Küresel Akıl, İklim Anlaşmaları ve Sessiz Kıyamet Senaryoları Masaya Yatırıldı - Binici ile Söz Meydanı'nda Ezber Bozan Gece
Gökyüzüne çizilen chemtrail izlerinden toprağın derin çatlaklarına, aileyi dönüştüren uluslararası sözleşmelerden dijital gözetim ağlarına kadar uzanan büyük fotoğraf bu kez “Binici ile Söz Meydanı” ekranına taşındı. Programın yapımcısı ve sunucusu Muhammet Binici, stüdyodaki “Söz Meydanı”na adım atar atmaz çarpıcı sorular yöneltti!.. İşte ayrıntılar!..
GÜNDEM Haberi
“Binici ile Söz Meydanı”nda Ezber Bozan Gece:
Küresel Akıl, İklim Anlaşmaları ve Sessiz Kıyamet Senaryoları Masaya Yatırıldı
BNC MEDYA HABER ANKARA
Gökyüzüne çizilen chemtrail izlerinden toprağın derin çatlaklarına, aileyi dönüştüren uluslararası sözleşmelerden dijital gözetim ağlarına kadar uzanan büyük fotoğraf bu kez “Binici ile Söz Meydanı” ekranına taşındı. Programın yapımcısı ve sunucusu Muhammet Binici, stüdyodaki “Söz Meydanı”na adım atar atmaz çarpıcı sorular yöneltti:
“Gökyüzüne baktığınızda sadece bulutları mı görüyorsunuz?
Toprak neden çatlıyor, üretici neden susuyor?
Covid‑19 maskeleri yüzümüzde mi kaldı, zihnimizde mi?”
Konuk Listesi Güçlü, Sorular Sert
Prof. Dr. Doğan Aydal — Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Vekili, AR‑GE Başkanı
Ali Osman Önder — Gazeteci‑yazar
Abdurrahman Dilipak — Gazeteci‑yazar
Sema Maraşlı — Eğitimci‑yazar
Tuğba Özay — Televizyoncu‑yazar
Binici’nin “Söz Meydanı Daveti”ni kabul eden isimler, hazırladıkları dosyalar ve çarpıcı örneklerle stüdyoda adeta “büyük resmin pusulasını” yeniden çizdi.
Küresel Projeler ve Anlaşmalar: “Kurtarma” Maskesi mi, “Kıyamet” Provası mı?
Prof. Dr. Doğan Aydal, Paris ve Glasgow iklim anlaşmalarını “küresel karbon borsasının tapu senetleri” olarak niteledi; ülkelerin egemen enerji politikalarının, sınırlı sayıda finans devinin eline geçtiğini savundu. Aydal, “Sözde çevreci fonlar, aslında dünyanın yeni vergi mekanizmasıdır”diyerek stüdyo atmosferini ısındırdı.
Gıda ve Toprak: “Sessiz Silahlar”
Gazeteci Ali Osman Önder, tarımda tohum tekellerinin Türkiye’deki üreticiyi “ithalata bağımlı” hale getirdiğini belirtti. Önder, “Bugün çiftçi mazot fiyatından değil, tohum patentinden kırılıyor” sözleriyle “silahsız işgal” kavramını gündeme taşıdı. Ayrıca gökyüzüne çizilen chemtrail izlerine dikkat çekerek, bu izlerin yalnızca iklim mühendisliği değil, aynı zamanda toprağın verimliliğini düşürmeye yönelik kimyasal müdahaleler içerdiğini ifade etti. “Gökyüzünden atılanlarla toprak kuruyor, üretici dirençsiz bırakılıyor” diyen Önder, tarım savaşlarının artık görünmeyen silahlarla yürütüldüğünü vurguladı.
Dijital Prangalardan Aile Kanunlarına
Gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak, Covid-19 sürecini yalnızca bir sağlık krizi olarak değil, insanlığı küresel ölçekte yeniden şekillendirme projesinin ilk adımı olarak değerlendirdi. Programda yaptığı çarpıcı açıklamada, bu dönemi “küresel dijital kontrol çağının provası” şeklinde tanımlayan Dilipak, fertlerin hareketlerinin, alışveriş tercihlerinin ve sosyal ilişkilerinin dijital araçlar üzerinden takip edilmesiyle birlikte “biyopolitik bir gözetim rejimi” oluşturulduğunu vurguladı. Maske, HES kodu, dijital kimlik ve aşı pasaportu gibi uygulamaların, görünüşte sağlık amacı taşısa da gerçekte kişisel özgürlükleri adım adım sınırlayan bir sistemin altyapısını hazırladığını ifade etti.
Ayrıca Dilipak, gökyüzünde gün geçtikçe artan chemtrail (kimyasal iz) faaliyetlerine dikkat çekerek, bu izlerin yalnızca iklim mühendisliği ya da yağmur oluşturma amacı taşımadığını, aynı zamanda atmosfer yoluyla insan metabolizmasına müdahale edebilecek parçacıklar içerdiğini öne sürdü. “Gökyüzüne yazılan bu çizgiler, aslında bir tür dijitalleşmeye hazırlık; havadan zihinleri yeniden programlama projesidir” diyen Dilipak, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik etkilerinin araştırılması gerektiğini vurguladı.
Eğitimci-yazar Sema Maraşlı ise iklim değişikliği ile mücadele kisvesi altında imzalanan uluslararası anlaşmaların, toplum yapısını hedef aldığını belirtti. Özellikle İklim Antlaşmaları, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa üzerinden yaptığı değerlendirmede, bu metinlerin “ailenin ve toplumun kimyasını bozan kültürel kod enjeksiyonları” olduğunu ifade etti. Maraşlı, bu sözleşmelerin kadın ve toplumsal haklar gibi evrensel değerler üzerinden kamuoyuna sunulduğunu ancak arka planda cinsiyetsizlik, aile bağlarının çözülmesi ve bireyselciliğin teşvik edilmesi gibi küresel ideolojik amaçlar taşıdığının altını çizdi.
Konuşmasında ayrıca chemtrail faaliyetlerinin aile yapısı üzerinde bile dolaylı etkiler doğurabileceğine dikkat çeken Maraşlı, bu kimyasal izlerin sadece çevre ya da tarım değil, insan hormonları ve davranış düzenleri üzerinde de etkiler bırakabilecek partiküller içerdiğine dair bilimsel iddialara işaret etti. “Toprağı kurutan bu kimyasal bulutlar, aslında aileyi de kurutuyor. Çünkü kimyasallarla oynanan insan, davranışlarını da kontrol edemez hale geliyor” diyerek dikkat çekici bir bağlantı kurdu.
“Frekanslarla Yönetilen Ruhlar”
Model, oyuncu ve televizyoncu Tuğba Özay, 5G ve 6G tartışmalarına değindi; elektromanyetik alanların insan psikolojisi üzerindeki muhtemel etkilerine dair akademik çalışmalardan örnekler sundu. “Algoritmalar beğenilerimizi değil, bilinçaltımızı biçimlendiriyor” ifadesi stüdyoda yankı uyandırdı. Özay, konuşmasının bir bölümünde ise Ödüller kazanmış ders kitapları yazarı ve aynı zamanda şair olan babası İlhan Özay’ın 2023’te gökyüzündeki kimyasal izlerin yoğunlaştığı bir dönemde ani solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybettiğini aktararak, bu olayın kendi hayatında bir dönüm noktası olduğunu dile getirdi. “O gün gökyüzü masum değildi. Babamın vedası, bu savaşın ne kadar görünmez ama etkili olduğunu bana gösterdi” sözleriyle duygusal anlar yaşattı.
Sıradışı Anlatımlar, Sosyal Medyada Trend
Program boyunca kullanılan grafikler, canlı bağlantılar ve saha röportajları hem televizyon ekranında hem de dijital mecralarda anlık yankı buldu. İzleyiciler, #SözMeydanı etiketiyle paylaştıkları yorumlarda “Tabuları yıkan yayın” ve “Uyuyan devleri uyandıran gece” ifadelerine yer verdi.
“Binici ile Söz Meydanı”, küresel iklim politikalarından aile yapısına, gıda güvenliğinden dijital gözetim sistemlerine kadar uzanan geniş bir yelpazede ezber bozan söylemlerle gündeme damga vurdu. Stüdyoda yükselen ortak kanaat ise netti: “Kıyamet provası sessizce ilerlerken uyanık kalmak hayati önem taşıyor.” Oldu.