Emeklilerin Sessiz Çığlığı, Adalet ve Güven İçin Yerel Yönetimlerde Şeffaflık Zorunlu!
Gazeteci, yazar Halis Özdemir, emekli maaşlarındaki adaletsizliğe dikkat çektiği köşe yazısında; SGK emeklilerinin maaşlarının düşüşü ve çözüm önerilerini ele aldı. Yazarımız Özdemir'in önerileri arasında en düşük emekli maaşlarının asgari ücretin altında olmaması ve milletvekillerinin emekli maaşlarının sınırlanması yer aldı. Ayrıca, belediye başkanlarına şeffaf mal beyanı çağrısı yaptı. Özdemir, emeklilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve adaletin sağlanması için çözüm önerilerine vurgu yaparak "Emeklilerin Sessiz Çığlığı, Adalet ve Güven İçin Yerel Yönetimlerde Şeffaflık Zorunlu! başlıklı yazısında yine üzerine düşenden fazlasını yaptı. Artık bundan sonrası "Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az" İşte o yazı!..
Emeklilerin Sessiz Çığlığı, Adalet ve Güven İçin Yerel Yönetimlerde Şeffaflık Zorunlu!
Emekli maaşları "ölmeyecek gibi yaşayın" maaşıdır. Olmadı bu iş! Adil olmayan, bırakın hükümeti devlet yaşamaz! Bizim devletimizin, milletimizin önemli vasıflarından birisi hatta en önemlisi adalettir!
SGK emeklilerinin maaşı 2002 yılında 257 TL iken, asgari ücret ise 184 TL idi. Yani emekli maaşları yaklaşık asgari ücretin bir buçuk katı mertebesinde iken, şimdi asgari ücretin dörtte üçü mertebesine düşmüştür! İşçi emekli maaşları geçmişteki orana göre yirmi beş bin TL civarında olmalı. Son birkaç yıl için de on liraya alınan bir meta, yüz liraya alınabiliyorsa burada sorun paranın alım gücü ve para konusunda bir operasyon var demektir! Emekli vatandaşlarımıza kriter getirmek lazım, mesela:
En düşük emekli maaşları asgari ücretin altında olmayacaktır diye bir kural getirebilirsiniz.
Emekli maaşları, milletvekillerinin aldığı emekli maaşının üçte birinden aşağı olamaz! Diye bir kriter getirebilirsiniz. Başka bir ifade ile milletvekilleri işçi emeklilerinin maaşlarının üç katından fazla olamaz! Diye bir kural getirebilirsiniz! Bu kriteri getirin bir daha emekli maaşı tartışması yapılmaz! Hodri meydan, buyrun yapın da görelim! Sayın vekillerimiz kanun yapma yetkisine sahipsiniz. Buyrun, emekli işçiler sizden gelecek haberleri beklemektedirler!
Merhum Erbakan başbakanlığı sırasında gerek çalışan gerek emekli, gerek işçi, gerek memurlar için birikmiş oran yanlışlıklarını düzeltebilecek miktarda maaş artışları yapmış ve bununla da yetinmeyip EŞEL MOBİL SİSTEMİ getirmişti. EŞEL MOBİL sistemi maaşların artışını yıldan yıla değil, her ay enflasyon artışına göre artırılması idi. Başbakanlığı sırasında böyle uyguladı. Sonra ne oldu biliyormusunuz? Merhum halkçı Ecevit hükümeti, Bahçeli ve Mesut Yılmaz'ın içinde ortak olduğu hükümet EŞEL mobil sistemini kaldırdı. Buyrun, adaleti sağlayın! Emekli maaşlarını emekli milletvekillerinin maaşlarına orantılayarak belirleyin! Yapamayacağınızı, yapmayacağınızı biliyorum ama benden vebal gitsin için öneriyor ve hatırlatıyorum.
Ayrıca, emeklilerin köye dönüş projesi geliştirilmeli, emeklilerimiz büyük şehirlerin yükünden kurtarılmalı, şehirler de bir miktar boşalacağı gibi emekliler ömürlerinin son yıllarını köy ve kasabalarında geçirmeliler. Aksi halde emeklileri büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da yokluk içinde bir hayat bekliyor!
Şehremini, belediye başkanları; Türkiye belediye başkanları seçimine kilitlenmiş durumda. Partiler, ittifaklar, adaylar derken işin özünü neredeyse kimse konuşmuyor, maalesef! Belediye başkanı demek ŞEHREMİNİ demektir. Yönettiği beldenin, şehrin yerel hizmetlerini yapmak gibi görevi yanında, yönettiği şehirde güven içinde huzurlu bir ortam meydana getirmek de görevidir. Ama nasıl? Bir belediye başkanı zırhlı makam arabasına biniyorsa, yönettiği şehirde güvenlik sorunu var demektir. Ayrıca, yerel yönetici bir insan neden zırhlı makam aracına yüzbinlerce dolar karşılığı astronomik kiralar öder ve zırhlı araca binme ihtiyacı duyar? Ve bu durumu mahzursuz görmüyorsa, hatta haklı görüyorsa, bu işte bir sorun var demektir!
Batılı ülkelerde belediye başkanları hatta bakan ve başbakanlar bisikletle makamlarına gittikleri, kasap, manav, pazar ihtiyaçlarını halkın içinde yaptıkları çok defa gördük ve hayıflandık. Ülkemizde bu görüntülere birkaç istisna dışında rastlamak neredeyse mümkün değil. Belediye başkanlarının birçoğu neden yönettiği belde de mahalle de yaşamazlar? Başkanlıklarının ilk yıllarında ilk işleri evlerini, mahallelerini konfor alanlarını değiştirmek olmaktadır. Bulunduğunuz ilçe de mahalle de belediye başkanlığı yapmış bir şahsı görüyor musunuz? Elbette buna hayır diyeceksiniz. İstisnalar kaideyi bozmaz!
Hodri meydan! Varmısınız? Şeffaf mal beyanını halka arz etmeye! Varmısınız, belediye başkanı adayları seçildikten sonra kapalı zarflarla mal beyanı vermek yerine kamuoyuna açık mal beyanı versinler! Belediye başkanlık süreleri dolunca tekrar mal beyanı versinler. Hem kendileri töhmet altında kalmamış olurlar, hem de vatandaşların gönlü rahat olmuş olur.
Sayın Ahmet Davutoğlu başbakalığı döneminde parti yöneticileri ve kamu yöneticilerinden mal beyanı isteyeceğini seçimler sırasında vadetmesine rağmen bunu gerçekleştiremedi. Kendisine bu vadinin sorulduğunda "Malesef gerçekleştiremedik, siyaset yapacak insan bulamazsın" denilerek itiraz edildi. Demişti! Kamu görevi yapan insanların, buna milletvekili, bakan, belediye başkanı da dahil göreve geldiklerinden sonra mal varlıklarında izahı mümkün olmayan artışlar olmuşsa eğer, bu işin içinde bir bit yeniği var demektir! Onun için şeffaf bir şekilde mal beyanı hem kanuni olarak hem vicdani olarak sorumluluk olmalıdır. Parti ve adaylara önerim, adaylarını açıkladıklarında ayrıca:
İsraf ve lüks harcamalar yapmayacaklarına,
Kimseye haksız kazanç yolu açmayacaklarına,
Liyakatin esas alınacağına, kayırmacılık yapmayacaklarına dair kamuoyuna deklare etmeliler. Ha bir de sokak köpekleri meselesini halledeceklerini ilan etsinler!
Vesselam.
YAZARIMIZIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://www.bncmedyahaber.com/yazar-gizli-dunya-devleti-nin-isgal-orgutleri-984.html
Emeklilerin Sessiz Çığlığı, Adalet ve Güven İçin Yerel Yönetimlerde Şeffaflık Zorunlu!
Emekli maaşları "ölmeyecek gibi yaşayın" maaşıdır. Olmadı bu iş! Adil olmayan, bırakın hükümeti devlet yaşamaz! Bizim devletimizin, milletimizin önemli vasıflarından birisi hatta en önemlisi adalettir!
SGK emeklilerinin maaşı 2002 yılında 257 TL iken, asgari ücret ise 184 TL idi. Yani emekli maaşları yaklaşık asgari ücretin bir buçuk katı mertebesinde iken, şimdi asgari ücretin dörtte üçü mertebesine düşmüştür! İşçi emekli maaşları geçmişteki orana göre yirmi beş bin TL civarında olmalı. Son birkaç yıl için de on liraya alınan bir meta, yüz liraya alınabiliyorsa burada sorun paranın alım gücü ve para konusunda bir operasyon var demektir! Emekli vatandaşlarımıza kriter getirmek lazım, mesela:
- En düşük emekli maaşları asgari ücretin altında olmayacaktır diye bir kural getirebilirsiniz.
- Emekli maaşları, milletvekillerinin aldığı emekli maaşının üçte birinden aşağı olamaz! Diye bir kriter getirebilirsiniz. Başka bir ifade ile milletvekilleri işçi emeklilerinin maaşlarının üç katından fazla olamaz! Diye bir kural getirebilirsiniz! Bu kriteri getirin bir daha emekli maaşı tartışması yapılmaz! Hodri meydan, buyrun yapın da görelim! Sayın vekillerimiz kanun yapma yetkisine sahipsiniz. Buyrun, emekli işçiler sizden gelecek haberleri beklemektedirler!
Merhum Erbakan başbakanlığı sırasında gerek çalışan gerek emekli, gerek işçi, gerek memurlar için birikmiş oran yanlışlıklarını düzeltebilecek miktarda maaş artışları yapmış ve bununla da yetinmeyip EŞEL MOBİL SİSTEMİ getirmişti. EŞEL MOBİL sistemi maaşların artışını yıldan yıla değil, her ay enflasyon artışına göre artırılması idi. Başbakanlığı sırasında böyle uyguladı. Sonra ne oldu biliyormusunuz? Merhum halkçı Ecevit hükümeti, Bahçeli ve Mesut Yılmaz'ın içinde ortak olduğu hükümet EŞEL mobil sistemini kaldırdı. Buyrun, adaleti sağlayın! Emekli maaşlarını emekli milletvekillerinin maaşlarına orantılayarak belirleyin! Yapamayacağınızı, yapmayacağınızı biliyorum ama benden vebal gitsin için öneriyor ve hatırlatıyorum.
Ayrıca, emeklilerin köye dönüş projesi geliştirilmeli, emeklilerimiz büyük şehirlerin yükünden kurtarılmalı, şehirler de bir miktar boşalacağı gibi emekliler ömürlerinin son yıllarını köy ve kasabalarında geçirmeliler. Aksi halde emeklileri büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da yokluk içinde bir hayat bekliyor!
Şehremini, belediye başkanları; Türkiye belediye başkanları seçimine kilitlenmiş durumda. Partiler, ittifaklar, adaylar derken işin özünü neredeyse kimse konuşmuyor, maalesef! Belediye başkanı demek ŞEHREMİNİ demektir. Yönettiği beldenin, şehrin yerel hizmetlerini yapmak gibi görevi yanında, yönettiği şehirde güven içinde huzurlu bir ortam meydana getirmek de görevidir. Ama nasıl? Bir belediye başkanı zırhlı makam arabasına biniyorsa, yönettiği şehirde güvenlik sorunu var demektir. Ayrıca, yerel yönetici bir insan neden zırhlı makam aracına yüzbinlerce dolar karşılığı astronomik kiralar öder ve zırhlı araca binme ihtiyacı duyar? Ve bu durumu mahzursuz görmüyorsa, hatta haklı görüyorsa, bu işte bir sorun var demektir!
Batılı ülkelerde belediye başkanları hatta bakan ve başbakanlar bisikletle makamlarına gittikleri, kasap, manav, pazar ihtiyaçlarını halkın içinde yaptıkları çok defa gördük ve hayıflandık. Ülkemizde bu görüntülere birkaç istisna dışında rastlamak neredeyse mümkün değil. Belediye başkanlarının birçoğu neden yönettiği belde de mahalle de yaşamazlar? Başkanlıklarının ilk yıllarında ilk işleri evlerini, mahallelerini konfor alanlarını değiştirmek olmaktadır. Bulunduğunuz ilçe de mahalle de belediye başkanlığı yapmış bir şahsı görüyor musunuz? Elbette buna hayır diyeceksiniz. İstisnalar kaideyi bozmaz!
Hodri meydan! Varmısınız? Şeffaf mal beyanını halka arz etmeye! Varmısınız, belediye başkanı adayları seçildikten sonra kapalı zarflarla mal beyanı vermek yerine kamuoyuna açık mal beyanı versinler! Belediye başkanlık süreleri dolunca tekrar mal beyanı versinler. Hem kendileri töhmet altında kalmamış olurlar, hem de vatandaşların gönlü rahat olmuş olur.
Sayın Ahmet Davutoğlu başbakalığı döneminde parti yöneticileri ve kamu yöneticilerinden mal beyanı isteyeceğini seçimler sırasında vadetmesine rağmen bunu gerçekleştiremedi. Kendisine bu vadinin sorulduğunda "Malesef gerçekleştiremedik, siyaset yapacak insan bulamazsın" denilerek itiraz edildi. Demişti! Kamu görevi yapan insanların, buna milletvekili, bakan, belediye başkanı da dahil göreve geldiklerinden sonra mal varlıklarında izahı mümkün olmayan artışlar olmuşsa eğer, bu işin içinde bir bit yeniği var demektir! Onun için şeffaf bir şekilde mal beyanı hem kanuni olarak hem vicdani olarak sorumluluk olmalıdır. Parti ve adaylara önerim, adaylarını açıkladıklarında ayrıca:
- İsraf ve lüks harcamalar yapmayacaklarına,
- Kimseye haksız kazanç yolu açmayacaklarına,
- Liyakatin esas alınacağına, kayırmacılık yapmayacaklarına dair kamuoyuna deklare etmeliler. Ha bir de sokak köpekleri meselesini halledeceklerini ilan etsinler!
Vesselam.
YAZARIMIZIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://www.bncmedyahaber.com/yazar-gizli-dunya-devleti-nin-isgal-orgutleri-984.html