






|
||
| Sarkozy'ye Gözaltının Şifreleri Çözülüyor! | ||
| Gözaltı sadece bir hukuki operasyon mu, yoksa perde arkasında daha büyük bir ihtar mı var? Fransa'nın "Siyonist lobi" ile ilişkileri ve Sarkozy'nin hücresi... Tüm detaylar Muhammet Binici'nin kaleminden bu köşe yazısında!... | ||
| GÜNDEM Haberi | ||
![]() |
||
| |
||
Sarkozy’nin hücresi: Fransa, Siyonist lobiler ve bir ihtar operasyonu Sarkozy… Siyaset sahnesinde ismi yıllarca “güçlü lider” diye anıldı. Peki ya karakteri? Makbul bir insan olduğu söylenebilir mi? Asla! İşte kanıtı: Eşi Carla Bruni, evliliklerinden sonra eski sevgilisiyle görüşmeye devam etti. Daha da ötesi, Fransa Cumhurbaşkanı sıfatıyla çıktığı resmi gezilere bu üçüncü kişi de eklendi. Aynı protokol, aynı araba, aynı davet. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Bu, “geniş zihniyet” değil, haddini aşan bir tavırdır. Düşünün, gerisini siz getirin. Bu notu şöyle bir kenara düştükten sonra asıl mevzuya gelelim. KÜSTAH TEHDİT VE BOYUNDURUK ALTINDAKİ FRANSA Üç kuruşluk bir çakal devlet, kendini ne zannediyor? İsrail Dışişleri Bakanı Katz’ın o küstah ağzından çıkanları duydunuz: “Fransa, Filistin’i tanırsa Fransa’da kaos çıkarırız!” İşte bu, yalnızca bir tehdit değil, aynı zamanda çok daha büyük ve karanlık bir gerçeğin itirafıdır. Bu cüret, nasıl oluyor da bir Avrupa devinin iç işlerine bu denli pervasızca müdahale edebiliyor? Cevap basit: Çünkü Fransa gibi ülkelerin içine öyle bir sızmışlar ki, artık ülke yönetimlerine istedikleri yönü verebileceklerini düşünüyorlar. Ve bu noktaya nasıl geldik? İşte can alıcı örnek: Nicolas Sarkozy. Libya lideri Kaddafi’den seçim yardımı aldığı iddiasıyla, bir Fransız Cumhurbaşkanı, İsrail’in baskısıyla Fransa’da yargılatılabildi. Düşünün! Bir zamanların ‘güçlü’ cumhurbaşkanı, bir başka devletin güdümünde adaletin önüne çıkarılabiliyor. Bu, bir ülkenin egemenliğinin nasıl gasp edildiğinin açık kanıtıdır. Resmi görüntü şu: 2007 seçim kampanyasını finanse etmek için Libyalı lider Muammer Kaddafi’den yasa dışı fon kabul etmek ve suç örgütü kurmaktan hüküm giymiş bir siyasetçi. Savunması ise net: “Bugün bir masum hapse atılıyor. Hakikat galip gelecek.” Ancak gerçek, bu basit suç ve eza ikileminin çok ötesinde. Sarkozy’nin tutuklanması, Fransa’nın son dönemde izlemeye başladığı bağımsız ve Filistin yanlısı politikalarına karşı, Siyonist ve Yahudi lobilerinin düğmeye basarak başlattığı sofistike bir “ihtar operasyonu”dur. FRANSA’NIN ‘DİKLENİŞİ’ VE LOBİNİN TEPKİSİ Fransa, uluslararası arenada, özellikle İsrail-Filistin meselesinde geleneksel ABD çizgisinden ayrılan, Filistin’in haklarını daha fazla vurgulayan ve hatta Filistin’i tanıma yönünde adımlar atan bir tutum sergilemeye başladı. Bu “dikleniş”, bölgede mutlak itaate alışmış güçler tarafından hoşgörüyle karşılanamazdı.
Tarih bize gösteriyor ki, bu lobiler, kendilerine karşı çıkan veya çizgilerinden sapan ülke liderlerini hedef alma kapasitesine ve iradesine yönelik müdahaleler yapıyor. Yöntem, genellikle iç hukuk mekanizmalarının manipüle edilerek kullanılmasıdır. Amaç, fiziksel bir zarar vermek değil, güçlü bir mesaj iletmektir: “Bize karşı olan ülkelerin başkanlarını da yargılatır, iç karışıklığa sebep oluruz.”
Sarkozy, bu mesajın Fransız siyasetine ve dünya kamuoyuna iletilmesi için seçilen “örnek vakadır”. Onun Kaddafi ile olan iddia edilen finansal ilişkileri, bu operasyon için kullanıma hazır, “hukuki” bir kılıftan ibarettir.
Hapishanedeki Fısıltılar: “Kaddafi’nin İntikamı” mı, Yoksa Planlı Bir Senaryo mu?
Nakil aracında ve hapishanede dolaştığı iddia edilen “Kaddafi’nin intikamını alacağız” söylemleri ise bu senaryoyu tamamlayan bir psikolojik harekât unsuru olarak okunmalı. Bu fısıltılar, olayı basit bir “Arap intikamı” hikâyesine indirgeyerek, asıl küresel aktörlerin ve stratejik hesapların üzerini örtme işlevi görüyor. Gerçek intikam, Kaddafi’den değil, Fransa’nın bağımsız politikalarından rahatsız olan lobilerden gelmektedir.
ADALET Mİ, YÜKSEK GERİLİMLİ POLİTİK BİR SATRANÇ MI? Sarkozy’nin avukatının serbest bırakılması için yaptığı acil başvuru, Adalet Bakanı’nın ziyaret tartışması ve sokaklardaki “Adalet utansın!” sloganları… Tüm bu görüntüler, Fransa’nın içinde bulunduğu derin siyasi krizin semptomlarıdır. Bu olay, uluslararası ilişkilerin artık sadece savaş meydanlarında veya diplomatik masalarda değil, aynı zamanda ülkelerin iç hukuk sistemleri ve medya aracılığıyla da yürütüldüğünün kanıtıdır. Sarkozy’nin hücresi, yalnızca bir eski cumhurbaşkanını değil, uluslararası hukukun ve ulusal egemenliğin ne kadar kırılgan olabildiğini de hapsediyor. Fransa, bu operasyon karşısında ne kadar direnebilir? Cevabı, Sarkozy’nin kaderiyle birlikte şekillenecek. Bu, bir yargı sürecinden çok daha fazlası; yüksek gerilimli bir politik satrancın kritik bir hamlesidir. ADALETİN ÇİVİSİ VE PERDE ARKASI
Gördüklerimiz, yaşananlar, gördüğümüz buzdağının sadece görünen yüzü. İşin asıl can alıcı noktası, Sarkozy’nin istetme eşiyle birlikte Fransız Adalet Bakanı’nın kapısını çalıp “Beni içeri atma” diye ağlayıp yalvarmasına rağmen, sonuç değişmedi. Peki, Adalet Bakanı kimi dinledi? Hangi Siyonist mahfillerin, hangi karanlık odakların emriyle hareket etti?
İşte bütün mesele bu! Sarkozy’nin ve eşinin bu çaresiz çırpınışı, aslında gerçek gücün Fransa saraylarında değil, çok daha karanlık koridorlarda olduğunun itirafıdır. Bu, sadece Fransa’nın değil, tüm dünya ülkelerinin karşı karşıya olduğu bir tehlikenin fotoğrafıdır.
Peki, bu Siyonist yapılar hangi devletlerin içinde, nasıl örgütlendiler? Hangi karar mekanizmalarını ele geçirdiler? Hangi ülkelerin adalet sistemlerini, siyaset kurumlarını kendi çıkarları doğrultusunda yönlendiriyorlar?
BİZ BU SORULARIN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ. Önümüzdeki yazılarda, bu karanlık ağların hangi ülkelerde nasıl yuvalandığını, hangi devlet adamlarını nasıl tuzağa düşürdüklerini tek tek deşifre edeceğiz. Gerçekler, sandığınızdan çok daha korkunç, ağlar çok daha derinlere uzanıyor.
Takipte kalın. Çünkü asıl hikâye şimdi başlıyor.
|
||
|
||
| Etiketler: Sarkozy'ye, Gözaltının, Şifreleri, Çözülüyor!, |
|
|
||
|





