Reklamı Geç
HABER DETAY
Özlediğim Cümle: Ramazan Dolayısıyla Kapalıyız!
Osman Hazır yazdı "Özlediğim Cümle: Ramazan Dolayısıyla Kapalıyız!"
03 Mayıs 2022 - Salı 23:51
GÜNDEM

Özlediğim Cümle: Ramazan Dolayısıyla Kapalıyız!


Bayram dolayısıyla sıla-i Rahim için memleketimdeyim. Ramazanın son iki iftarını memleketim Anamur’da açmak nasip oldu. Arife günü iftardan sonra bir ihtiyaç için dışarıya çıkmıştım. Bir lokantanın önünden geçerken “Mübarek Ramazan ayı nedeniyle kapalıyız”  şeklindeki bir yazı gördüm. Gördüm de aynı zamanda bu ve benzerleri yazıları ne çok özlediğimi fark ettim.


Sanırım benzeri bir yazının dikkatimi çekip hafızamda yer ettiği en son zamanlar, 1997 – 98 yıllarına ait dönemdeydi. O zamanlar Sakarya’ya bağlı bir köyde imamlık yapıyordum. İl müftülüğüne doğru giden sokağın başında bir “meyhane” vardı. Bir Ramazan sabahı müftülüğe doğru giderken meyhanenin kapısında “Ramazan dolayısıyla kapalıyız” şeklinde bir yazıyı görmüştüm. Açıkçası o zaman da meyhaneyi işleten bu kişiye dair umudumu; “inşallah bu hassasiyeti onu bu günah merkezini işletmekten vaz geçirtip helal kazanca yönlendirir şeklinde gönlümde dua ile karışık bir temenniyle ifade etmiştim.


Eminim yazıyı okuyan en az benim yaşım emsalleri ve biraz daha büyük olanlardan benzeri hatırası olanlar mutlaka vardır.


Buraya kadar olan kısım olayın bir boyutu. Bir de başka boyutları var. Birkaç örnekle meseleye bakalım isterseniz.


Ramazan ayının başlangıcında sanırım iki ayrı defa aynı siyasi partinin başka başka belediye ve ilçe başkanının da bulunduğu sosyal medya paylaşımları ortaya çıktı. Birisinde kurdukları bir içkili sofrayı “Ramazanı karşılarken” şeklinde hayasızca bir başlıkla paylaştılar. Diğerinde de yine içkili bir sofrayı “iftar sofrası” olarak paylaştılar. Üstüne üstlük bu hayasızlık karşısında mensubu bulundukları siyasal partiden herhangi bir özür yada eleştiri de gelmedi.


Ramazan ayının sonuna geldiğimiz ve biz Müslümanların çok değer verdiği Kadir gecesinde ise hayasızlığın zirvesi sayılabilecek bir saygısızlığa şahitlik ettirildik. Bir havayolu şirketinin çalışanları oldukları sonradan anlaşılacak hostes ve pilotlardan oluşan bir grup, içkili eğlence sofralarının fotoğrafını “Kadir gecesi özel” başlığı ve “ Rabbim kabul etsin” yazısı ile paylaştılar.


Bütün bunlara özellikle bazı belediyelerin organize ettiği çıplak kadın dansçılar ve ahlaksızlıkların yer aldığı adına da “Ramazan eğlencesi” deme saygısızlığını gösterdikleri utanmazlıkları da eklemek lazım.


Peki ne diyelim bunlara?


Açıkçası bunlara eleştiri, bağırmak, ve hukuki yaptırım seçenekleri dahil çok şeyler yapılabilir. Bunların hepsi de doğrudur. Yani kimse bu toplumun inanç değerlerini alenen aşağılamak, ona inananları kendi ahlaksızlıklarına malzeme yapmak hakkına sahip değil. Bu tespit burada şöyle bir dursun.


Ben ise meselenin bir başka boyutuyla daha fazla ilgileniyorum. Yani Mardin’de, İstanbul’da ya da memleketin başkaca şehirlerinde yerleşik olan gayri müslim vatandaşlarımızın Ramazan ve benzeri değerlerimize gösterdikleri saygıyı bunlardan görememek kısmı, üzerinde ciddi durmamız gereken kısımdır.


Ramazanda oruç tutmamaktan bahsetmiyorum. O bireysel zafiyetlerle alakalı bir durumdur. Ancak; “ramazan dolayısıyla kapalıyız” yazan meyhanecinin gösterdiği hassasiyetin giderek azalması, üzerinde durulması gereken bir sorundur. “Aklı özgür vicdanı özgür” nesiller yetiştirme sevdası ile çıkılan yolda seküler ve katı laikçiliğin rehberliğinin bizi getirdiği nokta çok da iç açıcı değildir.


Önce inanç ve değerlerden uzaklaştırılmış, sonrasında da onlara karşı olmayı özgür olmakla eş değer gören çapsız bir nesil ortaya çıkartıldı. Eğer hedeflenen proje buysa –ki öyle gözüküyor” toplumsal ve tarihsel varlığımız büyük tehlikede demektir.
 

İnancı zayıf ve yetersiz nesiller kayıptır bu doğru. Ancak inançlara ve değerlere düşman nesiller ise büyük tehlikedir. İnançlara düşmanlığı, inançları küçümsemeyi özgürlük ve hak alanı olarak görmek ise hem hukuken suç hem evrensel değerler açısından sakıncalıdır. Ayrıca toplumsal ruh sağlığı açısından da apaçık bir sosyal patolojidir.


O nedenle; katı laikçi eğitim anlayışının maarif projemiz olması anlayışından vazgeçilmelidir. Zira laikçilik “milli” sıfatını hak etmeyecek kadar bu toprakların değerler sistemine düşmandır. Annesinin babasının, komşusunun ve mahallesinin değerlerine yabancı ve düşman nesillerin başka değerler ve inançların piyade ve piyonu olması kaçınılmazdır.


En ironik olanı da;


Çağdaşlık, gelişmişlik ve alkol içmek/içebilmek arasında özgürlük ilişkisi kurmaktır. Zira insanı geliştiren aklı ve inançlarıdır. Aklı devre dışı bırakan, suç oranlarını arttıran bir zararlı alışkanlığın özgürlük alanına dahil edilmesi en hafif ifadesi ile “ akıl tutulmasıdır.”


Bir başka boyut ise;


Kurucu parti anlayışı ile cumhuriyetin her alanını şekillendiren katı din dışı ve düşmanı zihniyetin bizi getirdiği noktadır. Bu nokta; inançalara düşmanlığı özgürlük alanı olarak görüp, inançları yaşamayı ise suç kabul eden çarpık tutumdur. O nedenle özgürlükler dünyasında tek parti diktatöryasının ürünü bir yaşam tarzı dayatmasından tez elden kurtulmak lazımdır.
 

Bunun için de öncelikle;


İnançları ve inananları meşru yollarla koruyacak hukuksal koruma ve yaptırım alanları oluşturulmalıdır. Sonrasında ve mutlaka da özünde değerlerimizin ve inançlara saygıyı mutlaka barındıran gerçekten “ Milli” bir eğitim seferberliği başlatılmalıdır.


Belki o zaman;


En basitinden kendisi tutmasa bile “Ramazan dolayısıyla kapalıyız” yazısı asan lokantacı, kafeci vb esnafımız tekrar çoğalır. Ya da kendisi kılmasa bile yağmurda namaz kılan arkadaşına şemsiye tutan saygılı gençlerimiz olur. Kısacası belki o zaman, saygı ve nezaket içeren cümlelerin özlendiği dönemler çabuk geçer. Zira bu seküler ve bireyci anlayışın yetiştirdiği nezaketsiz nesil bu toplum için hayırlı değildir.


Son söz niyetine;


Elbette kendimiz dışındaki yanlış kişi ve zihniyetlerle alakalı konuşmak nispeten kolaydır. Ancak olayın bir de “ iğne çuvaldız” boyutu var. Yani bütün bu olup bitenler esnasında neme lazım diyen, tembellikle kenarda duran, her şeyi siyasal aktörler eliyle çözmeyi bekleyen bizler yani, hocalar, davetçiler vb. sorumluluk sahiplerinin durumu da vahimdir. Yukarıda saydığımız hiçbir gerekçe bu nesilleri doğru bir şekilde yetiştirme konusunda yapmamız gerek çalışmalar sorumluluğumuzdan bizi kurtarmıyor.

O nedenle aklını başına alıp sorumluluklarını yerine getirenlerden olabilelim diye dua ile vesselam.

 

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
http://bncmedyahaber.com/yazar-tiktok-isinde-gencleri-ornek-almak-ya-da-genclerin-parmaginda-oynamak-795.html

 

 

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.