Reklamı Geç
HABER DETAY
Paranoya
Prof. Dr. Mirzahan Hızal'dan yine çok okunacak bir yazı "PARANOYA"
18 Ekim 2021 - Pazartesi 08:58
GÜNDEM

PARANOYA

 

Son birkaç yüz yıldır Müslüman toplumlar kısmen batılı emperyalist devletlerin baskıları, ancak daha çok kendi dünya perestlikleri, ataletleri ve İslam’ın itici gücünü kaybetmeleri sonucu kendilerini yenileyememiş,   gelişen sosyal, teknolojik ve ekonomik yapıya ayak uyduramamış,  taklitçi ve edilgen bir yol izlemiş,  tam anlamıyla çağın gerisinde kalmışlardır.  Matbaayı,  rasathaneyi,  havacılığı, matematiği vb. yasaklamak ne demektir?  Halen birçok yeni şeyi kabul edememeleri,  kendi dinlerinde emredildiği halde tefekkürü terk etmeleri,  akılcılığı ve akıllı olmayı reddetmeleri,  birçok güncel konuya 500 – 1000 sene öncesinden nakiller ve açıklamalar getirmeye çalışmaları bunun en açık ve kesin göstergesidir. Örneğin  “zaruretler haramları meşru kılar”   kuralını bugüne uygularken,  kişinin kendine ait bir evi olmadığı için bu zaruretten (!)  dolayı faizli ev kredisi kullanabilir fetvasını verebilmekte,  faizci rejime hoş görünmek riyakâr kaygısının yanında, güya konuya bilimsel yaklaşıyor gibi görünüp aslında ise İslam düşmanlarının ekmeğine yağ sürecek bir faizi meşrulaştırma,  bir haramı helal kılma ihanetini de irtikap etmektedirler. 

 

Müslümanlar öncelikle kendi âlimlerinin ihanetine uğramışlardır.  Düşmanların yapamadığı tahribatı onlar içerden yapmışlardır.   İlmiyle amil olmayan ve Allah'ın (CC) değil, emirlerin emrine giren sözde Müslüman bir âlim binlerce düşmanın yapamayacağı zararı vermektedir.  Bunlara göre  “Allah'ın (CC) indirdikleriyle hükmedenler kâfir”  değil sadece fasık oluyorlarmış. Yani o kadar da endişe edecek bir şey değilmiş(!). Kitabımızda bu gibilerin en şiddetli azaba uğrayacakları açıkça ifade edilmiştir. 

 

  • Bu tür ihanet ve yıkımların sonucu olarak Müslümanlar bugün Allah (CC) ile yaptıkları sözleşmeyi unutmuş, İslami şuur ve cihat iddialarını kaybetmiş,  geleneksel ritüellerle sınırlı birer aşure ve kandil Müslümanı haline gelmişlerdir.  Biraz kendilerini Müslüman hissedenler ise, Müslüman bir toplum olarak neler yapmaları düşüncesi içinde değil, sürekli ve iflah olmaz bir şekilde batılıların neler yaptığı, ne gibi yeni hain planlar ve komplolar peşinde oldukları,  gece gündüz Müslümanlara zarar vermek için nasıl çalıştıkları,  darbeler,   ekonomik saldırılar,  doğal kaynaklarımızı sömürme,  kültür emperyalizmi,  beyin göçü,    GDO lu gıdalar,   zeka geriliği yapan tohumlar,  mamalar,  süt tozları,   çipli aşılara varana kadar inanılmaz bir paranoya içindedirler.  Kendi tembellikleri,  verimsizlik ve yolsuzlukları,   israf ve ürettiklerinden çok tüketmeleri sonucu ortaya çıkan bir ekonomik krizi,   alçak batılı şer odaklarının döviz ve kur manipülasyonuna bağlamak ne derece akıl ve mantıkla bağdaştırılabilir.  “ Senin paranın değeri neden gâvur parasının onda biri?  Onlar mı paralarını yükseltiyor yoksa senin paran mı sürekli düşüyor?” 

 

Tembel öğrencilerin kaçınılmaz olarak notları düşük olur. 

 

  • Eğitim sistemini 100 yıldır ihmal et,  her türlü ahlak dışı,  gayrı milli ve gayrı meşru etkilere hatta sabotajlara izin ver,  sonra da gençler kendi milli kültürlerinden uzaklaştılar,  ateist oluyorlar falan diye şikâyet et.  Üniversitelerini düşünmeyi ve uygulamayı değil,  ezberlemeyi, nakletmeyi ve konuşmayı amaç edinen,  ilim,  araştırma ve geliştirme fukarası içi boş kurumlar haline getir.  Dahası,  yetersiz ve ehliyetsiz kişileri hoca,  dekan,  rektör yap,   sonra mezunlar,   iş kuran ve iş yapan, istihdam sağlayan değil torpille iş arayan ve bulamayan zavallılar diye hayıflan.   Medyanı hiç bir şekilde denetleme hatta vatan haini dönme ve mason unsurlara bırak,  aile yapına ve inançlarına tamamen ters yayınlar,  programlar yapsınlar,  sonra da köylerde bile inanılmaz ahlaksızlıklar oluyor,  toplum çok bozuldu,  bundan daha iyi bir idareye layık değiliz de.   Faizsiz bir ekonomik model geliştirme ve uygulama,  aksine faizi daha da yaygın hale getir,  kurumsallaştır,   faizle krediler al yollar,  köprüler vb. yaptır,   sonra da enflasyondan,  ekonomik makro göstergelerden bahset ve faizi kaldıracağına faiz oranlarını yukarıya kaldır.  Enflasyonun faizin nedeni değil,  faizin enflasyonun çaresi olduğunu zannet. İlime,  bilime,   araştırma geliştirme ve üretime önem ve öncelik verme,  en önemli ve stratejik malzeme ve teknolojileri ithal et,  ülkeyi feci şekilde dışa bağımlı bir pazar haline getir.  Yerli sanayini montaj sanayiinden öteye asla götürme,  ne kadar çok montaj ve ihracat yapılırsa,  yabancılara o kadar çok para kazandırır durumda tut.  Bu örnekler daha çok arttırılabilir.   Evin kapısını açık bırakan kişi evi soyulduğu zaman şikâyet etmeye hakkı olabilir mi? 

 

  • Her şeyden önemli ve vahim olanı ise,  bu işleri yapan Müslüman görünümlü insanları,   ehveni şer diye veya ileride düzelecekler diye veya bunların hikmeti ileride anlaşılacaktır diye veya şimdi köprüdeyiz,  beka sorunumuz var diye eleştirmemek,  uyarmamak hatta desteklemek,   haksızlıklar karşısında dilsiz şeytan rolünü üstlenmektir.  Allah’ın (CC) emirlerini hiçe sayarak ve ahlaksızlıklara göz yumarak herhangi bir şey kazanacaklarını zannedenler  her şeyi  kaybetmişlerdir.  Allah CC kötülük ve ahlaksızlıkların yaygınlaştığı bir toplumu toptan cezalandırır. Hem kötüleri hem iyileri. Kötüleri kötü olduklarından, iyileri kötülüğe razı olduklarından. Kötülüğe itiraz etmeyenler kötülüğe ortak olurlar. 

 

  • Açıkça görülüyor ki, içinde bulunduğumuz bütün olumsuzlukların sebebi aslında Müslümanların kendileridir. Ancak cehaletin ilk ve en önemli alameti kusur ve hatasını kabul etmemek olduğundan,  cahil insanlar bu durumun sorumlusu olarak başkalarını yani yabancıları görmek ve göstermek kolaycılığına ve ucuzluğuna kaçarlar. Zamanında dış güçlerin ve içimize soktukları ajanların birçok ihanet ve tahribat yaptıkları doğrudur ama aradan geçen bunca zamandan sonra hala bütün olumsuzluk ve başarısızlıkların sorumlusu olarak onları göstermek kabul edilemez. “sen üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirdin mi?  getiriyor musun ki başkalarını bu konuda sorgulamaya kalkıyorsun?” 

 

  • Senin transistor,  yonga,  çipli araçlar, çipsiz aşılar, GDO süz gıdalar,  yerli sanayi malzemeleri üretmeni,  yüksek ahlak seviyesinde insanlar, rüşvet ve komisyon almayan memurlar,  kamu hizmeti yaparken zenginleşmeyen yöneticiler, halkın içinde aç yatanlar varken kendileri tok uyumayan mütevazı idareciler, faiz yemeyen Müslümanlar yetiştirmeni dış güçler mi engelliyor? Bunların sorumlusu 60 -70 yıl önceki yöneticiler mi? 100 sene önce yapılan devrimler mi? 

 

  •  Bir insanın kendi kusurundan ötürü başkalarını suçlaması birçok yönden katmerli bir cehalet ve cürümdür. Öncelikle o kusurla alakası olmayan insanları suçlayarak onlara iftira etmektedir.   Sonra,  kendisinde kusur olmadığını,  kendisinin kusursuz olduğunu ifade ederek çok vahim bir kibir örneği göstermektedir. Daha sonra, kusurlarını görüp kabul etmediği için bunları düzeltme ve telafi etme şansını da kaybetmektedir. 

 

  •  Uzun zaman esarette yaşayan insanlarda ve toplumlarda kalıcı manevi travmalar oluşur.  Bunlar esirliğe alışırlar ve artık içinde bulundukları duruma, hatta haksızlıklara tepki veremez olurlar. Adeta yıllarca hapiste kalan ve sürekli maddi ve manevi baskılar,  kısıtlamalar altında yaşayan bir adama nihayet  “artık cezanı tamamladın serbestsin gidebilirsin “  denildiği halde gitmek istememesi ve iyice alıştığı hapishane hayatına devam etmek istemesi gibi marazi bir durum söz konusudur.   

          Müslümanların ellerindeki ve ayaklarındaki zincirler çözülmüş ama beyinlerindekiler bir türlü çözülmemiştir. En kötü esir,  esir olduğunu bilmeyen esirdir. Kendisini serbest zanneder ama aynen bir esir gibi efendilerinin istediklerini yerine getirir. Üstelik bunu kendi özgür iradesiyle yaptığına inandırılmıştır. 

 

  • Bu durumun çaresi hiç şüphesiz her şeyi yoktan var eden Âlemlerin Rabbi (CC) nin indirdiği hükümlere samimiyetle uymaktan geçer.  Âlemlerde küreden zerreye her şey O nün hükmüne uyarken insanoğlu elbette bundan muaf olamaz. İslam,  beyinlerdeki cehalet zincirlerini çözmek ve insanları gerçekten özgür kılmak,  yaratıcıdan başkalarına kulluk etmekten kurtarmak için gelmiştir.   İslam’ın,   tarihte ve günümüzde mevcut siyasi sistem ve hâkim güçlerle en büyük mücadelesi budur ve hep öyle olacaktır. Sadece Allah'a (CC)  kulluk etmek ve sadece ona kul olanlara itaat etmek. Firavun, Kral, Şah, Padişah, meclis, parti, patron, bakan, başkan vs.değil hâkimiyet kayıtsız şartsız sadece Allah'ındır (CC).  Yeryüzündeki bütün batıl zulüm sistemlerinin İslam’a düşman olmaları boşuna değildir. 

 

Allah CC kendisine kul olanları cehalet karanlığından kurtarır. Onların gözleri açılır, önce kendi kusur ve hatalarını görmeye başlarlar. Böylece Allah (CC) onlara hata ve kusurları düzeltme imkân ve fırsatı verir. Kendi kusurlarının sebebini başkalarında aramazlar.

 

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://www.bncmedyahaber.com/yazar-meselelerimiz--2--675.html

 

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.