|
||
GÜLÜMSEMESİNE MASKE BİLE ENGEL OLAMADI!. UTANDIRDI! BİR ÇOCUK DİRENDİ VE KAZANDI!.. | ||
Gunef ATEŞ, 11 yaşında!.. O daha küçük bir çocuk. Gunef ATEŞ maske takmayacağım dedi. Okuldaki idareciler, öğretmenler ve en son ilçe Milli Eğitim Müdürü Gunef’e maske takmadığı için uyarı da bulundu. Direniş okula polis gelmesine kadar gitti. Gunef yapılanları Çocuk Polisi şubesinde anlattı. Yılmadı, pes etmedi kazanan 11 yaşındaki Gunef ATEŞ oldu. İşte Ayrıntılar!.. | ||
GÜNDEM Haberi | ||
|
||
|
||
Gunef ATEŞ, 11 yaşında daha O daha küçük bir çocuk. Gunef ATEŞ maske takmayacağım dedi. Okuldaki idareciler, öğretmenler ve en son ilçe Milli Eğitim Müdürü Gunef’e maske takmadığı için uyarı da bulundu. Direniş okula polis gelmesine kadar gitti. Gunef yapılanları Çocuk Polisi şubesinde anlattı.
5gvirusnews'in haberine göre;
Plandemiye karşı ailecek direnme kararı aldılar. En çok zorluk çeken 11 yaşındaki Gunef ATEŞ oldu. Okuldaki idareciler, öğretmenler ve en son ilçe Milli Eğitim Müdürü Gunef’e maske takmadığı için uyarı da bulundu. Direniş okula polis gelmesine kadar gitti. Gunef yapılanları Çocuk Polisi şubesinde anlattı.
Ama bugün Günef’in annesi Sultan ATEŞ okuldan bir yazı aldı. Bir ilkokul öğrencisine okulu dar eden, kanunsuz emirlerle mobing uygulayan Okul Müdürü, Gunef ATEŞ’e verilen uyarıya karşı 19 sayfa verilen hukuksal, bilimsel bir itiraz karşısında 180 derece döndü. Okul Müdür imzalı o yanıt; “incelenmiş itiraz yeterli görülmüş olup Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmenliği gereğince verilen 'UYARI' yaptırımı kaldırılmıştır.” İyi ki varsın sevgili Gunef ATEŞ, yapılması gereken senin gibi direnip hakkını aramaktı.
DAHA ÖNCE NE OLDU? İŞLER BU DURUMA NEDEN GELDİ?
ATEŞ AİLESİNİN BÜYÜK DİRENİŞİ!OKUL MÜDÜRÜ MASKE TAKMAYAN 11 YAŞINDAKİ ÇOCUK İÇİN POLİS ÇAĞIRDI
5gvirusnews Haber Merkezi Adana / 6 Nisan 2022
Okul idaresi Şehit Yunus Uğur Orta Okulu’nda maske takmayan 11 yaşındaki bir kız öğrenci için iki kez polis çağırdı!
Babası 5. Sınıf öğrencisi 11 yaşındaki Günef ATEŞ’in, “Sosyal Mesafe Kurallarına uymadığı ve maske takmadığ" gerekçesi ile verilen uyarı cezasına 19 sayfa dilekçe vererek itiraz etti.
Bugün velisi tarafından okula verilen dilekçede, İnsan hakları açısından Çocuk hakları ayrı ve öncelikli bir konu olduğunu hatırlatılarak, Günef ATEŞ’e yapılan mobingin bir eğitim alanında yapılamasının kabul edilir bir sağlık gerekçesi olmadığı belirtildi.
Öğrencinin babası Can Behram ATEŞ, biz çocuklarımıza yanlışa karşı koymaya öğretiyoruz. Çocuğumun okuldaki kararını ailecek aldık . Daha önce okula bir dilekçe vererek, Günef ATEŞ’in okulda maske takmayacağını,PCR Test ve aşı olmayacağını bildirdik. Bunun üzerine okulda edebiyat öğretmeni hariç çocuğumuz yoğun bir baskı gördü. Tutanaklar tutuldu, okula polis çağrıldı. Yapılanlara karşı eşim şikayetçi oldu ve poliste ifade verdi. Bunun üzerine Çocuğum Günef ATEŞ’in Savcı talimatı ile çocuk şubeden ifadesi alındı. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, çocuğumuz rehber öğretmen ile diğer öğretmenleri tarafından “maskenin faydaları” anlatılarak ikna edilmek istendi .
Günef’in dün annesi Sultan ATEŞ Omdusman Kamu Denetçiliği Kurumundan arandı. Gelişmeler hakkında bilgi aldılar. Bugün de Günef arandılar, anne ve baban, “aşı karşıtı” mı diyerek soru sordular! Bugün dilekçe vermek için okula giden Sultan ATEŞ okula da yine polislerle karşılaştı. Okul dediysek Üniversite değil, ilkokul!
Günef ATEŞ’in ailesi tarafından bugün verilen itiraz dilekçesi;
İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNE SEYHAN-ADANA 06.04.2022
İTİRAZA KONU “UYARI” DİSİPLİN CEZASINA İLİŞKİN DİSİPLİN KURULU KARARI, Tarih :31.3.2022 Sayı :198.99.47049415 Karar Sayısı :1 Karar Tebliğ Tariihi:04.04.2022
İTİRAZ EDEN :CAN BEHRAM ATEŞ GUNEF ATEŞ’İN VELİSİ Vatandaşlık No:22736441032 Adres:Yeşiloba mah.46212 sok.ZincirlibağlarToki DG15Zemin katNo1 Gunef Ateş’in Sınıfı:5G, Okul No:128 KONU :Yukarıda referans bilgileri verilen, “Sosyal Mesafe Kurallarına uyulmadığı ve Maske takmadığı” gerekçesi ile verilen kınama cezasına ilişkin itiraz
AÇIKLAMALAR
1-Velisi olduğum Gunef Ateş’e “Sosyal Mesafe Kurallarına uyulmadığı ve Maske takmadığı” gerekçesi ile verilen UYARI cezasını kabul etmiyoruz. Disiplin cezası hukuka uygun değildir. Bu Gunef’in ailece de desteklediğimiz kendi kararıdır. Kimseye zorlamamış ve başkalarına zarar verici bir davranışta da bulunmamıştır.
Bu şekilde bir ceza verilmesi hukuka uygun değildir. Cezaya konu fiilin yer ve zaman belirtilerek, ne şekilde suç oluşturduğunun tespiti gerekir. Kimseye istek dışı yakınlaşmamıştır. Kaldı ki, koşan, oynayan çocukların maskeyle bunu yapmaları, ellerine alıp dolaşmaları, çok daha vahim bir bulaş riskine sebep olmaktadır.
Suç olduğu iddia edilen fiilin ve takdir edilen cezanın dayandığı yasa, yönetmelik ve diğer mevzuatın ayrıntılı bir şekilde tarafımıza bildirilmesi gerekir.
2-Gunef’e karşı yapılan mobing onun arkadaşları ile sosyal ilişkisi, bu anlamda psikolojisi açısından sorun oluşturacak nitelikte, ayırımcılık, aşağılanma ve dışlanma duygusuna sebep olacak hukuk dışı, Pedegoji ve Psikoloji kurallarına aykırı bir tutumdur.
Kendi mantık kurgusu içinde maske takılıyorsa Sosyal mesafe ye ne gerek var. Sosyal mesafe varsa Maske’ye ne gerek var. Kaldı ki, bu konunun artık gündemden kalkmış olması gerekir. Parti kongreleri, sportif faaliyetler ve gösterilerde uygulanmayan bir kural neden okulda uygulansın. Bu uygulama tıbbi açıdan esasen “sürü bağışıklığı” denen tabii bağışıklığı sürecini engelleyen bir tutumdur.
a-) Bu bir çocuktur. İnsan Hakları açısından Çocuk hakları ayrı ve öncelikli bir konudur. Pedegoji ve Psikoloji kuralları ihlal edilerek, Sosyolojik açısından topluluk içindeki saygınlığı konusunda Çocuğumuzun kişilik hakları ihlal edilmiştir. b-) Çocuğumuzun sağlık hakları ihlal edilmiştir. Çünkü cezalandırıldığı konu, sağlığı koruyan değil ve bozan bir uygulamanın dayatılmasıdır. Çocuklar korku pandemisi ile pasifize edilmekte, kendi aralarındaki yakınlaşma engellenerek serotonin salgısı sınırlandırılmaktadır. Uzaklaşma yolu ile tedirgin ve korku psikoloji pompalanmaktadır. Hatta her gün yayınlanan ölüm rakamları ile ölüm korkusu topluma enjekte edilerek karamsarlıkları artırılmaktadır. Maske sadece ağzı değil, burnu da içine alınacak şekilde uygulanmaktadır. Bu ağız ve burun gibi ayrı ve fonksiyonları farklı organı tek kanala bağlaması FITRATA AYKIRI bir durumdur. Kısa/Geçici bir süre için zorunlu hallerde sınırlama olacağı kabul edilecek olsa bile, sürekli ve uzun zamana bağlı bir şekilde uygulanamaz. Öte yandan sağlık açısından, nefesle verilen sıcak hava burun kıskacı arasından göze üflenmektedir ki, Retina sertleşmesi, gözde yanma, batma, kızarıklığa sebeb olan sağlıksız bir durumdur. Bu durum yakın gelecekte bu sebeple katarakt, görme bozukluğu, bulanıklığı gibi rahatsızlıklara sebep olmaktadır. Aynı şekilde Öksürme korkusu çocuklarda boğazlarını temizleme ihtiyacını engellemekte, boğaz kaslarında gevşemeye sebep olmakta bu da yutkunma refleksinde bozukluğa kaynaklık etmektedir. c-) Bu durum aynı şekilde eğitim hakkının engellenmesi anlamına gelmektedir. Çocuğumuzun dışlanması, cezalandırılması, başarısını riske sokacak ve onu arkadaşları arasında yalnızlaştıracaktır. d-)Bu hukuk bir işlem olması yanında ayrıca hem çocuğa, hem de ailesine karşı bir mobingtir. Çocuğuma psikolojik baskı yapılmış, mobing uygulanmış, arkadaşları arasında küçük düşürülmüş, psikolojik ve pedegojik açıdan suç işlenmiştir. Biz ailece ve yakın arkadaş çevremiz olarak bu dayatmaya karşı direnmekteyiz. Hal böyle olunca çocuğumuz AİLE ve OKUL arasında bir ikilemde kalmaya zorlanmıştır. Bu durum sağlıklı ve mantıklı bir neslin yitirilmesinin önünde ciddi bir handikap oluşturmaktadır.
4-İnsanlar, dini, vijdani, ahlaki, siyasi, ideolojik kanaat farklılıklarına sahip olabilir. Ortada bir çok açıdan tartışmalı olan bir durum sözkonusudur. Bu konuda farklı görüş sahibi bilim adamları, siyasi partiler, meslek örgütleri vardır. Biz kimseye baskı yapmıyoruz ve kimsenin de bize baskı yapma hakkı yoktur. Uyarı gereken durumlarda ise konunun hukuki dayanağı ile birlikte, efradına cami, ağyarına madi olacak şekilde değerlendirilmesi ve karşı görüş ve itirazların dinlendikten sonra bir karar verilmesi gerekir. Bu usule dikkat edilmemiştir. Genel ahlak, kamu düzeni, kamu güvenliği, genel sağlık açısından sorun oluşturan bir durum yok. Çocuğum hasta değil ve esasen maske zorunluluğu da, aşı, PCR testi olayında olduğu gibi, usulüne göre onanmış bir mevzuata dayanmamaktadır. Bu güne kadar bu konuda açılan yüzlerce dava da davacıların lehine sonuçlanmıştır. Bu konuda sadece biz tekil olarak değil, desteklediğimiz platform üzerinden, 30 ülkede örgütlü bir hareketiz ve bu konuda hukuki olarak haklarımızı biliyoruz ve sonuna kadar savunacağız. a-)Her ne kadar ilgili tarihte iç işleri bakanlığının bir genelgesi mevcut olsa dahi ilgili genelge hukuka aykırıdır. Yürürlükte iken genelge ile ilgili olarak açılan davalara iç işleri bakanlığının yolladığı cevapta da; “genelgenin tavsiye niteliğinde” olduğu belirtilmiştir. Eğer ilgili genelge hukuka uygun olsaydı dahi kamu işletmesi vasfındaki Vakıf Bank bu genelge ile bağlı değildir, bağlı olsaydı dahi bu banka yetkililerine; mevduat sahibi vatandaşlara banka içinde maske takmaya zorlama, bankadan dışarı atma, mevduatını çekmesini engelleme hakkı vermemektedir.
5-Bize yapılan muamele aynı zamanda Türk Ceza Kanunu kapsamında çok sayıda suça da vücut vermektedir, şöyle ki;mobing yanında, eğitimin engellenmesi, hasta hakları, çocuk hakları açısından suç oluşturan bir durum sözkonusudur. Suç yoksa ceza da yoktur. Bir suçun oluşması için de suçun MADDİ ve MANEVİ unsurlarının oluşması gerekir. Dahası suçun KASIT ya da TAKSİR sonucu muolduğunun açıklığa kavuşturulması gerekir. Ortada haksız cezalandırma yolu ile taciz, psikolojik baskı ve cebir sözkonusudur. Bunların her biri ayrı ayrı cezai ve hukuki kovuşturma sebebidir. a-)Bizim bu konudaki duruşumuz nettir ve açıktır. Konuyu YASAMA, YÜRÜTME VE YARGI NEZDİNDE SONUNA KADAR TAKİP EDECEĞİZ. b-)Bu süreçte oluşacak hak kayıplarımız sebebi ile ayrıca, Hukuki hakları olmadığı halde, idari kararlarla cezalandırma ve hak mahrumiyeti konusunda gerekirse, bu sonuçta sorumluluğu bulunan herkesin şahsından ayrıca davacı olacağız. Çünkü kimse resmi görevini sui istimal ederek, birilerini engelleme ve cezalandırma / zarar verme hakkına sahip değildir. Bu gibi durumda idarenin tasarrufunun yasal yoldan iptali halinde, maddi ve manevi tazminat konusunda zarar ve ziyanın tazmininden, hukuk dışı kararı sebebi ile kamu görevlilerinin cezai sorumlulukları vardır. c-)Biz inanıyoruz ki, BİR KİŞİYE YÖNELİTİLEN BİR HAKSIZLIK, BÜTÜN BİR TOPLUMA YÖNELTİLMİŞ BİR TEHDİTTİR. Ve Hukuka uygun olmayan her uygulamaya gerekçe oluşturan mevzuat ve idari karar suç aletine dönüşür. Bu hassas nokta, HUKUK DEVLETİ ile KANUN DEVLETİ arasındaki farkı belirler. Unutmamak gerekir ki, DEVLETİN, ANAYASA ve YASALARIN VARLIK VE MEŞRUİYETİ, İNSAN TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİNE DAYALIDIR. Hiçbir idari tasarrufla, inanç, fikir, örgütlenme, eğitim hak ve hürriyeti engellenemez. d-)Bu çerçevede konuyu, eğer bu sorun bu aşamada çözülüp, disiplin cezası kaldırılmaz ve eğitimine devamına izin verilmez ise; d.a-Cumhurbaşkanlığı makamına sunulmak üzere, CİMERe göndereceğiz. d.b-Konuyu TBMM Dilekçe Komisyonu ve İnsan Hakları, Milli Eğitim Komisyonlarına taşıyacağız, d.c-Ombudsmanlık Kurumuna aktaracağız. d.d-Konuyu ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı ve Aile Bakanlığına taşıyacağız. d.e-Yargı aşamasına intikali halinde, icabında İlk derece mahkemeleri, İDARE, CEZA ve HUKUK, istinaf ve Yargıtay, Danıştay aşamalarından sonra gerekirse Anayasa Mahkemesine Bireysel başvuru konusu yapacak, oradan da sonuç alınmaması halinde, AİHM ve BM İnsan Hakları Komisyonuna taşıyacağız. d.f-İlgili, meslek kuruluşları, Hukuk kuruluşları, STK ve duyarlı MEDİA’da KAMUOYU ilgi ve bilgisine sunacağız. e-) TCK’nın 109. maddesinde kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun cebir ile işlenmesi (maddenin ikinci fıkrası uyarınca) cezayı ve hatta cezanın artırılması gerektiren nitelikli bir haldir. f-) Bu uygulama TCK’nın 122 maddesinde düzenlenen; “Nefret ve ayrımcılık” suçunu da kapsamaktadır. Biz bu ülkenin eşit yurttaşlarıyız. Bir zamanların başörtüsü tartışmasını hatırlatan bu günkü maske tartışmasının ülkemize yakışmadığını düşünüyoruz. Biz farklılıklarımıza rağmen, barış içinde bir arada yaşamak istiyoruz.
6-Maske dayatması, sosyal mesafe bilime, akla, mantığa uygun değildir. Aile, okul, iş, komşuluk ilişkilerinin, mabedlerde birlikte ibadet etme zorunluluğunun bir korku ile mutlak anlamda bitirilmesine karar verilemez. Bütün ülkeyi Karantina bölgesi ilan etmenin ülke ekonomisi ve toplum hayatına maliyeti ortadadır. a-)Dünyada daha az oksijen alarak daha sağlıklı yaşayan hiçbir canlı türü yoktur.. b-)Oksijen eksikliği, her zaman sorundur. İnsan sağlığı için risktir. Koşan oynayan çocukların ani sık ve zor nefes alması, maskeden kopan parçacıkların akciğere yapışması, sinüzüt bölgesine yapışması durumunda, hayati sorunlara yol açabilir. c-)Maske malzemeleri sentetik maddeden yapılmıştır ve insan sağlığı için risktir. d-)Maske mikrobun yoğuşmasına sebep olduğu için insan daha çabuk hastalanır. e-)Maske bulaş’ı artırır. Mikropyoğuşunca, bu maskenin TIBBI ATIK statüsünde imhası gerekir. Maske takanın BONE takması ve kauçuk ELDİVEN kullanması gerekir. Bir mikrop varsa, o kulaktan da, gözden de, saç dibinden de bulaşır. Onun için KAPALI GÖZLÜK de kullanılması gerekir, maske takanların. Maske çıplak elle tutulursa, çıkarılıp cebe, masaya konulursa bulaş artar, yayılır. f-)Kullanılmış maske ÇÖP’e atılamaz. “Bu mikrop yarasa kakasından bulaştı” deniyor. Çöpe atılan maskeler kedi köpeklere bulaşabilir ve onlar üzerinden evlere de taşınabilir. Burada da mantık yok. g-)Bir maskenin öksürüp hapşurunca hemen, normal şartlarda (Çocuklar için) 45 dakikada bir değiştirilmesi ve en fazla bir kişinin maskeli olarak en çok 2-2,5 saat maske takıyor olması gerekir. Bu şekilde uygulanan maske, İNSAN SAĞLIĞINA AYKIRIDIR. Bu disiplin cezası Galileo’nun dünya dönüyor iddiasına karşı verilen cezaya benziyor. EVET DÜNYA DÖNÜYOR! Bu gerçek disiplin cezaları ile değiştirilemez.
7-Bugün maske kullanmama ve sosyal mesafe dayatması sadece genel davranışa bir aykırılık olarak değerlendirilemez. Bu tutumun temelinde siyasi düşünce, felsefi anlayış, dini inanç yer almaktadır. Bizim için maske takmak dini ve milli inanç ve kanaatlerimize, geleneğimize, aykırıdır şöyle ki; a-) Maske uygulaması BİYOLOJİK İNSANIN FITRAT VE GELİŞİMİNE ENGELDİR. MASKE ve benzeri uygulamalar DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) ve arkasındaki güçlerinin maddi ve siyasi çıkarlar sebebi ile (Milli kanunlara aykırı bir şekilde) Türk halkına dayatılması sebebi ile milli duygularına aykırı olduğu gerekçesi ile ret etmekteyiz. Av.Cüneyt Bülent ŞEKER’in Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu layihasında belirttiği gibi; (Bakınız: İnsanihakve özgürlüklerikorumatopluluğu internet sitesi) “Toplumun bir kısmı ise DSÖ aşı-ilaç kartelinin güdümündeki doktorların yaptığı propagandanın etkisi ile aşı olmayan ve maske takmayanlara karşı kin ve düşmanlık beslemekte, maske takmayanların keyfi olarak, hastalık bulaştırmayı umursamadığı için maske takmadığını düşünmektedir. Prof.Dr. Bingür SÖNMEZ in de dillendirdiği gibi; “maske takmayan-aşı olmayanlar vatan haini ” olarak görülmektedir. Uzun süre aşı olmayan-maske takmayan insanlara ikinci-üçüncü sınıf insan muamelesi yapılmış, bu insanların psikolojileri tahrip edilmiştir, her türlü haktan mahrum edilmişlerdir.Halbuki normal durum; tercih edenin aşı olması-maske takması olduğu halde, oluşturulan bu baskı ortamı ile ülke insanları arasında çeşitli kamplaşmalar, düşmanlıklar oluşmuş, insanlar aşı lisansı olmayan, 3 faz çalışmaları tamamlanmamış (üretici firma dahil) hiç kimsenin sorumluluğu üzerine almadığı, içeriği çok şüpheli, deneysel sıvılara, faydasız maskelere zorlanmıştır. Bunu mümkün kılmak için topluma; en temel ve en güçlü korku olan (düşünce yetisini bloke eden) ölüm korkusu sürekli pompalanmıştır.Sonuçta tüm medya ve sosyal medya propagandalarına rağmen aşı olanların maske takanların da Covit-19 olduğu (hatta aşı sonrası rahatsızlandığı), ağır Covit atlattığı, Covitten öldüğü gözlemlenmiştir. Ölümlerin ve ağır hastalık geçirenlerin büyük kısmının sonradan faydasız bulunarak vazgeçilen ilaçların yan etkilerinden kaynaklandığı ortaya çıkmıştır.Bu hali ile kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmamın maske takmama sebebi ile engellenmesi, nefret ve ayrımcılık suçuna vücut vermektedir. Söz konusu suçlar dolayısıyla şüpheli-şüphelilerden şikâyetçi olmaktayız.” MASKE TAKMADIĞI, SOSYAL MESAFE KURALLARINA UYMADIĞI İÇİN BİR ÇOCUĞA DİSİPLİN CEZASI VERİLEMEZ Söz konusu mütalada ayrıca şu görüşlere yer verilmektedir: “Müvekkil şikâyetininkonusunu, maskenin faydasız veya zararlı olması değil, maske zorlamasının yasa ve Anayasadaki insani haklara tecavüz niteliği taşımasıdır, bunun ile birlikte (uygulandığı şekli ile) maske kullanımı ayrıca sağlığa da zararlıdır, şöyle ki; Özel olarak üretilmiş (pahalı olmasına karşın) piyasada bulunmayan bazı maske türlerinin ağızdan mikrop çıkmasını (kısa süre takmak kaydı ile) kısmen engellediği bilinse de, halkın kullandığı (ve denetimi de yapılmayan) sentetik-elyaf (petrol çamurundan yapılma) maskelerin virüs bulaşmasını engellemediği, buna karşın ciğerlere zarar verdiği, astım gibi hastalıklara yol açtığı, zaten virüslerin cansız ve kuru ortamda (havada asılı olarak) canlı kalamadığı, virüslerin ancak elektro mikroskop ile görülebilecek küçüklükte olduğu, maske deliklerinin ise (sivrisinek – dikenli çit misali) virüsleri (2-3 maske takılsa dahi) durdurabilecek yoğunluğa sahip olmadığı,maskenin oksijen alınımını azalttığı ve korbondioksit solunumuna sebep olduğu, böylece uzun süre maske takmanın vücut bağışıklığını düşürdüğü, ön kısmı sürekli nemli olan maskenin havadaki partikülleri tuttuğu, ağız önünde bakteri ve virüs birikimine sebep olduğu, insanların sık sık ellerini yüzlerine götürme refleksi sebebiyle maskenin ön kısmını sık sık tuttukları, böylece kapı kolu, otobüs direkleri gibi ortak kullanılan yerlerden ele gelen mikropları ağızlarına taşıdıkları, yanlarında maske taşımak zorunda bırakılan insanların; cep, bilek, masa üstü gibi steril olmayan ortamlardan maskeyi alıp ağızlarına taktıkları, dolayısı ile halkın kullandığı maskelerin hastalık önlemeyi bırakın, hastalık kapılmasına (dolayısı ile yayılmasına) sebebiyet vereceği bilinmektedir. (Ancak maske satışı büyük kazanç sağlayan bir sektör haline gelmiştir.) Ayrıca maske zorlaması insanları çileden çıkartacak bir mantıksızlık ile uygulanmaktadır, örneğin; insanlara otobüs, metro veya resmi daire girişlerinde maske zorlanmakta, ancak mesafe kuralına hiç riayet edilmemekte, özellikle toplu taşıma araçları hınca hınç doldurulmaktadır. AVM’lerin ve bazı resmi dairelerin kapısında zorlanan maske; yemek katlarında, kantin ve kafeteryalarda serbesttir, insan; “virüsler yemek yerken mola mı veriyor yoksa insanlar mantıksız emirlere itaate mi alıştırılıyor” diye düşünmekten kendini alamamaktadır.(…) 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun (65 ve 57.madde atfı ile) düzenlenen 72 maddesinde salgın hastalıklara ilişkin tedbirler düzenlenmiş olup, tahdidi olarak sayılan bu tedbirler içinde maske takma zorunluluğu yer almamaktadır. Böyle bir zorunluluk olduğu (farz edilse bile) Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sosyal hukuk devleti olduğunu belirtilmiştir. Sosyal devlet olmanın bir gereği de ekonomik olarak bir yükümlülük getirildiğinde bu yükümlülüğün devletçe karşılanmasıdır. Yine Anayasamızın 56. maddesinde sağlığın korunmasını devletin ödevleri arasında sayılmıştır. Maskenin amacına uygun olarak takılması halinde en fazla 4 saat süre ile aynı maskenin kullanılabileceği, dolayısıyla ortalama bir insanın günde (en az) 3 kez maske değiştirmesi gerektiği, bunun da kişiye belirli bir maliyet külfet getirdiği, yine Anayasanın 73. maddesi gereği mali yükümlülüklerin ancak kanunla konulup kanunla kaldırılabileceği ortadadır. Yargıtay 19. CD 2020/4354 ve 2020/1425 K. Sayılı 09.11.2020 Tarih. Kabahatler Kanunu da maske uygulamasını hukuka uygun kılmamaktadır. Kanun’un 32/2. maddesine göre bu yükümlülüğün getirilebilmesi için kanunda açık hüküm bulunması gerekmektedir ki yukarıda kısmen izah edildiği üzere böyle bir kanun mevzuatımızda mevcut değildir. Maskenin oksijen alınımını azalttığı, ağız ve burnun üstünü örttüğü, dolayısı ile maskenin vücut bütünlüğüne müdahale içerdiği de düşünülür ise insanlara maske zorlamasının genelge ile düzenlenemeyeceği açıktır.
8-Haksız ve hukuksuz bir şekilde, tartışmalı bir konuda, 5gvirusnews.com sayfasında çok sayıda mahkeme kararına atıf yapılmışken ve son uygulamalar ve uluslararası arenada bilimselliği tartışma konusu olan bir uygulama bahanesi ile eğitim hakkımız engellenemez. 6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunun “Ayrımcılık yasağı” başlıklı 5/1 maddesinde; “….Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri, yürüttükleri faaliyetler bakımından bu hizmetlerden yararlanmakta olan veya yararlanmak üzere başvurmuş olan ya da bu hizmetler hakkında bilgi almak isteyen kişi aleyhine ayrımcılık yapamaz, bu hüküm kamuya açık hizmetlerin sunulduğu alanlar ve binalara erişimi de kapsar” denmektedir. Diğer uluslararası insan haklarını korumayı esas alan sözleşmelerde çoğulculuk temeline dayalı hak ve özgürlükler çerçevesinde böyle bir dayatma kabul edilemez.
SON BİR KAÇ SÖZ ENFAZLA ÖLÜM, bu kurallara en yüksek uyum gösteren ORDU ilinde oldu. Bu konuda en isteksiz il Ş.URFA idi ve EN AZ ÖLÜM bu ilimizde gerçekleşti. Türkiye’nin kontrolünde, sınır ötesinde ne PCR, ne AŞI ne HES kodu ve ne de maske var. Hasta da yok, ölüm vakası da. Biz de aynı iklim kuşağında aynı coğrafyada yaşıyoruz. TARİHE NOT DÜŞMEN ADINA verilen disiplin cezası sürecinde, ülkemde, bölgemde, ilimde yaşanan gerçekleri hikayeleştireceğim. Kapağında da TARİHİ BİR BELGE olarak bu idare cezası olacak. Bu belgeyi NFT’ye dönüştürüp orijinal kopyasını da kızımın onur belgesi olarak çerçeveletip onun odasına asacağım, BİR ZAMANLAR ÜLKEMİZDE NELER YAŞADIĞIMIZIN ACI BİR HATIRASI OLSUN diye. Bizim katlanmak zorunda olduğumuz güçlükler, bizden sonrakiler için baht kaynağı olsun diye! Esasen EK’de sunduğum DANIŞTAY KARARI bu konudaki tartışmaları bitirecek mahiyettedir. Öte yandan, Diyanet İşleri Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığına bağlı resmi bir kurumdur. İnsanlar günde 5 defa camide bir araya gelirler ve şimdi Ramazan ayındayız ve yatsı namazından sonra insanlar Teravi namazı için bir saate yakın bir süre, safları sık tutarak aynı mekanda bulunmaktadırlar. Ve artık genel anlamda kırsal alanda ve büyük şehirlerde maske kuralına da uyulmamaktadır. Okula giden çocuklar da camiye gitmektedir. Camiye giden anne-babalar da evde bir arada bulunmaktadırlar. Kamuda çifte standart ve keyfilik olmaz. Camide uygulanmayan yasanın, okulda uygulanmasının bir mantığı da yoktur. Camide sosyal mesafe uygulamasının kaldırılması ile ilgili Anadolu Ajansının Yeni Akit gazetesinde “Diyanet İşleri Başkanlığı, koronavirüsle mücadele kapsamında yaklaşık iki senedir camilerde uygulanan namazda sosyal mesafe kuralının kaldırıldığını açıkladı” Spotu ile ve “İnananların beklediği müjde geldi!Diyanet, Camide Sosyal Mesafe Yasağını Kaldırdı” başlılığı ile yayınlanan 12 Kasım 2021 tarihli haberinin kopyasını EK’de sunuyorum.
DELİLLER : Sürece ilişkin yazışmalarımız, beyanlar ve disiplin cezası uygulaması ile ilgili süreçte okulda, idare ile ilgili olarak yaşanan olaylar bilgi ve belgeler, Anayasa, yasalar, Yüksek yargı kararları, AİHM Kararları, akademik makaleler ve konuyla ilgili dernek ve platformların yayınladıkları, basında yer alan diğer konuyla ilgili haberler , EK’de sunulan belgeler ve sair deliller.
NETİCE VE TALEP : Yukarı da arz ettiğim sebepler ile birlikte; Haksız ve hukuksuz uygulamanın sonlandırılması, din, ahlak ve hukuka uygun olmayan idari disiplin cezasının iptali ile eğitim hakkımızın sağlanması ve bundan sonra herhangi bir baskı ve yaptırıma muhatap olmamasını talep ederim. Bu çerçevede; 1-“Maske takmamanın disiplin cezasını gerektirip gerektirmediği yönünden ve diğer esasa ilişkin itiraz haklarımın kullanılması ve mahkemede dava açmak için” uyarı kararının gerekçeli aslını talep ediyoruz. 2-Uyarı cezası kanuna aykırı olması nedeniyle kaldırılmasını istiyoruz. Kaldırılmadığı takdirde; 2.1-Görevi ihmalden ve kötüye kullanmaktan savcılığa suç duyurusunda bulunulacağımızı beyan ederiz. 2.2-Veli olarak annenin dilekçesinin alınmamasını kabul etmiyor. Bu konudaki tavrın devam etmesi durumundan için TCK md 121 uyarınca suç duyurusunda bulunulabilir. 3-Çocuğumuz bundan sonra da maskesiz olarak okula geleceğinden 3.1-Eğer maskesiz gelmesine engel olunursa ve / veya sözlü ve fiili bir engelleme ya da taciz olması durumundan çocuğumuzu okula gönderemeyeceğimizi ve sorumlular hakkında“eğitimin engellenmesi suçu”ndan savcılığa suç duyurusunda bulunacağımızı beyanla, Disiplin cezasının kaldırılmasını talep eder, saygılar sunarım.
CAN BEHRAM ATEŞ Öğrenci velisi
EK’LER 1-Söz konusu disiplin suçu karar sureti / 1 Sayfa 2-5gvirusnews.com internet sitesinde yayınlanan DANIŞTAY KARARI’ suretini havi, “böyle bir yasak yok” başlıklı haber / 4 Sayfa 3-Aile ve arkadaş çevresi, sürekli birlikte olan kişiler arasında sosyal mesafe olamayacağına ilişkin mahkeme kararı / 1 Sayfa 4-Mahkeme Maske cezasını iptal etti haberi / 1 Sayfa 5-Hollanda da Maske ve sosyal mesafe kısıtlamalarının kaldırılması ile ilgili haber / 1 Sayfa 6-Anadolu Ajansının Yeni Akit gazetesinde “Diyanet İşleri Başkanlığı, koronavirüsle mücadele kapsamında yaklaşık iki senedir camilerde uygulanan namazda sosyal mesafe kuralının kaldırıldığını açıkladı”başlıklı haberin sureti / 1 Sayfa TOPLAM:7+9=16 Sayfa
|
||
|
||
Etiketler: GÜLÜMSEMESİNE, MASKE, BİLE, ENGEL, OLAMADI!., UTANDIRDI!, BİR, ÇOCUK, DİRENDİ, VE, KAZANDI!.., |
|
||
|