9 EYLÜL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ'NDE İSLAMİ EĞİTİM
İslam deyince ne anlaşılıyor? Ahlak, maneviyat, fazilet gibi İslami değerler ve peygamber ahlakı öyle değil mi? Peki, Hz. Peygamber kim? Bize yüce Allah’ın zatını ve sıfatını öğreten zat. “Ondan sonra 1400 sene geçmiş olmasına rağmen hiçbir kimse, hiçbir felsefeci, hiçbir teolog, hiçbir ilahiyatçı, Hz. Peygamberin tarif ettiği gibi Yüce Allah’ı bize anlatamadı.” Gelmiş geçmiş bütün büyük düşünürler onun açtığı yoldan giderek kâinatı anlamaya çalışıyor, onun getirdiğini aşan bir yorum henüz yapılamadı…
"O küfredenler görmediler mi ki, gökler ve yer bitişik idiler de biz onları ayırdık; canlı olan her şeyi sudan yaptık. Hala inanmıyorlar mı?"
(Enbiya suresi 30. Ayet)
"O Allah gökleri ve yeri yoktan var edendir."
(Enam Suresi, 6/101 Ayetler)
"Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz."
(Zariyat Suresi, 51/47 Ayetler)
Şüphesiz Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş üzerine hükümran oldu. O, geceyi durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örter; Güneş, Ay ve yıldızlar emrine âmâdedir. İyi biliniz ki yaratma ve emir O'nundur. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir. (Araf Suresi, 54. Ayet)
İnsanı biz yarattık ve elbette içinden geçenleri biliriz; sağında solunda oturmuş iki alıcı (yaptıklarını) alıp kaydederken biz ona şah damarından daha yakınız.
(Kaf Suresi, 16/17. Ayetler)
“Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)”
(İhlas Suresi 2. Ayet)
O, gökleri ve yeri hiç yoktan, eşsiz ve benzersiz şekilde yaratandır. Eşi olmadığı halde O’nun nasıl çocuğu olabilir ki? Her şeyi O yaratmıştır ve O her şeyi hakkiyle bilendir.
(Enam Suresi 101. Ayet)
“Göklerin, yerin ve Arşın Rabbi olan Allah onların vasıflandırdıklarından münezzehtir.”
(Zuhruf Suresi 82.Ayet)
Şüphesiz Allah size emânetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adâletle hükmetmenizi emrediyor. Böylece Allah size ne güzel öğüt veriyor! Doğrusu Allah her şeyi hakkiyle işiten, kemâliyle görendir.
(Nisa Suresi 58. Ayet)
De ki: “Benimle sizin aranızda şâhit olarak Allah yeter. Şüphesiz O, kullarının durumunu çok iyi bilir ve her şeyi görür.”
(İsra Suresi 96. Ayet)
O, gökleri ve yeri daha önce bir benzeri olmaksızın yoktan yaratandır. O size kendi cinsinizden eşler, hayvanlardan da çiftler yarattı. Sizi ve hayvanları bu düzen içinde üretip çoğaltmaktadır. O’nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur. O, her şeyi hakkiyle işiten, her şeyi hakkiyle görendir.
(Şura 11. Ayet)
Kısaca, Yüce Allah’ın Kuran- ı Kerim’de yazan tariflerini ifade ettik. Bu tanımlarla ifade edilen zatı, ne Tevrat’ta, ne İncil’de, ne de Zebur’u esas alarak tanzim ve tarif edemezsiniz. Bu ifadelerden anlaşılıyor ki bu bir vahiydir. Bu bildirimleri, hiçbir insan, hiçbir peygamber hiçbir zaman kendi aklı ile tasavvur edemez ve anlatamaz. O kendini anlatmasaydı, onun zamandan mekândan münezzeh olduğunu, kadir-i mutlak olduğunu, esas kanun koyucusu olduğunu, yaratmanın her türlüsünü bilen olduğunu hiçbir zaman bilemezdik.
Şimdi esas konumuza gelelim:
9 Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi! Bu ifadeden ne anlarsınız?
Milli Mücadeledeki zaferin adı olan bir üniversite! Bu üniversiteden ne beklersiniz?
İlahiyatta yeni çığır açan, insanlığa yeni ufuklar belirleyen, vahyi ve yüce Allah’ın zatını ve sıfatlarını en iyi şekilde açıklayan bir ilahiyat eğitimi vermesini beklersiniz öyle değil mi? Gel görelim ki ilahiyat fakültesinin dekan yardımcısı olan bir zatın sosyal medyayı günlerdir meşgul eden kayıttan da anlaşılacağı üzere İslam mı? Hristiyan mı? Hindu mu? Yahudi mi? Ateist mi? Deist mi? Deyus mu? Ne olduğu belirsiz bir dekan yardımcısının videoları internette dolaşıyor. Dinleyince ürperdim tüylerim diken/diken oldu, adeta beynimden vurulmuşa döndüm. Yunanlı düşünürlerin skolastik felsefecileri bile bu kadar zırvalamamıştır. Kuran-ı Kerim’de bize bildirilen açık ayetlere rağmen Hz. İsa’ya, Hz. Meryem’e kaynağını nereden aldığını bilmediğimiz iddialarla iftiralar atan bir dekan yardımcısı? Kuran-ı Kerimde ’ki ayetleri yok sayan kitabı peygamberin yazdığı bir eser zanneden, bir zatın pespaye ifadelerini dinledik dehşete düştük. Adam diyor ki; “9 Eylül İlahiyat Fakültesinde otantik inanç sahibi insan iktisat, hukuk, işletme fakültelerinden daha az çıkıyor” ve bununla da öğünüyor. Bu devlet, ilahiyat fakültesini inanç dışı sapık fikirler oluşturmak için mi açtı? Bunun açık anlatımı nedir? Biz gelen öğrencileri sapıtıyoruz! Burası İslam âlimi yetiştiren ilahiyat fakültesi değil, zırva fikir ve teoriler üreten beyin jimnastik makinesi…
Eğer Türk gençlerinin sapık fikirlere ihtiyacı varsa Hindistan orada duruyor. Reenkarnasyondan Nirvana’ya, Nirvana’dan Brahmanizm’e, Brahmanizm’den materyalizme, materyalizmden, satanizme kadar her türlü sapık fikir hareketinin temeli orada var. Puta tapmaktan ateşe tapmaya kadar her türlü zırva fikir ve felsefe mevcut…
1000’li yıllarda İslam felsefecilerinin çoğu Yunan felsefesinden tercümeler yaparak birçok sapık fikirlere ve sapık tasavvuf anlayışına sahip oldular.
21. yy da canlı ve cansız yaratıkların şifrelerini tabii bilimler üzerinden öğrendiğimiz bir asırda yüce Allah’ın varlığını gün gibi aşîkârane görüyoruz.
“Oku Yüce Allah’ın ismiyle oku ayetiyle kâinatın yaratılmasındaki yüksek sırları idrak ediyoruz, onu, her daim Allah’u Ekber, Suphanallah, Elhamdülillah kelimeleriyle övüp duruyoruz. Bu gün Yüce Allah’ın yarattıklarını, gözümüzün önünde gördüğümüz varlıkları ne sayabiliyoruz ne anlayabiliyoruz ne de tasavvur edebiliyoruz. Mikro seviyede 10-27 seviyesinde madde yok oluyor, makro seviyede akıllar duruyor.
Zıvanadan çıkmış bu zatlara desen ki; görülen kâinatın Hubble uzay teleskobu ile ölçülebilen büyüklüğü 149 milyar ışık yılı, gene bu günkü teknoloji ile en yakın yıldız olan Alfa Centauri 4 ışık yılı uzakta, günümüzdeki uzay araçlarının saatteki hızı 40 bin km saat olduğuna göre Alfa Centauri’ye 200 bin senede gidebiliyor. Hoca, şu 149 milyar ışık yılı mesafenin ne olduğunu bir düşün, aklın ne kadarına eriyor? desen, matematik bilmediği için ne sorduğunuzu tasavvur dahi edemez! Bu rakamın ne manaya geldiğini söyleyemez.
Ey cahiller cahili hoca! Uzaya yeni atılan James Webb Teleskobu çalışmaya başladığında kâinatın boyutunun Hubble ile ölçülenden kaç bin kat büyük olduğunu hesap edemeyeceğiz bile. Yüce Allah’ın Kuran-ı Kerim’de bildirdiği; “siz Rabbinizin yarattıklarını sayamazsınız bile” meydan okumasına karşı insanoğlu kibir ve cehaletinden taviz vermeden yüce Allah’a kafa tutmaya kalkması hiçbir akıl hastasının ulaşamayacağı zirvedir. “O gün Allah’ın psikolojisi bozuktur diyen” bir zatın ne kadar cahil olduğunu ne kadar hasta olduğunu ne kadar psikopat olduğunu tasavvur edebiliyor musunuz?
Hocanın sözleri ve tasavvur kabiliyeti Rahmetli Ziya Paşa’nın dediği gibi; “Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkündür” sözünü ispatlar mahiyettedir.
Bu gün gözümüzü göklere kaldırıp baktığımız zaman bırakınız yıldızları saymayı gök ada adı verilen samanyollarını bile saymanın mümkün olmadığını hatta imkânsız olduğunu anlamış bulunuyoruz. Son tahminlere göre Samanyolunda 200 milyar yıldız olduğu söyleniyor. Bunların bazıları Güneşin 1 milyon katı bazıları 1 milyar katı büklüğünde ve bu yıldızlarında her birinin 10 ile 1000 arası gezegenleri var. Yüce Allah’ın bu dehşet gücü karşısında eli ayağı titremesi gerekirken onun zatı ve varlığı hakkında ileri geri konuşmanın ne kadar büyük cehalet olduğunu, edepsizlik onluğunu anlamak için âlim olmaya ihtiyaç yoktur.
NASA’nın kâinatta yüce Allah’ın yarattığı Dünya dışı canlıların varlığını anlamasından sonra 20 civarında ilahiyatçıyı işe aldığını duyduk. Böyle bir ortamda Türkiye’deki bir kısım ilahiyatçıların sapıtması aklın alamayacağı kadar bilgisiz şuursuz bir şeydir. Kısaca; “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!”
Yüce Allah’ın sonsuz güç sahibi olduğunu idrak eden, onu saygı ile edep ile tesbih eden nesiller yetiştirmek, için görevlendirilmiş bir dekan yardımcısının cehaleti, sapkınlığı kelimelerle ifade edilecek gibi değildir. Azgınlığın zirvesidir. Dünya hayatının geçiciliği karşısında, insanı ebedi varlıkmış gibi zikreden yaratılışın gayesinden haberdar olmayan bu felsefecileri ilahiyatçı sanarak görevlendirmek azim bir hatadır.
Ez cümle..
Azmış insanlar ne laf dinler, ne öğütten anlar. En iyisi bunları görevden almaktır.
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://www.bncmedyahaber.com/yazar-goc-ve-gocmen-meselesi-651.html
|