|
||
Pandemi Cinayetleri | ||
Sümeyra GÜLER ÖZSOY- Psikoterapist / Psikolojik Danışman | ||
PANDEMİ CİNAYETLERİ Yeni normali, normalleştiremezsek hiç normalleşemeyebiliriz. Tüm dünyada yaşanan acı kayıplara rağmen, hala eski normali ararken, çocukluğunda kaybolmuş, büyüyünce ailesini hasretle arayan birer yetişkin gibiyiz. Her tarafta bir iz, her yanda bir coşku ile biz anılarımızın biriktirdiğiyiz. Bir yanımız ümitle yaşama sarılırken, bir yanımız pandemiyi hep yok sayıyor, ölenlere rağmen. Tehlike sinyalleri son ses çalıyorken, hiçbir şey olmamış gibi davranmak neden??? Yasaklı günler ve karantina sürecinde evde kalmaya alışan varlığımız, yazın gelmesi ve esneyen izinlerle yeniden eski normali aramaya başladı. Biliyorum karantinada çok daraldı ruhlarımız. Bir nefes almanın derdinde, tatil ve pikniklerde huzur ararken, düğün gibi yerlerde insanlar birbirine sarılıyor, sosyalleşme ihtiyacı şiddetlendikçe. İnsan doğası gereği içinde bulunduğu şartlara çok çabuk uyum sağlayan bir varlıktır. Ancak bu yanımızı keşfedip kendimizi salgından korumamak, zihnimizin bize en büyük tuzağıdır. Suçlamak da öyle değil midir? Suçlamak sorumluluk almamanın en net göstergesidir. Kimler, kimleri suçluyor diye baktığımızda, suçlamayan kimseyi bulamıyoruz adeta. Yasak geliyor, engellendiği için isyan ediyor insanlar, yasak kaldırılıyor bu defa da riske atılıp gözden çıkarıldık mı diye isyan ediyorlar. Kısacası her halükarda suçlayacak bir merci buluyorlar. Böyle olmuyor dostlar. Her yanı kurallarla kuşatılan öğrenciler, evde her an korunup kollanan bireyler yetişkinliğinde de sorumluluk alamıyorlar. İlk sözüm engellemeler geldiğinde hoşlanmayan zihniyete. Tamam, evde kalmak, kısıtlanmak kolay değil, hiç bir zaman kolaylaşmayacak da, ancak entübe olup yatağa bağlanmak kadar da zor değildir zannımca. İkinci sözüm ise her şeye dikkat ettiği halde kontrol altına alınamayan salgın dolayısıyla, elini kolunu sallayarak gezenlere, öfke kusanlara. Hatta bu öfkeyi devlete yansıtıp her şeyin yasaklanmasına taraf olanlara. Sevgili dostum, devlet her ailenin başına bir polis koysa da bu bir irade meselesi, bu salgın bitmez, vicdanlar polis gibi kendini korumadıkça. O nedenle çocuk yetiştirmeye tam da buradan başlamalı. Bir çocuğa her şeyi söyleyerek davranış kazandırılmadığını çok net anlamalı. Çocuk, siz söylediğiniz için ödev yapıyor, siz söylediğiniz zaman yemeğini yiyor, siz söylediğiniz için kitap okuyorsa, sizin olmadığınız her yerde tüm bunlar eksik kalacaktır unutma. Çünkü sürekli baskı ile yapılan ama içselleştirilemeyen davranışlar, sönmeye mahkûm mum ışıklarına benzer. Ve söner gider ateşleyen olmadığında. İşte aynen bunun gibi bugün yasak var diye maske takan, yasak olmazsa kalabalık ortamlarda rahatlıkla dolaşan, hatta sırf kısıtlanmayayım diye pozitif olduğunu bildiği halde tüm toplumu riske atan insanlar, hep çocukluğunda bir şeyler söylendikçe yapanlardır. Bilim adamlarının ifadesi ile pandemi kontrolden çıkıyor. Çember gittikçe daralıyor. Kendini riske atmanın intihar, başkalarını riske atmanın cinayet olduğunu ise ne yazık ki çoğu insan düşünmüyor. |
||
Etiketler: Pandemi, Cinayetleri, |