Türk Hukukçularından Tarihi İnisiyatif! Uluslararası Adalet ve İnsan Hakları Mahkemesi Kuruluyor mu?!
Muhammet Binici'nin Hazırlayıp Sunduğu Gece Ajansı programında Av. Faruk Keleştimur uluslararası hukuk, soykırım suçları ve insan hakları ihlalleri konularına dair önemli açıklamalarda bulundu. Programda öne çıkan konulardan biri ise Adalet Bakanı Yılmaz Tunç liderliğinde gündeme getirilen yeni yargı reformu oldu. İşte, programda yapılan açıklamalara göre reformun kapsamında öne çıkan değişiklikler ve programdan ayrıntılar...
GÜNDEM Haberi
Hukuk ve Fikir Platformu Başkanı Avukat Faruk Keleştimur, Muhammet Binici’nin Hazırlayıp sunduğu Gece Ajansı’na konuk oldu. Programda, uluslararası hukuk, soykırım suçları ve dünya genelindeki insan hakları ihlalleri gibi önemli konular ele alındı.
Keleştimur, programda özellikle Doğu Türkistan ve Filistin’deki zorla toplama kampları, soykırım iddiaları ve uluslararası hukukun işlevselliği konularında detaylı bir açıklama yaptı. Ayrıca, Londra’da kurulan Uygur mahkemesinin işleyişi, uluslararası hukukun güvenilirliği ve işlevselliği üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Program süresince Keleştimur, dünya genelindeki insan hakları sorunlarına odaklanarak uluslararası hukukun mevcut durumunu eleştirdi. Türkiye’nin bu konuda daha etkin bir rol oynaması gerektiğine vurgu yaparak, özellikle İsrail’in Filistin’de işlediği suçlarla ilgili olarak Türkiye’de bir mahkeme kurulabileceği önerisinde bulundu. Muhammet Binici ise 84 milyon adına teşekkür ederek, hakim, savcı, akademisyen ve tüm avukatları bu fikre destek olmaya ve bu konuda çaba sarf etmeye davet etti.
Türk Hukukçularından Tarihi İnisiyatif Uluslararası Adalet ve İnsan Hakları Mahkemesi Kuruluyor mu”
Keleştimur, Türk hukuk camiasına, dünya genelinde yaşanan soykırım suçlarına karşı bir tepki olarak, “Uluslararası Adalet ve İnsan Hakları Mahkemesi“ni kurma önerisinde bulundu. Keleştimur, “Hukukçular, bu mahkeme aracılığıyla, özellikle Filistin ve Doğu Türkistan’da hatta dünyanın dört bir yanında yaşanan insan hakları ihlallerini detaylı bir şekilde inceleyip kamuoyuna sunabileceklerini soykırımcıların, işgalcilerin maskesini düşürebileceklerini ifade etti.
Keleştimur, Muhammet Binici’nin hazırlayıp sunduğu gece ajansında yaptığı açıklamada, mahkemenin neden kurulması gerektiğini, amacını ve işleyiş şeklinin nasıl olması gerektiğini şu şekilde açıkladı: “Bugün dünyada sahipsiz kalan soykırım suçlarına karşı bir duruş sergilemek istiyoruz. Bu mahkeme, özellikle Filistin ve Doğu Türkistan’da yaşanan zulümleri detaylı bir şekilde inceleyecek, delilleriyle birlikte dünya kamuoyuna sunacak ve uluslararası hukuk çerçevesinde sorumluları tespit etmeye çalışacaktır.”
Mahkemenin, kurulur ise soykırım suçunu manevi varlığı da içine alacak şekilde tanımlayan bir perspektifle hareket edeceği belirtildi. Bu çerçevede, Filistin’de ve Doğu Türkistan’da yaşayan toplulukların kültürel ve manevi varlıklarının ortadan kaldırılmasıyla ilgili insan hakları ihlalleri ayrıntılı bir şekilde incelenecek.
Ayrıca Keleştimur, mahkemenin kuruluşunu destekleyen Türk hukukçularının, dünya genelinden uluslararası hukuk profesyonellerini bir araya getirerek güçlü bir platform oluşturulması gerektiğini vurguladı. Mahkemenin, dünya genelindeki soykırım suçlarına karşı bir ses olma potansiyeline sahip olacağı ve Türkiye’nin bu alandaki boşluğu doldurma çabasının da yerine getirilebileceğini ifade etti.
Öte yandan Keleştimur, mahkemenin adının “Uluslararası Adalet ve İnsan Hakları Mahkemesi” olarak belirlenmesi Türkiye’de “yanlış anlaşılabileceği” gerekçesiyle değiştirilebileceğine dikkat çekti. İsminin farklı da belirlenebileceğini ifade ederek Mahkemenin kuruluş aşamasında, dünya genelinden birçok namuslu hukukçu, devlet adamı ve bürokratın yer alması için çalışmalar yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Bu tarihi inisiyatif, gerçekleşir ise Türk hukuk camiasının soykırım suçlarına karşı uluslararası alanda daha etkin bir rol oynamak ve insan hakları ihlallerine karşı güçlü bir duruş sergilemek amacıyla attığı önemli bir adım olarak kayda geçecek.
Gece Ajansı programında, kadının beyanının yasal süreçte daha önce nasıl değerlendirildiğine odaklanıldı. Programda, kadının veya erkeğin beyanının pozitif ayrımcılık olarak anlaşıldığına dikkat çekildi. Kadın veya erkeğin beyanının sadece “beyan” olarak değerlendirilmesinin, pozitif ayrımcılığı ortadan kaldıracağına vurgu yapıldı.
Ancak, sonraki süreçte kadın beyanının kaldırılıp kadının kanıtının getirilmesinin, kadının cinsiyetinin belirtilmesinin pozitif ayrımcılığa neden olabileceği ve karşı cinsiyette artırılmış öfkeye dönüşebileceği belirtildi. Kadın beyanı ya da erkek beyanı ayrımı yapılmadan, kanıtın sadece “kanıt” olarak değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Neden kadının özel olarak vurgulandığı sorusuyla pozitif ayrımcılığın bir şekli açığa çıkarılarak konu deşifre edildi.
Gece Ajansı’nda ele alınan konulardan biri olan yeni yargı reformu, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un öncülüğünde gündeme getirilen kapsamlı bir düzenlemeyi içeriyor. Reform, adalet sistemindeki bazı eksiklikleri gidermeyi amaçlıyor. Programda yapılan açıklamalara göre, reform kapsamında öne çıkan bazı değişiklikler şunlar:
Cezasızlık Algısıyla Mücadele
Yeni düzenleme ile cezai yaptırımların etkinliği artırılmaya çalışılıyor. Özellikle hapis cezalarının, toplumda cezalandırıcı etki yaratması ve cezaya olan güveni tesis etmesi hedefleniyor.
Denetimli Serbestlik Süresinde Değişiklik
Hapis cezalarının kısa süreli olması durumunda denetimli serbestlik süresinde düzenleme yapılması planlanıyor. Bu sayede mahkumların topluma daha çabuk adapte olmaları amaçlanıyor.
Uzlaşma Sürecine Yeni Düzenlemeler
Yargılama sürecinde uzlaşma, yeni düzenleme ile daha etkin hale getirilmeye çalışılıyor. Özellikle belirli suçlarda mağdurlar ile sanıklar arasında uzlaşma sağlanması, cezai yaptırımların yanında tazminat ve diğer hakların da göz önüne alınmasına yönelik adımlar atılıyor.
Diğer taraftan, sosyal medya hakaretleri konusunda ise öne çıkan bir diğer gelişme, “ön ödeme” kavramının gündeme gelmesi. Bu durum, şu potansiyel sorunları beraberinde getirebilir:
Ön Ödeme ile Ceza Algısı
Sosyal medya hakaretlerinde öne çıkan ön ödeme, mahkemeye gitmeden önce suçlunun bir miktar ödeme yapmasını öngörebilir. Ancak bu durum, ceza sistemiyle ilgili algıları etkileyebilir ve adalete güven konusunda soru işaretleri doğurabilir.
Ön Ödemenin Adaleti İşlevsiz Kılması
Ön ödeme, suçlu tarafından bir tür ceza olarak algılanabilir ve gerçek adaletin yerine geçebilir. Bu durum, suçlunun sorumluluğundan kaçmasına neden olabilir.
Zenginlikle Bağlantılı Adaletsizlik
Ön ödemenin miktarı, kişinin ekonomik durumuna bağlı olarak değişebilir. Bu durum, varlıklı kişilerin haksız hakaretler konusundaki sorumluluklarından daha kolay kurtulabileceği algısına yol açabilir.
Ön Ödemenin Suçluluk Kabulü Anlamına Gelmesi
Suçlu, ön ödeme yaparak suçlu olduğunu kabul etmiş gibi algılanabilir. Ancak bu durum, suçun mahkeme tarafından değerlendirilmeden çözülmesi anlamına gelebilir.
Bu gelişmelerle birlikte, yeni yargı reformu ve sosyal medya hakaretleriyle ilgili öne çıkan konular, toplumda geniş bir tartışma ve değerlendirme sürecini başlatmış durumda Çünkü:
Yeni Yasa Değişikliğiyle Hakaret Suçunun Ön Ödeme Kapsamına Alınması Tartışma Yaratıyor
Hakaret Suçuna Yeni Yasa Değişikliği ile Parayı Yatıran, Herkese İstediği Gibi Hakaret Mümkün Olacak mı? Sorusunu Akıllara Getiriyor
Yapılan yeni yasa değişikliği, hakaret suçunu ön ödeme kapsamına alarak toplumda geniş yankı uyandırdı. Değişiklikle birlikte, belirli bedelleri hazineye yatıran bireylerin istedikleri kişiye, dine, ideolojiye hakaret etme hakkı kazandığı ifade ediliyor.
Yasa değişikliğine göre belirlenen bedellerin başsavcılıklara yatırılması durumunda:
Gerçek kişiye hakaret: 9.000,00 TL
İslamiyete ve İslam’ın emir ve yasaklarını anlatanlara hakaret: 36.000,00 TL
İslamiyete göre müslümanların kutsal saydığı değerlere hakaret: 36.000,00 TL
Ortalık yerde dilediğinize hakaret etmek: 10.500,00 TL
Hakareti basın yayın yoluyla istediğiniz kişiye, ideolojiye, dine ulaştırmak: 12.000,00 TL
Bu bedellerin ödenmesiyle birlikte kişiler, Atatürk dışında kalan herkese ve her şeye istedikleri gibi hakaret edebilir haline mi geliyor sorusunu akıllara getirdi. Bu durum, toplumda çeşitli endişelere ve eleştirilere neden olurken, haksız hakaretlerin sorumluluktan kaçma imkanı tanıdığı ifade ediliyor. Yeni yasa değişikliğinin toplumsal dinamiklere ve ifade özgürlüğüne etkisi büyük bir tartışma konusu olarak ön plana çıkıyor.
Muhammet Binici’nin hazırlayıp sunduğu “Gece Ajansı’nda programın sonunda Keleştimur, Abdürrahim Karakoç’tan bir şiir seslendirdi. Şiirde, yaşanan hukuki ve toplumsal konulara dair derin bir düşünsel atmosfer oluşturularak izleyicilere veda edildi.
Gece Ajansı, Muhammet Binici ve Keleştimur’un açıklamaları ile hukuk, fikir ve insan hakları konularına duyarlı olan izleyiciler tarafından ilgiyle takip edildi.