
İslam Dünyasının Halifesi Neden Yok?
Hilafet Gerekli midir?
Sayın Erdoğan Halife mi?
Akit TV'de Vizyon adında televizyon programı hazırlayıp sunduğum dönemde programıma konuşmacı olarak katılan Anayasa hocası Prof. Dr. Ferman Demirkol tarafından hilafet konusunda; ”Hilafet kaldırılmamıştır. Hilafet TBMM uhdesinde mündemiçtir” denilmiştir. Halen Türkiye’de cumhurbaşkanlığı yapmış olanlar, M. Kemal, İnönü, Korutürk vs hükmen halîfedir. Yani sayın Erdoğan da Cumhurbaşkanı olması sebebiyle halîfedir. Ayrıca hilafet makamı dini değil siyasi makamdır.” açıklamasında bulunmuştur. O tarihte konu gündem olsa da ciddi bir tartışma olmamıştır.
Türkiye'de cumhurbaşkanlığı yapmış ya da yapacak olanlar da halife midir? Konunun uzmanları karar versin. Ancak iddia yabana atılacak ve görmezlikten gelinecek bir iddia değildir! Düşünün hilafet karşıtı cumhurbaşkanı seçildi ve İslam ülkelerinin Halifesi oldu!
Ya da hilafet makamı siyasi mi dini bir temsil makamı mı?
Ferman Hocanın “Hilafet makamının geçmiş ve gelecek cumhurbaşkanlarını kapsadığı” görüşüne daha önce de ifade ettiğim gibi katılmam. Öncelikle TBMM'nin kabul etmesi ve ilgili cumhurbaşkanının da kabul etmesi gerektiğini düşünürüm. Makamı ne olursa olsun “sen halifesin” demekle Halife olunamayacağını ve siyasi makam mı dini makam mı olduğu da yetkin uzman kişilerce tartışılmalıdır.
Buyrun tartışın!
Hilafet makamının Osmanlı’ya geçişi 1517 yılında, Osmanlı Padişahı I. Selim'in Mısır'ı fethedip Memlûk Devleti'ne son vermesiyle birlikte halifelik unvanı Osmanlı Hanedanı'na geçmiştir. İngilizlerin hilafet makamını sömürgesi olan Hindistan’a götürmek ve Hindistan Müslümanlarından birisine hilafet makamı vermek sureti ile hilafet makamını kontrol altına almak istemeleri üzerine TBMM harekete geçmiş ve 3 Mart 1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, meclisin uhdesinde mündemiçtir denilerek TBMM'ye bırakılmıştır.
Hilâfet kelimesi, terim olarak İslâm devletlerinde Hz. Peygamber’den sonraki devlet başkanlığı kurumunu ifade eder.
Osmanlı’da Halife “siyasi lider” olmakla birlikte “siyasi ve dini lider” olarak da tarif edenler vardır. Osmanlı’da çelişkili gibi olan dini liderlik ayrıca “Şeyhülislam” makamının da bulunması sebebi iledir.
Kimi anayasacılar Hilafet makamının kaldırılmadığını “TBMM uhdesinde mündemiçtir” meclis kararı dolayısı ile hali hazırda TC devlet başkanlarının tamamının aynı zamanda “Halife” olduklarını başta anayasa hocası Prof. Dr. Ferman Demirkol iddia etmiştir.
Biz bu tartışmaları konunun uzmanlarına havale ederek bugün Hilafet makamının gerekliliği konusu üzerinde mütalaada bulunalım.
Konu bu yönü ile ele alındığında; Hristiyan dünyasının “Papalık” kurumu olduğu, aynı şekilde hemen bütün dinlerin önderlik temsilcilik makamı olduğu Müslümanların dağınıklığının bir sebebinin de hilafet makamının tekrar hayata geçirilmediği dolayısı ile de Müslümanları toplayacak bir makamın bulunmadığı şeklinde görüş ifade edenler çoğunluktadır.
Hilafet makamı İslam coğrafyasının imamesi mertebesindedir. İslam topluluklarının Halifesinin olmaması öncelikle kendi aralarında yaşadıkları problemlerin çözümünü maalesef başka adreslerde aramaları sonucunu doğurmakta sonuç itibarı ile de aralarında birlik beraberlik sözden ibaret kalmaktadır.
İslam dünyasında halifelik makamının tekrar fiili olarak harekete geçirmesi zorunlu hale gelmiştir.
Halifelik makamı ile ilgili olarak hiç şüphesiz bu makamın Türkiye’ye yakıştığı İslam dünyasına önderliğinin de Türkiye’ye yakıştığı genel görüş olarak ifade etmek mümkündür.
Halifelik makamının tekrar hayata geçirilmesi Türkiye’de rejim değişikliği şeklinde değerlendirilmesi de doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Hilafet makamı dünyadaki Müslüman toplulukları ilgilendiren bir kurumdur.
Anayasa ve siyaset bilimcilerin bu konuyu gündemlerine almaları, halkı bilgilendirmeleri gerekmektedir.
İslam dünyası başsız, öndersizdir.
Bu gün Filistin/Gazze, Doğu Türkistan, Arakan ve dünyanın pek çok yerinde yaşanan soykırımların bir sebebi de İslam dünyasının birlikte hareket etmemesinden kaynaklanmaktadır.
Hilafet kurumu İslam dünyasını ve Türkiye'nin geleceğini çok yakından ilgilendiren bir kurumdur. Bu konu çarpıtılarak bir yere varılmaz! İşin hukuki ve siyasi yönleri uzmanlarınca zaman kaybedilmeden ele alınmalı ve gereği hiç zaman kaybedilmeden yapılmalıdır.
İslam dünyasının birlikte hareket etmeleri hayati zaruret halini almıştır. Bunun için de Hilafet makamının tekrar hayata geçirilmesi birlik ve beraberliğin olmazsa olmaz şartı halini almış görünmektedir.
Vesselam
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://bncmedyahaber.com/yazar-yas-aldikca-pismaliklarin-agir-yuku-dayanilmaz-olur-1150.html
|