|
||
Yapay Zekâ Meselesi | ||
Suat GÜN / Gazeteci - Yazar | ||
YAPAY ZEKÂ MESELESİ
İnsanlık tarihi 17. yüzyıla kadar kol ve hayvan gücüne bağlı olarak ekonomik ve sosyal faaliyetlerini sürdürdü. Ateşin keşfi, yazının icadı, tekerleğin bulunması, gemi yapımının kıtalar arası seyahat yapacak seviyeye gelmesi, ateşli silahların keşfi insanlığın gelişmesine büyük hız katmıştır ancak bu icatlar kol gücünün yerini alamamıştır. l. Yüzyılda Mısırlı Mühendis Heron kendi etrafında dönen küre biçiminde buharlı bir motor yapmayı başarmıştır. Ancak bu keşif ticari olarak kullanılamamış 17. yy kâşiflerine ilham vermiştir. 17. yüzyıla geldiğinde buharlı makinenin ilk şekli olan Savery Makinesi, sonra Newcomen Makinesi ve İskoçyalı mühendis James Watt'ın geliştirdiği makineler keşfedildi ve kullanılmaya başlandı. Buhar makinesinde piston kullanmaya ve daha verimli buhar türbinleri yapılmaya başlandı. Buharın makinede kullanılması gemicilik ve demiryolu sektörünün gelişmesini hızlandırdı. İnsanlığın ekonomik ve sosyal gelişmesinde çığır açtı. Buhar makinelerinin verimi düşüktü, enerjinin 7 si verimli kullanılabiliyor 93’ü boşa gidiyordu. Arkasından içten yanmalı motorların keşfi, elektrik motorlarının keşfi ve roket motor teknolojisinin geliştirilmesiyle hareket ve büyük ölçekli güç elde etme meselesi hızlı şekilde ilerlemeye devam etti. Her ne kadar akaryakıtlı motorlarda enerjinin en çok 30 kısmı verimli kullanılabiliyorsa da günümüzde otomobil sektörünün elektrikli motor teknolojisine geçmesiyle birlikte hareket enerjisinin verimliliği daha da artacaktır. Elektrik motorlarında asgari verimlilik 80 ve üzeri olduğu için bu dönüşüm enerjide büyük tasarruf sağlayacaktır.
İnsan hareket eden ve düşünen bir varlıktır. Hareket gücünü kuvvetlendirmeyi motor teknolojisi ile hallediyoruz ancak düşünme gücünü, hatasız hesap yapma kabiliyetini, binlerce hesabı aynı anda yapma ve bilgileri depolama miktarını artıracak teknolojilerdeki ihtiyaç yeni makinelerin icadını ve yapay zekâ teknolojisini ortaya çıkardı. Elektriğin keşfi, insan ve canlı sinir sistemlerinin elektrik akımı ile çalıştığının tespit edilmesi bilgide devrim yarattı. Özellikle transistorun keşfi elektronik alanı geometrik dizi ile ifade edecek gelişme sürecine soktu. Böylece çip (yonga) ve bilgisayar teknolojilerinin doğmasına imkan sağladı. Bu gelişme insan zekâsını taklit eden makinelerin çıkışına zemin hazırladı.
Bilgisayar teknolojisi bilgilerin kayıt ve depolanmasında büyük imkânlar sağladığı gibi internetin gelişmesiyle birlikte bilgilerin nakli, ticari ve ekonomik ihtiyaçlar için kullanılması da mümkün hale geldi. Günümüzde bilişim teknolojileri, bilgisayar üretimi, cihazların programlanması, yazılım, siber alan, siber uzay adı verilen sınırsız –sonsuz bir sahaya dönüşmüş ucunun bucağının nereye gideceği belli olmayan bir sektör haline gelmiştir.
Bilgisayar teknolojilerindeki gelişme hareket enerjisinin nasıl ne şekilde kullanılacağına, sınırlarının ne olacağına kadar derinleşmiş, makine sektörüne girerek basit programlamalar ile makine çalıştırılması ve robot teknolojilerine kadar uzanan bir alan açmıştır.
Bilgisayarlı makineler, robot teknolojileriyle çalışan güç araçları günümüz sanayisinde vazgeçilmez sektör haline gelmiştir. Mademki robot yapıyoruz; insana, ata, balığa, kuşa benzer işler yapan, bize ihtiyacımız olan hareketi temin eden makineler yapalım. Daha ileri gidelim; bu makineler düşünen makineler olsun. İşleri düşünerek kendi yapsın, ne yapacağına karar versin, doğru kararlar alsın böylece insan zihnini taklit eden, insan yerine kaim olan makineler yapalım. Yani makinenin zekâsı olsun, şeklinde bir fikir ortaya çıktı. Bu fikir yapay zekâ çağını başlattı.
Zekânın en basit tarifi nedir? Zekâ, en basit ifadesiyle; tecrübelerden öğrenme ve fayda temin etmek, karışık bilgilerden mana çıkarma, çeşitli durumlara başarılı ve hızlı cevaplar verebilme ve "düşünme" kabiliyetidir. Düşünmenin en ileri seviyesi, bilinmeyeni keşif, akıl yürütme, ilham, hayal kurma, tasavvurun ötesine çıkmaktır. Henüz yapay zekâ teknolojisi kurulma aşamasındadır. İnsan zekâsının yerini alacak bir makineye dönüşmesini beklemek çok erkendir, ancak kullanıma sahaları o kadar hızlı gelişiyor ki buna yetişen ülkeler çağı yakalar, gecikenler ikinci sınıf millet olarak yaşamaya (sömürülmeye) devam eder.
İstanbul Düşünce Enstitüsü (İDE) Başkanı olarak meselenin teknik yönlerine girmeyeceğim ancak bizim Enstitümüzü ve ülkemizi ilgilendiren kısmı şudur: Milletlerarası güç yarışında geride mi kalacağız, ileri mi gideceğiz, başı çekecek miyiz, yorgun koşucu olarak arka sıralarda kalmaya devam mı edeceğiz? Düşe kalka koşmaya devam mı edeceğiz, insanlığa hitap edecek teknolojilerin yaratıcısı olarak tarihteki şerefli yerimizi alacak mıyız? Almayacak mıyız? Bizim için esas mesele budur, esas karar budur!
Yapay zekânın bu gün ulaştığı teknolojik seviye göz önüne alındığında şu faydaları sağlamaktadır: Yapay zekâ, tekrarlayan öğrenme ve veri-bilgi keşiflerini (araştırmasını-transferini) otomatikleştirir. Yapay Zekâ, hâlihazırdaki ürünlere zekâ ekleyerek verimliliğini artırır, çalışmasının sınırlarını ve niteliğini geliştirir. Yapay Zekâ, verilerin-bilgilerin programlama yapmasına izin vermek için aşamalı öğrenme algoritmaları aracılığıyla kendini yeniler yeni şartlara uyum sağlar. Yapay zekâ, birçok gizli katmana sahip sinir ağlarını kullanarak daha fazla ve daha derin verileri analizleri yapar, çözümü güç problemleri çözer. Yapay Zekâ, derin sinir ağları sayesinde önceden imkânsız olan bir doğrulukla çalışır, işini dakik yapar, problemleri anında çözer. Yapay Zekâ, verilerden en iyi şekilde yararlanır, kullanır makinenin verimliliğini artırır, güç israfını önler, unutulmaya yer bırakmaz. Bu ve buna benzer binlerce faydayı bir araya getiren yapay zekâ makineleri (programları) günlük hayatta nasıl kullanılır?
Sağlık hizmetleri, eğitim, perakende ticaret, askeri araçlar, makineler, makine imalat sanayi, inşaat, bankacılık, hukuk, sanal gerçeklik, denizcilik, havacılık, uzay araştırmaları gibi her sektörde ve her sahada kullanılabilir. Konu ile alakalı birkaç örnek vererek makaleye son vermek istiyorum. Mesela uzay istasyonuna deney ve ölçüm yapmak üzere gönderilen astronot su içmeye, yemek yemeye, atık bırakmaya, hava teneffüs etmeye mecburdur. Bunların taşıma maliyeti yüksektir, astronot orada uzun süre kalamaz, dünyaya dönmek zorundadır. Bu işi bir yapay zekâya yaptırmanın maliyeti insanla kıyaslandığında sıfır gibi bir şeydir. Enerjisini güneş panelinden alacaktır. Senelerce orada kalacaktır, her denileni yapacaktır.
Bunun eğitimde kullanılması yapay gerçeklik üzerinden eliyle tutar gibi öğrencinin öğrenmesini sağlayacak, laboratuar hizmetlerini en düşük seviyeye getirecek, laboratuar kazalarının riskini ortadan kaldıracak, öğrencinin öğrenme fonksiyonunu en yüksek seviyeye ulaştıracaktır. Bu da pedagojide devrim demektir.
Sağlık hizmetlerinde özellikle cerrahi işlemlerde ameliyat hatalarını asgariye indirerek sıfır hata ile kesim yapacaktır. Hasta verilerinin işlenmesinde, hastalıkların teşhisinde, organ fonksiyonlarının değerlendirilmesinde, teşhis ve tedavide çığır açacaktır.
Perakende hizmetlerde, hamallık hizmetleri, kasa görevlisi, raf düzenlemesi, ne nerede, ne kadar kaldı gibi sorularda anında cevap verecek ve iş yapacak, hesap alacak robotik hizmetler devrimine yol açacaktır.
Yapay zekânın derin düşünme fonksiyonları uzay araştırmalarında da çığır açacaktır. Bu günlerde James Webb Uzay Teleskopunun fezaya gönderileceği bir zamanda yapay zekâ teknolojilerinin bu teleskopun keşiflerine nasıl bir çığır açacağını düşünmek bile imkânsız hale gelmiştir.
Ülkemizin geç kalmadan bütün üniversitelerinde makine, nükleer enerji, yapay zekâ, biyoteknoloji, uçak mühendisliği, uzay mühendisliği gibi alanlarda fakülteler açması bu sektörler için lazım olan yetişmiş insan sayısını çoğaltması gereklidir.
Her ileri sektör işsizliği ve işi beraberinde getirir. Bir taraftan geleneksel işleri yok eder, diğer taraftan yeni iş sahaları açarak ekonominin dinamik şekilde büyümesine yardım eder. Bu nedenle teknolojik ilerlemelerin tehdit olarak değil, sıçramalarla ilerleme sağladığı kabul edilmelidir.
Yapay zekânın yararlarını, getireceği faydaları saymaya kalksak sayfalar dolusu yazı yazmak zorunda kalırız. Bunu burada bırakarak yazıma son bir iki noktaya temas ederek son vermek istiyorum:
Bu günlerde otomobil sektörünün krize girdiğini duyuyoruz. Sebebinin, küresel çip (yonga) üreticilerin üretimi yavaşlatması olduğu söyleniyor. Çip gelmeyince fabrikalar otomobil ve diğer teknik araçları üretemiyorlar. Yapay zeka teknolojisi nihayetinde çiplerin, entegre devrelerin paralel ve seri bağlanmasından oluşan bir makine ve bunun programlanmış (yani yazılımla desteklenmiş) halidir. Çip olmayınca ne olacak? Hiçbir şey olmayacak! Üretim duracak, yapay zekâ mühendisleri işsiz kalacak! Ülke ekonomisi birilerinin oyuncağı haline gelecektir.
Bu nedenle İstanbul Düşünce Enstitüsü olarak biz Türkiye’de üretilmeyen hiçbir şeyin kalmamasını istiyoruz, bizim için her alanda kendi kendine yeterlilik milli bağımsızlığın vazgeçilmez aracıdır. Hem teknoloji üretmeliyiz hem de kimseye mecbur ve muhtaç olmamalıyız.
|
||
Etiketler: Yapay, Zekâ, Meselesi, |
|