ailelerin elinden alıp komünist Çinli olarak asimile etmeye devam etmekte!
Başta İslam dünyasının ve Türk dünyasının sessizliği Çin’e cesaret vermeye devam ediyor! Çin’in cesaretle yaptığı zulümden sessiz kalanların da sorumluluğunu vardır!
Toparlanmalıyız Çin’in yaptığı zulme karşı sessizliğimizi bozmalı ve Çin’i durdurmalıyız!
“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.”hadisi şerifini sözüm ona bazı “alim”ler unutmuş olsalar da bizler unutmamalıyız!
Vesselam
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://www.bncmedyahaber.com/yazar-yedi-kocali-hurmuz-hikayesi-ve-siyasetin-surpriz-isimleri-fatih-erbakan-ve-ilhan-kesici-879.html
|