|
||
BİR KİŞİ SUSSUN MU? | ||
Osman HAZIR / Araştırmacı / Yazar | ||
1.BÖLÜM
Bir kişi bütün kadınların İslam’ın istediği tesettüre göre giyinmesini isteyebilir. Bir kişi tüm kadınların çarşaflı gezmesi gerektiğine inanabilir. Bir kişi erkeklerin cübbe ile dolaşmasını isteyebilir. Bir kişi erkeklerin sünnete uygun sakallı olması gerektiğini düşünebilir. Bir kişi insanların faizli işlerden uzak durması gerektiğini düşünebilir. Bir kişi herkesin alkollü içkinin her türünden uzak kalması gerektiğini düşünebilir. Bir kişi şiddet içeren spor dallarını zararlı görüp yasak olmasını isteyebilir. Bir kişi erkek ve kadın sporcuların giyim kuşamlarının mahrem yerlerini açacak ya da ortaya dökecek şekilde olmasını doğru bulmayabilir. Bir kişi evlilik dışı ilişkileri zina olarak görüp insanların bundan uzak kalması gerektiğini düşünebilir. Bir kişi evlilik kurumunun toplumu ayakta tutan en önemli dinamiklerden olduğunu bu nedenle sapasağlam ayakta kalması gerektiğini düşünebilir. Bir kişi insanları inandığı doğrulara göre yaşaması konusunda davet, tebliğ, irşad ve propaganda ile ikna etmeye çalışabilir. Bunu bir hak olarak görebilir.
2. BÖLÜM Bir kişi hiç bir kadının tesettürlü olmasını istemeyebilir. Bir kişi mini etekli olarak gezmenin kadınların özgürlüğü olduğunu düşünebilir. Bir kişi erkeklerin takım elbise ve kravat ile gezmesini isteyebilir. Bir kişi faizin ekonominin ana damarı olması gerektiğini düşünebilir. Bir kişi alkollü içkiyi çağdaşlığın bir sembolü olarak görebilir. Bir kişi evlilik için öncesinde flört ve arkadaşlık döneminin ön şart olduğunu düşünebilir. Bir kişi evliliğin bu çağda gereksiz olduğunu, isteyenin istediği ile istediği şekilde ilişki yaşayabileceğine inanabilir. Bir kişi sporcu erkek ve kadınların giyim kuşamlarında bir sınıra gerek olmadığını istedikleri gibi giyinebileceklerini düşünebilir.
Gelelim maksada;
Yukarıda iki bölüm halinde birbirinden farklı bakış açılarını ve tercihlerini içeren bazı kanaatleri paylaştım. Şüphesiz bu tarz örnekler çoğaltılabilir. Temel argümanları arasında “inanç ve ifade özgürlüğü” bulunan çağın insanı bu kanaatlere kimseyi herhangi bir şeye inanmak ve yapmak konusunda baskı ve zorlamaya tabi tutmadığı müddetçe itiraz etmemelidir. En azından öyle olduğu bizlere hep söylene gelmiştir.
Bununla birlikte; ikinci bölümdeki bakış açısı ve yaşam tarzını hem kendisi için hem de toplum için bir hak ve özgürlük alanı olarak gören “kimileri” bunu aynı zamanda bir mecburiyet alanı olarak görmekten de çekinmemektedir. Yani birinci bölüme dair inanç ve kanaatleri şiddet ve baskı ile değil sadece ifade ile dahi dile getirmekten rahatsız olmayı hak olarak görmektedirler.
Ne demek istiyorum;
Yani; ikinci bölümdeki kanaatlere sahip olan zihniyet, çağdaşlık ve ilericilik adına, hem birinci bölümle alakalı müslümanların ifade özgürlüklerini engellemek, hem de kendi yaşam tarzlarını dayatmakta bir beis görmemektedirler.
Yanlış mı söylüyorum?
Bence değil. Zira bu memleket, kılık kıyafette idamlar dahil nice baskı ve zorbalığın görüldüğü süreçleri yaşadı. Çoğulculuk, çok seslilik, insan hakları, ifade özgürlüğü vb. Süslü lafları adeta helvadan put misali yiyerek kendi dışındakiler için yasaklayan yaklaşımın tutumu başka neyle izah edilebilir.
Kısacası istiyorlar ki;
Bir ilahiyatçı; Allah’ın dinine göre yasak olan bir şeyi, Ali’yi Veli’yi, ya da Ayşe’yi Nalan’ı hedef almadan da olsa söyleyemesin. İnsanlara içki, kumar, tesettür, namaz, ahlak, iffet anlatmasın. Bunu yaparken de çağın kutsal ineği spor ve moda üzerinden “ milli” duyar kasmayı da ihmal etmiyorlar.
İstiyorlar ki dini ve Anayasal açıdan görevini yerine getiren Diyanet İşleri Başkanı, “eşcinsellik sapkınlıktır” demesin. İstiyorlar ki dine davet adına söylenecek her söz hayat tarzına müdahale kapsamında karşılık bulsun.
Peki üslup;
Üslup, bu meselede en kolay kullanılan dolgu malzemesi. O nedenle lafa geyiğe hacet yok. Peki müslüman kimlik davranışı göstermesi beklenen kimi dağlardaki karları neyle açıklayacağız? O da ağacın serzenişine dahil, demişti ağaç; Oduncunun beni kesmesi canımı acıttı ama en çok zoruma giden o baltanın sapı kendi dalımdandı.
Sarı öküz;
O mu? Onu çoktan aldılar. En azından sürünün gerisini kaybetmeyelim desem. Yoksa kürsüde Allah demeyi vatana ihanet görecek bir zemine evrileceğiz.
Ha! bu arada erkek ya da kadın sporlarında erotik ve cinsellik sınırları dahi zorlayan kıyafetlerin eleştirilmesinden dolayı linç edecek olan buradan başlayabilir.
“Allah’a çağıran, dine ve dünyaya yararlı iş yapan ve “Ben müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim vardır? (Fussilet:33)
Ne yani bir kişi sussun mu?
VESSELAM..!
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
|
||
Etiketler: BİR, KİŞİ, SUSSUN, MU?, |
|