ÇARE ve ÇÖZÜM
İnsanlar kendileri ile ilgili problemlerde doğal olarak çözüm ararlar.
Ancak genellikle bu çözümün dışarıdan gelmesini beklerler. Örneğin evde bir cihaz arızalansa tamirci çağırırlar, otomobilin lastiği patlasa lastikçiye giderler, hastalanınca doktora başvururlar v.b. Bu problemleri kendileri çözmeye çalışmazlar hatta bunu saçma ve yanlış olduğunu düşünürler. Aldıkları eğitim de onları bu yönde şartlandırmıştır. her şeyi uzmanına, sorup ona yaptıracaksın diye öğrenmiştir.
Peki bu doğru değil mi? her şeyi uzmanına danışıp onun dediğini yapmak gerekmez mi?
Elbette gerekir. Ama bu arada dikkat etmemiz gereken bir nokta var. Bütün problemlerimizi başkaları çözecekse kendi başımıza kaldığımızda ne yapacağız? Yani en azından bazı konularda kendi kendimize yeterli olmamız gerekmez mi? Herşeyi, her çözümü başkalarından, eğitim kurumlarından ve devletten beklemek kendi kendine hiçbir şey yapmamak, yapamamak hatta düşünme ve çözüm geliştirme kabiliyetini bile kaybetmek doğru mudur?
Özellikle, insanın davranışlarını belirleyen, yaptığı işlerin iyi veya kötü, hayır veya şer olmasına neden olan eğitim, ilim ve ahlak gibi konularda sizin problemleriniz varsa bunu başkaları çözebilir mi?
Bilgiyi işlemeyi, Düşünmeyi, kıyas ve tefekkürü gerektiren konularda başkaları bize yardım edebilir mi?
Bizim yerimize hocamız, liderimiz, şeyhimiz veya bilgisayarımız mı düşünecek? Ne yapacağımıza onlar mı karar verecekler? Eğer düşünmeyeceksek koyun sürüsünden farkımız kalır mı?
“Düşünüyorum o halde varım “ diyor filozof. Düşünmüyorum o halde yokum mu diyeceğiz?
Evet, tefekkür, ilim ve ahlak tam da kendi başımıza kaldığımız konular değil midir?
Bir şeyi tam manasıyla bilmek ve onun ilmine vakıf olmak kendi irade ve çalışmamızla mümkün değil midir? Bir konuda ahlaklı davranmak veya davranmamak başkalarına sorulup yapılacak bir iş midir?
Ben burada yalan söylesem mi söylemesem mi? diye birisine sorar mısınız?
Kişinin kendisi ve yaratıcıyla baş başa kaldığında ne yapacağını bilmesi ahlak demektir.
Kimse sizin zihninizden ve kalbinizden geçenleri bilmediğine göre aslında insan her zaman, her yerde ve her işinde kendisiyle ve yaratıcısıyla baş başa değil midir.
Büyük veli ve mütefekkir Yunus Emre’nin,
“ilim kendini bilmektir sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır”
“Bir ben vardır benden içeri” ifadeleriyle anlattığı husus bu değil midir?
Kitabımızda,“onunla akledecekleri bir kalbe sahip olsalardı ya.“(hac 46) ayetinde anlatılan konu bu değil midir?
İnsan Allahın yarattığı en donanımlı ve üstün özelliklere sahip bir varlıktır.
“ gerçekten biz insanı en güzel bir biçimde yarattık. “ (Tin Suresi 4 ) buyuruyor Alemlerin Rabbi cc.
İnsan kendi problemlerini çözmek konusunda da son derece donanımlıdır. Yeter ki kendisine verilen bu nimetleri kullansın. İnsanı insan yapan ilim, ahlak ve sabır (çalışma) yani akıl başka hangi mahlukta vardır?
Birkaç somut örnekle konuyu açıklamaya çalışalım. Örneğin herkesin şikayet edip durduğu insanların güvenilmez, yalancı ve sözünde durmaz olmalarını ele alalım. Bu çok ciddi problem nasıl çözülecek? Öncelikle görmemiz gereken husus şudur ki, bu şikayet edenlerin çoğu aslında o güvenilmez yalancı ve sözünde durmayanlardır. Yani aslında kendi kendilerinden şikayet ediyorlar.
Dolayısıyla problemin çözümü de kendilerindedir. Kimse gelipte onları dürüst ve güvenilir insanlara dönüştürmeyecek. Kendileri
karar verip, iman ve iradelerini kullanıp dürüst ve güvenilir olacaklar yada bu problem hiç çözülmeyecek.
İnsan iyi mi kötü mü olacağına kendisi karar verir. Hem kötülüğü seçip hem de bundan şikayet etmek hiç mantıklı değildir. Aynı şekilde faizden şikayet edenlerin hepsi de Müslüman insanlar. Peki ya faiz alan ve verenler? onların da büyük çoğunluğu Müslüman! Yani Müslümanlar kendi ellerinde olan bir şeyden dolayı, bu neden böyle diye şikayet ediyorlar. Çözüm yine kendilerindedir; faiz almamak ve vermemek, hepsi bu. İçki ve sigaranın zararlı olduğuna inanıyorsan bunları kullanmazsın olur biter.
Bazı insanlar, birilerinin veya devletin veya devletteki birilerinin veya göklerden gelecek bir şeyin
bu faiz v.b problemleri ortadan kaldırmasını bekliyorlar. Böylece faiz ortadan kalkınca onlar da artık faiz kullanmayacaklar ve zahmet çekmeden her şey düzelecek zannediyorlar. Anlamadıkları şey ise, faizin ancak onlar kullanmadıkları zaman ortadan kalkacağıdır. Aynı şekilde devlet yalan söylemeyi ve benzer ahlaksızlıkları yasaklarsa biz de yalan söylemekten ve ahlaksızlıklardan kurtuluruz diyebilirsiniz.
Bey efendi affedersiniz ama sizin tek ilahınız Allah CC değil mi? Allah CC bunları zaten ezelden beri yasaklamış ve peygamberleri vasıtasıyla tebliğ etmiştir. İşte problemin kaynağı tam da buradadır,
İnsanlar zayıflayan inançlarına bağlı olarak helal ve haramı belirleme ve bu konuda kural koyma yetkisinin sadece Allah CC ın olduğunu unutmuş görünüyorlar.
Peki, cahil ve Allahı CC tanımayan insanların problemlerini kim çözecek?
Onların problemlerini cahil olmayan ve Allah CC ı tanıyan insanlar, ilim ahlak ve sabırla çalışarak güzel örnek ve uygulama göstererek çözebilirler. Cahillerin problemlerini ne kendileri ne de onları cahil bırakanlar çözemez, çözmez.
Sonuç olarak kimse bizim problemlerimizi çözmeyecek, çözemez. Ancak kendimiz çözebiliriz. Çözmeliyiz.
Allah insanları problemlerini çözmek için dünyaya göndermiştir. Başkalarına çözdürmek için değil.
Problemlerinizi kendiniz çözmezseniz dilediği zaman Allah CC onları çözüverir. Genellikle hoşunuza gitmeyecek bir şekilde.
“olur ki bir şey hoşunuza gitmeyebilir halbuki onda sizin için hayır vardır” (Bakara 216)
Çözüm önerileri de akıl ve bilime uygunsa hoşumuza gitse de gitmese de uygulanmalı değil midir?
İlaçlar da çok defa acıdır, tedaviler sıkıntılıdır ama şifa için gereklidir.
Faiz almaz ve vermezsek faiz problemi çözülür.
Yalan söylemez, kimseyi aldatmaz, verdiğimiz sözü tutarsak ahlak problemi çözülür.
Çok çalışır az tüketir, israf yapmazsak geçim ve ekonomik problemler çözülür.
İslam düşmanları ve münafıklara güvenmez, çalışır ve onlara bağımlı olmazsak sanayi ve güvenlik problemlerimiz çözülür.
Tekrar söylemek gerekirse;
Her konuda çözüm dört adımda gerçekleşir.
1- Problemi görüp tanımlamak
2- Problemi çözmek istemek,
3- Nasıl çözüleceğini bilmek
4- Çalışmak, sabır, amel ve aksiyon.
- Bazı insanlar sadece problemi görür ve şikayet eder.
- Bazıları çözmek ister ama bir çoğu aslında istemez.
- Çok az bir kısmı nasıl çözüleceğini bilir ama onlara da sormazlar veya onları dinlemezler.
- Büyük çoğunluk harekete geçmez, eylemi başkalarından bekler.
İşte bu yüzden de problemlerimiz bir türlü çözülmez.
Olay matematik gibidir.
Ne kadar hesaplarsanız hesaplayın denkleme doğru verileri girmezseniz sonuç hep yanlış çıkar.
|
||
|