|
||
Fransa’da İslamofobik Hareket | ||
Prof. Dr. Giray Saynur DERMAN | ||
Siyasiler ve medya tarafından zemini oluşturulan ve Fransız halkının zihnine bir tehdit algısı olarak yönlendirilen imaj çalışmasının bir sonucu olarak Fransa’da İslam karşıtlığı ya da Müslüman karşıtlığının artması ve ana akım siyasetin bir argümanı haline gelmesi ile İslamofik hareket popülizme malzeme yapılmıştır. Fransız kamuoyunda mevcut İslamofobik rüzgarın algılar üzerindeki etkisini arttırdığı görülmektedir.
Sömürgeci emperyal dönemlerinde Fransa’nın Akdeniz’deki karşı kıyıları olan Mağrip bölgesi başta olmak üzere Afrika’da birçok bölgeyi hakimiyeti altında tutan Fransa Fas, Tunus, Cezayir, Senegal, Nijer ve Fildişi Sahilleri gibi nüfusunun çoğu Müslüman olan ülkeleri uzun bir süre yönetmiştir. Bu sömürge çağının sonucu olan göçlerin günümüze yansıması ise başta Marsilya olmak üzere Fransa’nın pek çok şehrinde Müslüman “Fransızlar”ın varlığıdır. Çoğu Afrikalı Müslüman azınlık, Fransa kültürüne entegre olmasına rağmen, Fransa'nın onları kabullenemeyişinin altında Fransızların şovenist tutumları temel oluşturmaktadır. Bu tutum sömürgeciliğin yaygın olduğu 17. asırdan itibaren süregelmektedir. Fransa’nın Afrika’daki etki alanı 20. asır boyunca devam etmiş ve 21. asırda artık Fransa karşıtı tepkiler gün yüzüne çıkmaya başlamıştır. Fransa, Cezayir ve Ruanda başta olmak üzere Senegal, Nijer, Kamerun, Moritanya gibi birçok Afrika ülkesindeki iç çatışma ve soykırımdan sorumludur.
Fransız liderlerin çoğunun Afrika kökenli Müslümanlara yönelik üstenci açıklamaları Fransa’ya olan tepkinin ana nedenlerini oluşturmaktadır. Bu tepkiler bir yandan sokak gösterileriyle dışa vurulurken diğer yandan da Afrikalı aydın ve liderler tarafından da dillendirilmektedir. Fransa’nın yüzde 51’i Hristiyan yaklaşık yüzde 40’ı ateist ve agnostik, yaklaşık yüzde 8’i Müslümandır. Buna göre Fransa’da söz konusu Müslümanlar olunca hukuk devleti, temel haklar ve özgürlükler, masumiyet karinesi gibi kavramlar, kolayca göz ardı edilebilir hale geldi. Fransa'da Müslümanlara karşı düşmanlık Fransız ruhuna sirayet etmiş bir ırkçılığın ürünüdür. Müslümanlar Fransa'da yıllardır "davetsiz misafirler" olarak görülmektedir. Çoğunluğu şehir dışında yaşayan Müslümanların, devlet kademelerine girişlerine izin verilmemektedir İş, eğitim, sağlık alanlarında ırkçı ve ötekileştirici söylemlerle karşılaşmaktadırlar.[2] Fransa’nın sömürgecilik ile elde ettiği ekonomik çıkarlar doğrultusunda Afrika’ya ve Afrika’dan göç eden halka bakış açısı sömürülecek tebaa şeklindedir.[3] Bu halkın dini ve etnik kimliklerini görmezden gelinmektedir, iyi bir eğitim almaları engellenip toplum içindeki kilit mevkilere erişmelerine izin verilmemektedir. Ülkedeki Müslümanların barış içinde yaşamak istemesine rağmen Fransa'da son beş yıldır Müslümanlara sistematik olarak hakaret edilmektedir. Ülkede laiklik 2003 ve 2004'ten bu yana popülizmin bir aracı haline gelmiştir. Bu endişe vericidir. Ülkede dini özgürlükleri savunan kişiler hedefe konulmaktadır. ,
Peçeli bir kadın fotoğrafı yayınlayarak İslam’ın belli sınırları aştığına işaret eden Le Point[1] derginin 24 Ekim'deki sayısında da provokasyona yol açtı. Türkiye karşıtı haberlere imza atan Le Point dergisi ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan suç duyurusunda bulunmuştu. Derginin kapağında Erdoğan'ın fotoğrafı kullanılarak Fransızca hakaret edilmiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan da yayın direktörü Etienne Gernelle ve yazarı Romain Gubert hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.[2]
“Korku ve “İslamcı” kavramlarıyla Müslümanları hedef alan Valeurs Actuelles[3]’ örnekleri Fransa’da İslam karşıtı görüşleri ile Le Point ile aynı çizgidedir.
Bir diğer Fransız siyasi hiciv dergisi Charlie Hebdo, son sayısının kapağında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili yer verdiği ve Türkiye'de büyük tepki toplayan karikatürü nedeniyle Türkiye’de de tepki topladı. Bu, derginin yayınladığı ve tartışma yaratan ilk karikatür değil. Fransa'da aşırı sol içerisinde konumlanan Charlie Hebdo, geçmişte de özellikle Muhammed Peygamber ile ilgili çizimleri büyük tepki toplamış ve ağır dille eleştirilmişti.[4], Yayın hayatı boyunca bazı kesimleri rahatsız eden ve tepki toplayan tartışmalı içeriklere imza attı.
Müslüman azınlığın dini hassasiyetleri göz ardı etme pahasına Hz. Muhammed hakkındaki karikatürler ifade özgürlüğü olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Karikatürlerin İslam Dünyasındaki tepkilerinin birçok kez test edilmesine rağmen, Fransa hala yayınlarda ısrar etmektedir.[5] Bu şekilde radikalleşmenin önüne geçileceği gibi imajı verilemeye çalışılmaktadır. Anlaşılacağı üzere Müslümanların dini değerleri Fransız toplumu için önem taşımamaktadır. Fransa’nın radikalleşmenin önüne geçme gibi bir siyasi anlayışı yoktur. Aslında sözde islami radikalizm tehlikesi öne sürülerek çatışmacı ortamın devamından faydalanılmak istenilmektedir. Fransa sömürgelerinin bulunduğu Afrika’da müdahale etme hakkını bu şekilde meşru göstermeye ve ekonomik refahının temeli olan sömürge düzeninin devamını garanti altına almaya çalışmaktadır.
Macron’un islama yönelik sözleri iç politikaya ve seçimlere yönelik popülist politikalardır. Kamuoyuna yönelik bir gösteriştir. Macron ülkedeki Müslümanlarla uzlaşmayı değil, onlara yalnızca kendi kimliklerini reddederlerse vatandaşı gibi muamele edeceğini sembolik olarak ilan etmekten de kaçınmamaktadır. İç politikada bunun karşılığını aldığı sürece Macron bu politikaları [6]devam ettirmeyi tercih edecektir. Zira bu politika Sarkozy döneminde de Müslüman halkalara karşı uygulanan politikaların devamı niteliğindedir.[7] Macron liberal siyaset programıyla cumhurbaşkanı seçildi ve başlarda eski Başbakan Manuel Valls gibi İslam karşıtlığına dayalı siyaseti benimsemedi. Ancak zamanla ve özellikle geçen yıl ekim ayından bu yana Macron'un ideolojisi İslam karşıtlığına kaydı.[8] Macron'un son dönemde izlediği siyasetle ülkede popülist bir atmosfer oluştu. Macron'un bakanları İslam karşıtı ve aşırı sağcı siyasete kaydı. Macron, Fransa'nın bir zamanlar sömürgeleştirdiği Müslümanların şimdi Fransa'yı sömürgeleştirmesinden duyduğu endişeyi sürekli dile getirip onları sanki terörist olarak nitelendirip tehlike vurgusu yapmaktadır.
Fransa'da islamofobik bakış açısını durdurmak, Müslüman azınlıktaki radikalleşmenin de önünü kesebilir. Bu bağlamda ne olursa olsun Fransa islamofobik bakış açısından vazgeçmelidir. Bu bakış açısı devam ettiği sürece çatışmalar artarak devam edecektir. Ancak ve ancak islamofobik bakış açısı durdurulduktan sonra, çatışmaların ve ayrışmanın sona ermesi ve uzlaşmanın sağlanması mümkün hale gelebilir. Ama muhakkak ki uzun dönemde radikalleşme azalarak bitme noktasına gelecektir. İzlenen politikalar dini hassasiyetler göz önüne alınarak şekillenmeli hoşgörü ön planda tutulmalı, yapılan açıklamalarda son derece dikkatli olunmalıdır. Müslüman azınlığa Fransız toplumu içinde hak ettiği saygı ve değer verilmelidir. Ayrımcılığa tabi tutulmadan toplumu oluşturan diğer bireylere verilen haklardan Müslümanların da eşit olarak faydalanmasının önü açılmalıdır. Eğitim sağlık, ibadet özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlükler tüm azınlıkları kapsayacak şekilde ayrım gözetmeden sağlanmalıdır.
[1] “Nos Ennemis Islamistes”, Le Point, 24 Ocak 2013 [2] https://www.hurriyet.com.tr/dunya/son-dakika-haberi-fransiz-le-point-dergisinden-skandal-kapak-41565978 [3] “Pourquoi L’Islam Fait Peur Aux Français”, Valeurs Actuelles, 20 Ocak 2011 [4] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-54722020 [5] “France sees ‘alarming’ rise in Islamophobia”, France 24, http://www.france24.com/en/20121120-islamophobia-france-increasing-alarmingly-national-front-anti-semitism, 21 Kasım 2012 [6]https://tr.euronews.com/2019/11/10/paris-te-on-binler-islamofobi-ye-kars-yurudu-sorun-muslumanlar-degil-nefret-eden-islamobik [7] “L’Islamophobie Explose en France, Les Violences Exacerbées en 2012”, http://www. saphirnews.com/L-islamophobie-explose-en-France-les-violences-exacerbees-en-2012_ a16158.html , 31 Ocak 2020
|
||
Etiketler: Fransa’da, İslamofobik, Hareket, |
|