Reklamı Geç
HABER DETAY
Kendi Kuralının Esiri Olmak!
Gazeteci, yazar Halis Özdemir yazdı!.. "Kendi Kuralının Esiri Olmak! Hürriyet düşüncede ve inançta başlar."
20 Kasım 2022 - Pazar 02:51
GÜNDEM

 

Kendi Kuralının Esiri Olmak!
Hürriyet düşüncede ve inançta başlar.

 

"Başkasının hürriyetinin başladığı yer hürriyetin bittiği yerdir. " diye bir cümle kurulur durur da ne hikmetse kural vazedenler vazettikleri kuralların sınırlarını koyarken kendi belirledikleri sınırlar olduğunu fark etmezler veya umursamazlar!

Bunu yaparken de bazen toplumun genel kabullerinden bazen idrak ettiği kadarıyla dini prensiplerinden kaynaklı hareket ettiğini varsayarak kurallar koyar kimi insan.

 

Aileden başlayan süreç kisvelerle ya da  kalıplarla hayata nüfuz eder. Sıkıştırılmış  düşünme perspektifi hayatın her safhasında adeta insan hayatının düşünme tarzına etki eder. Hayattaki başarısızlıkları mutsuzlukları kazanılmış tecrübe olması gerekirken çoğu zaman aslında insanın geleceğini, gelecek perspektifini sınırlayan bir faktör olarak yansır. Aynı zamanda kendi çapında kendine biçtiği hedeflere ulaşan insan için ise "yeterlilikle”yeterli görmekle sonuçlanmış başarı olarak görülmesine ise  kişinin önüne adeta “yeter" duvarı örmektedir. Her iki halde de kişi hayal dünyasını, perspektifini sınırlamış olacağı için kendi kuralının esiri olanlar kendilerinin örnek almasını istedikleri için; Görünmez ama aşılması çok zor sınır çizerler.
 

Bu bir anlamda kişisel sorun olarak görülse de kendi kurallarının esiri olmuş toplum önderleri şayet yönetici ve siyasetçi ise bunun tesiri ve etkisi toplum üzerinde onarılmaz etkiler yapar süreç farkedilmeden tabi olanların mensubiyet duyguları ile hareketlerinden, toz kondurmama reflekslerinden dolayı sorun derinleştikçe derinleşir. Onun da ötesinde alışılmış kabul başlar ki artık sorun insan zihninde sorun olmaktan çıkar. “Artık her şey yolunda”rahatlığı insan benliğini sarıp sarmaladığında ise toplumsal durağanlık başlamış demektir.

 

Oysa zaman kâinatı bütün eşyayı sarıp sarmalamış hareketli ve süreklidir.

Zamanın kuşatıcılığı ve sürekliliği düşünüldüğünde yaratılışın ne denli muazzam öğreti sunduğu insan idrakine bağlı olarak büyür.

Genelde doğu toplumlarının sorunu olmakla vahyi olmayan simgesel inanç sahipleri  ülkelerinde de durum aynıdır. Çünkü altından kalkamadıkları sorunlarını "inandıklarının" çözmesine odaklıdırlar. Maalesef gelişmemiş ve kalkınmamış ilimden bilimden uzak ülkelerin genel hareket noktaları kendi yapmaları gereken işleri müslümanlar Allah'a, diğerleri inandıkları her ne ise ona havale ederler.

 

Oysa vahyi inanç sahiplerini örneğin Kur’an "siz akletmez misiniz?" diye uyarır ve kâinatı insanın istifadesine sunulduğu her daim hatırlatılır.

 

Ama işi yaratana havale daha kolaydır! Kendi yapmaları gerekeni yapmadan yardımını istemek ve işi havale etmek gafleti içinde hayat döngüsü sürer gider. Örneğin dünyanın halihazı kargaşasını ancak "Mehdi'nin" ordusunun çözeceğine inanmak hem işlerine gelir ve sorunu ötelemiş olurlar hem de kendilerini sorunun çözümü konusundan sorumlu görmeyerek kendilerini rahatlatırlar. Oysa pozitif yaklaşımla teknoloji üretmek  sorunu çözmek için maddi manevi çözüm üretmeyi icap ettirir. Mehdi'nin gelip gelmeyeceği konusu ayrı bir konudur. Mehdi inancı gerek vahyi inanç sahipleri gerekse diğer inanç topluluklarının hemen hepsinde "Mehdi" başka bir isimle ve şekilde beklenmektedir.

 

Vahyi inanca sahip olmakla vahyi inanca uygun yaşamak tamamen farklıdır. Ve ne yazık ki vahyi inanca uygun hatta "takva" iddiasıyla yaşayanlar da bu duruma maalesef daha çok rastlanır bir sonuçtur.

 

Oysa yaratanın insana vazettiği emri ilahisi kalkınmaya, gelişmeye, akla ve bilime insanları sürekli ve ısrarla davet etmektedir.

 

"İnandığınız gibi yaşamazsınız yaşadığınız gibi inanırsınız"

 

İnandığı (vahye uygun) gibi yaşamak yerine Yaşadığı gibi inanmak sonucunun yansımasıdır olan biten!

 

Hürriyet düşüncede ve inançta başlar.
 

Hür düşünmeyen hür inanmayan insan persektifi olmayan daraltılmış, sıkıştırılmış insandır. 

Hürriyet uydurulmuş alıştırılmış kurallara kurban edilmemelidir.
 

Başta İslam toplulukları geri kalmışlıklarının sebeplerini cesaretle tesbit etmeli, ezberlerini bozmalı düşünmenin/idrakin önündeki engelleri kaldırmak için gereğini yapmalıdırlar.

 

 

Vesselam

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://www.bncmedyahaber.com/yazar-dogu-turistan-in-makus-tarihi-ve-12-kasim-in-onemi-863.html

Adınız
Yorumunuz
Mustafa Yılmaz Girgin - 20 Kasım 2022  
Maalesef bu sınırlar insanlık tarihinde hep zorlanmış-bugünde zorlanmaktadır.Yaradılış gayesine uygun yaşamak yapılması gereken en doğru iştir.Yöneten ve yönetilenler buna dikkat eymeleri elzemdir

Mustafa Yılmaz Girgin - 20 Kasım 2022  
İnsanı en mükemmel şekilde yaratan Allah (c.c)-sınırlarını da fıtrata uygun olarak belirlemiştir.Maalesef bu sınırlar

Mehmet Karataş - 20 Kasım 2022  
Yüreğine ve kalemine sağlık. ????????????