Reklamı Geç
YAZARLAR
Kayıtsız ve Şartsız mı?
Prof. Dr. Mirzahan HIZAL
31 Temmuz 2021 - Cumartesi 10:00

 

AYITSIZ ve ŞARTSIZ mı? 

 

 

Sevdiğimiz,   beğendiğimiz,  güvendiğimiz  düşünceleri,  kişileri  ve  sistemleri  savunmak  isteriz. 

Bunlara  bir  zarar  gelmesini  ciddi  bir  kayıp  olarak  görür  ve   hatta  bazen   niyete,  doğru  olup  olmadığına  bakmaksızın  yapılan   eleştirilere  bile   savunma   refleksi  ile  karşı  çıkarız. 


 

Ancak,  şurası da  bir  gerçektir ki  her şey  ve herkes   kayıtsız şartsız   savunulamaz.  Kayıtsız şartsız  demek  kontrolsüz  ve  sınırsız demektir ki  böyle bir şey   kusurlu  ve  fani   insanlar  ve  onların  kurduğu  kusurlu  ve  fani  sistemler    için  söz konusu  olamaz. “Beşer şaşar”.  Kayıtsız  şartsız   sözü  bir  cehalet  emaresidir.  Kayıtsız ve  şartsız  bir şeyi  veya kişiyi   savunmak   onu  ilah  edinmektir,  sapıklıktır.  Hiç  şüphe yoktur ki  Allah ü Tealanın  CC  bildirdiklerinden  başka   her şey  kayıtlı ve  şartlıdır. Bu  kayıtlar  ve   şartlar  kişiden  kişiye,  zamana ve  zemine  göre  değişir,  ama hep  vardır.  Allah CC   ise  zaman ve  zeminle  kayıtlı  değildir. Zamanı  ve  zemini  O  yaratmıştır. Sadece  O  ebed müddettir.  Yerlerde ve  göklerde  hakimiyet  kayıtsız ve  şartsız  sadece  Allahın CC dır. 
 


Cahil  insanlar  ve  toplumlarda  ölçü  olmadığı  için  bu  konuda da    ayarsız  ve  aşırı  davranışlar  gösterirler.   Örneğin,  başarılı  ve  güçlü  bir  kişiyi  hak etmediği  şekilde  över,  göklere  çıkarırlar,  büyük  kurtarıcı,  bin  yılda  bir  gelen  süper  bir  deha  ve  fırsat olarak  görür  ve  gösterirler.  Böylece,  bu  kadar    değerli  bir  kişinin  değerini  bilmenin,   onu  savunmanın,  ona  sahip  çıkmanın, onun tarafında olmanın  ve  bunu  ifade  etmenin  kendilerine   bir  itibar  kazandırdığını  zannederler. Bu bir  bakıma eziklik ve güçlünün  yanında olma psikolojisidir.  Halbuki  ahlaki  olan  güçlünün   değil  haklının yanında  olmak,  onu  savunmaktır.  Hem zaten  o  bu kadar  değerli  ve  büyük birisi  ise   bu tür  övgü  ve  savunmalara  ihtiyacı  olmaz.    Eskiden  böylelerine  dalkavuk, meddah  denilirdi,  günümüzde  yalaka   deniyor.  Bunlar  düşünemezler ki,  övülmesi  gereken,  övüldüğünde  övene   değer ve  itibar  kazandıran  tek  varlık  Allah CC  tır.  Onun  bizim  övgü  ve  ibadetimize  ihtiyacı  yoktur  ama  bizim  vardır.  Yine bunlar  anlamazlar ki,  övdükleri ve  ölçüsüzce  tarafını  tuttukları  kişinin  bütün  kusur ve  hatalarına  da  ortak  olmaktadırlar.  Öyle ya   kayıtsız şartsız onun  tarafındalar,  sadece  iyiliklerine, menfaat, itibar  ve  gücüne mi  ortak  olacaklar.  Ayrıca   unutmamak  gerekir ki  bu  övdükleri  kişi  örneğin   bir  zulüm  işlese  o  zulme  de  ortak  olurlar,  ve  zalimin  hasmı  Allah CC tır.  Yani  birisini  övmek,   hesapsızca  savunmak ve  yalakalık  öyle  basit  bir  iş  değildir.  Yarın hesap  gününde   bunlar  hesaba  çekildiklerinde;

 

"Rabbimiz! Biz yöneticilerimize ve büyüklerimize itaat etmiştik, fakat onlar bizi yoldan saptırdılar.", "Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver, onları büyük bir lanete uğrat" derler.” (Ahzab 67, 68) 

 

Olmaz mı? 

Ebu Leheb,  Nemrut,  Firavun  ve benzerlerine  sorunuz.  Allah CC ın  çarptığı,  taşa,  maymuna  çevirdiği, yerin dibine  geçirdiği  sapmış  toplumlara  sorunuz. Yakın  geçmişte   bağıra  bağıra   bir türlü  ölemeyen,   azabı dünyada başlayan  toprağın  kabul  etmediği  zalimlere  sorunuz. 


 

“Ey insanlar, siz Allah’a muhtaçsınız. Zengin olan, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, övgüye ve şükre lâyık olan O’dur,”   

“Allah dilerse sizi yok eder ve yerinize yeni bir halk getirir.” (Fatır 15 , 16) 

 

Sistem  ve sistemden   beslenenler  zaten  kendilerini  gerektiği  kadar  savunur,  hatta  gereğinden  fazla. 

Siz   faydalı bir şey yapmak istiyorsanız sistemin  ve  kişinin  kusurlarını  gösterin ki  düzeltsinler. Çünkü  “ kişi  kusurun bilmek gibi  irfan olmaz“ ,  kusur zafiyettir. Kusuru   gizlemek,  göstermemek,  kusuru ortadan kaldırmaz, tam aksine  bu,   sistem veya kişinin  zayıf olmasını  istemektir. Dost  acı  konuşur,  dalkavuk  düşmandır.
 

En ufak bir  şüphe yoktur ki,   kişilerin  ve  beşeri  sistemlerin   desteklenebilir  ve  savunulabilir  olmasının  ölçüsü,  savunulan  şeyin  Allahın CC   rızası  ve  Resulunün  SAS emaneti olan şeriat  ile  olan   uyumluluğudur.  Yani  kayıtlı ve şartlı. 
 

Onlarla  ne  kadar  muvafık  ve  mutabık  ise  o  derece  değerlidir  ve  savunulmayı  hak eder. Yoksa  Allah CC  a meydan  okurcasına  haramlara  sahip  çıkan,  kendisi  de  haram işleyen  bir  kişi  veya sistem  ne  kadar  iyi  işler  yaparsa  yapsın, hiçbir  gerekçeyle  savunulamaz.  Bu  tür  kişi  ve  kurumlar   ne kadar  Allah CC ın  dini  ve  rızası  ile  uyumlu  iseler  ancak  o  kadar  savunulabilir,  hatalı  ve  kusurlu  tarafları da  ortaya  konur ki  kendilerini  düzeltsinler.  Çünkü  eleştirmeden   savunmak ve övmek  haramları ve  kusurları  meşrulaştırmak   anlamına  gelir.  Hırsızlık  yapıyor  ama   şu  şu  iyilikleri de  yapıyor  demek   kötülüğün  reklamı  olur.  Hata  ve  kusurları  iyiliklerinden   derece ve  kapsam  itibariyle  daha  çok ise   doğal olarak   az  saygı görür,   çok  eleştirilir.  Haramlar  Allah CC ın  kesinlikle  yasakladığı  sınırlarıdır. Peygamberler de  dahil, O    hiçbir  kuluna   bazı  durumlarda  haram  işleme  ruhsatı  vermemiştir.   Haram  ve  yasak  olan  bir  işe  gerekçe  ve  mazeret  bulmak  Allah CC  a iftiradır.  Esasen,  hak,  adalet  ve  takva  üzere  olan  kişi ve  sistemleri  Allah CC  korur, Hz. Ebu Bekir in RA,  Hz. Ömer RA  in  savunulmaya,  korumalara  ihtiyacı mı  vardı? 
 

 Bunlar  aşırı  görüşler midir? Kur’ ana  bakınız. 

 

İnkâr edenlere gelince, yüzükoyun düşüş (ve rezil olup sürünüş) onların olacaktır; (Allah) amellerini giderip-boşa çıkaracaktır (ve onları şaşkınlık içinde bırakacaktır).”(Muhammed 8) 
 

 

“Fitne, katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır.”(bakara 217) 

 

“ Bu, Allah'ın hidayetidir; kullarından dilediğini bununla hidayete erdirir. Onlar da şirk koşsalardı, elbette bütün yapıp-ettikleri 'onlar adına' boşa çıkmış olurdu.”( En'am Suresi, 88. ayet) 

 

“Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar, onların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?”( Araf Suresi, 147. ayet)  

 

Allahın CC  dinini  hafife alanlar  ve  sulandırmaya  kalkanlar  bedelini  çok  ağır  öderler. 

Allahın CC indirdikleriyle  hükmetmeyenler de! 

Allahın CC  indirdikleriyle  hükmedilmemesinden  razı  olanlar da! 

 

Haram  ehlini  savunmak,  “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.”  Müslim, Îmân 78. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 11; Nesâî, Îmân 17  

emri  nebevisine   muhalefettir. 

 

 

“Onu  savunuyoruz çünkü  o  kişinin  hiçbir  kusuru  ve  hatası  yoktur “ demek   ise  özrü  kabahatından  büyük  bir   gaflettir ki  neredeyse “ o kişi  kutsaldır,  ilahtır  o  hiç  hata  yapmaz“ anlamına  gelir. Şirke giden bir yoldur. 
 

“Allah’ı bırakıp da kiminiz kiminizi ilah edinmesin.” (Âl-i İmran, 64) 

ayeti kerimesinin  uyarısına aykırı  davranmaktır. 
 

Peygamber (ASV)'ın huzurunda bir zat, orada bulunan diğer kişiyi övmeye kalkışınca Resulullah (ASV): "Yazıklar olsun sana! Kardeşinin boynunu kopardın." buyurmuştur.“–Şayet biriniz mutlaka arkadaşını methedecekse, eğer söylediği gibi olduğuna da gerçekten inanıyorsa, zannederim o şöyle iyidir, böyle iyidir, desin. Esasen onu hesaba çekecek olan Allah’tır ve Allah’a karşı hiç kimse kesin olarak temize çıkarılamaz” 

 

Nitekim Ebû Bekir (r.a), bir kimse kendisini medhedince şöyle dermiş: 


“Allah’ım, Sen beni benden daha iyi bilirsin. Ben de kendimi onlardan daha iyi bilirim. Allah’ım, beni onların zannettiğinden daha hayırlı eyle! Onların bilmediği hatalarımı mağfiret eyle, söyledikleri şu sözler sebebiyle de beni hesâba çekme!” (Suyûtî, Târîhu’l-hulefâ, s. 104) 
 

Gücü   ve  başarıyı kendisinden  bilen ve  gururlananlar  sınavı  kaybedenlerdir.  Çok  ilginçtir ki  söz  konusu  olan   başarılı  ve  güçlü  kişi  makamını  ve  gücünü   kaybettiğinde ki  eninde sonunda  mutlaka kaybeder, insanların gözü  açılır,  onun da  kusurlu  bir  fani   olduğunu   görürler. Güç  sahibi  iken onu  ölçüsüzce  öven  yalaka  kişiler   hiç  utanmadan  onun  kusurlarını  ve  hatalarını   konuşmaya  başlarlar  hatta   bazıları  onun    herkesi  aldatan  çok  kötü  bir   insan  olduğunu  söylemekten   bile  çekinmezler.  Çünkü  artık  gücü  kalmamıştır,  çekinecek  korkacak  bir  şey  yoktur.  Bu   utanmazca  ve  ahlaksız  davranış  şüphesiz  cehaletten  kaynaklanır.  Cehalet ve akılsızlık  hırs  ve  tamahkarlıkla  birleşince  ortaya ahlaksızlık çıkar.  

 

“Hanginizin daha iyi iş yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. O, Mutlak Üstün Olan'dır, Çok Bağışlayıcı'dır. “  (Mülk, 2)  ayeti  kerimesinin  kapsamı  dışında  değillerdir. 

 

Kim güçlü olmak isterse bilsin ki, bütün güç Allah'ındır.  “(Fatır, 10) ayetinin  de  kapsamı dışında  değillerdir. 

 

“Şunu unutmayın ki ALLÂH'ın nazarında en değerli, en üstün olanınız, takvâda en ileri olandır. Muhakkak ki ALLÂH herşeyi bilir, her şeyden hakkıyla haberdârdır.”(Hucurat 13) 

ayetinin  kapsamı  dışında da  değillerdir.

 

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://bncmedyahaber.com/yazar-care-ve-cozum-620.html

 

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.

Diğer Yazıları

YÜZDE ON NEREDE?
ÇOK BASİT NEDENLER
Paranoya
Meselelerimiz -2-
Meselelerimiz -1-
Lisede ilginç hocalarımız vardı!
Devşirmeler -2- Bir Profesörün Ağzından!.. Çok Önemli İtiraflar!..
Devşirmeler -1- Bir Profesörün Ağzından!.. Çok Önemli İtiraflar!..
Önden Gidenler
Bilgiyi İşlemek ve Üniversiteler
Sebepler ve Sonuçlar
Çare ve Çözüm
Ötekileştirmek
Merdiven
Kökler
Ölçüler
En Mükemmel Din
Asıl Mesele
Manevi Bir Hastalık
Dinlerden Bir Din mi?
BİZDEN misiniz?
Arslanlar ve Sırtlanlar
Meselenin Özü Nedir?
Neden Olmaz?
Altın Kafes -2-
Altın Kafes -1-
MIŞ GİBİ Yapmak!..
AMAZON Açık ama
DİJİTAL DÜNYA - ALİS Harikalar Dünyası
Yerli sanayi konusunda bir soru üzerine!.. “Sizi gidi montajcılar
Sahte İçki -2-
Sahte İçki -1-
Ne Ekerseniz
Hangi Yüzle?
Alim - Amir
Övmek Övünmek
Feraset, Dirayet, Basiret
bncmedyahaber.com Yazarı Prof. Dr. Mirzahan HIZAL Kimdir ?
Prof.Dr. Mirzahan Hizal Yazı Dizisi 2010-2020