Haber Detayı
16 Eylül 2020 - Çarşamba 13:47
 
Yer yerinden oynayacak!.. Başta Yaşlılar Literatürdeki Bir Eksiklik Yüzünden mi Hayatını Kaybediyor?
Her Pazartesi TV5 ekranlarında canlı olarak yayınlanan Muhammet Binici İle Söz Meydanı Programına konuk olan Mikro Teknoloji ve Yazılım Yüksek Mühendisi ayrıca Yenilikci Tıbbı Cihazlar ve Teknolojileri Uzmanı Mesut Uğur tüm Dünya'yı şok edecek açıklamlarda bulundu.
- Haberi
Yer yerinden oynayacak!.. Başta Yaşlılar Literatürdeki Bir Eksiklik Yüzünden mi Hayatını Kaybediyor?

Her Pazartesi TV5 ekranlarında canlı olarak yayınlanan Muhammet Binici İle Söz Meydanı Programına konuk olan Mikro Teknoloji ve Yazılım Yüksek Mühendisi ayrıca Yenilikci Tıbbı Cihazlar ve Teknolojileri Uzmanı Mesut Uğur tüm Dünya'yı şok edecek açıklamlarda bulundu.

HABERİN VİDEOSU

 

Şok Ayrıntı!..

Mesut Uğur, Muhammet Binici'nin biz koronavirüs sürecinde şu ana kadar hayatını kaybedenler yanlış yaptığımız (tedavi) için mi hayatını kaybetti? sorusuna; 

"Yani yanlış demeyelim de 'EKSİK' olduğu için diyelim." dedi. 

 

Muhammet Binici ile Söz Meydanı Programında Muhammet Binici'nin sorularını yanıtlayan Mesut Uğur özet olarak;

 

COVID-19 ve Mikro Sirkülasyon

"Son zamanlarda pandemi şeklini alan Covid-19 hepimizin sağlığını hatta hayatını tehdit etmektedir. Dünya medyası Covid-19 vakalarına odaklanmış ve konuyla ilgili bilgi seli oluşmuştur. Ülke başkanları, bakanları, bilim insanları, gazetecileri duyduklarından, okuduklarından bir şeyler çıkarak görüş bildirmektedirler. Bilgi kirliliği hat safhaya ulaşmıştır, çaresizlikte. Çünkü bu Covid-19 dünya nüfusunun 50-60 ını etkilemesi öngörülmektedir. Tesadüf eseri girdiğim medikal sektöründe tam da bu konuyla ilgili bilgi birikimi oluşmuş. Piyasaya sunduğum Sentec Transkutan PCO2+SpO2+PR ile solunum fizyolojisini; O2C (Oxygen to See) mikro sirkülasyon monitörü ve USCOM non invazif Cardiac Output monitörü ile dolaşım fizyolojisi ve hemodinamiyi; ZOLL Intravascular Temperature Management (IVTM) sistemi ile vücudumuzun en önemli yaşamsal parametrelerinden sıcaklığın fizyolojiye etkilerini öğrenmek zorunda kalmışım. Ayrıca dışarıdan enerjiye maruz kalma olan termal travmalar ve bunların ilk yardımı başka ufuklar açtı. Termal travma nedeniyle oluşan fizyolojik süreçlerin benzerleri diğer travmalarda çok daha yavaş şekilde vücutta üretilen enerjiyle oluştuğuna tanıklık ettim, hatta keşfettim diyebilirim. Bir başka öğrendiğim konu ise alerji fizyolojisi oldu. Allergoprevent elektrostatik jeli burun girişine sürdüğümüzde alerjen, koku partiküllerinin dahi mukoza dokusuna ulaşamadığını gözlemledim. Covid-19 ile ilgili bu programda işte bu bilgi birikimi ve deneyimle bir şeyler anlatmaya çelışıuyorum Umarım istifade edilir.,

Bilmem duydunuz mu? Ambrosia diye bir bitki var. Bu bitkinin polenleri bazı insanlarda ölümcül pulmoner ödem yapıyor. Bu bitkinin poleninin mikroskop altındaki resmini görünce hemen bana corona virüs çağrışımı yaptı. Almanya, İsviçre gibi ülkelerde bu bitkiyi bahçesinde görüp koparmayan veya gerekli devlet kurumlarına bildirmeyene para cezaları var. Covid-19 da aynı şekilde pulmoner ödem ve arkasından sepsis (süper enfeksiyon) yapıyor. Ölümcül olarak benzerler. Biri kuru bir ot parçası diğeri RNA sı olan bir virüs. Sonuçları aynı. Bunu nasıl izah edeceğiz?

Hastane Rutininde Kullanılan Görüntüleme teknikleri Röntgen, Ultrason doppler, MRI. Röntgen statik bir resimdir. Damar yapısını göstermez. Ultrason doppler 1 mm çapından kalın damarlardaki kan akımını dinamik olarak görüntüler. MRI taradığı organlardaki 200 m çapından kalın damarlardaki kan akımıyla ilgili bilgi verir. Hücrelere en yakın olan kapiler yatakta damar çapları 4 µm ye kadar düşmektedir. 4-200 µm arası damar COVID-19 ve Mikro Sirkülasyon Covid-19 de micro sirkülasyon. 27.08.2020 2/11 çapları rutinde dinamik olarak ölçülüp görüntülenmemektedir. Bu bölge aşağıda damar çaplarını, yüzey alanlarını ve hacimlerini şematik olarak gösteren resimde kırmızı ile çerçevelenmiştir.

Kanımızda oksijen taşıyan hemoglobinleri barındıran eritrosit hakkında da bildiklerimizi hatırlamakta yarar var. Aşağıdaki resimde kırmızı kan hücresinin yapısı görülmekte. Disk çapı 7-8 μm, disk kalınlığı 1,5-2,5 μm. Bu hücre esnek bir hücre olduğu için kendi çapından daha dar damarlardan geçebilmektedir. Aşağıdaki resimde şematik olarak akciğerdeki alveolar ve onları çevreleyen kapilerler ve buradaki gaz değişimi şematik olarak görülmektedir. Şimdi alveolar kesecik altındaki kapileri çapını < 7 μm olarak kabul edelim. 

 

Kırmızı kan hücresi kendinden daha dar bir damardan geçerken etrafta oluşan ısıyı 37 °C kabul edelim. Travma Sonrası Mikro Sirkülasyon Fizyolojisi

 

Bağışıklık sisteminin en önemli parçası beyaz kan hücresi lökosit kanın 1 ini oluşturur. Gerektiğinde hızlıca çoğalır. Yeni bir kavram olarak yabancı cisim, diyelim bakteri veya virüs, travmasını biyolojik travma olarak tanımlayalım. Bağışıklık sistemi lökosit hızlıca travma bölgesine ulaşması lazım. Bu kanın bütün komponentleriyle beraber hızlıca akması anlamına (kan hücum etti) gelir. Yani bir hiperflow’dan ve kanın çoğu eritrosit olduğundan hiperemiden bahsetme yanlış olmaz. Bunu dışarıdan gözlemlerken kızarıklık şeklinde görmekteyiz. Ama yukarıda sıraladığımız rutinde kullanılan görüntüleme sistemleriyle görüntülenmemektedir. En belirgin hissedilen (görünen) durum termal travmadır. Dışarıdan gelen enerji hemen kızarıklık (hiperemi zonu) yapar. Eğer enerji oradan uzaklaştırılmazsa hızlı şekilde yüzeysel kapilerler vazodilate olur ve dışarıya plazma kaçar (su toplama) hatta büyük moleküllerde kaçarak staz zonunu oluşturur. Staz zonunda deri ve faysalar daha fazla genişleyemezse bu defa vazodilate olan damarlar baskıyla kapanır (kompartman sendromu) bu oluşan iskemi doku kayıplarına neden olmasın diye eskaratomi yapılır. Hala dokuda fazla miktarda enerji varsa protein yıkımıyla beraber koagülasyon zonuna yani nekroza dönüşür. 

 

Yukarıdaki resimde görüldüğü gibi dışarıdan gelen enerjiyi hızlıca emdirip uzaklaştırırsak hem staz zonunu hem hiperemi zonunu yok edebiliriz. Yani doku hasarına giden prosesi durdurabiliriz. Bunun için yüksek ısı emme özelliği olan hidrojel taşıyıcı örtüler kullanılmaktadır. Burada katı halden buhar hale geçişte çok ciddi ısı absorbsiyonu sağlanmaktadır. Ezilme, çarpma, burkulma travmaları Her çeşit travmada kızarıklık yani hiperemi görmek mümkündür. Bir şekilde hiperemi olan bölgede damarlar vazodilate olmakta ve damar içi sıvı açılan endotel hücrelerden intersiyel boşluklara sızmaktadır. Sızma sonucu şişmeler bize ödem olduğunu gösterir. Termal travmada dışarıdan gelen enerjiyle çok hızlı olan proses diğer travmalarda daha yavaş olmakta yani enerji oluşması daha yavaş olmaktadır. Covid-19 de micro sirkülasyon. 27.08.2020 4/11 Travma sonrası oluşan enerji travma bölgesini normotermiden ne kadar farklılaştırmaktadır. Bunu özellikle kafa travmalarında merak edenler olmuş ve hayvan modelinde ölçümler yapmıştır. Ve aşağıdaki neticeler çıkmıştır. Bu resimde görüldüğü gibi travma bölgesindeki sıcaklık diğer iç sıcaklık (core temperature measurement) 2 °C kadar yüksektir. Beyin sıcaklığı sağlıklı diğer yerlerden ölçülen sıcaklığa göre 0,5-1 °C yüksektir. Dışarıdan yapılan sıcaklık ölçümlerine göre beynin travma bölgesi sıcaklığı 4 °C kadar yüksek olabilmektedir. Bu endotel hücrelerin açılarak damar içi sıvının ciddi şekilde sızmasına neden olur. Yani beyin ödemi oluşur ve kafa içi basıncı artar. Decompresif kraniyotomi yapılmazsa iskemik hipoksik ensefolapati olur. 

Yukarıda anlattıklarımı nasıl modelleyebilirim diye çok okuma yaptım. Elsevier ®Kumar et al: Robbins basic pathology 8e – den yararlanarak ve mikro sirkülasyon ölçümü yaparak aşağıdaki şematik resmi oluşturdum.

Yukarıdaki görselde kompartman sentromundaki iskemide anlatılmaya çalışılmıştır. Yan taraftaki mikro sirkülasyon monitöründe iskemi oluştuktan sonra hipoksiye giden süreç gösterilmiştir. En üsteki damar yapısında endetol hücreler bir birine yapışıktır. Dışarıya sıvı kaçışı yoktur. Hidrostatik basınç = Koloid ozmotik basınç 2 ci sıradaki damar yapısı sıcaklık artışıyla vazodilate olan ve endotel hücrelerin plasma kaçacak şekilde açılmasıdır. Buradaki sıcaklık 38,3 °C kabul edilmektedir. (sepsis’e giden yolun başlangıcı) 3 cü sıradaki damar yapısı ise sıcaklığın 39,5 °C aştığı ve endotel hücrelerin eritrositin dışarı kaçacağı kadar açılmasıdır. Bu durumda intersiyel boşluklar hızlıca dolmaya başlar. 4cü sıradaki damar yapısı ise intersiyel boşluklar dolduktan sonra dışarı kaçan sıvının vazodilate olan damarı boğması durumudur. Bu iskemi olarak adlandırılır. Daha önceki 3 damar çiziminde etraf pembe iken burada mor çizilmesinin nedeni dışarı kaçan eritrositteki hemoglobinin oksijenlerini kaybetmesi ve tekrar oksijenlenmesi için akciğere gidememesini gösterir. Mevcut müfredat bu morluklara hemoraj dese de bu bir kanama değildir, sadece endotel hücre boşluklarından kaçan eritrositteki oksijensiz hemoglobindir. Oksijensiz – hipoksik ortam anaerobiktir. Tamda bazı bakterilerin çoğalması için gereken ortamdır. Bu ortamda ikincil enfeksiyon ve süper enfeksiyon denen sepsis gelişir. Sepsisin tanımına baktığımızda 38,5 °C üzeri ateş veya 33 °C hipotermi denmekte. Yüksek ateşle başlayıp günlerce süren bir durum nasıl olurda birden bire 33°C hipotermi olur? 4cü sıradaki damar yapısı bunu anlatıyor aslında iskemi nedeniyle hücrelere hem O2 sunumu 

hem de nutrisyon-glikoz sunumu yavaşlar. Yeteri kadar yakıt ve oksijen olmazsa doğal olarak hipotermi olacaktır. Tekrar Covid-19 a dönersek solunum yolundan gelen virüse immun sistem yanıtı aslında lokal kan akışı artışıdır. Tıp müfredatında ezberlettirilen immun sistemin pirojen göndererek hipatalamusu aktive ettiği, sıcaklığı artır kurgusu ve sıcaklığın virüsü yok etmek için arttı denmesine katılmıyorum. Bence sıcaklık önce kan akımının hızlandığı yerde lokal olarak artmaktadır. Sıcaklık artışının nedeni fizik yasaları sürtünmedir. Çok miktarda 8 mikron çapındaki eritrosist ve lökositin normalinden çok daha hızlı geçmesidir. Bu sıcaklık artışı kapilerleri vazodilate edip endotel hücreleri açmaktadır. Benim gözlemlerime göre Hipatalamus sıcaklığı arttırmaz aksine bir şekilde artan sıcaklığı normotermiye getirmek için uğraşır. Ülkemizde vücut ısı manipülasyonunu bilinçli şekilde yapılmasını sağladım ve 200 üzerinde vaka biliyorum. Dün Covid-19 makalelerini inceleyip meta analiz yapan Dr. Dr. John Campbell’in Youtube kanalına koyduğu şu videoyu seyrettim. Seyrettikçe kafa salladım. Müfredattaki yanlış ve eksiklikleri mutlak doğruymuş gibi anlatıyordu. Aslında tomografiye bakan biri neden akciğerin tamamı değil de sadece belirli bölgeleri buzlu cam gibi diye kendine sormalı. Eğer hipotalamus sistemik ateş artışı yapmış olsaydı homojen şekilde buzlu cam gibi lekeler olacaktı. Fakat lekeler gelişi güzel, büyüklü küçüklü dağılmış. Bu sıcaklık artışının aslında virüsün temas ettiği parankimde lokal olduğunu göstermektedir. Pekiyi tıp camiasını yanıltan ne? Sıcaklık ölçümünün dışarıdan yapılması parankim sıcaklığı ile dışarıdan ölçülen sıcaklık ölçümü arasında yukarıda trendini koyduğum hayvan kafa travması deneyinde olduğu gibi fark olabilir mi? Bence evet. Eğer virüsün ulaştığı parankimde sıcaklık ölçümü yapabilseydik sıcaklığın +2-4 °C daha fazla olduğunu görecektik. Bu durumda tomografideki gelişi güzel görünen buzlu cam görüntülerini açıklamak kolaylaşıyor. Bunlar aslında biz dışarıdan 38°C ölçtüğümüzde parankimin 40-42°C olduğunda damar dışına kaçan sıvıdan başka bir şey değil. Eğer dışarı sıvı kaçakları çok bölgeden çok fazlaysa akciğer doluyor, pnömoni hali ortaya çıkıyor. Akciğer hacminin azalması ve alveoların bu sümükümsü sıvıyla sıvanması O2 ve CO2 değişimini zorlaştırıyor. Oksijen satürasyonu düşüyor ve mekanik ventilatör ihtiyacı ortaya çıkıyor. Bu hafta Avustralya’da Kardiyolog Prof. Dr. Rob Philips’in verdiği bir webinara katıldım. Kendisinin mucidi olduğuğu USCOM Ultrasound Cardiac Output monitörün Wuhan’daki Covid-19 vakalarında hemodinamiyi düzeltmek için kullanıldığını ve tavsiye edildiğini söyledi. Akciğerden çok kardiovascular sistem etkileniyor, miyokard kasları oksijensiz kalınca hemodinami bozuluyor dedi. Demek ki O2 satürasyonunun düşmesi miyokart kaslarını güçsüzleştirip kalbin pompalama fonksiyonlarını etkiliyormuş. Bu durum bana körleri bir filin yanına getirip dokundurmuşlar ve neye dokunduklarını sorunca hiç biri fil diyememiş, hepsi dokunduğu yerle alakalı bir şey söylemiş durumunu hatırlattı. Göğüs hastalıkları başka bir şey söylüyor, İmmünoloji ve enfeksiyon başka bir şey söylüyor, kardiyolog başka bir şey söylüyor. Hepsi kendi öğrendiğini söylüyor. Tıbbın en önemli görevi koruyucu hekimlik yaparak düzeltilmesi, tedavisi zor durumları engellemektir. Önce bekleyelim görelim hasta olursa veya hastalık ilerlerse tedavi ederiz demek yanlış ve pahalı olduğu gibi morbiditeyi ve mortaliteyide arttırmaktadır. Kovid ateşiyle ilgili NHS nin tedavi protokolüne buradan bakabilirsiniz. (https://www.nhsinform.scot/illnesses-and-conditions/infections-andpoisoning/fever-in-adults)

Şimdi kendi kendimize soralım: Ateş-vücut sıcaklık yaşamsal parametresi mesela hemoglobinin oksijene doyumu SpO2 parametresinden veya nabız parametresinden daha mı önemsiz? Çünkü diğerlerini sürekli ölçerken sıcaklığı arada sırada ölçüp not ediyoruz. Kesinlikle değil. Çünkü sıcaklık kapilerdeki endotel hücrelerin davranışını belirliyor, yükselmesine müsaade edilmemeli. Yukarıda NHS de yazılan protokolde endotel hücrelerin davranışına hiç değinilmemiş bile. Sürekli sıcaklık takibi yapılması gerektiği yazılı değil. Ülkemizde filyasyon sistemi çalışıyor. Biri tanı alınca son zamanlarda kimlerle temas halinde olduğu öğreniliyor ve onlara da test yapılıyor. Hiçbir semptom göstermeyen insanlar pozitif çıkıyor. Bunlar bazı ilaçlar verilerek evlerine gönderiliyor. İşini ciddiye alan aile hekimleri telefon edip kişinin durumunda değişiklik olup olmadığını soruyorlar. Ateşin çıkarsa verdiğimiz ateş düşürücüleri içersin diyorlar. Solumakta zorlanırsan ve öksürüğün artarsa bize haber ver hastane yatışını yaptıralım diyorlar. Hastane rutininde Sars-Co2 pozitif çıkanların BT lerine bakıp akciğerde tutulum var mı izlyorlar. Akciğerde tutulum yoksa seninki galiba bakteryel kaynaklı, şu antibiyotiği iç diyorlar. Şansın varsa hafif atlatırsın bazıları hafif atlatıyor şansın yoksa hastanelik olursun deniliyor. Yukarıda izah ettiğim akciğer dokusundaki yüksek ateşten ve bu sıcaklık artışının sonuçlarından kimse bahsetmiyor. 

Yani sadece bulaş olmuş ve hiçbir semptomu olmayanın hasta olması engellenmeye çalışılmıyor. Enflamatuar yanıttan bahsediyorlar ama bunun normal sıcaklıktan kaç derece fazla olabileceği ve bu sıcaklık artışının endotel hücreler üzerindeki etkisi anlatılmıyor. Kapilerlerin cidarındaki endotel hücrelerin 37°C nasıl, 38 °C nasıl 39 °C ve >40°C nasıl davranacağı anlatılmıyor. Damar içi sıvının dışarı kaçma şartları anlatılmıyor. Damar dışına kaçan eritrositlerin hemoglobinleri oksijeni kaybedeceği, anaerobik hipoksik bir ortam oluşacağından bahsedilmiyor. Sepsis gibi süper enfeksiyonların viral kaynaklı değil damar dışına kaçan sıvının hipoksik olmasından kaynaklandığı ya tasavvur edilmiyor veya söylenmiyor. Termal travmada dışarıdan gelen ısıyı emdirince ne hiperemi kalıyor ne doku hasarlanıyor ne ağrı ve acı kalıyor. Yani yanık yarası oluşmuyor, tedavisine gerek kalmıyor. Şimdiye kadar kendimde ve yakınlarımda ezilme, burkulma ve cerrahi travma sonrası etkin şekilde travma bölgesi ısısını emdirince şişme-ödem, morarma, acı ve ağrı olmuyor. Tedaviye ihtiyaç kalmıyor. Bana göre Sars-co2 virüsü vücut tarafından yabancı cisim olarak algılanınca oraya kan hücum ediyor ve sıcaklık artışı oluyor. Bu artış kapiler damarları genişletiyor ve damar içi sıvı dışarı kaçıyor ve hastalık bu şekilde ortaya çıkıp şiddetleniyor. Ortaya çıkan hastalığın tedavisi zor ve pahalı. Eğer test pozitif çıkınca diğer travma ilkyardımında olduğu gibi virüs temas noktalarını soğutursak hastalık oluşmayacaktır ve tedaviye gerek kalmayacaktır. Tüm fizyolojik ve biyolojik proses akciğer dokusunda olduğuna göre orayı dışarıdan nasıl soğutacağız? Zannedildiği kadar zor değil. Kan oraları da dolaşıyor. Kanın fazla ısısını emersek ve akciğer dokusuna daha düşük sıcaklıkta kan gönderirsek hastalığı engelleme amacımıza ulaşırız. Henüz hasta olmamış veya hastalığı yeni başlamış bir kişinin kanını en ucuz ve basit olarak nasıl soğutabiliriz? Büyük kan damarları eklem bölgelerinde yüzeye yakındır. Bu damarların geçtiği yerlere ıslak kompres uygulamalıyız. Biraz su emecek kalınca bir pijama ıslatılarak giyilebilir. Yatak ıslanmaması için sıvı geçirmez alezle yatak korunabilir. Cilde temas eden pijamadaki su molekülleri buharlaşacaktır. Bu buharlaşmayı sağlayacak ısı deriden ve damarların içinden geçen kandan emilecektir. 

Eğer ateş semptomu verilen ateş düşürücülere ve ıslak kompresle ısı emmeye rağmen devam ediyorsa sudan 4-5 kat fazla ısı emme kapasitesi olan yanık ilkyardımında kullanılan hidrojel ürünler kullanılmalıdır.

Buna rağmen sıcaklık düşmüyorsa o zaman kasıktan geçen ana toplar damara ısı değişim kateteri takılarak kan en hızlı şekilde normo termiye indirilip kontrollü şekilde sıcaklık sabit tutulmalıdır. 

 

COVİD19 da akciğer dokusunda damar dışına sıvı kaçışını engellediğimizde ciddi yatışlı bir tedaviye gerek kalmayacaktır. Bazılarımız varsın sen hafif geçirdin desin. Her şey bizim elimizde. Korkmaya panik olmaya gerek yok. 10-15 gün içinde ıslak komprese gerek kalmıyor. Vücut kendi kendini yönetiyor ve başkalarına bulaştırmayacak duruma geliyor. Test negatif çıkıyor.

Mesut Uğur, Muhammet Binici'nin biz koronavirüs sürecinde şu ana kadar hayatını kaybedenler yanlış yaptığımız (tedavi) için mi hayatını kaybetti? sorusuna;

"Yani yanlış demeyelim de 'EKSİK' olduğu için diyelim." dedi. 

 

Kaynak: Editör:
Etiketler: Yer, yerinden, oynayacak!.., Başta, Yaşlılar, Literatürdeki, Bir, Eksiklik, Yüzünden, mi, Hayatını, Kaybediyor?,
Haber Videosu

Web Tv'de Görüntüle

Bu videoyu yorumlamak ve paylaşmak için ayrıca tıklayın.

Yorumlar
Haber Yazılımı