|
||
Aşıda Büyük Tehlike KANSER-AIDS-LOSEMİ... | ||
Sema MARAŞLI / Eğitimci, Yazar | ||
AŞIDA BÜYÜK TEHLİKE Kanser-AİDS-LÖSEMİ…
Sağlık Bakanlığı aşıyı Kovid'e çare âb-ı hayat gibi sunarken yan etkilerinden ve olası yüksek risklerden bahsetmiyor. Oysa halkı aşının yan etkileri ve riskleri konusunda bilgilendirmek zorundalar. Aşı yaptıracak kişi zararları ile ilgili bilgi sahibi olduktan sonra yine de yaptırmak isterse bu kendi tercihi olur ve sonuçlarına da kendi katlanır. Sağlık Bakanlığı 120 milyon doz Alman aşısı BioNTech sipariş etti ve bir kısmı geldi. BioNTech aşısında kullanılan mRNA tekniği ilk defa aşılarda kullanılıyor ve büyük riskler taşıyor. Aşı yaptıracak herkesin bunları muhakkak bilmesi lazım.
mRNA (Mesajcı RNA) nedir?
“mRNA" mesajcı Ribo Nükleik Asit. mRNA her hücremizde doğal olarak bulunan, hayatî derecede önemli moleküllerdir. mRNA nın görevi DNA ile Ribozomlar arasında aracılık görevi üstlenmek haber taşıyıp, mesaj iletmektir.
Sentetik mRNA nedir?”
Hücrelerin için hayati önemdeki mRNA'nın laboratuvar ortamında yapılan kopyası. Sentetik kopya mRNA ya mesaj yükleyip DNA ya ulaşmasını sağlanıyor.
mRNA Aşısı Nasıl Çalışıyor?
Üretilen sentetik mRNA dizilimi hücre içine rahat girsin diye yağ kaplı nanoparçacıkların içine yerleştiriliyor ve ona yüklenen mesaji hücrelere ve DNA'ya ulaştırıyor.
Kovit aşısında MRNA ya Spike proteininin şifreleri kodlanıyor ve bu proteini üret emri veriliyor. Bize söylenen bu fakat ilaç şirketleri mRNA ya insanın doğal bağışıklığını yok edecek her türlü mesajı yükleyebilirler. Ayrıca sadece koronavirüs ile ilgili mesajı yüklemiş olsalar bile mRNA'nın hücrelerimizde yapabileceği tahribatların büyük olabileceğini söylüyor mikrobiyoloji uzmanları.
mRNA Teknolojisi Uğur Şahin tarafından mı bulundu?
Hayır. Sentetik mRNA üzerinde Bilim Dünyası 1990 yıllardan beri çalışıyor. Fakat hayvan deneylerinde çokça ölüm olduğu için insanlar için kullanım onayı alamamışlardı. Kovit bahanesiyle acil diyerek sentetik mRNA Şahin çifti tarafından aşıda kullanıldı. Ortada bir buluş yok aslında. Sadece Türkiye halkı güven duysun Türkler tarafından yapılmış diye sorgulama yapılmasın diye öyle lanse ediliyor. Uğur Şahin de aşı için hiçbir sorumluluk almıyor. Aşıların insan deneylerinde olası sonuçları gönüllü bir kitle üzerinde denenmeden, geniş kitlelere şifa diye aldatıcı sözlerle sunularak deney yapılıyor.
Akıllı Füze Aşılarla Kitle İmha Planları
Moderna Aşısının tıbbı şefi Dr.Tal Zaks 2017 Ted konuşmasında şirketin MRNA aşısını açıklarken şu ifadeleri kullanıyor: “Aslında yaşam yazılımını (Allah’ın yaratmasını) hackliyoruz. Genetik kodu yeniden yazıyoruz.” 2013 yılında The Telegraph Gazetesi'ne verdiği röportajda Bill Gates "Benim artık paraya ihtiyacım yok, ben Tanrı'nın işini yapıyorum!" diyor. Bill Gates'in, David Rockefeller, Ted Turner, Michael Bloomberg, George Soros gibi "Siyonist Çete" ile çalıştığı bilinen bir gerçek. David Rockefeller Birleşmiş Milletler İş Konseyi’nde şöyle diyor:“Küresel bir dönüşümün eşiğindeyiz.Tek ihtiyacımız olan doğru büyük bir kriz. Uluslar, YENİ DÜNYA DÜZENİNİ kabul edecek.” Bu karanlık güçlere nasıl güvenip bunların finanse ettiği aşıları yaptırabiliriz? Siyonist çete amaçları uğruna ilaç ve aşı adında biyolojik silahlarla insanları öldürerek dünyanın nüfus problemini(!) çözmeye çalışıyorlar. YENİ DÜNYA DÜZENİ kurmak isteyen Karanlık Güçler Kovit-19 ile hedefe doğru hızla yol alıyor. Yıllardır fon adı altında besledikleri “Besleme Bilim Adamları” ve satın aldıkları doktorlar vasıtası ve medya aracılığıyla büyük kitleleri korku propagandası ile etki altına alarak aşı ile hedefe ulaşmaya çalışıyorlar. Kendimizi ve insanlığı şeytanı aklın bu satanist manyak çetesine teslim edecek halimiz yok. Bu yolda parti, millet, görüş farklılığına bakılmaksızın bilinçli insanların acilen bir araya gelip ciddi mücadele etmeleri gerekiyor. Zina bu siyonist çete bir şekilde dünyanın pek çok ülkesinin liderini rüşvet ya da baskı ile YENİ DÜNYA DÜZENİ ne katılmaya ikna etti. Batı ülkelerinde halk oyunu fark edip uyanışa geçti. Bizim ülke halkı hâlâ uyuyor. Liderlerin baskı altında olma ihtimaline karşı halkın uyanıp hakkını araması lazım. Yoksa aşı adında “genetik talimatları taşıyan akıllı füzeler" ile insanlık önce tahrip edilip sonra yok edilecek.
Bill'in Adamlarını Değil, Bilim Adamlarını Dinleyin
Ana akım medya çoğunlukla aşıya övgüler dizen, Korona konusunda halka korku salan besleme bilim adamlarını çıkarıyor ekranlara. Hiçbiri aşıların ciddi yan etkilerinden bahsetmiyor. İngiltere'de Bilim Kurulu üyesi halkı yönetmek için bilerek halka korku yaydıklarını itiraf etti. Aşıya övgüler dizen Bill'in adamlarını bir tarafa bırakarak, gerçek bilim adamları aşı için ne diyor bir bakalım.
Korona Yerine Kanser, Lösemi, AİDS Alır mıydınız?
İrlanda Tıp Konseyi üyesi olan saygın Mikrobiyoloji uzmanı Marcus De Brun hükümetin kovit tedavilerini protesto etmek için işinden istifa etti ve işin uzmanı olarak mRNA aşılarındaki büyük tehlike ile ilgili önemli uyarılarda bulunuyor.
Marcus De Brun “Bu sentetik RNA nın DNA mıza dahil olma ihtimali var mı? Diye sorup şöyle cevaplıyor: “Kovitten önce bunun cevabı “EVET”ti fakat şimdi buna “komplo teorisi” deniyor. Bu yüzden MRNA kovit öncesi insanlarda kullanım ruhsatı alamadı.” Marcus De Brun MRNA aşıları ile ilgili büyük bir tehlikeye de dikkat çekiyor ve “Ben bunu hayvanlara da insanlara da yapmam” diyor. “mRNA, DNA mıza dahil olmak için geriye doğru hareket edebilir. Buna ters transkripsiyon denir. HIV ve HTLV (t hücreli lösemiye sebep olan bir insan virüsü) RNA'nın geriye doğru DNA'ya dönüştürüldüğü ve daha sonra hücrelerimizin çekirdeği içindeki kendi DNA'mıza 'müdahale' ettiği viral enfeksiyonlara örnektir. DNA aşıları hücrelerimizin çekirdeğine girdiğinden ve kendi DNA'mız gibi işlem gördüğünden, kendi DNA'mıza zarar verme ve potansiyel olarak da KANSER de dahil olmak üzere mutasyonlara neden olma riski de taşırlar." Marcus De Brun bu kadar tehlikeli sonuçlara bilim dünyasının sessiz kalmasını da dikkat çekiyor: “Sentetik genlerin sebzelere dahil edilmesi uluslararası öfke yarattı, ancak sentetik genlerin milyonlarca insana yapılması çok az tartışma yarattı.” Tabii bu sessizlik altında büyük paralar gibi duygusal (!) sebepler var. Korona öncesi bunlar aşı değil, bir çeşit DNA'yı değiştiren gen nakli deyip onay verilmemişti.
Kovit Aşılar Vasıtasıyla Yayılıyor Olabilir mi?
Nobel ödülü sahibi Prof. Luc Montagnier "korona aşılarının kovit virüslerinin varyantlarını ürettiğini" söylüyor. Bu demek ki kovit süreci bitmesin diye aşılarla yeni varyantlar üretilerek aşılananlarla varyatların yayıyorlar. “Aşı olanlarla temas edenler dikkat” gibi haberler çıkmaya başladı.
Tüm dünyada aşılar başladıktan sonra korona sayıları çok düşük ülkeler de bile korona sayıları hızla artış gösterdi. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı her ne kadar açıklama yapmasa da sosyal medya paylaşımları ve çevremizde aşı olanlardan şahit olduklarımız aşı olduktan sonra pek çok kişi ağır korona geçirdi. Aşılar başladıktan sonra sürekli aşıların mutasyona uğradığından bahsediliyor ve varyantlarla insanlar korkutuluyor. Oysa abartıldığı gibi varyantlar virüs gibi tehlikeli olmuyormuş sadece yayılma sağlıyorlar. Fakat virüsü bitirmek istemedikleri için, tedavilerde ağır ilaçlarla hastalığı ağırlaştırdıkları için maksat amaca ulaşana kadar hastalık bitmesin.
Aşılarla Genlerimiz Bozulup İnsani Özelliklerimizi Kaybedebilir miyiz?
Belçikalı Dr. Johan Denis, MRNA aşılarının insanlık üzerinde bir deney olduğunu ve aşılar sonrası insani özelliklerin kaybedileceğini haykırıyor.
Biyolog Prof.Dr. Stefan Hockertz koronavirüs aşılarının insanların gen teknolojisi vasıtasıyla bir değişikliğe maruz bırakılabileceğini söylüyor. Ülkemizde halkı doğru bilgilendirmek için çabalayan insaf sahibi bilim adamı ve başka doktorlar da var. Ana akım medyada çıkanlara değil onlara kulak vermek lazım.
Aşılar Vücutta Bir İç Savaş Çıkarabilir mi?
“Mikrobiyoloji uzmanı Dr.Meltem Özen mRNA aşıları için şöyle diyor: “Genetik materyalle sizin kendi hücrenize komut veriliyor. Hedef yanlış gösterilirse vücutta bir iç savaş olur. Aşıların en hızlısı 6-7 yılda bulundu.”
Aşılar Kısırlık Yapar mı?
Aşı ile üretilen Spike proteinini oluşturan bir aminoasit dizisi, anne karnındaki ceninin plasentadaki ‘syncytin’ isimli proteinle yapısal olarak benzeşiyor. Bu benzerliğin kısırlığa yol açabilecek tehlikeli bir bağışıklık tepkisini tetiklemek ihtimali varlığı tartışılıyor. Hayvan deneylerinde Pfizer aşısının dişilerin yumurtalıklarına saldırıp orada biriktiği ortaya çıkmış. İnsanda da farklı bir sonuç olmaması muhtemel. Aşı sonrası sosyal medyada pek çok kadın adet döngülerinin bozulduğunu ve aşırı yoğun kanamalar geçirdiklerini yazıyorlar.
Radyo Frekanslarıyla İnsanları Kukla Gibi Yönetebilirler mi?
Komplo teorisi diye yalanlanan pek çok bilginin gerçeğe dönüştüğü günümüzde aşı ile ilgili bir iddia var ki bilimsel olarak yapılması gayet mümkün görünüyor.
Aşıların içinde katılan “Luciferase” (lucifer-şeytan) isimli bir enzim ile insanları radyo dalgalarını toplayan bir antene dönüştürüp radyo dalgaları ile insanları kukla gibi yönetmek. Hastalık takipleri üzerinden bunun teknik olarak mümkün olduğu biliniyor.
Luciferase, kimyasal enerjinin ışık enerjisine dönüştürülmesini sağlayan oksidatif enzimler içeriyor. Lucifer bu enzimler sayesinde oksitlenince ışık üretiyor. Radyo frekansları ile insan bedeninde ortaya çıkan bu ışıkla bağlantı kurularak insanlar ellerinde uzaktan kumandalı bir oyuncağa dönüşebilir. Zira AstraZeneca Covit-19 aşısını olan kişilerde Bluetooth ve Wi-Fi bağlantısında aşırı hassasiyet meydana gelmiş. MRNA aşısı olan pek çok kişi aşı oldukları yere mıknatıs yaklaştırdıklarında kollarına mıknatısın yapışma görüntüsünü sosyal medyada paylaştı.
Aşıların Diğer Yan Etkileri
Ağır alerjik reaksiyonlar (anaflaksi) Yüz felci Denge sorunu Davranış Değişiklikleri Depresyon Kadınlarda düzensiz adet kanamaları Kalp krizi Beyne pıhtı atması Ağır Koronavis'ü geçirme Ölüm (Aşının prospektüsünde yan etkiler bölümde ilk başta yazıyor.)
Aşı Yaptırıp Yan Etki Görmeyenler Var mı?
Şu an ortada bir gerçek bir aşı yok. Aşı adayları var. Aşılar deney safhasında olduğu için aşıların plasebo (psikolojik etki) etkisini ölçmek için geniş bir kitleye de içinde etken bir madde olmayan tuzlu su gibi aşı görünümlü fakat aşı olmayan sıvılar enjekte ediliyor. Aşının hiçbir yan etkisini görmediyseniz gidip gerçekten aşı yapılmış mı diye antikor testi yaptırabilirsiniz. Antikorunuz düşük çıkarsa plasebo grubundasınızdır. Bu yüzden aşılarda karekod var. Kime ne yapıldığı takip ediliyor. Bazı ünlüler aşı sonrası antikor testi yaptırdılar ve antikorları düşük çıktı ve bunu sosyal medyadan paylaştılar. Zaten siyasilere, tanınmış insanlara ne olduğu belirsiz aşı adaylarını yapmış olmaları mümkün değil. Onlardan biri bile ölse hak aşı yaptırmaz. Siyasetçiler ve ünlüler aşı şovu yapıyor fakat aslında şırıngada aşı yok. Bir de aşıların etkileri hemen ortaya çıkmayabiliyor. Orta ve uzak vadede yan etkileri çıkabiliyor. Bu yüzden aşıların deney süreçleri 6-15 yıl arasındayken bu kez altı aylık bir aşı ile tüm dünya halklarını aşılamaya çalışıyor küresel çete. Fahrettin Koca, Alman BioNTech aşısı için geçen yıl uzun vadede sonuçları belli olmadığı için almadıklarını söylemişti fakat nasıl güven duydularsa birden bire 120 milyon doz alınmış.
Aşı Olanlardan Neden Onam Alınıyor?
Aşılar güvenli değil. Çin aşısı da olmak üzere hiçbir firma aşıdan doğacak hiçbir yan etki ölüm de dahil sorumluluk kabul etmiyor bu yüzden aşı olanlara zarar gördüklerinde dava açmasınlar diye ONAM kağıdı imzalatılıyor. Bir eşya aldığınızda firma, şu kadar yıl bir şey olursa sorumluluk bende, diye garanti veriyor fakat aşıda firma bu garantiyi vermediği gibi sizden zarar görürseniz dava açmayacağınıza dair garanti alıyorlar. Çünkü yaptıkları aslında aşı değil, aşı adayı. İnsanlar üzerinde deney yapıyorlar. Normalde tıbbî deneylere katılan insanlara yüksek ücretler ödenir ve ilaçlardan zarar görürse tedavi masraflarının karşılanacağına dair garanti verilir. Fakat aşıda hem ücret verilmiyor hem de ücretsiz tedavi garantisi de verilmiyor. Tüm halk yüksek riskleri bilmeden bedava kobay oluyor. Bu bir insanlık suçu aslında.
Aşı Şirketlerine Güvenebilir miyiz?
BioNTech aşısının firması Pfizer de dahil olmak üzere aşı üreten pek çok firmanın finansörü ve ortağı satanist Bill Gates ve karanlık güç siyonist çete olunca bu aşılara güvenmek mümkün görünmüyor. Bill Gates, Uğur Şahin’in aşı şirketine 2019 da Korana başlamadan önce 55 milyon dolar bağışlıyor. Geçen yıl da şirkete ortak oluyor BioNTecn Alman aşısı yerine “Bill’in aşısı” desek daha doğru olur.
Bill Gates’in Afrika’da aşılarla yüzbinlerce çocuğu sakat bıraktığı gerçeğini Birleşmiş Milletler de kabul etmek zorunda kaldı. Aşılardan sonra sadece bir köyde elli çocuk felç geçirip sakat kalmış. Dünya nüfusunu aşılarla azaltacağız diyen, yüzbinlerce çocuğu sakat bırakan, binlerce kadını kısırlaştıran kişilerin ürettiği aşıları kullanmanın intihardan ne farkı var?
DSÖ, Dünya Sağlık Terör Örgütü mü?
“Mutlaka aşı olmalısınız, yoksa korona bitmez” diyen ülkemizde de üç yere ofis açan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) olunca insan iyice şüpheleniyor.
DSÖ başkanı başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus soykırım suçundan şikayet edilen geçmişi karanlık biri. Ve mayıs 2021 de 153 ülke DSÖ çalışanlarından şikayetçi oldu. Salgınlara karşı sözde yardım için gittikleri fakir ülkelerde pek çok kadına tecavüz etmişler. Şimdi gel de bunlara güven. Ülkemizde Koronavirüs sürecini başta bu DSÖ idare ediyor
Aşı Yoksa Ne Yapacağız?
Ortada bir hastalık bir virüs var fakat bir salgın yok. Medya halkı yalan yanlış haberlerle sürekli korkutuyor. Gerçek haberleri ise vermiyorlar. Mesela Küresel Çetenin oyununa dahil olmayı kabul etmeyen hiçbir korana tedbiri almayan Türkmenistan, İsveç gibi ülkelerde anormal ölümler olmadı. Normal hayatlarını yaşıyorlar. Tüm dünyada Koronavirüs'ten iyileşme oranı 99. Milyonlarca insan hiç hastaneye gitmeden atlattı. Yapılan araştırmalar koronanın özellikle D vitamini eksik olanlarda ağır geçtiğini gösteriyor. Ülkemizde on kişiden dokuzunda D vitamini eksikliği varmış. Ölenlerin çoğunluğu yaşlılık ve kronik rahatsızlıktan bir kısmı yanlış tedaviden öldü. Koronadan öldü denilen kişiler için otopsi yasağı var tüm dünyada, gerçekler ortaya çıkmasın diye. Yasağı delen birkaç ülke ölenlerin başka hastalıktan öldüğünü ortaya çıkardı.
Koronada iyileşme ihtimali bu kadar yüksekken, aşı ile kanser, lösemi, AIDS gibi pek çok ciddi hastalığı kapma, insan olma kodlarımızdan olma, DNA mızı bozma, bir zombiye dönüşme ihtimalini göze almanın hiçbir mantıklı açıklaması yok. Koronaya karşı D vitamini, çinko, iyot gibi vücutta eksik önemli elementler varsa bunlar takviye edilmeli ve moral yüksek tutulup, doğal tedavi yöntemleri tercih edilmeli. İhtiyaç olursa hastaneye elbette gidilmeli. Fakat yanlış sonuç veren PCR testleri ile hiçbir hastalık belirtisi göstermeyen kişilere yan etkisi yüksek ilaçlar vermek sağlığı bozmaktan başka bir işe yaramaz. Sağlıklı insana ilaç vermek zehir etkisi yapar.
Tedbir mi Köleliğe Alıştırma Çalışmaları mı?
Korona yasaklarının ve tedbirlerinin hiçbir mantığı ve bilimsel açıklaması yok. Havada bulunmayan bir virüs için insanlara maske dayatmak hücreleri oksijensiz bırakıp daha çabuk hastalanmaya sebep oluyor. Belli saatlerde insanların eve hapsedilmesinin yine bilimsel bir açıklaması yok. Güneşten mahrum kalan insanlar daha çok hasta oluyor. Yasaklar ve kısıtlamalar halkın psikolojisini bozuyor. Orta ölçekli esnaf borç batağına saplandı. Ekonomik kriz kapıda. İşsizlik hiç olmadığı kadar arttı. Korona üzerinden “şeytanı akıl küresel çete” psikolojik, ekonomik ve biyolojik bir harp yürütüyor. Böyle giderse tek mermi atmadan ülkeleri teslim alıp yeni dünya düzenini kuracaklar. Bir an önce uyanmamız lazım.
Aşı Terörizmi
İnsanları aşı olmaya zorlamak İnsan Hakları İhlalidir Ülkemizde" aşıya zorlama yok" deniyor fakat iş yerleri ve devlet kurumlarında insanlara aşı olmaları için ciddi baskılar yapılıyor. İşten çıkarma tehditleri, senelik izni vermeme şantajları gibi.. Turizm sektörüne aşı zorunlu tutuldu ve aşıdan zarar görenler feryat ediyor. 65 yaş üstü aşı olmayanlari günde belli saatler dışında ev hapsine mahkum etmek ve toplu taşımaya almamak büyük bir hak ihlali ve aşı terörizmidir. Üniversiteler açılmadan öğrencilerin aşı olacağı da duyuruldu. Aşı olmayanları okula almayacaklar. Sonra da aşı zorunlu değil diyorlar. Birkaç ay içerisinde büyük ihtimalle bütün yaş gruplarında aşı olmayanlar devlet kurumlarına ve özel kurumlara giremeyecek, toplu taşıma ve uçak bileti alamayacak ve bütün insani haklarından mahrum kalacaklar.
Hiç kimsenin bizi gerçek bilim adamlarının uyardığı, hakkında pek çok şüphe bulunan, güvenilirliği olmayan deneme safhasını geçmemiş orta ve uzun vadede zararları bilinmeyen, üreten firmanın sorumluluk almadığı aşı adındaki gen mesajcısını yaptırmak için zorlamaya hakkı yok.
Satanist çetenin kitle imha silahı biyolojik füzesini gidip kendi gönlümüzle yaptıracak değiliz. Özgürlüklerimizi tamamen kaybetmeden baskılara karşı bir an önce uyanmalı ve hukuki yollardan hakkımızı aramalıyız.
#UyanışHareketineKatıl Mikrobiyoloji uzmanı Marcus De Brun'un görüşlerinden alıntı yapılan yazının linki;
|
||
Etiketler: Aşıda, Büyük, Tehlike, KANSER-AIDS-LOSEMİ..., |