Fırsatçılık ve Emek Sömürüsü Yok Öyle Yağma!
Sigortasız İşçi Çalıştırmak!
Çalışanın emeğini ve geleceğini "çalmak"!.
Ve dahası...
"Halis Bey ben üniversite mezunuyum, birkaç dil bilen müslüman bir Türküm. Beş yıldır Türkiye'de yaşıyorum. Bir şirkette çok düşük bir bedelle ve sigortasız çalıştırılıyorum. Ayrıca metrobüste ya da toplu taşıtlarda burada ne arıyorsunuz kendi ülkenize gidin veya temizliğe mi gidiyorsun gibi sorularla da muhatap oluyorum. Çok üzülüyorum. Bizler Türkiye'yi ikinci vatanımız biliyoruz."
Adeta "KÖLE İŞÇİ" muamelesi!
Türkiye mazlumlara ev sahipliği yaptığı için ekmeğini paylaştığı için büyük millettir, büyük Türkiye'dir. Türkiye mazlumların sığınma yeridir ve mazlumları himaye etmeye, dertleri ile dertlenmeye mecburdur. Bunu yapabildiği kadar dua almakta ülkemizi bir kaşık suda boğmak isteyenler her defasında sukutü hayale uğramaktalar. Türkiye'nin hamiyet perver davranması ihtiyari değil zorunludur!
Yabancı işçi olarak tanımlanan DİNDAŞLARIMIZ SOYDAŞLARIMIZ Türkiye'ye sığınmış kardeşlerimizin çalışma zorunluluğu işverenler tarafından aleyhlerine kullanılmamalı bunu fırsata çevirmemeliler.
Bu durum Türk vatandaşı çalışanlar için de böyledir.
İşveren olmak oldukça zor bir iştir. Hele onu sürekli kılmak daha da zordur. İşveren olarak bu zorluklara katlanıp insanlara iş aş kapısı olmak ona vesile olmak büyük sevaptır da ayrıca.
Ancak bazı işverenlerin çalışanın iş bulamama ihtimalini koz olarak kullanması "buradan ayrılırsa başka yerde bundan fazla ücret mi verecekler sanki" gibi fırsatçı yaklaşımlar kul hakkı yemek değil de nedir?
İşverenin kazanma şartları azami bu kadarına yetiyorsa da sigortasız olmamak ön koşuldur ve işsiz bırakmaktansa çalıştırmaya devam ettirmek ayrı bir konudur. Bu durumda da istismar edip etmediğini gene en iyi iş veren bilir. Tabi kendini haklı çıkaracak kırk dereden delil getirmeye çalışmamak esastır.
Çalışanların emeğinin karşılığını vermemek sigortasız çalıştırmak ve emeğinden kesmek sureti ile mal biriktirenler bilmelidir ki o biriktirdikleri dünyada da ahiret inancı olanlar içinse ahirette de üzerlerine yük olmaktan öte olmayacak bereketini ve HUZURUNU yaşayamayacaklar.
Kul hakkının ŞEHİTLER üzerinden bile affedilmediğini, şehitler için bile Allah'ın lütfu keremini beklemekten başka çarelerinin olmadığını hatırlatırım.
Öncelikle şunu ifade edeyim.
İş veren kendisini çalıştırdığı işçinin yerine koymalı, Çalışan ise iş verenin yerine kendisini koymalı ki her iki taraf da durum tesbitini olabildiğince adil olarak yapabilsin.
Çalışanlarının hakkını veren, vermek için elinden geldiğince hassasiyet gösterenlere çalışanların da bakmakla mükellef aileleri evde ekmek bekleyen çocukları olduğunu her kuruşun bu çocukların ekmeğinden aşından bir kase çorbasından eksiltmek olduğunu düşünen buna göre davranan vicdanlı işverenlerimizi gönülden tebrik ve takdir ederiz.
Ülkemize sığınan kardeşlerimiz az bir kesim tarafından da olsa horlanacak öyle mi!
Buna mukabil "yabancı yatırımcı" adı altında
Ülkemiz, vatanımız üzerinde hesapları olan Çinliler, Avrupalı Fransız İngiliz İtalyan Rus İsrailliler ve diğerleri TOPRAK alacak VATANDAŞ olacak benim mazlum kardeşlerim kendini bilmez bazıları tarafından itilip kakılacak yok öyle yağma!
Ülkemize sığınmış başta UYGURLAR ve komşu ülkelerden gelen sığınmacıların ÜLKELERİNE DÖNEBİLME İMKANI OLANA KADAR çalışma şartları iyileşmesi için denetlenmelidir. Fırsatçıların insafına bırakılmamalıdır. Suriye'nin boşaltılmaması gerektiğini çok geniş olarak yazmıştım. Can güvenlikleri sağlananlar ülkelerine dönmeli öncelikle vatanlarına sahip çıkmalılar.
Ayrıca Uygur kardeşlerimizin durumuna gelince Çin'in kendilerine uyguladığı soykırım dolayısı ile Türkiye'ye eğitim için gelenleri de TERÖRİST ilan etmesi sebebi ile Pasaportlarını yenilememekte, Doğu Türkistan'dan kendilerine herhangi bir evrak göndermediği için bu kardeşlerimiz büyük sıkıntı yaşamaktalar. Oturma izinleri ve vatandaşlık sorunları hızlı bir şekilde çözülmelidir. Bu kardeşlerimiz adeta ateş üzerinde endişe ile oturmaktalar. Uygur kardeşlerimizin hali hazırda VATANLARINA dönebilmeleri mümkün değildir. Bırakınız burada eğitim alanları buradaki kardeşlerimizin aileleri de zulüm altına alınmışlardır. Akıbetleri meçhuldür.
Düşünebiliyor musunuz!
Bir insanın bırakınız diğerine herhangi birşey yapmasını, BAKIŞLARINDAN bile hak geçebidiğine göre varın gerisini siz düşünün.
Son cümle olarak;
"İşçinin hakkını alın teri kurumadan veriniz." Hadisi şerif
Vesselam!.
|