Hepimizin anneleridir onlar. Benim ve senin, bizim ve sizin anneleriniz. Eli öpülesidir onlar. Hakları asla ödenmeyecek, şefkat ve merhamet abideleridir.
Bir insanın kendi annesini dünyaya getirmesi muhal olduğundandır, onların hakları ödenmez. O yüzdendir ki cennet onların ayakları altındadır.
Yani, o yüzdendir ki cennete giden yol, onların ayakları altından geçer.
Fecirle uyanırlar onlar. Güne sabah ezanı, namaz ve duayla başlarlar. Ya Rab önce başkalarına sonra bizlere ihsan eyle derler. Hayır-dualıdır gönülleri, sözleri ve dilleri.
Aşkı, sevdayı, ayrılığı, vuslatı, acıyı, tatlıyı, ağlamayı ve sızlamayı hep aynı anda peşinen tadarlardı. Yemen türküleri onların gönüllerinde kor ateş olmuş, gözlerinden yağmur taneleri misali yaş olup akmıştır.
Hem anadan, hem babadan hem de yardan çoğu zaman ayrı düşmüş gurbetin kadınlarıdır onlar. İkinci adları gurbettir onların. Yürekleri hasret yüklü, gurbetin kadınları.
Birçoğu daha izdivaçlarının baharında, zevclerini gurbet ele yollarlardı. Hasretin kara bulutları erkenden çökerdi üstlerine. Yıllarca beklenen vuslat özlemi ve bitip tükenen gencecik yıllar.
Her şey belki de yeni bir umut olsun içindi. Maişet içindi. Ekmek içindi. Yaşamak ve hayatta kalmak içindi hâsılı.
Hayat ortaklarını, kimi gurbette, kimi de askerlikte kaybederdi. Sanki hayatları kaybetme üzerine bina edilmişti onların. Hikâyeleri hep acı üzerine mebniydi.
Evet, onların hikâyeleri hep gerçektir. Ama yarım kalmış hikâyelerdir yaşadıkları. Bitmemiş gerçek hikâyeler.
Hayat mücadelesinde, yapa yalnız kalmışlardır onlar. Kimi zaman baba rolündedirler, kimi zaman annedir onlar; çocukları için, evlatları için. O yüzdendir ki çile ile yoğrulmuştur onların yaşamları.
Dedik ya; Anadolu kadınlarıdır onlar. Tarlasında çiftçi, evinde ev hanımıdır. Elleri nasırlıdır onların. Çarşıda pazarda ve harmanda geçim yükü hep onların omuzlarındadır.
Evet, Anadolu kadınlarıdır onlar. İmanlı ve inançlıdırlar. İffet sahibidirler onlar. Harama yer olmaz onların dağarcıklarında. Sorumluluk, insanlık, mütevazılık ve alçak gönüllülük onların temel ahlakıdır.
İsraf, şatafat, lüks, savurganlık yoktur onların günlüğünde. Kanaat sahibidir onlar. Bulunca şükretmek bulamayınca sabretmek şiarıdır onların.
Diyar kâm sahibidirler onlar. Yemeden yedirmeyi, içmeden içirmeyi, giymeden giydirmeyi severler.
Dünya, yük olup başlarına düşse de, her şeye rağmen mutludur onlar. Az şeylere kanat getirme, küçük şeylerle mutlu olmayı bilen kadınlarıdır onlar. Hayatı mutlu oldukları kadar yaşarlar.
Evet, Anadolu kadınları gurbetin kadınlarıdır. Gurbeti yaşayan kadınlardır. Ancak, asıl gurbeti onlar tattırır. Onların yokluğudur gerçek gurbet.
Gerçek yalnızlıktır onların yokluğu. Gurbeti yaşatmaları, yaşamalarından daha akvadır.
İşte, o zaman ocaklar tütmediğini görürüz. Bütün kapıların kapandığı, ıssız ve viraneye dönmüş evlerin ve barklar hali pür melalini. Çatısı olmayan evler misali. Soğuk ve buz gibidir her taraf.
ANNEM DE TİPİK BİR ANADOLU KADINIYDI.
Evet, benim annemde, bir Anadolu kadınıydı. Tıpkı diğer Anadolu kadınları gibi. Canım annem.
Yakın günler içinde, önce babamı ve kayın pederimi sonra ise hemen peşlerinden canım annemi darul bekaya uğurladık. Rabbim mekânlarını cennet eylesin, razı olduğu kullarının zümresine ilhak etsin.
24.12.2020 saat 09.50’de, emanetini, sahibi olan Yüce Rahmana teslim etti. Allah katında derecesi aali, mekânı cenneti naim olsun.
Dünya hayatında, yaşamın çile ve ıstırabına dair her şeyi görüp geçirdi canım annem. Hayata dair her yaşam sayfası, nakış nakış işlemelidir.
Gurbeti, hasreti, yokluğu, acıyı, çileyi ve ıstırabı yer şeyi yaşayarak tatmıştır. Ama her şeye rağmen yaşam azmini hiçbir zaman yitirmedi.
Safi, duru ve tertemiz tipik bir Anadolu kadını idi Anneciğim. Yaşamı boyunca kuvvetli bir imana sahipti. İbadetlerini bi hakkın yerine getirirdi. Hac farizasını yerine getirmiş. Ramazan ayını iple çekerdi. Evinde, mukabelesiz bir ramazan olmazdı.
Mazlum ve mustazaf insanların ezilmesine çok üzülürdü. Her zaman zalimleri telin ederdi. Farklı coğrafyalarda yaşanan elim hadiseleri TV haberlerinde izlediğinde, “dünya birleşip neden bu zalimleri durun demez” derdi.
Kanaatkârdı. Hayırseverdi. Diğerkâmdı. Şefkat ve merhamet yüklü ve hoş sohbet bir kadındı anneciğim.
Okuma yazması yoktu ama 60 yaşından sonra Kur’an okumasını öğrenmişti. Kur’an okurdu.
Benim okumamı çok isterdi. Müftü olmamı isterdi. Arkamızdan dua eden birisi olsun derdi.
Ahireti, ölümü, baası ve hesabı çok düşünürdü. Nice olur, halimiz ve sonumuz derdi.
Ve, kendisi darul ebede, kimsesizlerin kimsesine irtihal ederken, bizlere de kimsesizliği tattırmış oldu şairin dediği gibi;
“Hiç kimse yok kimsesiz / Herkesin var bir kimsesi
Ben bugün kimsesiz kaldım / Ey kimsesizler kimsesi
Kimse aradığım yollarda / Kimsesizlik kimsem oldu
Dinsin artık hicranın cana / kimse aradığım yollar.” (Avni F.S.M)
Evet, bu sene benim için hüzün yılıydı. Rabbim ard arda rahmeti rahmana kavuşan, babama, kayın pederime, anneme ve bil cümle tüm ölmüşlerimize rahmet eylesin. Mekânları cennet olsun. Âmin.
Ruhları için “El-Fatiha”
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
http://bncmedyahaber.com/yazar-anadolu-kadinlari-427.html
|
||||||||||||||||||||
|