İnsansız Savaş Teknolojileri, Yapay Zekâ Uygulamaları E.Tuğg. Hüseyin Fazla -Binici ile Söz Meydanı
Tivi6 ekranlarında her Cuma 21.00’de canlı olarak yayınlanan Muhammet Binici ile Söz Meydanı programının bu haftaki konuğu Emekli Hava Tuğgeneral Hüseyin Fazla oldu. Fazla, programda deprem anılarından savunma sanayiine kadar birçok konuda dikkat çekici açıklamalarda bulundu. İşte ayrıntılar!..
GÜNDEM Haberi
Muhammet Binici ile Söz Meydanı: E. Hava Tuğgeneral Hüseyin Fazla'nın Savunma Sanayi ve Deprem Deneyimleri Üzerine Özel Açıklamaları
Tivi6 ekranlarında her Cuma 21.00’de canlı olarak yayınlanan Muhammet Binici ile Söz Meydanı programının bu haftaki konuğu Emekli Hava Tuğgeneral Hüseyin Fazla oldu. Fazla, programda deprem anılarından savunma sanayiine kadar birçok konuda dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
1999 Depremi: “Deprem sanki binayı yere öptürüyordu.”
Emekli Tuğgeneral Hüseyin Fazla, 1999 depreminde yaşadıklarını anlatırken o dönem yüksek katlı bir binada olduğunu belirtti: “Deprem, sanki binayı yere öptürürcesine sallıyordu. O an, depremin ne kadar korkutucu bir şey olduğunu iliklerime kadar hissettim.” Fazla, depremlerle ilgili tahminler ve yer hareketlerinin takibi üzerine de yorum yaparak yanardağların etkisine değindi. İzlanda’daki volkanik patlamaların Avrupa hava yollarını nasıl aksattığını örnek vererek, doğal olayların küresel etkisine dikkat çekti.
F-35 ve Milli Muharip Uçak Projeleri
Programda, Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarılması ve yerli savunma projeleri detaylı olarak ele alındı. Hüseyin Fazla, F-35’in gelişim sürecine Türkiye’nin 1999’dan itibaren dâhil olduğunu ve 1,4 milyar dolarlık yatırım yapıldığını ifade etti. Ancak 2019 yılında Türkiye’nin projeden çıkarılmasının ardından milli muharip uçak projesinin hız kazandığını belirtti.
“Biz F-35 için 100 adetlik bir sipariş verdik. Ancak yaşanan gelişmelerle birlikte projeden çıkarıldık. O süreçte ABD’ye eğitim için pilotlarımız ve bakım ekiplerimiz gitmişti. F-35’in deniz versiyonu da dahil birçok model üzerinde çalışmalarımız vardı,” diyen Fazla, ABD’nin projeden Türkiye’yi dışlamasını hak etmediklerini vurguladı.
KAAN: Türkiye’nin Yerli Savaş Uçağı
Hüseyin Fazla, yerli üretim milli muharip uçak KAAN’ın Türkiye’nin bağımsız savunma stratejisinde büyük bir adım olduğunu söyledi. Fazla, KAAN’ın motor sistemlerinden, maliyetine kadar birçok teknik detay sundu: “KAAN’ın üretimi ucuz bir süreç değil. Ancak burada asıl önemli olan, kendi mühendislerimiz ve bilim adamlarımızla bu projeyi sürdürebilmemiz.”
Fazla, Türkiye'nin TUSAŞ ve ASELSAN gibi firmalarla uzun yıllardır edindiği bilgi birikimini kullanarak savunma sanayisinde bağımsızlaşma hedefinin altını çizdi. “Bu projelerin ardında gece gündüz çalışan mühendislerimiz var. Bizim artık İngiltere veya ABD’den parça dilenmemize gerek yok,” dedi.
Kripto Sistemler ve Dost-Düşman Tanımlamaları
Programda, NATO kapsamında kullanılan uçaklardaki dost-düşman tanıma sistemlerine de değinildi. Fazla, “Bu sistemlerin kripto tanımlamaları her altı saatte bir yenilenir. Ancak burada önemli olan, aldığınız mühimmatı kendi sistemlerinize entegre edebilme yeteneğinizdir,” dedi. Türkiye’nin kendi görev bilgisayarlarını ve mühimmatlarını geliştirme sürecinin önemini vurgulayan Fazla, yerli projelerde bağımsız yazılım ve sistemlerin ne kadar hayati olduğunu anlattı.
Modernizasyon Sürecinde Türkiye’nin Başarıları
Fazla, Türkiye’nin F-4 ve F-16 uçaklarını modernize etme kabiliyetini geliştirdiğini belirtti: “F-16’ları üretme ve modernize etme yetkinliğimiz var. TUSAŞ’ın 1984'ten itibaren yaptığı çalışmalarla bugüne kadar 270 F-16 ürettik.” Ayrıca, Türk Yıldızları tarafından kullanılan F-5 uçaklarının da modernize edilerek görevde kalmasının önemine dikkat çekti. “Her şey zamanla modernize ediliyor, ancak stratejik kararlar yıllar öncesinden planlanmalı. Bugün düğmeye bassanız, 20 yıl sonrasının ihtiyaçlarını planlamalısınız,” diyerek savunma sanayiinde uzun vadeli planlamanın kritik olduğuna değindi.
Hüseyin Fazla, KAAN’ın motoru ve diğer teknolojik aksamlarının yerli üretim olması gerektiğini, dışa bağımlılığın azaltılmasının stratejik önem taşıdığını belirterek, sözlerini şu şekilde devam etti: “Kendi topraklarımızda üretip kendi askerimizin kullanacağı sistemler geliştirmemiz şart. Ancak bu projelerin zaman alacağını da unutmamak lazım.”
F-35 Projesinden Çıkarılma ve Yeni Uçak Arayışları
Hüseyin Fazla, Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarılmasının siyasi bir karar olduğunu belirtti. “F-35 projesine katılım için büyük yatırımlar yaptık. Ancak çıkarılmamız uluslararası anlaşmalara aykırı şekilde gerçekleşti. Bu, Türkiye’yi zor duruma soksa da kendi savunma sanayiimize daha fazla yatırım yapmamıza vesile oldu,” dedi. Ayrıca, ABD’den F-16 alımı ve Eurofighter Typhoon gibi alternatiflerin değerlendirildiğini, ancak asıl hedefin yerli üretim olan KAAN savaş uçağının tamamlanması olduğunu vurguladı.
Fazla, savunma teknolojilerinin hazır olmadığını düşünen kamuoyuna şu uyarıyı yaptı: “Hava ve uzay teknolojisi, bir gecede çözülecek bir mesele değil. Türkiye, F-16'ları modernize ederek ve KAAN gibi projelerle önemli mesafeler kat etti. Ancak bu süreç para ve zaman gerektiriyor.”
İnsansız Savaş Teknolojileri ve Yapay Zekâ Uygulamaları
Fazla, yapay zekâ destekli insansız savaş uçaklarının geleceğin teknolojisi olduğunu belirterek, Türkiye'nin bu alanda attığı adımları övdü. “ABD'nin F-35 ve Rusya'nın Su-57 savaş uçakları önde görünüyor, ancak teknolojinin hızla değiştiği bir dönemde kendi kabiliyetlerinizi geliştirmek şart,” dedi. Türkiye’nin savunma sanayi projelerindeki bilgi birikimini artırarak insansız savaş uçağı alanında da gelişim gösterdiğini ekledi.
İsrail’in Askerî Stratejisi Üzerine Eleştiriler
Programda, İsrail’in Filistin ve Gazze’de yürüttüğü operasyonlar da gündeme geldi. Hüseyin Fazla, İsrail'in operasyonlarındaki sivil kayıplara dikkat çekerek şu ifadelerde bulundu:
“İsrail, operasyonlarında sivil ayrımı yapmadan hedefleri vuruyor. Sözde bir terörist şüphesiyle, masum insanların yaşadığı binaları bile yerle bir ediyor. Bu, savaş ahlakına uymayan bir strateji. Türkiye’nin askeri operasyonlarında her zaman terörist ile sivili ayırmaya özen gösterilir. Bizim ordumuz, kollateral zarar denilen sivil kayıpları en aza indirmek için çok dikkatli çalışır. Ancak İsrail’in özellikle Gazze’deki operasyonları, bu prensiplerin çok uzağında.”
Fazla, modern savaşta sivil kayıpların önlenmesinin önemine değinerek, “Terörle mücadele ederken masumları korumak ahlaki bir zorunluluktur. İsrail’in bu yaklaşımı, uluslararası hukuka da aykırıdır,” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Gelecekteki Savunma Yol Haritası
Programın sonunda Fazla, Türkiye’nin savunma sanayiinde bağımsızlaşma hedefinin altını çizdi. “Kendi motorumuzu ve kritik parçaları üretebilmemiz gerekiyor. Bu süreçte gecikmeler yaşansa da doğru adımlarla ilerliyoruz,” dedi. KAAN projesinin yanı sıra insansız hava araçlarının ve yapay zekâ sistemlerinin önümüzdeki dönemde Türkiye'nin güvenlik stratejisi için kritik bir yere sahip olacağını belirtti.
Bu etkileyici program, Türkiye’nin savunma sanayiindeki hedefleri, bölgesel dengeler ve askeri etik üzerine önemli bir tartışma platformu sunarken izleyicilerden yoğun ilgi gördü.