“EN MÜKEMMEL DİN”
Bazı insanlar hatta insanların çoğu çalışmadan yani hak edip etmediklerine bakmaksızın birşeyler elde etmek isterler. Bu tamahkarlıktır, hırstır. Elde etme, ele geçirme, sahip olma ve faydalanma hırsı bütün canlılarda vardır. Varlıklarını sürdürebilmek için gereklidir de. Kedi ciğere, koyun ota, karınca şekere hayır diyemez. Ama insana hak ve adalet duygusu verilmiştir. Bunları kaybederse hayvanların derecesine hatta onlardan daha aşağıya düşer. Bu nedenle insanlarda açgözlülük, hırs ve tamah, haksızlık ve kötülüklerin başlıca kaynağıdır.
Bir tarihte bilirkişilik görevi için gittiğim adliyede ilgili mahkemenin hakimi yerinde olmadığı için beni kendi odasına davet eden ve çay ikram etme nezaketini gösteren bir hakim arkadaşı ile sohbet ederken sormuştum; “sizce bu tavanlara kadar yığılan mahkeme dosyaları ve insanların çoğunun birbiriyle davalı olmalarının sebebi nedir?” diye. Görmüş geçirmiş, yaşlı ve tecrübeli hakim şu cevabı vermişti; “insanoğlunun hırs ve tamahkarlığı.”
İster istemez;
“andolsun ki insan, Rabbine karşı pek nankördür. Şüphesiz buna kendisi de şahittir ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür.” (Adiyat 8) ayetini hatırlamıştım.
İnsanlar bu tamahkarlık, çıkar ve mal sevgisi yüzünden neler yaparlar?
Yeterince çalışmadığı ve hak etmediği halde başarılı olmak ve çok kazanmak ister.
Çalışmadan, yorulmadan zengin olmak için piyango bileti alır, kumar oynar.
Nitelikli veya niteliksiz dolandırıcılık ve hırsızlık yapar.
Devlet memuru ise zaten yapmakla görevli olduğu bir işi yapmak için rüşvet alır.
Vatandaş haketmediği bir menfaatı elde etmek için rüşvet verir.
Torpil ve kayırmacılık yoluyla hak etmediği, layık olmadığı makamlara gelir.
Kendisine emanet edilen bir iş veya makamı şahsi çıkarı için kullanır.
Devlet görevinde haksız servet edinir, zenginleşir. Yolsuzluklar yapar veya yapılanlara göz yumar.
Para karşılığında Kur’an okur, vaaz verir. Çıkarına zarar gelmesin diye doğruları söylemez. Haksızlık karşısında susar. Dinini dünyasına satar.
Makamını ve çıkarını (itibarını) korumak için yalan söyler, hakikatı gizler.
İşverense çalışana çok iş yaptırır az para verir.
Eve gelen temizlikçiyi çok çalıştırır, aynı parayı verir.
İşçiyse, az çalışır, yapabileceği işleri yapmaz, bilmesi gerekeni öğrenmez, ama aynı maaşı hatta daha fazlasını ister.
Dilencisi bile karnını doyuracak kadar dilendikten sonra da dilenmeye devam eder.
Sadakayı ona değil de yanındaki dilenciye versen ona kızar. Bütün sadakaları kendi almak ister.
Öğrenci dersine çalışmadan sınıfını geçmek hatta yüksek not almak ister.
Devlet yetkilisi kendi hatası yüzünden ortaya çıkan mağduriyeti kendisi ödemez, devlete yani vatandaşa ödetir.
Doğru dürüst katılmadığı, bir fayda ve hizmet sağlamadığı kurum ve kurullardan ek maaşlar alır.
Bankaya yatırdığı paralarla faiz alır, çalışmadan gelir sağlar, bankaların kredi vererek emekçinin emeğini sömürmesine ortak olur.
Girdiği kuyrukta herkesin önüne geçmek için çok acele bir işi olduğunu söyleyerek
insanların hakkını yer.
Devlet imkanlarını (kamu malını) kendi şahsi çıkarları için kullanır. Milyonların kul hakkına girer.
Müslüman ise Allah CC ın emir ve yasaklarına önem vermediği, bunlara uymadığı halde cennete gitmek ister. Kulluk yapmaz ama Allah CC tan yardım ve bağışlanma diler.
Bir taraftan O’nun emirlerine isyan ederken, hayır kurumları, camiler yaptırır, adeta Allah cc a rüşvet vermeye kalkar.
Bu örnekler saymakla bitmez.
Allahın CC dos doğru yolu, sırat-ı müstakim tekdir. Küfre ve Cehenneme giden yollar ise binlerce. Hakkına razı olmak, hak etmediğini almamak erdemdir, başka ihtiyaç sahiplerini düşünerek hak ettiğini almamak ise takvadır. Adalet her şeyin hakkını vermektir. Zulüm buna aykırı davranışdır. Haketmediği şeyi istemek edepsizlik, ahlaksızlık, almak ise isyan ve zulümdür. Adalete riayet Salih Amelin esasıdır. Tamir ettiği arabanın cıvatasını iyi sıkmayan işçi zalimdir, haindir. Orijinal kaliteli parça yerine, çıkma veya ikinci sınıf parça takan, taktıran usta zalimdir, haindir. Kendisi çok çalışıp üretebileceği malzemeyi, cihazı yurtdışından alan, aldıran mühendis zalimdir, haindir.
Dürüst ve ahlak sahibi insan her işinde başkalarından önce kendisini yargılar hesaba çeker, birisinin hakkını yiyor muyum diye dikkat eder.
Danimarka başbakanı Hanım efendi, başbakan olmadan önce eşinin hissedar olduğu bir şirketin aldığı kamu ihalesi nedeniyle, şirket hisseleri borsada yükselmeden önce eşine hepsini sattırmıştır. Danimarkalılar hepsi de toptan, en mükemmel din olan İslamiyete neden girmiyorlar acaba? Almanyada neredeyse yüz yıldır milyonlarca Müslüman işçi çalışıyor, yaşıyor. Almanlar neden bu en mükemmel dini hala kabul etmediler?
Müslüman olan meşhur İngiliz şarkıcı Yusuf İslam neden “Allaha cc şükürler olsun ki,
Müslüman olmadan önce İslam ülkelerini gezmemişim” dedi? İngilizler, Amerikalılar, Japonlar neden bu “en mükemmel din”e bir türlü girmiyorlar?
Nasipsizlikten mi? Yoksa Müslümanların nasipsizliğinden mi?
Bu en mükemmel dinde;
“İhsan; Allâh’a, O’nu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen O’nu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor.” (Müslim, Îmân, 1, 5; Buhârî, Îmân, 37; Tirmizî, Îmân, 4; Ebû Dâvûd, Sünnet, 16)
“ Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz. Amelleriniz mizanda tartılmadan önce siz onları vicdanınızda tartınız.” ( Hz. Ömer RA),
“Nihâyet oraya geldikleri zaman, kulakları, gözleri, derileri, işledikleri şeye karşı onların aleyhine şâhitlik edecek.” (Fussilet, 20)
“İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır. Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir.”[Zilzâl, 4-5])
Yine Lokman Hekîm:
“Yavrucuğum diyor, yaptığın iş, iyilik ve kötülük, bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa, bir kayanın içinde veyahut da göklerde, yahut yerin derinliklerinde olsa, Allah onu senin karşına getirir.”
“…O gün, verdiğimiz nîmetlerden elbette, mutlakâ sorulacaksınız.” (et-Tekâsür, 8)
“Ey îmân edenler! Allah’tan korkun! Herkes yarına ne hazırladığına baksın…” (el-Haşr, 18)
“Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür” ( Zilzal 7, 8)
“Allah’ın indirdiği kitabın bir bölümünü gizleyenler ve onu az bir şey karşılığında satanlar yok mu, onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Allah kıyamet gününde onlarla konuşmayacak, onları arındırmayacak! Onlar için elem verici bir azap vardır.” (Bakara 174)
Buyurulmuyor mu?
En mükemmel dini mükemmel yapan onu yaşayanlardır. Edebiyatını yapanlar, övünenler ve ticaretini yapanlar değil.
|