Yazı Detayı
01 Şubat 2021 - Pazartesi 00:48
 
Haliç ve Kasımpaşa’da her geçen gün yok olan deniz mirasımız
Cem GÜRDENİZ / Yazar - E. Amiral
 
 

28 Ocak 2020 günü öğleden sonra Kasımpaşa meydanında bulunan, Sultan Abdülaziz'in 1868 yılında yaptırdığı tarihi Divanhane (Bahriye Bakanlığı) Karakol Binası Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı kontrolündeki yol genişletme projesi kapsamında yıktırılmaya başlandı.

 

TARİHİMİZİ YIKMA KARARI

 

Yıkım, İstanbul II Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 8 Şubat 2019 tarih ve 7132 numaralı kararı gereğince yerine getirilmişti. Aynı karara göre tarihi bina başka bir yerde aslına uygun şekilde inşa edilecekmiş. Söz konusu bina, 24 Nisan 1996 tarih ve 7680 sayılı I numaralı Koruma Kurulu Kararı gereğince birinci grup taşınmaz kültür varlığı olarak kabul edilen 1864 yılında inşa edilmiş olan Divanhanenin avlusundaydı ve aynı zamanda uzun yıllar tarihi divanhanenin Lumbarağzı (giriş kapısı) olarak kullanılmıştı. 11 Nisan 2007 tarihinde ikinci grup taşınmaz kültür varlığı olarak kabul edilmişti. Söz konusu binanın 2 Mayıs 2007 tarihinde yerinde restorasyon ve restitüsyon projelerinin onaylanmasına rağmen 26 Mart 2015 tarihinde özel sektöre devredilen Haliçport projesinden sonra yerinden taşınmasına ve yeniden yapılmasına (rekonstrüksiyon) karar verildi. Yoğun kamuoyu baskısı altında yıkım ancak 6 yıl sonra başlatıldı. Karakolun Kuvay-ı Milliye direnişinde İstanbul’daki mücadeleye de büyük katkısı olmuştu.

 

 

 

BAHRİYENİN YARALANAN HAFIZASI

 

Kalbi ve ruhu ile bahriyeye bağlı bir denizci olarak bu yıkım kararı, donanma tarihimizin Amiral gemisi olan Haliç bölgesinde yaşanan diğer gelişmeler ile birlikte beni, pek çok bahriyeliyi ve duyarlı vatandaşlarımızı derinden yaraladı. Bunun nedenlerini izah edelim. Osmanlı İmparatorluğu, Cumhuriyet Donanmasına pervanesi dönen tek bir gemi bile devredemedi, ancak geçmişi 1455 yılına uzanan çok zengin tarihi bir miras bıraktı. Bu mirasın ağırlık merkezi Haliç, Tersane-i Amire ve çevresidir. Bu bölgede yıkılan her miras, hafıza kaybı demektir.

 

KASIMPAŞA'NIN BAHRİYE MİRASI YOK EDİLİYOR

 

Haliç Denizcilik mirasının merkezinde Kasımpaşa, Divanhane ve tersaneler vardır. Geçmişi 17. yüzyıla kadar giden ve bugün beşincisini gördüğümüz Divanhane 1876’dan 1923’e kadar donanmamızın en yüksek komuta merkezine yani Bahriye Nazırlığına ev sahipliği yaptı. Günümüzde de 1961 yılından 2007 yılına kadar Kuzey Deniz Saha Komutanlığı binası olarak kullanıldı. Daha sonra büyük bir restorasyona girdi. Bina boşaltıldı. Restorasyon kaynağı Deniz Kuvvetlerinin Taşkızak ve Haliç Bölgesinde Büyükşehir Belediyesine devrettiği arazinin karşılığında İBB ile Deniz Kuvvetleri arasında mutabakata varılan Kasımpaşa Protokolü gereğince karşılanacaktı. Ancak aradan geçen 14 yıla rağmen işlem yapılmadı. Bu muhteşem bina 2007 sonrası çürümeye terk edilmiş şekilde durmaktadır. (Hatırlatalım. 2006 protokolü gereğince binanın restorasyon sonucu Deniz Kuvvetlerine iadesi gerekmektedir.  Asla bir başka kurum, kuruluş ve gerçek kişiye devredilemez.) Osmanlı tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi olan 1876 Tersane Konferansının toplandığı ve sonucunda Birinci Meşrutiyet döneminin ilanı ile sonuçlanan sürecin yaşandığı; Osmanlı donanmasının kaderini etkileyen denizlerdeki mücadelelerin yönetildiği bu bina, adeta kaderine terk edilmiş durumdadır. Binada yapısal çöküntüler ve geri dönülmesi zor hasarlar meydana gelmeye başlamıştır. Bu tarihi miras ile ilişkili civar binalar da benzer kederden etkilenmektedir. Yazımın başında belirttiğim bu görkemli binanın giriş kapısını oluşturan 153 yaşındaki karakol binası (sonradan mahkeme ve savcılık binası) yıkılabiliyor. Bina bahriyemizin tarihi mirasından koparılması bir yana, fiziken de ait olduğu, doğduğu yerden koparılıyor.

 

 

 

BAHRİYE MATBAASI VE DENİZ ASTSUBAY HAZIRLAMA OKULU DA DENİZ KUVVETLERİNDEN KOPARILDI

 

Aynı akıbet, yıkım kararı olmasa da Karakol binası karşısında yer alan Osmanlı döneminde Bahriye Matbaası olarak görev yapan daha sonra Askeri Mahkemeye devredilen binadan 2020 yılı içinde Deniz Kuvvetlerinin çıkarılmasında yaşandı. Bina Fatih Kaymakamlığına devredildi. Benzer bir kader Beylerbeyinde bulunan Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığı binasının bulunduğu Beylerbeyi Sarayı müştemilatı tarihi Astsubay Hazırlama Okulu Komutanlık Binasında da yaşandı. Bu tarihi binamız da 2017 yılında Ulaştırma Bakanlığına devredildi.

 

DEVLET GELENEĞİ KORUNMALIDIR

 

Deniz Kuvvetlerinin ve diğer kuvvet komutanlıklarının devraldığı tarihi binaların gelecek nesiller için korunması sorumluluğu, devlet geleneğinin devamını temsil eder. Gelişmiş denizci ülkelerde bu tip oldu bitti kararlar kolay verilmez.  Savaşta yenilmiş ve aşağılanmış Almanya ve Japonya gibi ülkelerde bile işgalci muzaffer devletler yenilen bu devletlerin deniz geleneğine saygı duymuşlar ve kültür mirasları ile tarihi binalarına, tarihi gemilerine el sürmemişlerdir. Bugün Japonya’da Mikasa muharebe gemisi müze olarak korunmaktadır. Almanya’da gerek Kiel gerek Flensburg’da Birinci ve İkinci Dünya Savaşında yer almış pek çok bina ve gemi müze olarak korunmaktadır. ABD ve İngiltere’yi saymıyorum bile. Bugün söz konusu ülkelerde 153 yıllık bahriye tarihi ile ilgili bir binanın değil yıkılması, küçük bir değişiklik yapılması gazetelerde manşetlik haber olur. Örneğin, İngiliz kraliyet donanmasının kalbi, Portsmouth’da atar. Trafalgar deniz savaşında (1805) Amiral Nelson’ın hayatını kaybettiği sancak gemisi HMS Victory ile sanayi devriminin ilk ürünü HMS Warrior müze gemileri burada bulunur. İngiliz hükümeti bırakın bu alanda beş yıldızlı otel, AVM ve yeni kilise yapmayı en ufak tadilat bile yapamaz. Çok iyi bilirler ki İngiliz halkı ve Kraliyet Donanması kurum olarak böyle bir şeye izin vermez. 

 

HALİÇ DENİZCİLİK MİRASI 566 YAŞINDA

 

Gelelim yazımızın başlığı olan Haliç’teki denizcilik mirasımıza. Haliç Bölgesinde 566 yıllık yaşanmış ve yaşanmakta olan denizcilik mirası bu bölgenin tarihi değerini emsalsizleştirmektedir. Haliç’in kıyılarını ve mahallelerini, özellikle Kasımpaşa’yı dolaşanlar bilir. Burada çoğunluk sokak isimleri ya gemicilik terimi ya da ünlü Türk denizcilerinin ismini taşır. Benzer şekilde bölgedeki camiler, çeşmeler ve anıtlarda deniz kültüründen izler görürsünüz. Çoğunun bir kenarında geleneksel bahriye çıpası vardır. Zira bu bölge 1455 yılından 1928 yılına yani Gölcük tersane ve deniz üssünün kurulmasına kadar Karadeniz, Ege ve Akdeniz’deki donanmanın ve Türk deniz gücünün kalbi oldu. Gölcük sonrası dönemde de Kuzey Deniz Saha Komutanlığı ile Taşkızak Tersanesi Komutanlığı Bahriyenin buradaki temsilcileri oldular. Bahriye ve Kasımpaşa, iç içe geçti.

 

 

 

TÜRK DENİZCİLİĞİ HALİÇ'TE DOĞDU VE BÜYÜDÜ

 

Haliç kıyılarında 11 Aralık 1454’ten bu yana doklarda Türk çekiçlerinin sesi duyuluyor. 566 yıl, denizcileşme gayreti içinde olan bir devlet için büyük bir mirastır. Haliç’in kuzey kıyılarında gemi yapımı, Fatih Sultan Mehmet ile başladı. Tersane bugünkü sınırlarına Yavuz Sultan Selim döneminde genişledi. Bu dönemde Haliç tersanesi, Camialtı, Taşkızak ve Hasköy kıyılarını kapsayacak şekilde Kâğıthane’ye kadar uzatıldı. 1557 yılında Haliç’te Galata ile Kâğıthane arasında 123 iskele vardı. Kışları burada 250 kadırga karaya çekilerek bakımları yapılırdı. Tersanede ilk kalyon, 1648 yılında inşa edildi.  1770 Çeşme baskını sonrası kan kaybeden bahriyenin toparlanmasına büyük katkı sağlayan Kaptan-ı Derya, Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın, kış mevsiminde dağıtılan donanma kalyoncu personelinin sürekli kalabileceği büyük kalyoncu kışlasını yaptırması ile Osmanlı donanması ilk kez yaz ve kış harekât yeteneğine kavuştu. (Söz konusu kışla halen Kuzey Deniz Saha Komutanlığı karargâh ve destek kıtaları komutanlığı binası olarak kullanılıyor.) 1773 yılından itibaren bugünkü Deniz Harp Okulu ve Teknik Üniversitenin temelini teşkil eden Mühendishane-i Bahri Hümayun ’un da Kasımpaşa’da kurulması ile burası tamamen bir denizcilik merkezine dönüştü. Sultan III. Selim döneminde de tersane ’de ilk taş (kuru) havuz 1799 yılında inşa edildi. Sultan II. Mahmut zamanında da ikinci taş havuz 1825 yılında, ilk ahşap sitimli gemi de 1837 yılında tamamlandı.

 

ABDÜLAZİZ VE 2. ABDÜLHAMİT ZITLIĞI

 

1861-1876 arasında hüküm süren Sultan Abdülaziz, denizci ve donanma sever bir kişilikti. Zamanında 1799 yılında yapılan ilk taş havuz büyütüldü. Tersane kendi ürünü ilk çelik ve sitimli gemiyi 1874 yılında tamamladı. II. Abdülhamit donanmayı küçültmeyi ve hatta yok etmeyi tercih ettiğinden ne tersane gelişti ne de yeni gemi inşa edildi. Bu arada, 1886 yılında sadece iki adet Nordenfelt sınıfı denizaltı, Taşkızak tersanesinde monte edildi. Ancak ilk fiili torpido atışından sonra, bu gemilerin gizliliğinden çekinen Sultan iki denizaltıyı İzmit’e gönderdi. Bir daha da geri çağrılmadılar. Tersane-i Amire, 1913 yılında İttihat ve Terakki döneminde üç ayrı idareye bölündü. Hasköy, Şirket-i Hayriye’ye (Şehir Hatları); Taşkızak (Valide Kızağı), Donanmaya ve diğerleri de İnşaat-ı Bahriye-i Osmaniye firmasına devredildi. Haliç Bölgesi mütareke, yani işgal döneminde tarihinin en acı dönemini yaşadı. Gemi ve tersane mezarlığına dönüştü.

 

 

CUMHURİYET DÖNEMİ

 

Kurtuluş Savaşı sonrası Lozan’la İstanbul bölgesi askersizleştirilmiş statüye geçirildiğinden, Taşkızak tersanesindeki askeri olanakların bir bölümü, yeni kurulan Gölcük Tersanesine taşındı. 1936 yılında Montreux Sözleşmesi sonrası, İstanbul eski statüsüne kavuşunca, Donanma, Taşkızak Tersanesini geliştirmeye devam etti. Diğer tersaneler de değişik dönemlerde Seyri Sefain, Şirket-i Hayriye, Fabrikalar ve Havuzlar Müdürlüğü, Deniz Yolları, Denizcilik Bankası, vb. kamu kurum ve kuruluşlarının hizmetinde kaldı. Bu arada 1990’ların başında Deniz Kuvvetleri yeni tersane arayışına girdi. 1999 Marmara depremi sonrasında Gölcük Tersanesinin su üstü gemi inşa kızaklarının yok olması sonucu, Pendik (İstanbul) Tersanesi Deniz Kuvvetlerine devredilince, Taşkızak Tersanesi kapatılarak bu tersaneye taşındı. Böylece 2000 yılında Donanma savaş gemisi onarım/inşaat varlığını Kasımpaşa bölgesinden tamamen çıkarmış oldu. Daha sonraları özelleştirme furyasıyla Hasköy ve Camialtı Tersaneleri de kapatıldı.

 

TARİHİ MİRASIMIZIN YAŞAYAN SON KALESİ HALİÇ TERSANESİ

 

Bugün Haliç Tersanesinde çok şükür çekiç sesleri devam ediyor. Şehir Hatları AŞ Genel Müdürlüğünün ilk kadın yönetici Sinem Dedetaş liderliğinde bu tersanemiz başarıdan başarıya koşuyor. Göreve geldiği 2019 yılında ses çıkmayan doklarda bugün şehir hatlarının gemileri onarılıyor. Yeni projelere hayat veriliyor. Halen dünyanın faal olan en eski tersanesi statüsünde Haliç Tersanesinde gemi inşası mutlaka devam etmelidir. Bu haliyle tersane UNESCO’nun korumasını hak etmektedir. Günümüzde dünya çapında UNESCO’nun Endüstriyel Arkeoloji mirası statüsünde olan 28 alan mevcuttur. Bu alanlar arasında Haliç Tersaneler bölgesine en yakın olanlar, Venedik Tersanesi ile Liverpool Deniz Ticaret Şehri sayılabilir. Bugün kara egemen müesses nizam içinde anlaşılmasa bile yarın denizciliğin ve deniz kültür birikiminin önemini anlayacak kişi ve kurumlar devlette öne çıktığında 566 yıldır Haliç’te çekiç sesinin eksik olmamasının ve gemi üretiminin değeri daha iyi anlaşılacaktır. Dünya üzerinde onbinlerce AVM, marina ve lüks oteller vardır ancak 566 yıl gemi inşa eden tersane yoktur. Bu gerçeği görememek ne acı. O nedenle Türkiye’de denize, mavi vatana, denizciliğe gönül veren herkesi, her kesimi Haliç Tersanesinin hayatta kalmaya, nefes almaya, gemi üretmeye devam etmesine destek vermeye davet ediyorum. Bu kapsamda tersanenin aktif olarak korunması için gayret sarf eden Haliç Dayanışması ile Denizcilik ve Tersane Mensupları Derneğine ve Mimari Restorasyon, Kültür Varlıklarını Koruma Derneğine destek olmaya davet ediyorum.

 

TARİHİ MİRASIN YENİSİ YAPILMAZ

 

Haliç Bölgesinde, 17’nci yüzyılda, sonradan kasra dönüştürülen Aynalıkavak Sarayı; günümüzde beşincisi ayakta kalabilen Divanhane binası; Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın konak alanına yaptırılan eski adı ile Deniz Hastanesi binası; Haliç, Camialtı ve Taşkızak tersanelerindeki tarihi binalar ve taş havuzlar günümüzde geçmişin temsilcileridir. Ancak bugün için Cezayirli Gazi Hasan Paşa Konağı, Aynalıkavak Kasrı ve Haliç Tersanesi hariç saydığım bu değerler tarihi miraslarına hiç de uygun olmayan perişan durumdadırlar. Bir topluluk, ortak tarihi mirasının bilincinde olarak ve onu koruyarak millet olur. Tarihimizin içinden gelip geleceğe uzanan 566 yıllık denizcilik mirasımızı gelecek kuşaklara mutlaka aktarmalıyız. Unutmayalım uygarlık denizde ve kıyıda başlar. Dünyanın en değerli coğrafyasında 566 yıllık denizcilik mirası ve geleneği, rant uğruna yok edilmemeli, yol geçecek diye 153 yıllık miras bilinçsizce harcanmamalıdır. Deniz Kuvvetlerimiz, Cumhuriyet Döneminde kendisine kurumsal olarak emanet edilen tarihi mirası geçmiş nesillerden aldığı gibi gelecek nesillere devretme sorumluluğunun bilincinde olmalıdır. Batan bir savaş gemisinin yenisini 4 yılda yapabiliriz ama yok edilen tarihi miras sonsuza dek kaybedilir. Yerine koyulamaz.

 

Deniz Kuvvetlerinin maalesef yitirdiği ya da yitirme riski olan tarihi mirasın (Taşkızak alanındaki tarihi yapılar, Divanhane Binası, Kasımpaşa Bahriye Matbaası, Deniz Hastanesi, Divanhane Karakol Binası, Beylerbeyi Astsubay Hazırlama Okulu) yarattığı psikososyal tahribat büyüktür. Benzer kayıplar yaşanmamalıdır. En gelişmiş demokrasilerde yani askeri güç üzerinde sivil kontrolün en yüksek olduğu devletlerde askeri tarihi miras kıskançlıkla korunur. Sivil otorite ben milli iradeyim ne istersem yaparım demez. Tarih ve kültür rant uğruna, egemen güçlerin çıkarlarına kurban edilmez. Zira tarihsel miras devletin sürekliliğini temsil eder. Hükümetler, yöneticiler gelir geçer. Devlet bakidir.

 

 

 
Etiketler: Haliç, ve, Kasımpaşa’da, her, geçen, gün, yok, olan, deniz, mirasımız,
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
28 Mart 2021
Kıbrıslı Rum Akel’in Sözde Türk Akilleri
21 Mart 2021
Yunan Donanma Derneği Averof-II kuruldu
18 Mart 2021
18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Zaferi: Emperyalizme denizde atılan büyük tokat
14 Mart 2021
Yunan halkı bedel ödemeye devam ediyor
07 Mart 2021
İzmir/Yenikale Geçidinden, Çanakkale Boğazına… Mayın ve Namlunun Kan Kardeşliği
28 Şubat 2021
Kuzey kutbunda eriyen buzların jeopolitiğe etkisi
21 Şubat 2021
Gerileyen Hegemonyanın Dayanılmaz Sorumsuzluğu
07 Şubat 2021
Megali Idea’dan megalomaniye
24 Ocak 2021
Cem Gürdeniz Denizde can kurtarmak
17 Ocak 2021
Bosna Hersek ve Akdeniz’e çıkış
10 Ocak 2021
Cem Gürdeniz İstikşafi görüşmeler ve Kıbrıs müzakereleri: 'Timeo Danaos et Dona Ferentes'
03 Ocak 2021
Cem Gürdeniz Neden denizcileşmeliyiz?
27 Aralık 2020
Amerikan Donanması Küresel ve Konvansiyonel Savaşa Hazır Değil
20 Aralık 2020
Cem Gürdeniz Kenar Kuşaktan Kalpgâh’a: Amerikan yaptırımlarının jeopolitik sonuçları
13 Aralık 2020
Cem Gürdeniz Taktik yaptırımlardan, jeopolitik savrulmaya
06 Aralık 2020
2020 sonunda Türkiye için jeopolitik vizyon
29 Kasım 2020
MV Roseline-A olayı ve denizcilik tarihimiz
22 Kasım 2020
Avrupa’da yükselen nükleer risk
21 Kasım 2020
Bahriye ve Cumhuriyet Donanmasına aidiyetin zirvesi "18 Kasım"
15 Kasım 2020
ABD Seçimleri ve Küresel Jeopolitik
01 Kasım 2020
Yunanistan’da unutturulan büyük Türk yardımı: Kurtuluş
25 Ekim 2020
Atatürk’ün büyük eseri, Cumhuriyet Donanması 97 yaşında
18 Ekim 2020
Halikarnas Balıkçısı, Mavi Anadolu ve Mavi Vatan
11 Ekim 2020
Atlantik çağı kapanırken...
04 Ekim 2020
Mavi Vatan: 21. Yüzyılda Bağımsız Türkiye İçin Çıkış Yolu
04 Ekim 2020
TCG Muavenet ve şehitlerini unutmadık
27 Eylül 2020
Cem Gürdeniz Preveze döneminden, Mavi Vatan dönemine: Büyük Uyanış
20 Eylül 2020
Mavi Vatana emperyalist saldırılar
13 Eylül 2020
Türkiye’yi Ege ve Akdeniz’den dışlayan Seville Haritası nasıl doğdu?
06 Eylül 2020
Almanya’daki Atlantikçilerin Türkiye düşmanlığı
30 Ağustos 2020
"BÜYÜK ZAFER" Yunanistan ve İtalya Dünden Bugüne
23 Ağustos 2020
Karadeniz, Sakarya ve Mavi Vatan
16 Ağustos 2020
Mavi Vatan gençliği birleştiriyor
13 Ağustos 2020
Sevr'in 100'üncü Yılında Emperyalizme Türk Milletinin Yanıtı: "Mavi Vatan"
09 Ağustos 2020
ABD’nin kenar kuşak paniği ve Türkiye
02 Ağustos 2020
Mavi Vatan, Türk Gençliği ve İki Mektup
26 Temmuz 2020
21. yüzyılda Mavi Vatan nedir?
26 Temmuz 2020
Cem Gürdeniz KKTC’de jeopolitik intihara izin verilemez
15 Temmuz 2020
"FETÖ"nün Vatan ve Millet Düşmanlığı
12 Temmuz 2020
Yunanistan, Ege, Akdeniz, Kıbrıs, Libya
07 Temmuz 2020
Amiral Cem Çakmak ve Cesaret
01 Temmuz 2020
"Kabotaj"ın Tarihsel Derinliği ve "Mavi Vatan"
29 Haziran 2020
bncmedyahaber.com Yazarı Cem GÜRDENİZ Kimdir?
Haber Yazılımı