Türkiye’nin Milli Teknoloji Hamlesi: Geçmişten Geleceğe Bir Yolculuk
Gazeteci ve yazar Muhammet Binici, Türkiye’nin milli teknoloji alanındaki ilerlemesini cesur bir dille kaleme aldı. 1994’te ASELSAN’ın cep telefonu üretimi ile başlayan bu süreç, günümüzde İHA ve SİHA üretimiyle devam ediyor.
Binici, geçmişteki başarıları ele alarak ASELSAN’ın 1994 yılında ürettiği cep telefonlarının, dönemin ötesinde bir teknoloji sunduğunu ancak global pazarda hak ettiği yeri bulmakta zorlandığını vurguluyor. Prof. Dr. Esat Arslan’ın belirttiği gibi, Türk halkının genellikle “havalı” ve ithal ürünlere yöneldiği de dikkat çekici bir noktadır.
Bugün, Türkiye, BAYKAR, ASELSAN, ROKETSAN gibi öncü kurumlarla milli teknolojide önemli bir konumda. Üretimlerinin uluslararası alanda dikkat çekmesi, Türkiye’nin artık ne IMF ne de NATO’ya bağımlı olduğunu gösteriyor. Güçlü, bağımsız bir ülke olarak kendi teknolojisini geliştiriyor.
Binici, Türkiye’nin milli teknoloji hamlesinin sadece ekonomik bir başarı olmadığını, aynı zamanda bir medeniyet mücadelesi olduğunu da belirtiyor. Gelecek nesiller için kritik olan bu öngörülerin, stratejik düşünce ve vizyonla desteklenmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Türkiye’nin geleceği, irfanlı ve ahlaklı fertlerden oluşan yeni nesilde saklı.
Muhammet Binici’nin yıllar önceki programından derleyerek günümüz gelişmelerine çerçeve açtığı cesur ve öngörülü bu köşe yazısı, Türkiye’nin milli teknoloji yolculuğunun önemini gözler önüne seriyor.
Milli Teknoloji Hamlesi ve Öngörünün Gücü
Gelecek, akıllı ve stratejik kararlarla şekillenir. Öngörüler, tarihin dönüm noktalarında ülkelere rehberlik eder ve güçlü toplumlar, bu öngörüleri hayata geçirerek kalkınır. Türkiye, milli teknolojiyi benimseme sürecinde önemli adımlar atmıştır, ancak bunun en güçlü örneklerinden biri, yıllar önce atılan adımlarda gizlidir. 1994 yılında ASELSAN’ın cep telefonu üretimi, bu öngörülerden biriydi.
Bir yıl önce Gece Ajansı programımda, Emekli Tuğgeneral ve akademisyen Prof. Dr. Esat Arslan ile bu konuyu özellikle ele almıştık. Kendisi, ASELSAN’ın 1994'te ürettiği cep telefonundan bahsetmiş ve milli teknolojinin önemine dikkat çekmişti. Arslan, "Biz öyle necip bir milletiz ki, bir şeye karar verdiğimizde en iyisini yaparız" demişti. Bu sözler, Türkiye’nin potansiyelini yansıtan güçlü bir ifadedir. Gerçekten de, o dönemde ASELSAN tarafından üretilen cep telefonları, suya dayanıklı yapıları ve sağlamlıklarıyla zamanının ötesinde bir teknolojiydi.
ASELSAN ve Milli Teknoloji Hamlesi
1994 yılında ASELSAN, dönemin teknolojik gereksinimlerine uygun olarak, adeta "taş gibi" diye tabir edilen telefonları piyasaya sürmüştü. Bu telefonlar, dayanıklılığı ve kullanışlı olması ile halkın beğenisini kazanmıştı. Ancak Prof. Dr. Arslan’ın belirttiği gibi, halkımız sözde "havalı" şeyleri seviyor ve yabancı reklamların esiri oluyor âdete zihinlerini kiraya vererek ithal telefonlara yönelme ihtiyacını kendinde istem dışı hissediyor zihin kontrolü ile hissettiriliyor. Bu noktada, global pazarda yer almak için sadece sağlamlık, zariflik yetmiyordu; Pazar kanallarını düzgün kullanmak ta gerekiyordu.
Arslan’ın anlattığına göre, o dönemde ASELSAN’ın rakipleriyle boy ölçüşebilmesi için daha fazla yatırım yapması gerekiyordu. Bu yatırım için 4 büyüklere gitti ama o sözde büyükler milli üretim yerine ithal ve hazır kolay parayı tercih ettiler. Ne yazık ki, O günün şartlarında dünyanın en iyi ve dinlenemeyen milli telefonumuz Türkiye ve dünya pazarında hak ettiği yeri bulamadı, daha sonra gelişen teknoloji hamlesiyle unutulup gitti.
Bugün ve Geleceğe Bakış
Bugün, Türkiye’nin milli teknoloji hamlesi çok daha güçlü bir konumda. Artık kendi İHA'larımızı, SİHA'larımızı üretiyoruz ve yapay zekâya sahip insansız uçaklarımız, dünya yazılı ve görsel basınından övgüler alarak halkların dikkatini üzerimize çekiyor. Bu durum, dostlarımızda güven oluştururken düşmanlarımızın yüreğine korku salıyor ve düşmanlarımızı daha da artırıyor. Savunma sanayiinden telekomünikasyona kadar birçok alanda BAYKAR, ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN, TUSAŞ ve BMC gibi kurumlarımız hala öncü bir rol oynamaya devam ediyor. Ancak, geçmişteki başarıları göz önünde bulundurarak, geleceğe yönelik öngörüleri hayata geçirmenin önemi her zamankinden daha büyük. Milli teknoloji hamlesi, sadece ürün üretmekle kalmayıp, o ürünlerin ardındaki vizyonu ve stratejik düşünceyi de ortaya koymaktır.
Kısaca artık Türkiye, ne IMF’nin ne de NATO’nun kapısında cebinde parasıyla bekleyen bir ülke değil, NATO’nun ne ucuz asker deposu ne de sıçrama tahtasıyız. Artık üreten, geliştiren ve ürettiklerini mazlum halkların hakkını korumak için dünyanın dört bir yanında ürettiklerini kullanan bir Türkiye var. Eski Türkiye çok geride kaldı. Bugün, bağımsız ve güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti var.
Bu noktada, milli teknolojiyi güçlendirmenin gerekliliği gün gibi ortadadır. Geçmişte ASELSAN’ın cep telefonlarıyla başlayan bu yolculuk, günümüzde de milli iletişim hamlelerimizle devam etmelidir. Özellikle, günümüzde elde, belde, cepte ve ofislerde İsrail tarafından patlatılan telsizler ve cep telefonlarıyla birlikte bu milli hamlemiz çok daha önemli hale geliyor. Güvenliğimiz için Türkiye’nin milli teknolojide göstereceği bu atılım, uluslararası odaklarda hevesleri kursaklarda bırakacak. Bu hamle, sadece bir ekonomik, teknolojik ya da askeri başarı değil; aynı zamanda bir medeniyet mücadelesi ve meselesi olacaktır.
Öngörüler, sadece bugün için değil, gelecek nesiller için de kritik öneme sahiptir. Milli teknoloji hamlesi, Türkiye’nin bağımsızlık yolundaki en önemli adımlarından biridir ve bu adımlar, ancak stratejik düşünce ve ileriye dönük bir vizyonla başarıya ulaşır. Unutmayalım, “Biz dünyayı atalarımızdan miras değil geleceğe taşımak istediğimiz fikirleri hür, vicdanları hür, irfanlı, ahlaklı çocuklarımızdan emanet aldık.”
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://www.bncmedyahaber.com/yazar-turkiye-nin-vicdanini-sarsan-kayip-asil-soru-aci-son-narin-in-mi-yoksa-bizim-mi-1093.html
Milli Teknoloji Hamlesi ve Öngörünün Gücü
Gelecek, akıllı ve stratejik kararlarla şekillenir. Öngörüler, tarihin dönüm noktalarında ülkelere rehberlik eder ve güçlü toplumlar, bu öngörüleri hayata geçirerek kalkınır. Türkiye, milli teknolojiyi benimseme sürecinde önemli adımlar atmıştır, ancak bunun en güçlü örneklerinden biri, yıllar önce atılan adımlarda gizlidir. 1994 yılında ASELSAN’ın cep telefonu üretimi, bu öngörülerden biriydi.
Bir yıl önce Gece Ajansı programımda, Emekli Tuğgeneral ve akademisyen Prof. Dr. Esat Arslan ile bu konuyu özellikle ele almıştık. Kendisi, ASELSAN’ın 1994'te ürettiği cep telefonundan bahsetmiş ve milli teknolojinin önemine dikkat çekmişti. Arslan, "Biz öyle necip bir milletiz ki, bir şeye karar verdiğimizde en iyisini yaparız" demişti. Bu sözler, Türkiye’nin potansiyelini yansıtan güçlü bir ifadedir. Gerçekten de, o dönemde ASELSAN tarafından üretilen cep telefonları, suya dayanıklı yapıları ve sağlamlıklarıyla zamanının ötesinde bir teknolojiydi.
ASELSAN ve Milli Teknoloji Hamlesi
1994 yılında ASELSAN, dönemin teknolojik gereksinimlerine uygun olarak, adeta "taş gibi" diye tabir edilen telefonları piyasaya sürmüştü. Bu telefonlar, dayanıklılığı ve kullanışlı olması ile halkın beğenisini kazanmıştı. Ancak Prof. Dr. Arslan’ın belirttiği gibi, halkımız sözde "havalı" şeyleri seviyor ve yabancı reklamların esiri oluyor âdete zihinlerini kiraya vererek ithal telefonlara yönelme ihtiyacını kendinde istem dışı hissediyor zihin kontrolü ile hissettiriliyor. Bu noktada, global pazarda yer almak için sadece sağlamlık, zariflik yetmiyordu; Pazar kanallarını düzgün kullanmak ta gerekiyordu.
Arslan’ın anlattığına göre, o dönemde ASELSAN’ın rakipleriyle boy ölçüşebilmesi için daha fazla yatırım yapması gerekiyordu. Bu yatırım için 4 büyüklere gitti ama o sözde büyükler milli üretim yerine ithal ve hazır kolay parayı tercih ettiler. Ne yazık ki, O günün şartlarında dünyanın en iyi ve dinlenemeyen milli telefonumuz Türkiye ve dünya pazarında hak ettiği yeri bulamadı, daha sonra gelişen teknoloji hamlesiyle unutulup gitti.
Bugün ve Geleceğe Bakış
Bugün, Türkiye’nin milli teknoloji hamlesi çok daha güçlü bir konumda. Artık kendi İHA'larımızı, SİHA'larımızı üretiyoruz ve yapay zekâya sahip insansız uçaklarımız, dünya yazılı ve görsel basınından övgüler alarak halkların dikkatini üzerimize çekiyor. Bu durum, dostlarımızda güven oluştururken düşmanlarımızın yüreğine korku salıyor ve düşmanlarımızı daha da artırıyor. Savunma sanayiinden telekomünikasyona kadar birçok alanda BAYKAR, ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN, TUSAŞ ve BMC gibi kurumlarımız hala öncü bir rol oynamaya devam ediyor. Ancak, geçmişteki başarıları göz önünde bulundurarak, geleceğe yönelik öngörüleri hayata geçirmenin önemi her zamankinden daha büyük. Milli teknoloji hamlesi, sadece ürün üretmekle kalmayıp, o ürünlerin ardındaki vizyonu ve stratejik düşünceyi de ortaya koymaktır.
Kısaca artık Türkiye, ne IMF’nin ne de NATO’nun kapısında cebinde parasıyla bekleyen bir ülke değil, NATO’nun ne ucuz asker deposu ne de sıçrama tahtasıyız. Artık üreten, geliştiren ve ürettiklerini mazlum halkların hakkını korumak için dünyanın dört bir yanında ürettiklerini kullanan bir Türkiye var. Eski Türkiye çok geride kaldı. Bugün, bağımsız ve güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti var.
Bu noktada, milli teknolojiyi güçlendirmenin gerekliliği gün gibi ortadadır. Geçmişte ASELSAN’ın cep telefonlarıyla başlayan bu yolculuk, günümüzde de milli iletişim hamlelerimizle devam etmelidir. Özellikle, günümüzde elde, belde, cepte ve ofislerde İsrail tarafından patlatılan telsizler ve cep telefonlarıyla birlikte bu milli hamlemiz çok daha önemli hale geliyor. Güvenliğimiz için Türkiye’nin milli teknolojide göstereceği bu atılım, uluslararası odaklarda hevesleri kursaklarda bırakacak. Bu hamle, sadece bir ekonomik, teknolojik ya da askeri başarı değil; aynı zamanda bir medeniyet mücadelesi ve meselesi olacaktır.
Öngörüler, sadece bugün için değil, gelecek nesiller için de kritik öneme sahiptir. Milli teknoloji hamlesi, Türkiye’nin bağımsızlık yolundaki en önemli adımlarından biridir ve bu adımlar, ancak stratejik düşünce ve ileriye dönük bir vizyonla başarıya ulaşır. Unutmayalım, “Biz dünyayı atalarımızdan miras değil geleceğe taşımak istediğimiz fikirleri hür, vicdanları hür, irfanlı, ahlaklı çocuklarımızdan emanet aldık.”
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://www.bncmedyahaber.com/yazar-turkiye-nin-vicdanini-sarsan-kayip-asil-soru-aci-son-narin-in-mi-yoksa-bizim-mi-1093.html