|
||
Peru Hükümeti, Cinsiyet Değişimi İsteyenleri 'Akıl Hastası' Olarak Sınıflandırdı | ||
Muhammet Binici'nin "Ben Kimim? Silik Yüzlerin ve Kanadı Kırık Kuşların Hikayesi" adlı eseri, eşcinselliğin doğuştan gelen bir kimlik değil, sonradan meydana gelen ve tedavi edilebilir bir psikolojik rahatsızlık olduğunu iyileşip asli fıtratlarına dönen eşcinsellerin itiraflarıyla tanımlıyor. Prof. Dr. Hasan Fehim Üçışık, Binici'nin eserinin akademik düzeyde önemli bir katkı olduğunu vurgulayarak, çalışmanın uluslararası düzeyde geniş kitlelere faydalı olacağına inandığını dile getirdi. Peru'da yaşanan İstanbul Sözleşmesi'ne tepki ve LGBT bireylerin "akıl hastası" olarak sınıflandırılması tedavi edilmeye başlanması yine Peru'nun cinsiyetin erkek ve kadından oluştuğunu açıklaması gibi gelişmelerin Binici'nin eserinden sonra olduğunun altını çizdi. İşte detaylar!.. | ||
BENİM AİLEM Haberi | ||
|
||
|
||
Prof. Dr. Hasan Fehim Üçışık, Muhammet Binici'nin Eserine Öyle Bir Örnekle estek Verdi ki İşte Detaylar!..
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine göre, aile, toplumun tabii ve temel unsurudur; toplum ve Devlet tarafından korunur; evlilik çağına varan her erkek ve kadın evlenmek ve aile kurmak hakkını haizdir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre, evlenme çağına gelen her erkek ve kadın, evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, “her erkek ve kadının” evlenme ve aile kurma hakkı bulunduğunu belirtmekle, bizce, erkek ve kadınların, istisnasız olarak, hepsinin evlenebileceğini ve insanlar arasında, sadece, erkek ve kadın şeklinde cinsiyet ayırımı olduğunu, başka bir cins bulunmadığını kabul etmiştir.
İstanbul’da 11.05.2011 tarihinde imzalanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) ise, bazı hükümlerinde, tanımlamaksızın, cinsel yönelim terimine yer vermiş ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olarak, kadın ve erkek eski ve yeni eşlerin dışında partnerler de olabileceğini kabul ederek aynı cinsten iki kişinin evlenmesine imkân tanımıştır.
İstanbul Sözleşmesi, amacını, kadınları her türlü şiddetten korumak, kadınlara yönelik şiddet ve “aile içi” şiddeti önlemek, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınlar ile erkekler arasındaki temel eşitliği teşvik etmek şeklinde, kapsamını ise bu Sözleşme, aile içi şiddet dahil olmak üzere, kadınları orantısız biçimde etkileyen her türlü şiddet için geçerlidir şeklinde belirtmiştir.
Anılan Sözleşmenin tanımlar başlıklı düzenlemesine göre, aile içi şiddet, eski veya şimdiki eşler veya partnerler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik şiddet eylemi; toplumsal cinsiyet ise, kadınlar ve erkekler için toplum tarafından uygun görülen roller, davranışlar, eylemler ve niteliklerdir. Tanımlar başlıklı düzenlemede, partnerlere ilişkin bir açıklama bulunmamaktadır.
İstanbul Sözleşmesinin Temel Haklar, Eşitlik ve Ayırım Gözetmeme başlıklı düzenlemesine göre, mağdurların haklarını korumaya yönelik önlemler başta olmak üzere bu Sözleşme hükümlerinin, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, cinsel kimlik, medeni hal veya başka statüler temelinde herhangi bir ayırımcılık olmaksızın uygulanması Taraf Devletlerce güvence altına alınmıştır.
İstanbul Sözleşmesinde, cinsel yönelim ve partner terimlerine, tanımlanmaksızın ve Sözleşmenin başlığına ve amacına aykırı olarak, uygulama konusundaki bazı hükümlerde yer verilmesi, bizce, bu Sözleşmenin de insanların yalnızca kadın ve erkek şeklinde iki cins olduklarını, hiç kimsenin doğuştan eşcinsel olmadığını kabul ettiğini göstermektedir.
Bizce, İstanbul Sözleşmesi, partner kavramıyla, halen bazı ülkelerde olduğu gibi, aynı cinsten kişiler arasındaki evlilikleri ve evlilik dışı birliktelikleri kapsaması, aile dışı ilişkileri evlilikle eşdeğer sayması ve toplumun değerlerine aykırı hükümleri dolayısıyla, bir erkek ve bir kadının aile kurabileceğini kabul eden İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırıdır.
Değerli araştırmacı gazeteci ve yazar Muhammet Binici, “Ben Kimim? Silik Yüzlerin Ve Kanadı Kırık Kuşların Hikayesi” adlı eserinde, eşcinselliğin doğuştan gelen bir kimlik değil, sonradan meydana gelen ve tedavi edilebilir bir psikolojik rahatsızlık olduğunu ve bu rahatsızlıktan kurtuluşun nasıl olabileceğini, çok sayıda uzman görüşü ve bu rahatsızlığı atlatmış bulunan yüzlerce kişinin itiraf ve beyanlarıyla ortaya koymuştur.
Muhammet Binici’nin yıllarca süren araştırmasının yayınlanmasından sonra Güney Amerika ülkelerinden Peru’da Muhammet Binici’nin tespit ve görüşleri doğrultusunda gelişmeler olmuştur.
Peru’da İstanbul Sözleşmesi toplumsal tepkiyle karşılanmış, önce okul kitaplarındaki toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin ifadeler yasaklanmıştır.
Peru Devlet Başkanı Dina Boluarte, Mayıs 2024’te, LBGT’yi “akıl hastası” sınıfına koyduklarını ve bu kişileri ücretsiz tedavi edip topluma kazandıracaklarını ilan etmiştir (ahaber com.tr).
Peru Hükümeti, bir Kararname ile, cinsiyetini kendi kararıyla değiştiren ve ne kadın ne de erkek cinsiyetine dahil olmadığını iddia eden kişileri “akıl hastası” olarak sınıflandırmıştır. Peru Sağlık Bakanlığı, ülkede halk sağlığı hizmeti sunan kuruluşların, anılan Kararnameye dayanarak, “akıl sağlığını iyileştirmeye yönelik tıbbı müdahale” yapabileceğini belirtmiştir.
Muhammet Binici’ye, 8 yıl süren, fevkalade başarılı çalışmasının ürünü olan ve uluslararası düzeyde geniş kitleler için çok yararlı sonuçlar vereceğini umut ettiğim bu değerli yayını dolayısıyla tebriklerimi sunuyorum. |
||
|
||
Etiketler: Peru, Hükümeti,, Cinsiyet, Değişimi, İsteyenleri, 'Akıl, Hastası', Olarak, Sınıflandırdı, |
|
||
|