Sayın Cumhurbaşkanımıza, şahsi bir arzımızdır!..
ADALET VE KALKINMA PARTİSİ GENEL BAŞKANININ, YAPTIĞI KONUŞMADAN SONRA, PARTİSİNE OLAN GÖNÜL BAĞIMIN, ŞU GEREKÇELERLE BİTTİĞİNE İLİŞKİN BEYANIMDIR:
1-İnanç ve ahlak değerlerine sahip olan hiç bir mü’min, inancının bir gereği bulunan, “Hiç biriniz, kendisi için istediğini karşısındaki için de istemedikçe mümin olamazsınız” ve “mümin olmadıkça cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de mümin olamazsınız” hadisinin gereği olarak, hiç bir kadına karşı, şiddet uygulayamaz.
Uyguluyorsa, inanç ve değer zaafiyetinden veya yokluğundandır.
Şiddet uygulamayı önlemenin yolu da, İstanbul Sözleşmesi olmayıp, inanç,ahlak,örf ve adetlerimizin, eğitimsel ve kültürel programlarla geliştirilmesidir. Buna uygun yasaların çıkarılıp uygulanmasıdır.
İstanbul sözleşmesi, bilakis, içerdiği maddelerle, kadın erkek, toplumsal yapı ve aile deyimlerini tamamen ortadan kaldırarak, inanç ve ahlak değerlerinin sukut ettirilmesine sebep olacaktır.
Cinayetleri ve ahlaksızlıkları artıracaktır.
Nitekim bu tehlikeleri gören Rusya, Macaristan, Polonya gibi devletler, bu sözleşmeye kesin karşı çıkmışlar, başta İngiltere olmak üzere bir çok avrupa devleti, bu sözleşmeyi uygulamamışlarken, biz çok acı bir provakatif yanıltmayla, gizlenen zehiri görüp sezemeden, balıklamasına ilkönce atladık.
2-Devletimizin temel dayanağı olan, toplumsal ve ailesel yapımızla insanımızı inanç ve ahlak değerlerimiz itibariyle mahfedecek olan bu sözleşmenin, şu maddelerini dikkatla inceleyelim:
3-4-7-9-12-13-14-16-17-36-48-66/71
Bu maddeler incelendiğinde:
A-Kutsal “aile” kavramının yok edilip, bunun yerine, ne idiği belirsiz, her an kaldırılıp yok edilebilecek, “ortak ev arkadaşlığı” deyiminin getirildiğini;
B-18 yaşından küçük kızlarımızın (0/18 yaş arası), “kadın” deyimi içine alındığını, bu bu küçücük çocuklarımızın istekleri dışında ana babanın, terbiye ve eğitimle ilgili hiç bir zorlamayı yapamayacağını, bu kızlarımızın, her zaman ve her şekilde, hayatlarını her yerde geçirebileceklerini;
C-“Cinsel tercih” adı altında, kız ve erkeklerimizin, yaratılışlarının gereği olan kız ve erkekliklerine aykırı tercihler yaparak, homoseksüel veya lezbiyen bir hayatı seçebilecekleri (ki bu anlayış, ilmi, inançsal ve ahlaki gerçeklere aykırı bir sosyal karmaşa ortamının sebebi olacaktır)ni;
D-Kutsal “karı-koca” ve “eş” deyimlerinin kaldırılıp, bunun yerine, “partner” gibi, kutsal olmayan, kız mı erkek mi, homoseksüel mi, biseksüel mi, cinsiyetinin ne olduğu belli olmayan, homo ve lez ilişkileri de içerecek bir deyim getirerek, homoseksüel ev arkadaşlıklarına cevaz verildiğini;
E-Homoseksüellerin dernek ve vakıflar kurarak, toplumda bu faaliyetlerini yayabileceklerini;
F-DEVLET VE TÜM STK’LARIN,BU lgbti’ci DERNEK VE VAKIFLARA DESTEK OLMAK ZORUNDA OLDUKLARINI;
G-HİÇ BİR KİMSE VE KURULUŞUN, BU HOMOSEKSÜEL VE LGBTİ’Cİ KİŞİ VE KURULUŞLARA KARŞI ENGELLEYİCİ FAALİYET YAPAMAYACAKLARI GİBİ, DEMOKRATİK HAKLARI OLAN, PROTESTO EYLEMLERİNİ BİLE YAPAMAYACAKLARINI;
Ğ-CİNSEL TERCİHE (homo ve lezliğe) SAYGI VE HOŞGÖRÜ ADI ALTINDA HOMO VE LGBTCİ DÜŞĞNCELERİN, ANAOKULUNDAN İTİBAREN TÜM EĞİTİM KURUMLARINDA DERS PROGRAMLARINA ALINIP, KÜÇÜK YAŞINDAN İTİBAREN BU DUYGULARIN, YAVRULARIMIZIN BEYİNLERİNE İŞLENECEĞİNİ;
K-AİLE adının kaldırılıp ORTAK EV ARKADAŞLIĞI haline getirilen BU KURUMLARDA, ANA-BABA ve ÇOCUKLARIN, HİÇ BİRİSİNİN BİRBİRLERİNE KARŞI HİÇ BİR SORUMLULUKLARI TAŞIMAYACAKLARINI, İSTEDİKLERİ ZAMAN VE ŞARTLARDA BU ORTAK MEKANLARA (ev ve ailelerine diyemiyoruz,zira kalktığı için) İSTEDİKLERİNİ DE YANLARINDA GETİREREK, İSTEDİKLERİ GİBİ GİRİP ÇIKABİKECEKLERİ VE KİMSEYE (ana-baba da diyemiyoruz, zira bu deyimler de kalkıyor sözleşmeyle) KARŞI SORUMLULUK TAŞIMIYACAKLARINI;
L-BUNLARA KARŞI, evde bulunanların (ana-baba-karde te diyemeyeceğiz,artık) HİÇ BİR ÖRF-AHLAK-DİN ANLAYIŞI GEREKÇESİYLE, KARŞI ÇIKAMAYACAĞINI;
M-ÖRF-AHLAK ve DİNSEL DUYGULARIN, KÖKÜNDEN SÖKÜLÜP ATILACAĞINI;
N-(Aile diyemeyeceğiz), ortak ev arkadaşları arasında, (eşler diyemeyeceğiz), partnerlerin cinsel ilişkilerinin ne şekilde olacağının belirlendiği (kutsal aile içinde, karı-kocanın, cinsel ilişkilerinin dahi kontrole alındığı) nı;
O-(Karı-koca diyemeyeceğiz), PARTNERLER ARASINDA ÇIKAN ANLAŞMAZLIKLARIN, BAŞKALARINCA ASLA GİDERİLEMİYECEĞİNİ ve KİMSENİN KARIŞAMAYACAĞINI, ARABULUCULUĞUN KESİNLİKLE YASAK OLDUĞU (ki, tüm bunlar, inanç ve ahlak değerlerimize tamamen karşıdır) NU;
Ö-Grewiyö adlı bir örgüt kurularak, bu örgüt kanalıyla, her zaman İÇİŞLERİMİZE MÜDAHALE EDİLECEĞİNİ, yani bağımsızlığmızı bir bakıma kaybederek, bu konulardaki yönetimimizi, grewviöye teslim ettiğimizi;
P-Bu grewiö kanalıyla yapılacak bir takım fonlanmış örgütlerce, ülkemizde, KADIN ERKEK DÜŞMANLIĞININ VE PATLAMALARIN TEŞVİK EDİLEREK, SAĞLADIKLARI RAPORLARLA (ki,sürekli ülkemizle ilgili haberlerin azlığı, hem olayların hem de haberlerin çoğaltılması gerektiği, grewiö tarafından istenmektedir. Bunun sebebi ise, BMİHB’nde bulunan, “bir yerde, kadınsal, etnik, dinsel ve inançsal gerekçelerle sosyal baskı ve cinayetler artarsa, oraya BM’in askeri müdahale ve işgal edebileceği” ilkesine dayalı olarak Türkiye’nin işgali hedeflenmektedir) ÜLKEMİZ ALEYHİNE ÇALIŞILDIĞINI
açıkça göreceğiz.
Bu saydığımız maddelerin tümü, İstanbul sözleşmesinin yukardaki maddelerinde mevcuttur.
Bunların hiç biri, kadınlarımızın korunması amacını taşımamakta ve cilalı sözlerin arasında açıklanan toplumsal zehirlerdir.
3-Böylece, siyonizmin hedefleri istikametinde, yıkıma yüz tutmuş, ekonomik, ahlaki, töresel ve dini hiç bir tutarlığın bırakılmayarak, hepsinin tarumar edildiği bir toplum oluşturulup, rahatça yönetilecek.
4-İktidar, kendine yakın kişi ve kuruluşlarca, ısrarla uyarılmasına rağmen, teşkilatlarının içine sızmış bir takım ajan-provakatör düşünceye sahip kişi ve kuruluşlarca, tıpkı, işbu sözleşmenin imzalanması aşamasında olduğu gibi, iğfale çalışılmakta, halkın gönül bağıyla verdiği oylarla iktidara gelen bu partinin de, böylece yıpratılıp, altının iyice oyulmasına çalışılmakla kalınmayıp, ülke ve iktidara yaklaşmakta olan tehlikeyi gören hasbi, hiç bir menfaati olmayan ve sadece, Yüce Yaratanımıza ve toplumumuza karşı çıkarsız hizmete çalışan insanlarını, düşman ilan etmeye elverir tutum ve davranışlarıyla, her geçen gün, itibar kaybına uğramaktadır.
5-Tabii aklı başında, okuyup inceleyen, halkına hizmetin dışında, başka bir amaç taşımayan kişi ve kuruluşlar, bu tavırlardan çok ciddi biçimde rencide olmakta ve gönül bağları zayıflamaktadır. Bu ise, zaman içinde, ciddi kopuşların habercisi olacaktır.
6-Başta genel başkanları olmak üzere, iktidarın tüm sorumlularının, kendilerini sigaya çekip, gereken inceleme ve araştırmaları bizzat kendileri yaparak, yukardaki tehlikelere karşı, gereken tedbirleri acilen almaları ve GİTTİKLERİ YANLIŞ YOLDAN DÖNMELERİ için, yaşı 75’i bulmuş ve dünya içinde, geleceğe yönelik hiç bir beklentisi olmadan, yakında gideceği menzile uygun davranışlara odaklanan birisi olarak, son bir uyarıda bulunma görevimi yerine getirmek istiyorum.
Saygılarımla!
|