Yazı Detayı
13 Eylül 2020 - Pazar 09:47
 
Türkiye’yi Ege ve Akdeniz’den dışlayan Seville Haritası nasıl doğdu?
Cem GÜRDENİZ / Yazar - E. Amiral
 
 

Türkiye’yi Ege ve Akdeniz’den dışlayan Seville Haritası nasıl doğdu?

 

Seville Haritasının adını ilk kez 2003 yılında AÜ siyasal Bilgiler Üniversitesi Öğretim Üyesi, Genelkurmay Deniz Hukuku Danışmanı, Prof. Dr. Sertaç Hami Başeren’den duydum. Henüz Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, ada etrafında MEB ilan etmemişti. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Strateji Daire Başkanı olarak görev yapıyordum. Kısa görüşmemizde ABD’li bir kaynağın, Seville Haritası adı olmaksızın, aleyhimize Ege ve Akdeniz’de kıta sahanlığı/MEB sahaları içeren bir harita oluşturduğundan bahsetti. Daha sonra 2004 yılında söz konusu harita, AB web sitelerinde ortaya çıkmaya başladı. Haritanın Seville Üniversitesi Haritası olarak net bir şekilde adlandırılması aynı yıl oldu.

SEVİLLE ÜNİVERSİTESİ'NDE İLK HARİTA

4 Ekim 2004 tarihinde Seville Üniversitesi'nin Coğrafya anabilim adlı öğretim üyeleri olan Prof. Juan Luis Juarez de Vivro ile Prof. Juan Carlos Rodriguez Mateo tarafından bir makale yayınlandı. ‘’Maritime Europe and EU Enlargement: A Geopolitical Perspective- Denizci Avrupa ve AB Genişlemesi: Bir Jeopolitik Perspektif’’ isimli bu makalede, ilk kez Türkiye’nin Anadolu’ya sıkıştırıldığı bu harita yayınlanmış oldu. Makale ‘’Elsevier’’ isimli İngiliz/Hollanda sahipli dünyaca ünlü bilgi analiz firmasının yayını olarak, 2006 yılında baskıya girinceye kadar, AB ajansları ve resmi makamlar bu haritayı çoktan kullanmaya başlamışlardı. Her iki öğretim üyesi de deniz hukukçusu değildi.

HARİTA NEDEN HAZIRLANDI?

Haritanın Üniversite tarafından genişlemiş AB vizyonu içinde hazırlatılması aslında basit bir nedenden ortaya çıkmıştı. AB, 2004 genişlemesinden önce Deniz Alanları Planlaması (Maritime Spatial Planning) yapmak istiyordu. Yani, gelecekte kıyısı olan AB ülkeleri nerelerde rüzgâr enerji alanları, balık çiftlikleri, turizm geliştirme alanları, merkezi limanlar, tersane alanları ve benzeri tesisler kuracak; hangi bölgeleri çevre koruma alanı ilan edecek, gibi deniz ve çevresi ile ilgili sorulara cevap veren bir planlama istiyordu. Bu konuda Avrupa’da en ileri durumda olan Seville Üniversitesi ve alanında büyük şöhrete sahip Prof. Suarez seçilmişti. AB fonları ile desteklenen bu proje için Suarez çalışırken üye ülkelerden müstakbel deniz yetki alanlarının haritalarını talep etti. Yunanistan ve Güney Kıbrıs bu süreçte kendilerine azami pay Türkiye’ye ise neredeyse hiç pay vermeyen haritaları gönderdi. Bu haritalar internette 2000’li yılların başından itibaren dolaşıma giren ABD kaynaklı haritalar ile de örtüşüyordu. Yunanistan’ın Ege’deki sözde yetki alanları zaten 1976 Kıta Sahanlığı krizinden itibaren ileri sürdüğü tüm Ege’yi kapayan tezleri ile uyumluydu. Ancak bu kez Akdeniz için de inanılmaz boyutlarda maksimalist tezler sunuyordu.

AB HARİTADA ISRAR EDİYOR

2007 yılında bu kez aynı harita Barselona’da basılan ‘Atlas of Maritime Europe: Jurisdictions, Uses and Management, Barcelona, (Ediciones del Serbal)da karşımıza çıktı. Bu atlas da İspanyol Ulusal Araştırma Merkezi tarafından desteklenen bir AB projesi idi. Bu haritada deniz alanları ve sınırları için kullanılan bilgi bankası İngiliz GEBCO bilgi bankası tarafından geliştirilmişti. İddia edildiğine göre bu çalışmada Akdeniz’de adaların durumu hukuki olarak ele alınmamış, ortay hat kullanılmıştı.

SUAREZ HATASINI DÜZELTİYOR

Suarez, 2010 yılı başında AB İç Siyaset Direktörlüğü için Balıkçılık alt alanında yeni bir çalışma daha yaptı. ‘Jurisdictional waters in the Mediterranean and Black Seas’’ isimli bu çalışmasında ilan edilmemiş kıta sahanlığı veya MEB alanları ilgili ülkeler için gösterilmedi. Türkiye ve Yunanistan arasındaki karasuyu sınırlandırmasının da “teorik” olduğu yayında açıkça belirtildi. Bu çalışma Prof. Suarez’in Akdeniz yetki alanları konusundaki son çalışması oldu. Kısacası Suarez, 2004 yılındaki çalışmasında Yunanistan ve Kıbrıslı Rumların gönderdiği sınırlandırma haritalarını kullanarak bir nevi tuzağa düşmüş. 2010 yılı çalışmasında bu hatayı tekrar etmemiş, ancak atı alan Üsküdar’ı geçmişti.

AB ISRARI DEVAM EDİYOR

AB söz konusu habis haritayı son 16 yıl boyunca her yerde kullandı. Kullanmaya devam ediyor. Resmi dokümanlardan, web sitelerine kadar her yerde. Görünen o ki, bu harita 21. Yüzyıl başında hazırlanırken, hegemonlar Türkiye’yi denizden uzak tutmaya karar vermişler ve   Yunanistan ile GKRY üzerinden bu haritanın küresel dolaşıma çıkmasını ciddi bir psikolojik harp ve algı yaratma operasyonu ile başarmışlar. Bu haritaların Yunanistan’da Profesör Rozakis gibi aklı başında deniz hukukçularına rağmen bu denli maksimalist hazırlanabilmesini sağlamışlar. Biz isteyelim, Türkleri ya ikna ederiz ya da zorla kabul ettiririz. Eğer FETÖ darbesi başarılı olsaydı, şüphe yok ki, bu harita Türkiye’ye kabul ettirilirdi. Zaten çok sayıda kumpas davanın bir nedeni de Doğu Akdeniz enerji kaynakları ve bu haritanın Türkiye’ye dayatılması değil miydi?

PİŞKİN VE YÜZSÜZ AB

Gelelim son günlerde harita ile ilgili AB tarafında yaşananlara. 21 Temmuz ve 10 Ağustos 2020 Navtex krizleri sırasında AB Komisyonu adına birçok açıklama yapılarak Seville Üniversitesi Haritası olarak bilinen harita ile bir ilişkileri olmadığını ve böyle bir haritanın kendileri tarafından Üniversiteye ısmarlanmadığını, ayrıca, kurumlar tarafından hazırlatılan harici raporların AB’nin resmî belgeleri olmadığını deklare ettiler. Bunun bir anlamı olmadığı açıktır. Zira AB devlet değildir ve egemen devletler gibi kıta sahanlığı veya MEB ilan edemez. Ancak vekil devlet olarak kullandığı GKRY ile Yunanistan’a kendi çıkarlarını sağlayacak geniş alanları ilan etmelerini teşvik ve siyasi kulislerde yardım etmiştir. Diğer taraftan Bahçeşehir Üniversitesi BAUDEGS Kurucu Başkanı Amiral Cihat Yaycı’nın belirttiği üzere; ‘’geçmiş AB ilerleme raporlarında AB nasıl oluyor da Türkiye’yi GKRY MEB’inde faaliyet yürütmek nedeni ile ciddi eleştiriyor ve hatta gemi çalışanlarına yaptırım uyguluyor? Bu arada GKRY’nin 2 Nisan 2004 tarihinde ilan ettiği MEB sahası Seville Üniversitesi Haritası ile birebir örtüşüyor. AB’nin inandırıcı olması için öncelikle Seville Üniversitesinde resmen 2004 yılından itibaren hazırlanan haritayı neden AB’nin tüm resmi dokümanlarında ve kurumlarında kullanmaya başladığı; neden hala kullanılmaya devam ettiğini izah etmesi gerekir. Amiral Yaycı’nın tespit ettiği AB web siteleri bu makalenin sonunda bilgi için sunulmuştur. Merak edenler web sitelerine bugün girerek bu habis haritanın her yerde olduğunu görebilir.

DİPLOMATİK İŞLEM YAPILMALIDIR

Dışişleri Bakanlığı, AB Komisyon Başkanlığına hukuken, ahlaken, maddeten hiçbir geçerliliği olmayan bu haritanın AB resmi sitelerinden ve dokümanlarından çıkarılmasını talep etmelidir. Bu haritanın varlığı bile AB’nin Yunanistan ile yaşanan krizde asla arabulucu olamayacağını göstermektedir.

MANDACILARA TAVSİYELER

Türkiye’yi Anadolu’ya hapseden Akdeniz ve Ege ile bağlarını kopartan bu haritaya tahammülümüz yoktur. İçimizde hala AB’yi aklamak için ‘’Ama bizim alakamız yok dediler’’ şeklinde açıklama yapan AB ve ABD muhip ve mandacılarına hatırlatalım. Bu harita hepimizi boğuyor. Sizlerin AB ve ABD sevgisi Anadolu’yu boğulmaktan kurtarmıyor.

 
Etiketler: Türkiye’yi, Ege, ve, Akdeniz’den, dışlayan, Seville, Haritası, nasıl, doğdu?,
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
28 Mart 2021
Kıbrıslı Rum Akel’in Sözde Türk Akilleri
21 Mart 2021
Yunan Donanma Derneği Averof-II kuruldu
18 Mart 2021
18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Zaferi: Emperyalizme denizde atılan büyük tokat
14 Mart 2021
Yunan halkı bedel ödemeye devam ediyor
07 Mart 2021
İzmir/Yenikale Geçidinden, Çanakkale Boğazına… Mayın ve Namlunun Kan Kardeşliği
28 Şubat 2021
Kuzey kutbunda eriyen buzların jeopolitiğe etkisi
21 Şubat 2021
Gerileyen Hegemonyanın Dayanılmaz Sorumsuzluğu
07 Şubat 2021
Megali Idea’dan megalomaniye
01 Şubat 2021
Haliç ve Kasımpaşa’da her geçen gün yok olan deniz mirasımız
24 Ocak 2021
Cem Gürdeniz Denizde can kurtarmak
17 Ocak 2021
Bosna Hersek ve Akdeniz’e çıkış
10 Ocak 2021
Cem Gürdeniz İstikşafi görüşmeler ve Kıbrıs müzakereleri: 'Timeo Danaos et Dona Ferentes'
03 Ocak 2021
Cem Gürdeniz Neden denizcileşmeliyiz?
27 Aralık 2020
Amerikan Donanması Küresel ve Konvansiyonel Savaşa Hazır Değil
20 Aralık 2020
Cem Gürdeniz Kenar Kuşaktan Kalpgâh’a: Amerikan yaptırımlarının jeopolitik sonuçları
13 Aralık 2020
Cem Gürdeniz Taktik yaptırımlardan, jeopolitik savrulmaya
06 Aralık 2020
2020 sonunda Türkiye için jeopolitik vizyon
29 Kasım 2020
MV Roseline-A olayı ve denizcilik tarihimiz
22 Kasım 2020
Avrupa’da yükselen nükleer risk
21 Kasım 2020
Bahriye ve Cumhuriyet Donanmasına aidiyetin zirvesi "18 Kasım"
15 Kasım 2020
ABD Seçimleri ve Küresel Jeopolitik
01 Kasım 2020
Yunanistan’da unutturulan büyük Türk yardımı: Kurtuluş
25 Ekim 2020
Atatürk’ün büyük eseri, Cumhuriyet Donanması 97 yaşında
18 Ekim 2020
Halikarnas Balıkçısı, Mavi Anadolu ve Mavi Vatan
11 Ekim 2020
Atlantik çağı kapanırken...
04 Ekim 2020
Mavi Vatan: 21. Yüzyılda Bağımsız Türkiye İçin Çıkış Yolu
04 Ekim 2020
TCG Muavenet ve şehitlerini unutmadık
27 Eylül 2020
Cem Gürdeniz Preveze döneminden, Mavi Vatan dönemine: Büyük Uyanış
20 Eylül 2020
Mavi Vatana emperyalist saldırılar
06 Eylül 2020
Almanya’daki Atlantikçilerin Türkiye düşmanlığı
30 Ağustos 2020
"BÜYÜK ZAFER" Yunanistan ve İtalya Dünden Bugüne
23 Ağustos 2020
Karadeniz, Sakarya ve Mavi Vatan
16 Ağustos 2020
Mavi Vatan gençliği birleştiriyor
13 Ağustos 2020
Sevr'in 100'üncü Yılında Emperyalizme Türk Milletinin Yanıtı: "Mavi Vatan"
09 Ağustos 2020
ABD’nin kenar kuşak paniği ve Türkiye
02 Ağustos 2020
Mavi Vatan, Türk Gençliği ve İki Mektup
26 Temmuz 2020
21. yüzyılda Mavi Vatan nedir?
26 Temmuz 2020
Cem Gürdeniz KKTC’de jeopolitik intihara izin verilemez
15 Temmuz 2020
"FETÖ"nün Vatan ve Millet Düşmanlığı
12 Temmuz 2020
Yunanistan, Ege, Akdeniz, Kıbrıs, Libya
07 Temmuz 2020
Amiral Cem Çakmak ve Cesaret
01 Temmuz 2020
"Kabotaj"ın Tarihsel Derinliği ve "Mavi Vatan"
29 Haziran 2020
bncmedyahaber.com Yazarı Cem GÜRDENİZ Kimdir?
Haber Yazılımı