Erbakan’dan sonra gelen iktidarın ilk işi havuz sistemini iptal ederek devletin hortumlanmasının önünü açmak oldu.
Hele bir de tencere tava çalan, ne yaptığını, yaptıkları işin kimin işine yaradığını, kimlere figüranlık yaptığını bilmeyen "zavallı" kesim vardı. Onlar da genellikle ücretli kesimdi. Emekli işçi memur gibi çalışanlardı. Erbakan onların maaşlarına olağanüstü zamlar yapmış ve onlar için EŞEL MOBİL SiSTEMİNİ getirmiş emekli ve çalışanların ücretleri yılda bir defa değil HER AY ENFLASYON oranında belirlenirdi. İşte Erbakan'ın getirdiği Eşel Mobil sistemini ise Merhum Halkçı Ecevit kaldırmıştı. Çünkü Erbakan başbakanlıktan uzaklaştırdıktan sonra ülkeyi IMF’nin emrine vermişler IMF ne derse onu yapıyorlardı.
Bankalar batırılmış, Türkiye yüzlerce milyar dolar soyulmuştu.
Emekli ve çalışanlar dizlerini dövdüler ama nafile.
Öte yandan "Erbakan Bizi Kandırdı!" Diyenler!
Parti kapatma davalarında aralarında kimisini milletvekili kimisi belediye başkanı olarak yaptıkları konuşmaların delil olarak sunulduğu bir zamanların ünlü siyasi figürlerinin aralarından bazıları Erbakan'ın partileri kapatılıp siyasi yasaklar getirilmesinin ardından söyledikleri "Erbakan bizi kandırdı, Erbakan bizi yanılttı, Medeniyetimiz batı medeniyeti karşısında mağlup oldu" gibi sözler sarf ettiler. Daha başka sözleri de var, onları tekrar etmeyeceğim. O sözleri söyleyenler de ilgililer de biliyorlar.
Böyleleri şu sıralar zaman zaman Erbakan'a methiyeler dizmeyi ihmal etmiyorlar.
Çünkü deniz bitti yol tükendi kendileri için referans gerekiyor. Kimlik gerekiyor.
Erbakan çok şanssız bir siyasi liderdi.
Partileri beş defa kapatıldı.
Erbakan'ın cemaatlerle ilişkilerine gelince bilinenin tam aksi durum söz konusuydu.
Süleymancılar son dönem hariç, Nurcular ise yazıcı okuyucu farketmeden dönemin Adalet Partisi yanında vaziyet aldılar. Merhum Demirel için, "Nurlu Demirel" yakıştırmasında bulundular. Demirel Süleyman Hilmi Tunahan hocaefendinin damadını milletvekili yapmıştı. Nurculara milletvekilliği de vermemesine rağmen nurcular hep Demirel'in yanında yer almışlardı. Önceleri cemaat sonra ise Fetö terör örgütü olarak devlet kayıtlarına giren cemaati ile karşılıklı olarak hiç yakınlıkları olmamıştı.
Erbakan'ın partilerinin kapatılmasına bu kesimlerin faaliyetleri de dahil edilmiş hesabını Erbakan’dan sormuşlardır.
Hatırlayın bu günlerde esamesi olmayan bir tarikatın mensupları ellerinde birer değnek ile birkaç minibüsle Ankara'ya gelmişler sonra Fadime Şahin Tiyatrosu sergilenmiş ve 28 Şubat için gerekçe yapılmıştı.
Erbakan'ın önünü kesen siysetçisinden yargı mensubuna askerinden Soros Vakfı gibi vakıflardan para alarak Erbakan aleyhinde kampanya yürüten sözümona satılmış televizyoncu ve gazetecisine, bunlar hatırlanacağı üzere birbirlerini ifşa etmişler yok sen şu kadar dolar aldın yok ben bu kadar dolar aldım diye basına yansımıştı!
Yatacak yeriniz yok!
Her fani gibi Erbakan'da emanetini teslim etti. Allah rahmet etsin.
Siyaset yapmak isteyen ya da yapanlara ders olsun diye yazdım.
Bir de tabi ki tarihe not düşmek gibi bir sorumluluğumuz var.
Yazdıklarım Merhum Akif'in dediği gibi, "ibret alınsaydı tarih tekerrür mü ederdi" veciz sözünün bir defa daha örnekleri ile anlatılmasından ibarettir.
İbret almalıyız.
Irak'ta Suriye'de Libya'da Yemen'de olanlara bakar mısınız! ABD ve batılı emperyalistlerin menfaatleri için yapmayacakları yok.
Alet olmamak lazım.
Saddam'ın heykelini yıkmak için heykelin üstüne çıkıp heykele ip bağlayıp yıkan şahıs Saddam'ın heykelinin olduğu yere geldi ve ağladı. Pişmanlığını ifade etti.
Libya'da Kaddafiden sonra yaşanılanlara bakar mısınız!
Ders almak gerekir.
Unutmamak gerekir ki bir işin arkasında batı yani İngiltere, ABD ve müttefikleri varsa o işi milyon defa düşünmek zorundayız.
Şimdi bunların Erbakan’la ne alakası var diye düşünmeniz normaldir. O halde lütfen dikkat!
Dönemin 28 Şubatçı askerleri Erbakan'a 18 maddelik muhtıra gibi bir yazı vermişler ve bunu imzala demişlerdi. Erbakan o yazıyı imzalamamış ancak kamuoyuna Erbakan yazıyı imzaladı diye servis etmişler ve vatandaşı inandırmışlardı. Oysa Erbakan gelen 18 maddelik yazıyı görüşülmek üzere bakanlar kuruluna havale etmişti.
Peki o 18 maddenin menşei neydi!
İşte işin püf noktası burasıdır.
Merhum Erbakan’la vefatından önce görüşmelerimizden birinde Alparslan Türkeş ve bazı görüşmelerimi anlattım. Söz Amerika'dan faksla gönderilen 18 maddelik yazıdan açıldı. Dönemin Adalet Bakanı Merhum Şevket Kazan bu yazı hakkında daha sonraları açıklama yaparak 18 maddelik yazının ingilizce metninin kendisine gönderildiğinden bahsetmiştir. İşte bu belge konusunda konuşmalarımız sırasında yanımızda bulunan Prof. Dr. Ömer Aksu bu 18 maddelik yazının ingilizce orijinal metnini Amerika’dan bizzat kendisinin Ankara'ya kendisine vermek için getirdiğini ancak dönemin bakanlarından bir ikisi ile ve diğer birtakım görevlilerle görüştüğünü, görüştüklerine ise, Başbakanla görüşmek istediğini söylemiş olmasına rağmen görüşemediğinden bahsetti.
28 Şubat aynen 1960 ihtilali ve 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi gibi kökü dışarda bir müdahaledir.
Merhum Erbakan efsane başbakanlık yapmış ilk defa denk bütçe yapmış kalkınma tarım ve sanayi alanında hız kazanmışken Türkiye’nin önü kesilmiş ve Erbakan’ın partisi kapatılmış kendisine siyaset yasağı getirilmiş. Tarihe kara leke olarak geçen ama mutlak ders çıkarılması gereken çok önemli demokrasi kırılmasıdır.
28 Şubat post modern darbesinde emeği desteği olanlar tarih ve millet huzurunda mahkumdur ve sorumludurlar!
Erbakan hocamıza tekrar rahmet diler açtığı çığırın önü kesilmek istense de hedefine ulaşacağına eminiz!