|
||
İmam Hatipler, Celaleddin Ökten, Arif Ersoy -1- | ||
Reşat Nuri EROL - Araştırmacı- Yazar - Adil Düzen Çalışanı | ||
İmam Hatipler, Celaleddin Ökten, Arif Ersoy -1-Vefat eden Prof. Dr. Arif Ersoy’u anıp anlatıyoruz… Arif Ersoy ve bizler, orta ve lise tahsili olarak “İmam Hatip Okulu” mezunuyuz; lise fark derslerini vererek lise ile birlikte ve çoğumuz ayrıca en az iki üniversite mezunuyuz… NEREDEN NEREYE GELDİĞİMİZ daha iyi anlaşılsın diye bunlar yazılıp anlatılıyor; anlaşılsın ve kadir kıymeti de bilinsin diye… Celaleddin Ökten’in anlatımıyla da İmam Hatipler meselesini analım… CELALEDDİN ÖKTEN ANLATIYOR: “İMAM HATİPLER NASIL AÇILDI?” Ülkemizde 1940'lı yıllarda halkın ağzında dolaşan bir söz vardı, "Bu gidişle cenazelerimizi yıkayacak imam kalmayacak!" Bu söylentide doğruluk payı vardı. Bazı köylerde imam olmadığı ve ölenlerin yıkanıp gömülmesi için yakın köylerden imam gelmesinin beklendiği bilinen bir şeydi. Zaman geçtikçe, bu halin daha kötüleşeceği de belli idi... "ASIL İMANLARI YIKAYACAK HOCA YOKTU" Hâlbuki asıl tehlike bu değildi... Cenazenin üzerine bir teneke su atarsın yahut bir havuza bir göle batırırsın yıkarsın... Avam ‘Cenazemizi yıkayacak hoca kalmadı’ der; hocayı, cenaze namazından ibaret bilir! Fakat asıl tehlike şu idi ki milletin imanını yıkayacak, ruhunu yıkayacak, aklını yıkayacak hoca kalmamıştı; kalmayacaktı... Memleketin imanını yıkayan, koruyan, Mustafa Sabri Efendiler, Hamdi Efendiler, Naim Beyler, Akif Beyler, Ferid Beyler, İzmirli İsmail Hakkı Beyler gitmişti... Memleketin imanı gidiyordu. Memleket sade cehaletin değil, ateizmin ve küfrün istilâsına giriyor; küfrün silindiri altında eziliyor, eriyordu... "TEVFİK İLERİ TALEBEM İDİ" Celaleddin Ökten anlatmaya devam ediyor… Ne yapıp edip, küfrün kalesinde bir delik açmak için, bir İmam Hatip Okulu'nun açılmasına arkadaşlarla karar verdik... Elimde baston, rahatsız hâlimle trene bindim, Ankara'ya gittim. O günün Maarif Vekili olan Tevfik İleri merhum, talebelerimden idi. Terbiyeli bir talebe idi. Beni unutmamıştı... Daha önce de onun tavassutu ile Başbakan Adnan Menderes'in oğullarına Kur'an-ı Kerîm okutmak, dinî bilgiler öğretmek için beni tayin etmişlerdi. O işin de tek amili Tevfik İleri idi. Adnan Bey'in oğullarının İstanbul'da olduğu günlerde, Hariciye Vekili Fatin Rüştü Zorlu'nun evine gider, çocuklara ders verirdim. Bunu herkes de bilmez. Tevfik İleri ile daha önce konuşmuştum, "Hocam Ankara'ya gelin. Ümit ederim ki, inşallah bu İmam Hatip kararını çıkarırız" demişti. İMAM HATİP OKULLARI İÇİN NASIL İZİN ALINDI? Ankara'da bir otelde kaldım. Günler geçiyor, Tevfik İleri'nin verdiği emirler Talim Terbiye Daire'sinden bir türlü çıkmıyor. Bekle bekle, bir ses yok... Tevfik İleri'nin talebem olması, ‘Hocam, Ankara’ya gelin’ demesi, bana güç vermişti. Fakat işin bu kadar zor olacağı, Masonların, dönmelerin, Bakan'ı dahi dinlemeyecekleri hesapta yoktu. Bir ay uzayacağını ise hiç beklemiyordum... Müdür: "Mevzuat, kanunlar müsaade etmiyor. Bunun için Tevhidi Tedrisat Kanunu'nun değişmesi lâzımdır. Bu kanun ile İmam Hatip Mektepleri kapatılmış; o günden bu güne, buna dair bir kanun da çıkmamış... Karar, bizim salahiyetimizin dışındadır. Parlamentodan bir kanun çıkması lâzım. Biz böyle bir izin veremeyiz" diyor, direniyordu... "PARAM BİTTİ, ÇAY-EKMEK YİYORUM" Müdür olacak adam, sarı bir herif, yılan gibi bakışları var, beni çok soğuk karşılıyor. Diyebilse, bana "Hoca, defol git!" diyecek... Demedi ama bakışları öyle... Bir ay boyunca, her gittiğimde, bu dönme, beni "Yine mi geldin Hoca! Boşuna yorulma!" diyen bakışlarla karşılıyor. Bir ay Ankara'da süründüm. Çamaşırım kalmadı. Param bitti. Akşamları, otelden aldığım çayla, odamda ekmeği çaya batırıp yemek zorunda kaldım. Artık uykularım kaçıyordu. Hatta bir gece kaşınmaya başladım. "Eyvah, bitlendim mi acaba?" diye korktum, gözlüğümü takıp bakındım... Çünkü temiz çamaşırım kalmamıştı. Girişken bir kimse değilim. Davet eden kimse de yok. Ancak Talim Terbiye Kurulu'na ve Tevfik Bey'e giderim, otele dönerim. Vallahi, Ali Ulvi Bey, bir ay içinde kimseye söylemedim: Oturup beklerken, bacağımın altına mendil koyuyordum. Prostatım var, kaçırıyorum. "Abdeste gideceğim" de diyemiyorum ki; "Ulan, abdestini tutamayan adamın burada ne işi var!" derler mi diye... (DEVAMI VAR) |
||
Etiketler: İmam, Hatipler,, Celaleddin, Ökten,, Arif, Ersoy, -1-, |
|