Haber Detayı
16 Haziran 2022 - Perşembe 13:05
 
Ahmet Akın Eleştirilere Cevap Verdi
LGBTİQ+ (Eşcincel) dernekleri onur yürüyüşü adı altında yapacakları yürüyüş planlarını açıklamaya başladı. Yürüyüşün ilkini de şehit kanları ile yıkanan düşmana canını veren ama geçit vermeyen Çanakkale'de yapılacağı duyuruldu. Gündem bu durum ile meşgulken diğer yanda bir konferansta Prof. Dr. Ahmet Akın'ın yaptığı konuşma soğuk duş etkisi yaptı ve gözler Prof. Dr. Akın'ın açıklamalarına çevrildi!.. Şimdi vatandaş soruyor!.. GDO'lu, yiyecek içecek, tohumlar, zirai ilaçlar, kozmetik ürünler, doğum kontrol haplarının, kullanımı sebebiyle her Beş Bin kişide bir kişi "çift cinsiyetli" doğum gerçekleşen bir ülkede bataklık kurutulmak için neden harekete geçilmiyor? Ya da televizyon, tablet, telefon, bilgisayar kısaca yazılı görsel basının yani "media"nın, ideolojik yapıya dönüşen LGBTİQ+ (eşcinsel) lobilerin yönlendirmesiyle cinsel kimlik kargaşasına düşen gençlere neden el uzatılmıyor? Bu ideolojik yapıların toplumu ahlaksızlaştırma operasyonuna neden sessiz kalınıyor? Ve neden bu kanayan yaraya parmak basan Prof. Ahmet Akın'ın açıklamaları itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor?
GÜNDEM Haberi
Ahmet Akın Eleştirilere Cevap Verdi

 Prof.Dr. Ahmet AKIN Kimdir?

1979 yılında İzmit’te doğdu. 1990 ile 1998 yılları arasında hafızlık ve İslami İlimler Eğitimlerini tamamladı. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik alanında 2004 yılında lisans, 2006 yılında Yüksek Lisans, 2009 yılında doktora eğitimlerini tamamladı. 2011 yılında Psikolojik Danışmanlık alanında doçent doktor ünvanını aldı.
2016 yılından itibaren İstanbul Medeniyet Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik anabilimdalında Prof. Dr. olarak görevine devam etmektedir.
Evli ve iki çocuk babasıdır. İngilizce ve Arapça bilmektedir.
Çalışma alanları arasında kendini sabotaj, kendini aldatma, psikolojik testler ve başarı yönelimleri bulunmaktadır. 16 kitabı ve çok sayıda uluslararası ve ulusal makale ve bildirisi bulunmaktadır.
 

1979 yılında İzmit’te doğdu. 1990 ile 1998 yılları arasında hafızlık ve İslami İlimler Eğitimlerini tamamladı. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik alanında 2004 yılında lisans, 2006 yılında Yüksek Lisans, 2009 yılında doktora eğitimlerini tamamladı. 2011 yılında Psikolojik Danışmanlık alanında doçent doktor ünvanını aldı. 2016 yılından itibaren İstanbul Medeniyet Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik anabilimdalında Prof. Dr. olarak görevine devam etmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır. İngilizce ve Arapça bilmektedir. Çalışma alanları arasında kendini sabotaj, kendini aldatma, psikolojik testler ve başarı yönelimleri bulunmaktadır. 16 kitabı ve çok sayıda uluslararası ve ulusal makale ve bildirisi bulunmaktadır.

 

Prof.Dr. Ahmet AKIN Dün Yaptığı Basın Açıklaması ile Eleştirilere cevap verdi?

 

İşte O Açıklama!..
 

KAMUOYUNA DUYURULUR..

 

Bir konferansta bana daha önceden çocuklarının eşcinsellik eğiliminde olduğunu ve cinsiyet değiştirme sürecinde bulunduğunu yazan ailelerin sayısına dayanarak vermiş olduğum tahmini rakamlar üzerinden bu sosyal olgunun önemsizleştirilmesini üzülerek gözlemliyorum. Ben bu konuyu dert edinmiş bir akademisyen olarak söylediğim 4000 sayısı yalnız cinsiyet değiştirmek için bekleyenler değildir. Özellikle dikkat çekmek istediğim, cinsel karmaşa yaşayanları da içine alarak bu sayıyı belirttim. Ayrıca konferansta verdiğim 12 ve 19 arası cinsiyet değişiminden kastettiğim de şu şekildedir.

 

Bilinen bir gerçektir ki, Dünya Sağlık Örgütü 18 yaş altındaki yönelimleri hastalık kabul ederken 18 yaş üstündekileri de yönelim olarak değerlendirir. Zaten 18 yaştan önce trans ameliyatları mümkün değildir. 15- 18 yaş arasında yaşanan cinsel karmaşa gender confusion sıklıkla karşılaşılan bir durum olmuştur. Sonuç olarak bu sıkıntıları yaşayan ergen veya genç gittiği birçok psikiyatrist veya psikolog

tarafından terapiler ile yöneldiği cinsiyete dönmesi için ruhsal olarak hazırlanıyor. Bu birey için sonraki süreç hormon yüklenilip heyet kararına göre trans ameliyatının gerçekleşmesi sağlanıyor.

 

Yaşın 24 veya 25 yaşlara sarktığını dile getirmek olayı küçültmeye çalışmak çok vahimdir. İmkanı olanlar bunları yurt dışında zaten gerçekleştiriyor. Son zamanlarda etrafımızda şahit olduklarımız, bize başvuran vaka sayısı küçümsenecek minimize edilecek durumda değildir. Yani verdiğim sayı tüm bu sorunları yaşayan ergen veya gençleri içerir. Ayrıca sorun cinsiyet değiştirme ameliyatı sürecine giren gençler üzerinden değerlendirilirse büyük bir hata yapılır ve vebal alınır.

Zaten 11,12,13…17 yaş aralığında üniversite hastanelerine, devlet, araştırma hastanelerine, özel hastanelere, özel muayenehanelere baş vurup çare bekleyen bir çok aile var. Pandemi ile artan bu vakaların sayısını tespit etmekte zorlanıyoruz.  Zaten birçok kurum ve hekim lobinin korkusu ile çekinik durumda. Bazıları da onlara hizmet ediyor. Multidisipliner yaklaşımı ne yazık ki çoğu kimse sergileyemiyor. Dünya bu konuda çalışılmasına izin vermiyor.

 

Zeynep Kamil in bir branş hastanesi olduğu tabi ki herkes tarafından bilinmektedir. Ama orada gerçekleşen rahim ve yumurtalık alma ameliyatlarını görmezden gelemeyiz. Mastektomi ameliyatlarının yapılmaması işi küçültmez.

 

Cerrahpaşa ya sorulmuş 10 yılda 1000 civarı denmiş. Bu sayıyı biz de biliyoruz. Ama bu yetişkin başvurusudur. Çocuk psikiyatrisinin eklenmiş hali olmadığı gibi çocuk yaşların eklendiği ve diğer hastaneler ve özeller ile birleştiğinde durum vahimdir. İsmini vermek istemediğimiz bir üniversite deher üç günde bir veya haftada iki veya üç vaka gelmesi bazen üst üstte gelmesi olayın son halidir. Yani intihar noktasına gelmiş v.s Özeller yine bilinmemekte.

 

Ameliyatları Endokrinciler tabii ki yapmaz ama hormon ve metabolizmada endokologlar ile ortak düzenlenmektedir. Yani heyetin içindedir. Konferasta benim vermek istediğim, olayın vahimliği tespiti doğrultusunda bir feryattır. Kimse bu feryadı tezyif( küçümseme, eğersisleştirme ) veya takbih (ayıplama kabahat yükleme) hakkına sahip değildir.

 

Sevgili kardeşlerim, konferans videosunun sosyal medyada yayınlanmasından sonra şahsımın sosyal medya hesaplarına ailelerden gelen sorunlara baktığımda aslında benim önceki tahminlerimden çok daha büyük olduğunu gözlemlemiş bulunmaktayım. Yine bazı meslektaşlarımla yaptığım görüşmelerde kendileri, bu sorunun yaş olarak çok daha küçük yaşlara kadar düştüğünü teyit ettiler. 

 

Sorun şu ki dip dalgası şeklinde gelen bu sorunun vahametini iki üç yıl sonra daha iyi anlayacağız. Sorunu hastane isimlerine veya rakamlara hapsederek yapılan her türlü açıklama ileride ortaya çıkacak sarsıcı sonuçların sorumlusu olacaktır.

 

Bana kısa sürede ulaşan üç yüz civarında genç kardeşimle ve ailelerle yaptığım yazışmalarda sorunun her bir genç kardeşimizin kendisi gibi bu sorunu yaşayan en az dört beş arkadaşından söz ettiğini ve bunun artık normalize olduğunu üzülerek işittim. Bunlar sadece bilinen ve bana ulaşan rakamlardır. Kaldı ki bu sürece itilen bir kardeşimiz bile varsa benim açımdan bu büyük bir acıdır.

 

Bir sosyal pandemi şekline dönüşmüş bu sorunun uluslararası destekleyicileri ülkemizde kol gezmektedir. Sosyal medyanın bu sorunun üzerindeki etkisini göz ardı ederek sadece erken çocukluk dönemine sıkıştırmak yine iyi niyetli bir yaklaşım değildir. Sorun arkadaş ve akran etkisi ile diziler, çizgi filmler aracılığıyla hızla yayılıyor herkes önlemini almalıdır. Gençlerle kurulan sağlıklı ve samimi bir iletişim sonucunda rakamları herkes teyit edebilir.

 

İyi habere gelince bu kardeşlerimizin neredeyse tamamı içinde bulunduğu sistem fark ettirildiğinde ve aile tarafından gereken ilgi ve değer erildiğinde ataerkil aile kodları ve dini ve kültürel baskı azaltıldığında geri gelecektir. Ailelerin, eğitimcilerin ve yöneticilerin sorunun kökeninin farkında olması adına yaptığım malum açıklamadan dolayı herhangi bir pişmanlık yaşamadığım gibi ailelerin ve ilgililerin dikkatini çekebildiğim için kendimi bahtiyar hissediyorum.

 

Sorunla ilgilenen samimi az sayıda kuruluştan birisi olan DÜNYA ÇAKOP'un (Dünya aile ve çocuk koruma platformu) verileri de durumun ortaya konulması açısından destekleyici olacaktır. Şahsım ve ÇAKOP sadece sorunu ortaya koymakla kalmayıp aynı zamanda sorunun çözümü için de gayretli biçimde çalışmaktadır.


Kuyu derin değil ipimiz kısadır.


Emperyalizm dört koldan saldırırken sözde bizden görünenlerin üç beş genç kardeşimizle görüşmek yerine rakamlar üzerinde tezvirat yapmalarını da iyi niyetli bulmuyorum.

 

Gerekli mercilerin görüşlerime başvurması durumunda konuyu tüm detayları ile gerekli verilerle açıklayacağımı samimiyetle bildiririm. Ailelerin ızdırapları dindirelecek gibi değildir. Her bir aile ve genç kardeşimiz ve DÜNYA ÇAKOP bu konuda bilgi vermeye hazırdır.

 

Saygıyla duyurulur.

Prof.Dr. Ahmet AKIN

 

 

 

Kaynak: Editör:
Etiketler: Ahmet, Akın, Eleştirilere, Cevap, Verdi,
Yorumlar
Haber Yazılımı