Reklamı Geç
YAZARLAR
ÇOK BASİT NEDENLER
Prof. Dr. Mirzahan HIZAL
22 Kasım 2021 - Pazartesi 15:02

 

ÇOK BASİT NEDENLER!

 

Bazı işler bazı insanlara zor gelir.  Ne yazık ki bunların başında düşünmek ve akıllarını kullanmak gelir. Bu tür insanlar,   bir çeşit savunma mekanizması geliştirmiş ve düşünen ve aklını kullananların zararlı ve fitne çıkarıcı olduklarını bile ileriye sürmüşlerdir.  Bu sınıftan tutucu insanlar,   düşünmediklerinden olaylara ve eşyaya yüzeysel ve üstünkörü bakar ve değerlendirirler.   Satın alacağı bir otomobilin sadece dış görünüşüne ve boyasının parlaklığına bakmak gibi. 

 

Aynı şekilde, bu insanlar bir sorunla karşılaştıklarında,  sorunun iç yüzüne ve derinliğine nüfuz edemediklerinden,  dışarıdan görünen bariz etkilerine bakarak sonuç ve hüküm çıkarmaya çalışırlar. 

 

Anlayamadıkları şey ise problemin evveliyatı olduğu ve zaman içerisinde everilerek bu hale geldiğidir. 

 

Her problem zamanla evrilir,    tabir caizse çatallanır,   bulaşıcı bir mikrop gibi başka konulara da nüfuz eder,   yeni yeni başka problemler ve komplikasyonlar doğurur.  Bu karmaşıklığı görenler,  problemin çok büyük ve baş edilemez olduğunu,  dolayısıyla çözümlerin de aynı derecede zor ve karmaşık olduğunu zannederler.  Basit ve kolay çözümler önerenleri de yetersiz ve basit görürler ve önem vermezler.   Onlara göre bu karışık ve çok zor problemin yine çok karışık ve zor bir çözümü olmalıdır.   Hâlbuki kaynağına gidersek birçok problemin aslında şaşırtıcı şekilde basit nedenlerden ortaya çıktığını görürüz. 

        

Evet,  çok basit nedenler son derece karışık, zor anlaşılır ve kalıcı sonuçlar doğurabilir. 

Gevşek bir cıvata bir uçağı düşürüp yüzlerce kişinin hayatına mal olabilir.  Bir tek kibrit bütün ormanı yakabilir. Tek bir söz kişiyi ebediyen cehennemlik yapabilir.  Tek bir ayeti anlamak kişinin dünya ve ahiretini kurtarabilir. 

        

Çok karmaşık ve kapsamlı problemlerin kaynağı da zor ve anlaşılmaz olmak zorunda değildir. Aksine genellikle basit ve anlaşılması kolaydır.   Zor olan şey o basit nedene fırsat vermemektir. Çünkü bunun için ilim ahlâk ve akıl gereklidir.  Düşünce gereklidir. 

        

Atalarımızın,  “deli kuyuya bir taş atar on kişi çıkaramaz”    hikmeti ile anlatılmak istenen budur. 

Hayat karmaşık,  dinamik ve çok boyutludur.   Hataları besler ve büyütür. Kolayca yapılan basit bir hata genellikle ileride telafisi imkânsız sonuçlara sebep olur.    

       

Laboratuvardan kaçırılan tek bir virüs bütün insanlığı tehdit eder boyutlarda bir salgına yol açabilir. 

Dümeni bırakan kaptanın yaptığı bu basit (!)  ihmal çok büyük bir faciaya yol açabilir.   

Yığınakta yapılan bir hata savaşın sonuna kadar devam eder. 

Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklerseniz bütün düğmeler yanlış iliklenir ve gömlek eğri durur ve ne kadar çekiştirirseniz çekiştirin düzelmez. 

 

Tek bir hainin ihaneti savaşın kaybedilmesine neden olabilir.  

 

İşte bütün bu sebeplerden,  Âlemlerin Rabbi CC insanlara yaptıkları hata ve kötülüklerin çözümünü gösterirken kaynaklarına işaret etmektedir.  Bu yüzden de önerilen çözümler basit ve çok kolay anlaşılabilir çözümlerdir. 

     

Örneğin,   yalan söylemek insan için gelecekte inanılmaz derecede karışık ve zor problemler doğuran bir eylemdir.  Bu yalan er geç ortaya çıkar,   kimse bu kişiye güvenmez.  Dostlarını kaybeder.   Doğru söylediklerine de inanmazlar.  Onunla ticaret,  sözleşme vs. yapmazlar.  Yalan söyleyerek zarar verdiği insanlar ona düşman olurlar.   Yalan söyleyen kişi önemli bir mevkide ve yönetici konumunda ise,  yüz binlerce kişiyi kandırdığı ve yanılttığı için çok büyük bir zarara yol açar.   Yalancı şahitlik yapan bir kişi adaleti yanılttığı için adalete olan güveni sarsmanın yanında hâkimin yanlış karar almasına ve davayı kaybeden kişinin mağdur olmasına sebep olur.   Yalan söyleyen kişi,  insanların diğer doğru söyleyen kişilere olan güvenine de zarar verir.  Onların da yalan söylemiş olabileceklerine ihtimal verirler.  Toplumda güven duygusu kaybolur. 

 

Bu nedenle,  İslam Peygamberi SAS  “bir müminin  (nefsine ve Şeytana uyarak)  her günahı işleyebileceğini ama asla yalan söyleyemeyeceğini”   kuvvetle vurgulamıştır.  Yalanın yol açtığı bu kadar kötülük ve zararı önlemenin çok basit bir çözümü vardır. Yalan söylememek. 

 

Aynı şekilde faizin yol açtığı sayısız haksızlık ve kötülüğü önlemek için yüzlerce farklı,  karmaşık ve çok muhteşem bilimsel  (!)   ekonomik sistemler,  danışmanlar,  yerli ve yabancı uzmanlar neden bir türlü ekonomiyi düzeltemezler?  Çünkü onlar bataklığı kurutmakla değil sivrisinekleri avlamakla uğraşırlar.  Faiz bataklığını kurutmanın çok basit ve yüzde yüz etkili bir yolu vardır.  Faiz almamak ve vermemek.  Kimse alıp kullanmazsa bu bankalar kime faizli kredi verecekler?  Aslında faiz kullanmanın ve bunu meşru görmenin ekonomide yaptığı tahribat,  gerçek zararın yanında,  o kadar da önemli değildir. Asıl önemli olan,  gerçek zarar,  “Allah (CC) ve Resulüne (SAV) savaş açmak”  ve kaybettiği dünyanın karşılığında ebedi felaketi kazanmaktır. 

  

Hz. Ali (RA)  nin,  “ ilim bir noktadır. Cahiller onu çoğaltır.”  hikmetli sözünü,   “problem ve kötülüklerin kaynağı bir nokta kadar basittir ama cahiller ve düşüncesizler onu göremediklerinden ortaya çıkan yüzlerce problemle uğraşmak zorunda kalırlar”  şeklinde de yorumlamak mümkündür. 

 

Emanetleri ehline veriniz”  çok basit ve kolay bir kuraldır.  Bunu ihmal eder ve emanetleri,  işleri ehil olmayanlara verirsek,  o iş bilmezlerin ortaya çıkaracağı yüzlerce,  binlerce problemle uğraşmak zorunda kalmaz mıyız? 

  

Yine örneğin,   bulduğu bilimsel bir yeniliği hayata geçirmek için başvurduğu dairede kendisinden rüşvet isteyen naehil bir yetkili yüzünden bir bilim adamı ülkeyi terk ederse bunun sorumluluğu,  o naehil yetkilide mi,  onu oraya getiren naehil yöneticide mi,  yoksa bilim adamında mıdır?  Bunun sonucunda ülkenin o teknolojiden mahrum kalmasından kim sorumludur?  Bu teknolojiye sahip olup kullanılamadığından ortaya çıkan teknolojik zafiyet ve ekonomik kayıplardan kim sorumludur?  Görüldüğü gibi basit  (!)   bir rüşvet isteme olayı ne boyutlarda problemlere yol açıyor. Aynı şekilde çok çalışıp geliştirdiği yerli bir ürünü satmak isteyen sanayicinin önüne rüşvet ve torpil engelleri çıkarırsanız,  o da bunları aşmak için örneğin Yunanistan’a gidip orada üretim yapar ve Ülkede yapılamayan bu malı Avrupa  (!)  malı diye iki misli fiyata Ülkeye sokup satarsa kim sorumludur. 

 

İlim ve ahlâk birdir,  cehalet ve ahlâksızlık binlercedir.  Tarihin her döneminde,  ilkel ve cahil toplumlar çok tanrılı putperestler olmuşlardır.   İslam’dan önce Kabe'nin içi irili ufaklı yüzlerce put doluydu.  Bu gün de birçok modern toplum çok sayıda putlara tapıyor.  

Allaha (CC) inanan ve Rasulüne (SAV) uyan kişinin bir tek ilahı vardır.   İnanmayanın binlerce!  

 

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://bncmedyahaber.com/yazar-paranoya-689.html

 

 

 

 

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.

Diğer Yazıları

YÜZDE ON NEREDE?
Paranoya
Meselelerimiz -2-
Meselelerimiz -1-
Lisede ilginç hocalarımız vardı!
Devşirmeler -2- Bir Profesörün Ağzından!.. Çok Önemli İtiraflar!..
Devşirmeler -1- Bir Profesörün Ağzından!.. Çok Önemli İtiraflar!..
Önden Gidenler
Bilgiyi İşlemek ve Üniversiteler
Sebepler ve Sonuçlar
Kayıtsız ve Şartsız mı?
Çare ve Çözüm
Ötekileştirmek
Merdiven
Kökler
Ölçüler
En Mükemmel Din
Asıl Mesele
Manevi Bir Hastalık
Dinlerden Bir Din mi?
BİZDEN misiniz?
Arslanlar ve Sırtlanlar
Meselenin Özü Nedir?
Neden Olmaz?
Altın Kafes -2-
Altın Kafes -1-
MIŞ GİBİ Yapmak!..
AMAZON Açık ama
DİJİTAL DÜNYA - ALİS Harikalar Dünyası
Yerli sanayi konusunda bir soru üzerine!.. “Sizi gidi montajcılar
Sahte İçki -2-
Sahte İçki -1-
Ne Ekerseniz
Hangi Yüzle?
Alim - Amir
Övmek Övünmek
Feraset, Dirayet, Basiret
bncmedyahaber.com Yazarı Prof. Dr. Mirzahan HIZAL Kimdir ?
Prof.Dr. Mirzahan Hizal Yazı Dizisi 2010-2020