Yazı Detayı
05 Eylül 2021 - Pazar 13:40
 
Bilişim Suçları ve Eğitim Üzerine - Abdurrahman Dilipak
Abdurrahman Dilipak / Gazeteci - Yazar
 
 

VİDEOLU MAKALE 
BİLİŞİM SUÇLARI ve EĞİTİM ÜZERİNE – Abdurrahman DİLİPAK

 

 

Herkes “Bilişim” teknolojisinin nimetlerinden, hayatımızı nasıl kolaylaştırdığından söz ediyor. Oysa her nimet külfeti de beraberinde getirir. Ya da beraberinde bir riski de taşır.     

 

Nimete tamah gözü kör ederse, yemi yutarken oltayı da yutarız. Bir sonraki adımda “oltayı yutan balık yem istemez”.

 

Bu anlamda “imkânları “tehdit” ile birlikte düşünmek gerek. Bu anlamda “def-i mazarrat celb-i menafiden evladır”.

 

Kötülerin de aynı teknolojiyi kullandıklarını düşünün. Mesela uyuşturucu sanal bir mutluluk sağlıyor. Ama aklınızı zail ediyor. Sizi köleleştiriyor. O mutluluk oltaya takılan yem hükmündedir.

 

5G size çok yüksek hızda bilgiye ulaşımı sağlayabilir, ama 5G beyniniz ve kalbiniz üzerinde ölümcül etkileri olabilir. İnsansız otomobiller konforlu olabilir. Bu otomobiller için 5G zorunlu olabilir. Humanoidler içinde hem Starlinkler, hem de 5G önemli olabilir. Ama bindiğiniz “akıllı” otomobil, kötü birilerinin kontrolünde sizi öldürebilir de. Humanoid ya da evinizdeki yapay zekâ üzerinden kredi kartlarınız, banka hesaplarınız ele geçirilebilir.

 

Starlinkler tepemizden radyasyon yağdıracak. Eğer bunun kötü kullanımı ve yan etkilerini kontrol edemiyorsanız bu hayati anlamda riskler oluşturabilir.

 

Mesela Humanodiler sizi işsiz bırakabilir. Sizin yaptığınız işi sizden daha iyi, daha hızlı ve daha ucuza yapabiliyorsa size gerek duyulmayabilir.

 

Bilgisayarın doğrudan ve dolaylı olarak, fayda, risk, kötü kullanıma dayalı açık ve yakın tehlike durumu potansiyel bir risk olarak aslında ülke ölçeğinde bir tehdide dönüşebilir. Yan etkileri de öyle.

 

Her şeyi bilgisayar yapacaksa bize ne gerek var. “Artırılmış sanal gerçeklik”, gerçekten daha fazla anlam ve değer ifade edebiliyorsa, Kripto para örneğinde olduğu gibi sermayeyi “kedi”ye değil ama “bulut”a yüklemiş olacaksınız. Bulut Hacklendiğinde, sistem çöktüğünde durum ne olacak.

 

DeepFake’le kim, nasıl mücadele edecek? BlackWebde global bir sanal mafya özgürce icraai faaliyet edebiliyor.

 

Sanal Bankacılık güzel de, sanal Kumarhanede, Sanal Kerhanede artık odanızın içinde. Misyonerler evinizin içinde. Meleklerle ve Şeytanlarla komşusunuz artık. Hatta onlar evinizin yerleşik misafirleri haline geldiler. Her şey bir tık uzakta.

 

E-Devlet yayılıyor, derinleşiyor da peki E-Millet nerede?

Akıllı eviniz, Akıllı iş yeriniz, Akıllı şehir, akıllı otomobil, akıllı süpürge, aslında evinizde kılık değiştirmiş bir ajan olmasın. Sizi dinleyebilir, fotoğraflayabilir, hatta sizi öldürebilir, evinizi patlatabilir, Ormanlarınızı yakabilir. Hayvanları size saldırtabilir.

 

İnsan, Makine ve Robot eşitlensin ister misiniz. Yani bu 3’lü “NESNELER ARASI İLETİŞİM” teknolojisinin nesnesi haline getirilsin ister misiniz. Chip teknolojisi, NeuraLink teknolojisi buna hazırlık değil mi?

 

Din, ahlak ve gelenekten bağımsız BİREY’ler artık GENDER olarak tanımlanıyorlar. Onların cinsiyeti bile artık biyolojik değil, toplumsal.

 

İnsan aile içinde kişilik kazanırdı. Onun dili, kimliğinin bir parçası idi. AİLE artık devreden çıkıyor. Çocuklar okul, internet üzerinden global sisteme bağlanıyor. O anne-babası, kardeşleri ile aynı evde yaşasa bile artık aynı dünyada yaşamıyorlar. O cinsiyetini bile, yönetim, deneyimle tercihini belirliyor. Anne-baba da artık anne - baba değil, anne, baba, baba da anne olmuş olabilir. Trans seksüalizm artık bireysel bir tercih sorunudur. Hatta çocuğun sperm ya da yumurtası bir başka GENDER’den alınmış olabilir ve taşıyıcı annesi de bir başkası olabilir. Hatta çocuğunuza başka bir canlıdan gen transferi yapılabilir.

Dikkat edin Siber yankesiciler ve hırsızlar, evinin kapısını açıp içeri girmeden, dünyanın başka bir yerinde şifrenizi kırıp, kredi kartınızı, banka hesaplarını, ya da sanal cüzdanınız boşaltabilirler.

 

Geçen gün bir  kaç Banka üzerinden on binlerce kişinin kredi kartlarından ya da banka hesaplarından yüz milyonlarca lira çalınmıştı.

 

Kontrol edemediğin güç güç değildir. Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok keder. Haddinden fazla hız da öyle. Keşke trafikteki hız kontrolü gibi, siber alemde de bir hız kontrolü sağlanabilir.

 

Arabanızın niye vitesleri var, freni var, hız kontrolü yaparsınız, değişen yol ve iklim, çevre ve yolcu şartlarına dayalı kurallar konur. Ve bunlar niçin bilişim için düşünülmez.

 

HW bizim değil, SW de ana işletim sistemi olarak, diğer birçok yazılımları itibarı büyük ölçüde bizim değil. Kendi sistem güvenliğimiz konusunda da halimiz ortada. Milli Bilgi Merkezimiz, arama motorumuz, Süper bilgisayar ve yapay zekâ konusunda da halimiz ortada. Ülkemiz maalesef, nihai kullanıcı bağlamında bir şeyler yapıyor olsak da temel altyapılar konusunda çok büyük ölçüde savunmasız ve dışa bağımlı. Bunun sonucu olarak HW SW ve bilgi çöplüğüne dönmüş vaziyetteyiz. Siber sistem güvenliği yanında siber saldırılara karşı güvenlik açığı giderek büyüyor. Özellikle Starlink, NeuraLink, 5G başımızın belası.

 

Sosyal Mediadaki moda  bir tanımla “Bir TIK’lık canımız var” “Global Reset” hareketi aklımızı ve hatta hayatımızı resetlemeye hazırlanıyor. Dünya “yeryüzünde bir cennet, ebedi bir hayat” hayali ile kendi cehennemine ve kendi helakine doğru koşuyor.

Kaçtığımızı sandığımız şeye doğru koşuyoruz.

 

Selam ve dua ile.

 

 
Etiketler: Bilişim, Suçları, ve, Eğitim, Üzerine, -, Abdurrahman, Dilipak,
Yorumlar
Haber Yazılımı