<iframe width="560" height="315" src="https://www.youtube.com/embed/MTYnavBSIyI?si=z15spO4-llZ7yKq0" title="YouTube video player" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" referrerpolicy="strict-origin-when-cross-origin" allowfullscreen></iframe>
Türkiye'nin Suriye Meselesindeki Tarihsel ve Stratejik Derinliği: Binici ile Söz Meydanı’ndan Çarpıcı Analizler
Muhammet Binici’nin hazırlayıp sunduğu "Binici ile Söz Meydanı" programında, Emekli Tuğgeneral Prof. Dr. Esat Arslan, Suriye meselesini tarihsel, sosyo-politik ve stratejik boyutlarıyla masaya yatırdı. Canlı yayında yaptığı detaylı harita analizleri ve tarihi referanslarla Türkiye’nin Suriye’deki rolüne dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşte yayından öne çıkan başlıklar:
Suriye’nin Tarihsel Derinliği ve Türkiye’nin Vasiyet Hakkı
Prof. Dr. Esat Arslan, Osmanlı’dan Türkiye’ye miras kalan tarihsel sorumlulukları vurguladı. Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilipak ise Suriye’de özellikle M4 Karayolunun kuzeyindeki bölgelerinde yaşayan halkın birçoğunun Osmanlı uyruklusu olduğunu belirterek, şu sözleriyle dikkat çekti:
"Bu topraklarda bizim vergilendirme ve düzen sağlama hakkımız var. Mayın döşemek yerine bu bölgedeki insanlara yeşil kart vererek entegrasyonu sağlamalıyız."
Ayrıca, Osmanlı döneminden kalan yapının Suriye’nin farklı etnik ve dini gruplarını nasıl barış içinde bir arada tuttuğuna değinerek, bu düzenin günümüzde de örnek alınması gerektiğini savundu.
Arslan, Suriye’nin İdlib bölgesine yönelik yaptığı detaylı analizde, bölgenin jeopolitik önemine işaret etti:
"İdlib, yalnızca stratejik değil, aynı zamanda sembolik bir bölge. Buradaki tarihi yapılar ve demografik unsurlar, Suriye’nin geleceği için bir mihenk taşıdır."
Rusya ve Türkiye’nin, Astana Süreci çerçevesinde bölgedeki çatışmaları azaltma çabalarına rağmen yaşanan sıkıntılara değindi ve bölgedeki 6 milyon insanın insanlık dışı koşullarda yaşadığını belirtti.
Amerika ve Terör Koridoru Planları
ABD’nin Fırat’ın doğusunda kurmaya çalıştığı uydu devlet yapısına dikkat çeken Arslan, PKK ve PYD gibi terör örgütlerinin burada nasıl desteklendiğini anlattı. Bölgede kurulan iki Amerikan üssüne ve bu üslerin bölgeyi nasıl kontrol ettiğine dair şu ifadeleri kullandı:
"61000 kilometrekarelik alanda, nüfusun 15’i bile olmayan bir azınlık, ABD’nin desteğiyle bölgeyi yönetmeye çalışıyor. Bu, yalnızca Suriye’nin değil, tüm bölgenin istikrarını tehdit ediyor."
Harita Üzerinden Stratejik Okumalar
Canlı yayında harita üzerinden yaptığı analizlerle dikkat çeken Arslan, Suriye’nin farklı bölgelerinde devam eden operasyonların arka planını ve stratejik önemini anlattı. Özellikle Bayırbucak Türkmenleri, Hama-Humus-Şam ticaret yolu ve İran’ın Doğu Akdeniz'e ulaşma hayali üzerine yaptığı açıklamalar, Türkiye’nin bölgesel önceliklerini yeniden gündeme getirdi.
"Türkiye, yalnızca Suriye’nin değil, bölgenin istikrarı için kilit bir aktördür. Bu noktada, tarihten gelen bağlarımız ve stratejik hedeflerimiz doğrultusunda adımlar atıyoruz."
Türkiye’nin Gücü ve Geleceği
Son olarak, Arslan Türkiye’nin savunma gücüne ve bölgedeki lider rolüne vurgu yaptı. Türkiye’nin insansız hava araçları (İHA) ve keşif sistemleriyle elde ettiği teknolojik üstünlüğe değinerek şunları söyledi:
"Türkiye, artık yalnızca bölgesel bir güç değil, küresel aktörlerle masaya oturabilecek bir devlettir. Stratejik planlamalarımızı doğru yaparak geleceğe sağlam adımlarla ilerliyoruz."
Programda gündeme gelen bu derin analizler, yalnızca Türkiye’nin değil, tüm bölgenin geleceğine ışık tutacak nitelikteydi. Suriye meselesinin tarihsel ve güncel boyutlarıyla ele alındığı bu tartışma, izleyicilerden büyük ilgi gördü.
|
||
|