Alim - Amir
Kur’anı Kerim’de
İbadetlerle ilgili ayet sayısı : 130,
Ahlakla ilgili ayet sayısı : 1504
Peygamber efendimiz , Sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“(Kıyamet günü) mizanda hiçbir şey
güzel ahlaktan daha ağır tartmaz”
Ahlak en çok ilim sahiplerine yakışır . Çünkü ilim ahlakla birleşince ortaya Akıl çıkar . Kur’anı Kerim’de zikredilen ve özendirilen Salim Akıl .
Asrı Saadette , okumuş veya okumamış , zengin veya fakir , itibarlı veya değil , herkes , çöl bedevileri dahil herkes Allah CC ın resulüne kolayca ulaşabilir ona istediğini sorabilirdi . Allah onu insanlara doğru yolu göstermek , tebliğ ve ikaz için göndermişti . Abese suresini tekrar okuyalım. Ona ulaşabilmek için saraylara gitmek , silahlı nöbetçileri geçmek ve yüzlerce ayak merdivenleri tırmanmak , araya hatırlı adamlar koymak , randevu almak , ücret ödemek v.b gerekmiyordu . Çünkü o Allah CC ın kulu ve resulu idi , firavun
değildi.
Hz. Ömere RA bir maruzatını arzetmek için gelen bir Yahudi onun sarayını sormuş , sarayı olmadığını , ilerideki bir ağacın gölgesinde yerde yatıp dinlenmekte olduğu cevabını almıştı.
Günümüzde bazı bilim adamlarının , bilgi , proje , öneri , uyarı v.b sunmak için üst kademelerdeki yetkililere ulaşamamaktan yakındıklarını hatta açıkça , ulaşabilen ( yani hatırlı ) kişiler varsa onlardan yardım istemek gibi bir zavallılığa düştüklerini maalesef görüyoruz. Avrupa , Amerika , Japonya gibi özgürlüğe önem veren gayrı müslim ülkelerde değil ama maalesef Müslüman ülkelerin bir çoğunda yöneticileri eleştirmek , hatalı gördükleri hususlarda uyarmak bir cesaret işi olmuştur.
Hz. Ömerden RA hiç bir Müslüman korkmuyordu . Çünkü O ,
“benim yanımda haksız olan en güçlünüz en zayıf , haklı olan en zayıfınız da en güçlüdür . “ demiştir.
Kaybettiğimiz ölçülerimizden biri de Alim – Amir ilişkisidir.
Bilim adamı eğer konusunda ilim sahibi ise , kendisine ve sahip olduğu ilme saygısı varsa yöneticilere ulaşmaz , ulaşmaya çalışmaz , yöneticiler ona ulaşırlar , tabii ulaşmak isterlerse . Yöneticinin ilgilenip ulaşmak istemediği kişi ona ulaşsa ne olacak ?
Yöneticilerin böyle şeylerden haberi yoksa zaten onlara ulaşmasan da olur. Ayrıca istemeyene bilgi vermeye çalışmak akıllıca değildir . Nitekim bu tür girişimlerden hiçbir sonuç çıkmadığı erbabınca malumdur.
Bizim kültür , ahlak ve adabımızda emirlere ulaşan onların ayağına giden ilim sahipleri hoş görülmemiştir. Menfaat için gidenlerin ise vay haline ! Çünkü ilim, emirden, Alim de Amirden, daha değerli veüstündür.“
“Alimler Peygamberlerin varisleridir" buyurulmuştur. Yani halka hak ve hakikatı , gerekli bilgileri anlatmak ve öğretmekle yükümlüdürler.
Makam mevki veya menfaat kaygısı ile Amirlerin ve idarecilerin emrine giren onlara hizmet eden alimler
İlmin değerini ayağa düşürmüş olurlar . Gerçek ilim ve ahlak sahibi kişiler, yöneticilerin huzurunda hakkı ve hakikatı söylemekten çekinmezler, “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır." uyarısını unutmazlar .
Büyük Hükümdar Fatih Sultan Mehmet Han haksızlığa uğrayan bir Yahudi ile mahkemede Hakimin huzurunda yan yana durmuş ve Hakim, Fatih‘in parmağının kesilmesine hükmetmiştir.
Alimlerin hali böyle iken, herhangi bir ilmi olmadığı halde yöneticilerin ayağına koşan , etrafında dolaşan kişilerin ise kasap dükkanının önünden ayrılmayan kedilerden bir farkı yoktur .
Sultan Alparslan’ın oğlu Sultan Melikşah, kendisini ziyaret etmeyen bilim insanı Sandali’ye
Bunun nedenini sorunca; “Sizin, hükümdarların en iyisi olmanız için ve benim de âlim-
lerin en kötüsü olmamam için ziyaretinize gelmiyorum. Çünkü “en iyi hükümdar, âlimleri
ziyaret eden, en kötü âlim de hükümdarın ziyaretine koşandır.” diye cevap vermiştir.
Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, s. 43
Hadis-i şerife işareten, Said b. Müseyyeb "idareci sınıfla içli dışlı olan âlimler buğz edilmeye en müstahak kimselerdir" buyurmuştur.
Evzai; "Allah nezdinde, olur olmaz zamanlarda yöneticilerin huzuruna çıkan âlimlerden daha fazla buğz edilmeye layık kul yoktur" demiştir.
Yine bir başka hadis-i Şerif'te ; "Âlimlerin en şerlileri yöneticilerin, yöneticilerin en iyisi de âlimlerin ayağına gidenlerdir".
Mekhul şöyle demiştir: "Kur'an'ı öğrenip, fıkıh ilmini elde ettikten sonra, servetinden istifade etmek maksadıyla sultana yaklaşan ve ona dalkavukluk eden kimse, bu maksatla attığı adımlar sayısınca cehennem denizine yaklaşmış olur".
İlim Allahın CC bazı kullarına verdiği çok kıymetli bir emanettir.
Bu emaneti dünya makam ve menfaatı için satarlarsa Peygamberlerin varisleri olmak vasfını kaybederler. Emanet para ile satılamaz , ehline verilir.
Devletten ilgi, iltifat ve görev istenmez, teklif edilirse, ehilse ve hizmet imkanı varsa kabul edilir.Yok ise reddedilir.
Acı hakikatları söyleyen İlim sahipleri yerine tatlı yalanları söyleyen dalkavukları etrafına toplayan ve onları kılavuz edinen yöneticiler , kendileriyle birlikte yönettikleri ülkeyi de felakete sürüklerler .
(*Chernobyl (4 bölüm ) belgeselini izlemeyen varsa mutlaka izlesin . Bilime ve bilim insanına değer vermeyen yönetimin ne duruma düştüğü anlatılıyor. )
|