Çin Komünist Rejimi ve Doğu Türkistan'ın Hayatta Kalma Mücadelesi
Medeniyetin, uygarlığın çocukları yalnız değildir yalnız bırakılmayacaktır!
Çin Komünist rejiminin 1875-76'da Doğu Türkistan'ı işgali ile başlayan daha sonralar ise Doğu Türkistan'lıların dünyanın en kalabalık ülkelerinin olan Çin karşısında başarısız birkaç bağımsızlık mücadelesi olmuşsa da Doğu Türkistan tamamen Çin işgalinde zulmü ve soykırımı altında bir millet olarak başta Uygurlar şimdi hayatta kalma yani can ve namus mücadelesi verme noktasına gelmişlerdir.
Doğu Türkistan'da müslüman UYGUR çoğunluğu oluşturmaktadır.
Çin'in Sincan (alınmış topraklar) dediği ve sözüm ona ÖZERK yönetim diye dünyaya yutturulan ÇİN KOMÜNİST yönetimi hüküm sürmektedir
Dünya Uygur Kurultayı ve bazı sivil kuruluşlar Çin'in kendilerine uyguladığı soykırımı durdurmak için imkansızlıklara rağmen gayretli çalışmalar yapmaktalar. Uygurların çoğunluğu Türkiye'de yaşamaktadır ve Türkiye'de yaşayan uygurlarsa çeşitli dernek ve vakıf çalışmaları ile ağılıklı olarak kendi içlerine dönük kendi bireysel maddi manenevi sıkıntılarını gidermeye çalışmaktalar.
Gerek yurt dışında gerekse Türkiye'deki çok kısıtlı imkanlarla yapılan bu çalışmalar çok önemli ve çok değerlidir.
Doğu Türkistan davasına şimdiye kadar Müslüman dünyasının duyarsızlığı Uygurların yalnız bırakılmaları ve batının iki yüzlülüğü sebebiyle etkin ve çözüme götürecek faaliyet olarak gözükmemektedir.
Öte yandan Türkiye'de başlatılan konsolosluk önlerinde "ailemi arıyorum-istiyorum" millet nöbeti eylemleri ile SESLERİNİ DÜNYAYA DUYURMAYA ÇALIŞMAKTALAR. Ancak YÜREĞİ YANAN Uygurlar mücadeleleri sırasında YASAL SINIRLARI AŞMADAN BULUNDUKLARI ÜLKELERDEKİ HALKI TEDİRGİN ETMEDEN EMNİYET GÜÇLERİ İLE KARŞI KARŞIYA GELMEDEN YERLİ HALKIN DA VİCDANLARINA HİTAP ETMELİDİRLER. Bunun dışında TAŞKINLIK YAPMAK İSTEYENLERE KESİNLİKLE İTİBAR ETMEMELİ ve Kendilerinin de zaman zaman ifade ettikleri Çin bazı Uygurları bazen para ile bazen tehditle bazen de "SENİN BABANI ANNENİ SERBEST BIRAKACAĞIZ VAADİ İLE" amacına uygun faaliyet yaptırdığı doğruysa öncelikle UYGURLAR dikkatli olmalılar! Taşkınlığın kendilerine hiç faydası olmayacağı BİRLİK VE BERABERLİKLERİNE zarar vereceği gibi bulundukları ülke yöneticilerini ve halkı tedirgin etmiş olurlar! Kardeşane uyarıyı yapmak ihtiyacı hissettim. UYGURLARIN MÜCADELESİ SABIRLA DİKKATLE YÜRÜTÜLECEK UZUN BİR MÜCADELE OLACAKTIR! VE KESİNLİKLE ZAFERLE SONUÇLANACAKTIR!
Ayrıca kimsenin aklından çıkarmaması gereken ise TÜRKİYENİN MAZLUMLARA YARDIM EDEBİLMESİNİN YOLU VARLIĞINI GÜÇLÜ OLARAK SÜRDÜRMESİ KENDİSİNİ KORUMASI VE YAŞATMASINDAN GEÇER! Türkiye'den beklenti Türkiye'nin yapabilecekleri olmalı.
Uygurlar 1875'den beri DEVLET siz ve ÇİN HÜKÜMRANLIĞINDA YAŞAMALARININ kendilerinde derin etkileri olmuş. Gördükleri BASKI VE ZOR ŞARTLAR dolayısı ile mücadeleleri HAYATTA KALMANIN ÖTESİNE GEÇEMEMİŞ, Dünya feryatlarına kulak tıkamıştır. Son zamanlarda Fetö ve Çin istihbaratı DİASPORADA yaşayan Doğu Türkistanlılara Türkiye aleyhine ustalıkla yürüttükleri az da olsa yalan haber ve propagandalara rastlanmaktadır. Kesinlikle iltifat etmemeliler oyuna gelmemeliler. Uygur kardeşlerimizle Türkiye arasına nifak sokmak istemekteler fitne DOĞU TÜRKİSTAN davasına sadece zarar verir maksatları da budur!
Uygurlar her nerede olurlarsa olsunlar başta Çin olmak üzere bütün dünyadaki ÜNİVERSİTE VE SİVİL KURULUŞLARA teknolojinin imkanlarını kullanarak Çin'in Doğu Türkistan'da yaptığı zulümleri ve soykırımı anlatmalı seslerini feryatlarını duyurmaları çok önemlidir.
Ayrıca MÜCADELEYE ÖNDERLİK EDENLERİN bulundukları ülkelerde İÇ SİYASET ve PARTİCİLİKTEN uzak durmaları toplumun bütün kesimlerini PAYDAŞ yapmaları gerekmektedir. İNSANIM diyenlerin meselesi olması gereken Doğu Türkistan davasını herhangi bir siyasi partinin dar sınırlarına hapsedecek görüntü vermemeleri de önemlidir.
Doğu Türkistanda müslüman çocukların asimilasyonu son sürat devam etmektedir.
Ayrıca Diasporadada asimilasyon tehlikesi maalesef kapıdadır. ASİMİLASYON BİR ANDA OLMADIĞI, ZAMANA YAYILDIĞI İÇİN MAALESEF GEÇ ANLAŞILMAKTA, anlaşıldığında ise iş işten geçmektedir.
Bu konuda çok defa önerilerde bulunduğum için sadece Efsane Lider Aliya İzzet Begoviç'in bütün milletlerin varlık mücadelesinin özeti olan; "savaş ölünce değil düşmana benzemeye başlandığında kaybedilir" sözü ile iktifa edeyim.
Çin dışardan bakıldığında HIZLA KALKINMIŞ ZENGİN ÜLKELER ARASINA GİRSE DE bu zenginlikten ve refahtan ÇİN KOMÜNİST REJİMİNİN görevlileri KORUYUCU KOLLAYICISI olan belki iki belki üç yüz milyonluk kesim yararlanmakta olduğu ifade edilmekte geri kalan bir milyarın üzerindeki halk ÇİN KOMÜNİST BASKICI REJİMİo ve KAPİTALİZMİN DOYUMSUZ ihtiras çarkı arasında sözde özerk bölge halkları ve Doğu Türkistan özerk bölgesi halkı da inim inim inlemektedirler.
Bu duruma karşı kitle hareketleri olmuştur! Olmaya devam edecektir.
Çin'deki kitle hareketlerinin Taiping Ayaklanması (1850-1864 quing hanedanının sonunu hazırlamış) Sun Yat-Sen 1903'de "Büyük Barış" Devriminin çökmesi ve çabucak bastırılması ÇİN halkı için büyük talihsizlik olmuştur. Ayrıca 1989 Tiananmen meydanı kanlı olayları Şi Cinping'in Komünist yönetiminin sonunu getirecek toplumsal uyanış ve direnişi başlayabilecek midir zaman gösterecektir.
Çin'de esaslı reformların kök salmasını sağlayacak birikim veya Stalin ve Gandhi gibi birinin çıkaramayışı ve Çin Komünist rejimi bu güne kadar teknolojinin bütün imkanlarını kullanarak insanları takip ve zaptı rapt altında tutmayı başarmıştır.
Fikirler ÇINAR AĞACININ TOHUMLARI GİBİDİR siz tohumu toprağa bırakınız. Kendisi yeşerecek büyüyecek ve İNSANLARI GÖLGESİ ALTINA ALACAKTIR.
Teknolojinin imkanları Doğu Türkistan halkına olduğu gibi Çin halkının da özgürlük mücadelesine katkı sunacağı muhakkaktır.
Bütün dünyada üniversiteler sivil toplum kuruluşlarına yapılması gerektiği gibi ÇİN HALKINA ÇİN AYDINLARINA ve sözde ÇİN ÖZERK BÖLGE HALKLARININ cesaret ve azimle demokrasi ve KURTULUŞ MEŞALESİNİ YAKMASI ile halklar uyanacak, ayağa kalkacak ÇİN KOMÜNİST REJİMİNDEN kurtuluşun habercisi olacaktır.
Vesselam
|