5 NİSAN 1990 BARIN DİRENİŞİ VE KATLİAMI
5 Nisan tarihi kimileri için doğum kimileri için ölüm kimileri için evlenme vb günler olarak anılır hatırlanır.
Doğu Türkistanlılar için ise uğradıkları katliamlardan birisi olarak anılır!
Barın Ayaklanması olarak bilinen olaylar bölgede yapılan bir Cami inşaatına Çinlilerin müdahalesi ile başlamıştır.
Çin bölge halkına çok sert müdahale etmiş, müdahale sırasında sert direnişle karşılaşan Çin yetkilileri merkezden yardım istemişlerdir. Barın kasabası ve etrafındaki 9 köyde etnik temizlik yaptıkları direnişi çok kanlı bastırdıkları bölge halkı tarafından anlatılmaktadır.
Çin karşısında bir avuç bile olmayan Doğu Türkistanlılar gözlerini kırpmadan ölüme gitmiş, Çin'e karşı hayatları pahasına direnmişlerdir. Zaman zaman Doğu Türkistan'da yaşananları ve oradaki şartları bilmeyenlerin Doğu Türkistan halkının Çin'e karşı mücadele vermediğini dillendirmeleri hiç de adil bir yaklaşım değildir.
Müslüman Türk halkının yaşadıkları olaylar karşısında demokratik itirazlarının Çin'in kanlı müdahaleleri ile sonuçlandığı anlaşılmaktadır.
Çin Doğu Türkistan’ın Kaşgar şehrine bağlı Barın kasabasında yaşanan protestoları kanlı bastırmıştır. Barın katliamı ile 32 yıl önce 5 Nisan 1990’da yaklaşık 5 bin Uygur’un hayatını kaybetmesi ile sonuçlanmıştır.
Urumçi ve Gulca katliamlarından daha erken bir tarihte ve kırsal bir bölgede olmasından dolayı Barın Katliamı kamuayunca pek bilinmemektedir.
Doğu Türkistan'da 5 Şubat 1997 Gulca’da katliam, 5 Temmuz 2009 Urumçi Milli Hareketi sonrası katliam ve 18 Temmuz 2011 Hoten-Navağ Polis Merkezi Baskını, Kaşgar-Yeni Pazar, Kağilik ve Korla-Tovirçi Olayları…
Binlerce Uygur’un katledilmesi ile neticelenmiştir.
Olayların başlangıcı tamamında Çinlilerin provakasyonları neticesi olduğu anlaşılmaktadır.
Katliamlar sonrası Doğu Türkistan'da Çin baskısı ve insan hakları ihlalleri akıl almaz, vicdan kabul etmez ve insanlığın yüz karası olarak tarihe geçmişlerdir.
Başta İslam Türk dünyası ve batılı ülkeler Doğu Türkistan'da yaşanan olaylara gerekli ve yeterli tepkiyi göstermedikleri çok açıktır. Buna bir de Çin'in olayları karartması, ekonomik ilişkiler içinde olduğu ülkelere ekonomik baskıları sebebi ile ülke yöneticileri maalesef "görmedim duymadım" tavrı içindedirler. Çin yayılmacı politikalarını tek kurşun atmadan sürdürmektedir.
Doğu Türkistan halkı Çin'in zulüm ve işgal politikalarına bigane kalmamış ancak karşısında bir buçuk milyara varan nüfusa zenginleşmiş ve gelişmiş, teknolojiye sahip otoriter Komünist rejimle idare edilen Çin'e karşı yetersiz kalmıştır.
Doğu Türkistan Müslüman Türkleri mücadelelerinden asla vazgeçmeyecek ve verdikleri mücadeleleri hiç unutulmayacak, silinmeyecektir. Mücadeleleri diasporada ve Doğu Türkistan'da hız kesmeden azalmadan devam edecektir. Asla zafere ulaşmadan, Doğu Türkistan'da yaşananlar sona ermeden bitmeyecektir.
Çin kendi bölgesinde ve dünyada barış istiyorsa, dünyaya barış hakim olmasını istiyorsa dünyanın kabul ettiği soykırım ve zulümden derhal vazgeçmelidir. Zulmü yapan yöneticiler yargılanmalı, Doğu Türkistan halkının mal varlıkları iade edilmeli ve Çin yönetimi Doğu Türkistan halkından özür dilemelidir. Çin'in böyle bir yaklaşım sergilemesi Çin'in de lehine olacak bir gelişme olacaktır. Çin yetkilileri artık mızrağın çuvala sığmadığını, güneşin balçıkla sıvanamıyacağı gerçeğini görmesi gerekmektedir. Çin'in karartma politikaları artık işe yaramamaktadır.
Ayrıca İslam ve Türk dünyası Doğu Türkistan’da yaşanan drama sessiz kalması ne vicdanlar ne de Allah affetmeyecektir.
Doğu Türkistan'da Müslüman kardeşlerimiz çaresizlik içinde kardeşlerinden ve dünyanın geri kalan insanlarından yardım beklemekteler.
Doğu Türkistan'da zulme karşı direniş zulüm sona erene kadar sürecektir.
Ne mutlu bu kutlu insan hakları mücadelesi içinde yer alanlara ve ne acı son beklemekte "zulme rıza" gösterenleri.
Vesselam
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://www.bncmedyahaber.com/yazar-savaslarda-kadin-ana-ve-cocuk-olmak-794.html
|