|
||
Kılıçdaroğlu nereye koşuyor? Ve "Mahşerin Dört Atlısı" | ||
Halis Özdemir / Gazeteci - Yazar - Program Yapımcısı | ||
Kılıçdaroğlu nereye koşuyor? Ve "Mahşerin Dört Atlısı"
ABD, AB (NATO), RUSYA, ÇİN
Boğaziçi üniversitesinde okuyan öğrencilerimizi kimsenin kışkırtmaya emellerine alet etmeye hakkının olmadığını öncelikle ifade ediyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu nereye koşuyor! Boğaziçi üniversitesi Rektörü nün görevden alınmasını neden teklif etti? Gezide Taksim'e alınmayan Kılıçdaroğlu bu kez "Boğaziçi" eylemlerine mi girmeye çalışıyor? Boğaziçi’nde öğrencilerden çok “LGBT”lilerle (EŞCİNSELLERE) kol kola bir kısım eylemcilere CHP’li siyasetçiler can simidi olarak sarılmışa benziyor! Kılıçdaroğlu’nun nereye girmeye çalıştığını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ama hiçbir yere giremeyeceğini de umarım geç olmadan ülkeye zarar vermeden anlamış olurlar.
Ana muhalefet partisi CHP için çok şanssız bir durum.
Gezide "mesele AĞAÇ mı sandınız!" demişlerdi!
Şimdi ise; "Mesele Boğaziçi Üniversitesi Rektörü mü sandınız!" demelerine az kaldı.
LGBT (EŞCİNSEL) dayanışması içinde olan birtakım kesimlerce başlatılan Boğaziçi olayları MİLLET İTTİFAKI ve YENİ PARTİLER için TURNUSOL görevi yapacak!
Unutulmasın ki SESSİZ KALMALARI da destek anlamına gelecektir.
Yarından tezi yok bütün partiler SOKAK OLAYLARINA KARŞI ORTAK TAVIR ALMALILAR. Böyle bir dönemde taşkınlıklar demokratik hak olarak görülemez. Ülkemizin ve dünyanın içinden geçtiği süreç gözden uzak tutulmamalıdır.
Bekleyip göreceğiz.
Çok ilginç değil mi "denize düşen yılana sarılır" misali bölünme sürecine girmiş CHP bölünmenin nedenlerini ve çözümünü aramak yerine bakalım daha başka nelerden medet umacak!
GEZİ kalkışması gibi kargaşalara umut bağlayıp, son günlerde Boğaziçi Üniversitesi’nde denenen, bütün kapıların zorlandığı eylemlere destek veriyorlar. Tabii bu durumdan vazife çıkarmayı ihmal etmeyen başta ABD olmak üzere DIŞ DESTEK de anında arz-ı endam etmiştir.
Beyhude gayretler aslında birtakım siyasetçilerin yüzündeki perdeyi de aralamaktan ve gerçek yüzlerinin görülmesine vesile olmaktan öte bir işe yaramamaktadır. Türkiye'nin enerjisini boş beyhude alanlarda harcamaktan öte!
Sahi İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN ALTINDA İMZASI OLAN SİYASETÇİLER ne düşünüyorlar? Daha önce yazmıştım. Bu yasada katkısı olanlar TORUNLARININ YÜZÜNE BAKAMAYACAKLAR diye.
Artık mızrak çuvala sığmaz oldu.
Öyle bir iş yapıldı ki yapılan işi sahiplenenlere bakınca işin nasıl bir iş olduğu daha açık anlaşılmış oldu.
Türkiye ateş çemberinde!
Türkiye tarihinde olmadığı kadar çok "ateş çemberi" ile çevrilmiştir.
ABD yeni başkanı Biden daha koltuğa oturmadan sayın Cumhurbaşkanını indirmekten dem vurmuş, CHP genel başkan yardımcısı hem ABD hem de AB ülkelerine seslenerek "demokrasi" desteği talebinde bulunmuş olduğunu hatırlayacaksınız.
ABD yetkilileri Yunanistan'ı Türkiye'ye karşı hazırlıklı olmaya davet edip uyarmışlardır.
Türkiye'nin, Suriye'de, Irak’ta oldu bittiye müsaade etmemesini, Akdeniz'de, Adalar Denizi’nde haklarını korumak istemesini hazmedememekteler. Ohalde;
Türkiye durdurulmalıdır!
AB, NATO marifeti ile Türkiye'ye karşı tavır ve duruş göstermekte Türkiye'yi hizaya getirmeye çalışmaktadır. ABD gibi AB ülkeleri başta Fransa olmak üzere Sayın Erdoğan'ı engel görmektedirler. Türkiye'nin gerek Akdeniz'de gerek Adalar Denizi’nde varlık göstermesini kabullenememekteler.
O halde; Türkiye durdurulmalıdır!
Rusya’da beklenmedik toplumsal hareketlenmeler hemen bütün şehirlerde yönetime karşı protestolara dönüşmüştür, Putin'i güçlü bir şekilde tehdit etmektedirler. Kuvvetle muhtemeldir ki Rusya'da ilk seçimlerde Putin dönemi sona erebilecektir.
Bu duruma karşı Putin, Rus halkını domine etmenin yollarını arama çözümü olarak da Rusya'yı yeniden "BÜYÜK RUSYA" yapmak sureti ile kendisi için kurtuluş yolu aramaktadır. Bu sebeple Kazakistan ile ilgili hem kendisi açıklama yapmış hem de Rus parlementerler Kazakistan diye bir devletin olmadığını Kazakistan topraklarını kendilerinin hediye ettiklerini dillendirmeye başlamışlardır. Yani Kazakistan'ı topraklarına katmayı hedeflemektedirler. Bunu gören Kazak yetkililer cevap olarak; Kazakistan'da Türkiye'ye ÜS verebileceklerini açık bir şekilde dile getirmişlerdir. Demem o ki Kazakistan'da olan biten Türkiye'yi çok yakından ilgilendirmektedir.
Gelelim sinsi bir şekilde yol alan ÇİN’in yayılmacı işgalci politikalarına;
Merhum Erbakan seksenli yıllarda CHP ve Adalet Partisi’nin ardındaki farkı anlatmak için vatandaşlara hitaben; "CHP de Adalet Partisi de sizin kulaklarınızı kesecek, aralarındaki fark nedir derseniz; CHP makası elinde göstererek geliyor Adalet Partisi ise makası arkasında saklayarak geliyor" diye benzetme yapardı.
Aynen öyle ABD, AB, RUSYA makası göstere göstere geliyor, Çin ise makası arkasına saklayarak geliyor. Neticede hepsinin niyeti aynı.
"Küfür tek millettir."
Çin’in sinsi politikalarını anlamak aslında çok zor değil. Çin politik olarak ne Türkiye'yi ne de ABD hariç kimseyi karşısına almadan, adeta etliye sütlüye karışmadan ülkelerin zayıf yanlarını değerlendirip ÜLKELERİ İÇERDEN ELE GEÇİRMEYE çalışmaktadır.
Pakistan'a kredi açmış buna karşın Pakistan da GVADAR LİMAN İŞLETMESİNİ ALMIŞ böylece Çin'e OKYANUS KAPISI AÇILMIŞTIR.
Kırgızistan'da hangi aklı evvelin gerekli görmesi ile AKILLI ŞEHİR KURMUŞ Kırgızistan'ı altı milyar dolar borçlandırmış aynı şekilde Tacikistan'a da kredi vermiş şimdi ise borca karşılık her iki ülkeden TOPRAK talep etmektedir.
Pek çok Afrika ülkesinin milli hasılasının yarıdan fazlasına sahip olmuş ülkeleri adeta ESİR ALMIŞTIR.
Malesef üzülerek ifade ediyorum ki ÇİN TÜRKİYE’DE DE hedefine TAM YOL devam etmektedir.
Türkiye, "Denize düşen yılana sarılır" durumunda olmamalıdır. Yani ABD, Rusya ve AB (NATO) tehdidinden ÇİN ile yakın ilişki ile kurtulması, tehditleri bertaraf etmek isterken başka bir tehlikeye kapı aralamamalıdır. Çin her yerde yaptığı gibi ülkemizde de yatırım adı altında stratejik alanlara sinsice sirayet etmeye çalışmaktadır.
Ayrıca Çin'in Doğu Türkistan’da Uygur kardeşlerimize soykırım yaptığı tartışmasız gerçek iken Türkiye, Uygur kardeşlerimize yapılan zulmü zaman kaybetmeden çözmeye çalışmalıdır.
MAZLUMUN AHI ÇIKAR AHESTE AHESTE..
Doğu Türkistan’da Müslüman soydaşlarımızın yaşadıkları bizi çok yakından ilgilendirmektedir. Doğu Türkistan ata yurdumuz, Uygurlar soydaşımızdır.
Türkiye Çin’i durdurabilecek güce sahiptir.
Çin'in Türkiye'ye ihtiyacı hayatidir. "KUŞAK YOL PEOJESİ"nin Türkiye olmadan gerçekleşmesi mümkün değildir. Türkiye Çin'e Uygur kardeşlerimize yaptıklarından vazgeçmeden KUŞAK YOL PROJESİNİN hayata geçirilemeyeceğini net bir şekilde ifade etmelidir. Bu konuda yetkililerin gerekli hassasiyeti göstereceklerini bekliyoruz.
Türkiye gerek KANAL İSTANBUL PROJESİ gerekse diğer projelerinde ÇİN ile ilgili atacağı adımlara çok dikkat etmeli hele Çinlilere vatandaşlık vermek gibi bir gaflete düşmemelidir.
Türkiye'nin çıkış yolu öncelikle TARİHİN KENDİSİNE YÜKLEDİĞİ SORUMLULUKLA ÖNDER ÜLKE olarak (ki bu Türkiye'den beklenmektedir) bu birliği Türkiye sağlayabilecektir. Yıldırım hızı ile "MÜSLÜMAN TÜRK BIRLİĞİ" ni kurarak, Ekonomi, Ticaret, Savunma, Bilim ve Teknoloji alanlarında güç birliği yaparak hem kendini hem birlikte olduğu ülkeleri koruyabilecektir.
D8’lerin derin uykusundan uyandırılarak hayata geçirilmesi hayati öneme sahiptir. Türkiye ve üye ülkelerde DÖVİZ üzerinden yapılan operasyonların şiddeti düşürülecek hatta bir ileri aşamada bu uygulama bütün dünyada örnek alınacak uygulama olacaktır.
Türkiye'de iç politika ve partiler arası siyasal mücadeleye gelince milli birlik ve beraberliğin tek çıkış yolumuz olduğu gerçeği gözardı edilmeden sorumluluk üstlenilmesi keyfi değil zorunluluktur.
Türkiye savunma sanayiinde CAYDIRICI gücünü pekiştirmeli ATOM bombası da dahil olmak üzere sahip olmalıdır.
Gelecek Türkiye’nindir.
Vesselam |
||
Etiketler: Kılıçdaroğlu, nereye, koşuyor?, Ve, "Mahşerin, Dört, Atlısı", |
|