AŞI VE PCR DAYATMASINA RED MİTİNGİNDE
CoVID’E KARŞI 11 EYLÜL MANİFESTOSU
BNC Haber /İstanbul
Bugün İstanbul'da gerçekleştirilen AŞI ve PCR dayatmasına karşı mitink onbinlerce kişinin katılımı ile olaysız bir şekilde sonuçlandı.
Mitink süresince sosyal mediada gün boyu TT olan mitinkülke genelinde grublar tarafından izlendi ve mesajlar paylaşıldı.
Mitinkte, katılımcı Parti Genel Başkanları, STK ve Platform temsilcileri, Akademisyenler katıldılar.
Mitinkin ortak bildirisini Abdurrahman Dilipak okudu ve bildiri adeta manifesto özelliği taşıyordu. Genel bir değerlendirme dışında 12 Maddelik talep listesidi okuyan Dilipak, bu eylemlerin farklı şekillerde devam edeceğini söyledi.
Muhabirimize açıklamalarda bulunan Mitingin resmi başvurucusu Anadolu Birliği Partisi genel başkanı Bedri Yalçın, İstanbul Valisi, Katılımcılara, emniyet mensuplarına teşekkür etti. Ve Yakın gelecekte Aşı dayatmasına karşı partiler olarak bir birlik oluşturacakları, siyasi ahlak, hukuk, seçim ve siyasi partiler yasası ile ittifak ve dar bölge, siyasetin finansmanı gibi konuların tartışılacağı bir şura düzenleyeceklerini söyledi.
DİLİPAK’IN KONUŞMASI
Hoş geldiniz, şerefler getirdiniz, göz aydınlığımız oldunuz.
Bugün burada Adaletten Barıştan Hürriyetten yana herkes var.
Kadın erkek, genç yaşlı, aşı olan olmayan.
Her partiden, her ideolojiden insanlarla bir aradayız.
Kuvayı Milliye ve Müdafa-i Hukuk’a hayat veren kahramanların torunlarıyız, 15 Temmuz’da halka karşı meydan okuyanların karşısındakiler gibi tek yürek olarak. Biz bugün burada olanlar ayrı ayrı dillerde aynı şarkıyı söyleyen insanlarız.
Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine... Küresel güçlere meydan okumak için buradayız.
Brezilya Devlet Başkanı Bolsonarno, 7 Eylül'de küresel plandemi çetesine karşı ilk meşaleyi yaktığı mitingde, “Geleceğim için 3 alternatif var; Tutuklanmak, Öldürülmek ya da ZAFER." diyordu. Bugün biz burada sesimizi onun cesur sesine ekliyoruz ve diyoruz ki, egemenlerin siber köleliğine hayır. Direneceğiz ve kazanacağız.
Bugün burada ZAFER bizim İNSAN’IN olacaktır demek için bir araya geliyoruz!
Maltepe meydanından dünyayı oyun alanına çeviren küresel güçlere sesleniyoruz: 11 Eylül 2001 tarihinde ikiz kuleler ile başlattığınız ve sürekli kurduğunuzu söylediğiniz “yeni dünya düzeni” yalanlarınızı, 11 Mart 2020 de DSÖ’ye ilan ettirdiğiniz Pandemi planınızı biliyoruz.
-Hepsinde İNSAN kanı, gözyaşı ve çalınan alın teri var.
Eğer yeni dünya projelerinizde, teknolojik değişimlerinizde İNSAN kanı varsa, ÇOCUKLARIMIZ ağlayacaksa, İNSANA eziyet yapılıyorsa, İNSANIN sağlığı bozuluyorsa, biz İNSAN olarak bunların hiçbirinde yokuz.
Mars’a gidişinizi hızlandırın! Çünkü burada İnsanlar var! Siborg’ların, Klonoidlerin canı cehenneme!
Gelelim 11 Mart 2020 tarihinde ilan ettiğiniz plandemiye.
Düğme ile iliği yanlış iliklediniz!
Yanlış iliklediğiniz için de;
Adının CoVİD olduğunu iddia ettiğiniz Virüsü, yarasadan konakçıya oradan bulaş olarak İNSANA nasıl geçtiğini, hepsini kurguladınız..
Modellediğinizi bu materyalleri de PCR tanı kitine yüklediniz. O PCR tanı kiti ile de İNSANLARDA, PCR’ın göremediği virüs var mı yok mu, yazı tura atmaya başladınız. Elinizdeki medya gücü ile yalan haber üretip, adına Sars-cov-2 dediğiniz virüsü PCR testi ile dünyaya yaydınız…
Biliyorsunuz ki o PCR testi ile aynı zamanda kimyager olan merhum Tanzanya Devlet Başkanı John Maguful’un Keçiden alıp gönderdiği test örneğinde de pozitif buldu!
Meyve ve yağ örneklerini de o bilindik PCR testinin yapıldığı laboratuvarlara yolladı.. Onlarında bir kısmı, negatif bir kısmı pozitif çıktı.
PCR’ın Mucidi olan kişi, “hastalık belirlemez” dedi. Bunlar pozitif gördüklerini 15 gün karantinaya aldılar. Günde 16’şar hap yutturdular. Ne yazık ki başka hastalıkları olan binlerce insanın hastalıklarını yok sayarak, hem dünya hem de ülkemizde birçok kişinin ölümüne neden oldu. Çünkü yaşamın her alnında, “korkunç” dedikleri salgın için, Çin’de de örneklerini gördüğümüz, yerlere düşerek ölen İNSAN gerekiyordu!
İşte aklımızı başımızdan alan, KORKMAMIZa neden olan bu propagandalar sayesinde ne dedilerse yaptık!
- Maske takın dediniz taktılar
- Sosyal Mesafeyi koruyun,
- Hijyene dikkat edin
- Evden dışarı çıkmayın
- İşyerini açmayın,
- Okula gitmeyin
- İbadet yerlerinden uzaklaşın
- Akraba, arkadaş ziyaretlerini bırakın
- Tokalaşmayın, sarılmayın
- Çocuğunuzdan, anne ve babanızdan büyüklerinizden uzak durun. Uzak durun ki
yalnızlaşın…
- Cenazelerinizi topluca kaldırmayın
- Ne dediniz de yapmadı bu insanlar. Ölümü gösterip hastalığa razı ettiniz. PCR oldular, aşı oldular ama sonuç ortada, vaat edilen şeyleri hiçbiri olmadı, esnaf iflasın eşiğine geldi. Eğitim durdu, sosyal ilişkiler, misafirlik bitti, komşu komşuya gidemez oldu, akrabalar birbiriniz ziyaret edemez oldu, dede torununa sarılamıyor. Düğünler yapılamıyor.
Tüm dünyada dayattıkları bu uygulamalar köleleştirdikleri İNSAN ve robotların yaşam tarzı olabilirdi.
Zaten onu istiyorlardı.
Bu zulmü tüm dünya insanları yaşadı ve yaşatmaya da devam ediyorlar!
Evet tüm bu zulmün ne olduğu ve nasıl bir akıl tutulması ile yaşatıldığını hatırlamak için biraz geriye, yani 11 Mart tarihinden önceki zamana gidelim.
Tarih 25 Şubat 2020
Burada BİR arada olmamızı, zorla kontrol altına alınan salgın zamanında miting yapmayı cinayet olarak görenler, “Aşı karşıtı” olmakla damgalamaya çalışanlar, karşı düşüncede olduğumuzu söyleyenler, “gerici”, “bilim düşmanı” gibi o an için akıllarına ne gelirse söyleyenler;
Düğmeyi yanlış ilikleyenler; bilimin nasıl inanca dönüştürüldüğünü, yaptığınız hatayı görmeniz gerektiğini bu meydanda hatırlatmak istiyoruz.
Bugün çocukların bile güldüğü, inanmadığı hikayeniz, Bill Gates vakfının açıkça fonladığı ve plandeminin merkezi, o varyantların dünyaya duyurulduğu BBC’nin haberi ile başlatıldı:!
“Binlerce kişinin ölümüne neden olan ve Covid-19 adı verilen koronavirüs hayvanlardan insanlara geçti. Ama nasıl? Bilim insanları salgının kaynağını tespit etmek için zamanla yarışıyor.”
İşte o haberi okumaya devam edelim…
Çin'in bir bölgesinde bir yarasa gökyüzünde süzülüyor ve geçtiği ormanlardan birine dışkısıyla koronavirüsün izini bırakıyor. Ormandaki yaban hayvanlarından biri, muhtemelen yaprakların arasında böcek arayan bir pangolin (karıncayiyen), bu dışkıya ulaşıyor ve enfeksiyonu kapıyor.
Yeni virüs de vahşi yaşam döngüsüne girmiş oluyor. Enfeksiyonu kapan hayvanlardan biri, bir kişi tarafından avlanınca da, hastalık bu kişiye bulaşıyor. Ve virüs yaban hayvanlarının satıldığı pazardaki işçilere bulaşıyor. Küresel boyutlara ulaşacak salgın da böylece doğmuş oluyor.
Bilim insanları, bu senaryoyu doğrulayacak kanıtlara ulaşmaya çalışırken, bir yandan da virüsün bulaştığı yaban hayvanlarını bulmak için çabalıyor.
BBC’nin yayınladığı haberin hepsi bu kadar. Bütün dünyayı bu haber ile kandırdılar.
Eğer bu haberi bugünkü bilincimiz ile bu meydanda dinlerken, hala kandırıldığımızı anlamıyorsak, durumumuz gerçekten çok kötü.
O zaman, o “Yarasa gökyüzünde” süzülmeye devam ederken, biz de bugün Kurgulanan virüsün aşısı diye dayatılan sıvıyı almaya devam edeceğiz.
O sıvının şimdi sağlımız için olduğunu kim söyleyebilir?
İzole edilmeyen bir virüsün aşısı olmaz, o sıvı başka bir şey. Bill Gates’in fonladığı sıvı başka bir planın parçasıdır.
Bu bağlamda küresel güçler kendi çıkarları için, bölerek parçalara ayırdığı kesimlere nasıl maske, mesafe ve hijyeni tekrarlatıp sonra aşıda tekrar birleştirdiyse, biz de kendi varlığımızı sürdürmek ve geleceğimiz için birleşmek istiyoruz.
Tüm yaşadıklarımıza da onun için, “Plan-Demi?” diyoruz, çünkü bu virüsü tespit etmeyen PCR test ile hala virüs arıyorlar, 40-45 döngü ile PCR tanı kitini çalıştırıyorlar.
Uluslararası alanda defalarca mahkum olmuş, DSÖ’nün itiraflarına rağmen tek dayanakları olan PCR test ile Plan-Demiyi hileyle ve cebren devam ettiriyorlar. Şimdide çocuklarımıza test yapacaklarmış?
Durun, İNSAN ve onun onuru var diyoruz.
Bugün bu mitingimize bütün Türkiye’de il ve ilçelerde ve aynı zamanda 30’dan fazla ülkede izleniyor. Bir çok ülkeden ve ilimizden destek mesajları geliyor.
Önce şunu bir kere daha düzeltelim. Biz aşıya karşı değiliz, Aşının dayatmasına karşıyız
Bugün plandemi sürecinde yaşadığımız yalanların, sürekli değişen ve kafa karıştıran uygulamaların hepsi sebeb sonuç ilişkisi ile birbirini takip ediyor. Bu şekilde sonuçta sürekli hata yapıyorsunuz… Yapılan işler Hukuka aykırı, Anayasaya ve yasalara aykırı, bilime aykırı, ahlaka aykırı. Bilim ve siyaset tabu değildir.
Aşı üretim ve uygulama sürecinde mutasyon ve varyantla kendini dönüştüren bir mikroba nasıl aşı yapılabiliyor?. Kadın, erkek, yaşlı genç herkese, diğer sağlık sorunlarını dikkate almadan nasıl aynı dozda aynı ilacı kullanırsınız? Bunlar hem bilimsel, hem etik sorulardır. Bu uygulamalar hasta haklarına aykırıdır. Maske uygulaması da öyle. Ve bu işin sonunda Chip ve Gen terapisini de dayatacaklar. HES Kodu, Aşı Pasaportu ile başlayan bu süreç Çin’de olduğu gibi yarın Vatandaşık Puanı / Sosyal kredi uygulamasına evrilecek.
Adamlar NeuraLinkten, TransHumanizmden söz ediyorlar. Biz bu konuda 5G ve Starlinklerle ilgili sorularımıza da cevap alamıyoruz. Mahkemeye gidiyoruz, Mahkemeler den efradına cami, ağyarına mani bir karar alamıyoruz. Davacı olduklarımız, danışmanlarının görüşlerini resmi görüş olarak mahkemeye sunuyorlar ve mahkeme buna göre karar veriyor. Adamlar TİME ve The Economist’inde Kehanetlerini ve gayeleri açık açık, görsellerle anlatıyorlar. Ama birilerinin gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, kalpleri var hissetmiyor. İnsanlar ölüyor ve kuzu postuna bürünmüş kurtlar kuzuları tehdit ediyorlar. “Biz ıslah edicileriz” diyorlar ve gerçekte ise “bozgunculuk” yapıyorlar.
Global sistem Google ile, Twitter, Instagram ile YouTube ile Checking sistemleri ile, Monitörleri ve Trolleri ile, Yapay zekaları ile topyekun saldırıyorlar.
Biz Brezilyadan yükselen sesin ilk önce bu topraklardan yükselmesini beklerdik. Bu gün burada o insanları selamlıyoruz.
Devleti yönetenler, devlete sadakatımızın kendilerinin millete sadakatı ile sınırlı olduğunu bilsinler. Devletin, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyetinin temelinde yatan gerçek budur.
Bundan sonra bakacağız, bu değerleri savunmayan partiye, adaya oy yok. Bu değerleri savunmayan parti, vakıf, dernek, sendika, Market, Firma, Marka o her kimse onlarla her türlü ilişkimizi kesmeliyiz. Onların müşterisi de olmamalıyız, üyesi de.
Biz burada uluslararası sistemin dahili ve harici bedhahlarına karşı, hattı müdafa yok, sathı müdafa var anlayışı ile, Global sistemin topyekun saldırısına karşı, sathın bütün olarak insan hakları ve hukuk devleti olduğunu haykırıyoruz ve diyoruz ki, Dünya 5’den büyüktür. Biz DSÖ den daha büyüğüz ve güçlüyüz çünkü Haklıyız!
Buradan Viranşehir savcımızı Eyüp Akbulut’u da selamlıyoruz.. Mahkemeler millet adına karar verir. Eyüp Akbulut millet adına bir soruşturma açtı. Dileriz HSK onu cezalandıran bir karar almaz. Sokrat’ı yargılayanlar asırlardır yargılanıyor. Yargılayanları da yargılanacakları bir gün var. O zaman biz de o kararı verenleri not ederiz. Eyüp Akbulut yalnız değildir.
Bu süreç yeni birlikteliklere vesile oldu. Bu güzel bir gelişme. Önümüzdeki seçimlere bu süreç damgasını vuracak. Bu süreçteki tavırları sebebi ile bu toplantıya katılan destekleyen kurulmuş ve kurulacak partilerin ilk seçimde ittifak kurmaları bizim için sürpriz olmayacak!
Bu arada Ankara’dan yola çıkarak İstanbul’a gelmekte olan, uçağa, terene, otobüse alınmadığı için yürüyerek yola çıkan Ahmet Tanman şu anda Bolu’da sizlere selamı var.. Biz de buradan selamlarımızı iletiyoruz ve taleplerimizi sıralıyoruz:
Evet biz, Sürekli mutasyona uğrayan ve varyantlarla aşıyı ve tedavide kullanılan ilaçları değersiz kılan bir mikropla bu şekilde mücadele edilemeyeceğini söylüyoruz. Aşıların geliştirilmesi, üretilmesi, dağıtımı ve uygulama süreci ve etki süresi, vaat edilen faydayı sağlamasının imkansızlığı apaçık ortada iken bu dayatma akıl tutulmasından başka bir şey değildir.
1-DSÖ’nün Türkiye’deki imtiyazlı ofisinin kapatılmasını, en azından imtiyazlı statüsünün kaldırılmasını talep ediyoruz.
2-PCR, Aşı, Maske, HES kodu zorunluluğunun kaldırılmasını talep ediyoruz. PCR testi yapılanların raporlarına bu testin kaç döngü ile yapıldığının kayıt altına alınmasını talep ediyoruz. Bu yapılan uygulamaların hukuksuz, faydasız olduğunu biliyoruz. Türkiye’nin sınır boyunda, Suriye topraklarında bizim kontrolümüz altındaki bölgelerde bulunan göçmen kamplarında, ideal olmayan kamp şartlarına rağmen, maske, mesafe, PCR ve Aşı olmadan nasıl hastalık olmadığının siyaset, bürokrasi, akademi, STK ve Media tarafından araştırılıp raporlanmasını talep ediyoruz.
-Dünyada daha az oksijen alarak, daha sağlıklı yaşayan hiçbir canlı türü yoktur. Maskenin yapısı, bu şekilde ve bu süre ile herkese kullanma zorunluluğu getirilmesi, akla, bilime, sağlığa aykırıdır.
-Her türlü dayatmaya karşıyız. ve MOBİNG suçtur.
3-CoVID, 5G, TransHumanizm, NeuraLİnk’e yönelik İnsan ve hayvanlara Chip takma yönündeki girişimlere karşı Meclis araştırması açılmasını, Gıda, sağlık, teknoloji, İklim ve Çevre sorunları, Aile ve gençliğin korunması ve genel halk sağlığı konusunda bu açıdan ele alınması gerektiğine inanıyoruz.
4-Bu taleplerimiz yerine getirilene kadar, Hukuk kuralları içinde kalarak, Yasama, yürütme, yargı, media ve sosyal media, STK’lar üzerinden yurt içinde ve yurt dışında yerel, bölgesel ve global ölçekli etkinliklerimiz devam edecektir. Bu anlamda imza kampanyaları, İdari makamlara başvurular, savcılıklara başvuru, hukuk davası, idari davalar, tesbit davaları, sivil itaatsizlik eylemleri ile faaliyetlerimizi sürdürmeye kararlıyız. Bu konularda sizlerden destek bekliyoruz.
5-Bu süreçte uluslararası Global çetelerle illegal ilişki içinde bulunan kişi ve kuruluşlar her kimseler, bundan sonra yakın takibimizde bulunacaklar. Bu kişi ve kuruluşlar hakkında istihbarat örgütlerinin, yargının, devlet denetleme kurulu, idari birimler ve savcılıkların harekete geçmesini bekliyoruz. Aksi halde, ülke genelinde suç duyurularında bulunacağız.
6-İnsanları mecbur bıraktıkları bir konuda, onam alınmasını ve Maske, Aşı ve PCR konusunda ülkemizdeki turist ve yabancılara yapılan pozitif ayrımcılığı ve onları korumak adına kendi vatandaşlarımızı yönelik uygulanmaya calışılan yaptırımları reddediyoruz. Yabancıları kendi halkına karşı zorla koruma mantığı hukuki olmadığı gibi ahlaki de değildir ve bu davranış devletin, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyetine aykırı bir suç oluşturmaktadır. Aynı şekilde yabancı turistlere sağlanan özgürlüklerden kendi yurttaşını mahrum bırakmak, akli, ahlaki, hukuki ve insani değildir. Bu bir suçtur, bu suçu dayatanların tesbit edilerek cezalandırılmasını talep ediyoruz.
7-Bu süreçte, söz konusu dayatmalara destek veren parti, vakıf, dernek, sendika gibi kuruluşlardan istifa konusunu gündeme alacağız. Ya bu sese kulak verecekler ve zorunluluk şartını kaldıracaklar ya da bu yönde etkili bir kampanya başlatacağız.
8-Aynı şekilde sizleri, işyerlerinde bu zorunluluğa destek veren firmaları ve onların ürünlerini boykot etmeye çağırıyoruz. Bunları teşhir edeceğiz. Bu yasakları destekleyen mediayı izlemeyecek, aboneliklerimizi iptal edeceğiz.
9-Hem ulusal, hem uluslararası, detaylı ve karşılaştırmalı ölüm ve sağlık istatistiklerinin Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ve Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanmasını istiyoruz. Siyaset bizim için gereğinde denetim için şikayet makamıdır. İstatistikleri siyasi kişilerin açıklaması bu anlamda denetimi imkansız kılmaktadır ve hukuka uygun değildir
10-Ölüm sebeblerinin, hasta başvuru ve kabul kaydına göre değil, gerçek ölüm sebebine göre kaydedilmesini talep ediyoruz..
11-Öğrencilerimize tarama adı altında Aşı ya da PCR testi yapılmasını Kabul etmiyoruz ve Pazartesi bütün okul velileri olarak okul Müdürlükleri, MEB il ilçe müdürlükleri ve CİMER’e başvuruda bulunuyoruz ve sosyal mediada paylaşıyoruz..
Çocukların bedensel bütünlüğüne bir müdahale olan, içeriği bilinmeyen ve kimi daha önce denenmemiş sıvıların vücudumuza zorla enjekte edilmesini asla kabul etmiyoruz.
12-Biz GlobalReset çerçevesinde topluma dayatılan TransHumanizm, NeuraLink, Starlin ve 5G projelerini reddediyoruz.
Bizler işçi, emekçi, memur, eğitimci; yaşlı, genç, çocuk her yaştan insanlarız. Bizler ülke genelinde milyonlarız ve ayrı ayrı şekillerde de olsa da:, sloganımız aynı; yaşasın adalet, yaşasın barış, yaşasın ÖZGÜRLÜK
Ve küresel güçlere karşı direnişimiz ve mücadelemizle, bölgemiz ve özgürlük arayışındaki halklar ve ülkeler için örnek olacağız. Zaferimiz bütün insanlığın ZAFERİ olacaktır!..
Yeryüzünün bütün onurlu, dürüst ve cesur insanları birleşiniz.
Tefrika Girmeden bir millete düşman giremez,
toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez
Hoş geldiniz, şerefler getirdiniz, göz aydınlığımız oldunuz.
Bugün burada Adaletten Barıştan Hürriyetten yana herkes var.
Kadın erkek, genç yaşlı, aşı olan olmayan.
Her partiden, her ideolojiden insanlarla bir aradayız.
Kuvayı Milliye ve Müdafa-i Hukuk’a hayat veren kahramanların torunlarıyız, 15 Temmuz’da halka karşı meydan okuyanların karşısındakiler gibi tek yürek olarak. Biz bugün burada olanlar ayrı ayrı dillerde aynı şarkıyı söyleyen insanlarız.
Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine... Küresel güçlere meydan okumak için buradayız.
Brezilya Devlet Başkanı Bolsonarno, 7 Eylül'de küresel plandemi çetesine karşı ilk meşaleyi yaktığı mitingde, “Geleceğim için 3 alternatif var; Tutuklanmak, Öldürülmek ya da ZAFER." diyordu. Bugün biz burada sesimizi onun cesur sesine ekliyoruz ve diyoruz ki, egemenlerin siber köleliğine hayır. Direneceğiz ve kazanacağız.
Bugün burada ZAFER bizim İNSAN’IN olacaktır demek için bir araya geliyoruz!
Maltepe meydanından dünyayı oyun alanına çeviren küresel güçlere sesleniyoruz: 11 Eylül 2001 tarihinde ikiz kuleler ile başlattığınız ve sürekli kurduğunuzu söylediğiniz “yeni dünya düzeni” yalanlarınızı, 11 Mart 2020 de DSÖ’ye ilan ettirdiğiniz Pandemi planınızı biliyoruz.
-Hepsinde İNSAN kanı, gözyaşı ve çalınan alın teri var.
Eğer yeni dünya projelerinizde, teknolojik değişimlerinizde İNSAN kanı varsa, ÇOCUKLARIMIZ ağlayacaksa, İNSANA eziyet yapılıyorsa, İNSANIN sağlığı bozuluyorsa, biz İNSAN olarak bunların hiçbirinde yokuz.
Mars’a gidişinizi hızlandırın! Çünkü burada İnsanlar var! Siborg’ların, Klonoidlerin canı cehenneme!
Gelelim 11 Mart 2020 tarihinde ilan ettiğiniz plandemiye.
Düğme ile iliği yanlış iliklediniz!
Yanlış iliklediğiniz için de;
Adının CoVİD olduğunu iddia ettiğiniz Virüsü, yarasadan konakçıya oradan bulaş olarak İNSANA nasıl geçtiğini, hepsini kurguladınız..
Modellediğinizi bu materyalleri de PCR tanı kitine yüklediniz. O PCR tanı kiti ile de İNSANLARDA, PCR’ın göremediği virüs var mı yok mu, yazı tura atmaya başladınız. Elinizdeki medya gücü ile yalan haber üretip, adına Sars-cov-2 dediğiniz virüsü PCR testi ile dünyaya yaydınız…
Biliyorsunuz ki o PCR testi ile aynı zamanda kimyager olan merhum Tanzanya Devlet Başkanı John Maguful’un Keçiden alıp gönderdiği test örneğinde de pozitif buldu!
Meyve ve yağ örneklerini de o bilindik PCR testinin yapıldığı laboratuvarlara yolladı.. Onlarında bir kısmı, negatif bir kısmı pozitif çıktı.
PCR’ın Mucidi olan kişi, “hastalık belirlemez” dedi. Bunlar pozitif gördüklerini 15 gün karantinaya aldılar. Günde 16’şar hap yutturdular. Ne yazık ki başka hastalıkları olan binlerce insanın hastalıklarını yok sayarak, hem dünya hem de ülkemizde birçok kişinin ölümüne neden oldu. Çünkü yaşamın her alnında, “korkunç” dedikleri salgın için, Çin’de de örneklerini gördüğümüz, yerlere düşerek ölen İNSAN gerekiyordu!
İşte aklımızı başımızdan alan, KORKMAMIZa neden olan bu propagandalar sayesinde ne dedilerse yaptık!
- Maske takın dediniz taktılar
- Sosyal Mesafeyi koruyun,
- Hijyene dikkat edin
- Evden dışarı çıkmayın
- İşyerini açmayın,
- Okula gitmeyin
- İbadet yerlerinden uzaklaşın
- Akraba, arkadaş ziyaretlerini bırakın
- Tokalaşmayın, sarılmayın
- Çocuğunuzdan, anne ve babanızdan büyüklerinizden uzak durun. Uzak durun ki
yalnızlaşın…
- Cenazelerinizi topluca kaldırmayın
- Ne dediniz de yapmadı bu insanlar. Ölümü gösterip hastalığa razı ettiniz. PCR oldular, aşı oldular ama sonuç ortada, vaat edilen şeyleri hiçbiri olmadı, esnaf iflasın eşiğine geldi. Eğitim durdu, sosyal ilişkiler, misafirlik bitti, komşu komşuya gidemez oldu, akrabalar birbiriniz ziyaret edemez oldu, dede torununa sarılamıyor. Düğünler yapılamıyor.
Tüm dünyada dayattıkları bu uygulamalar köleleştirdikleri İNSAN ve robotların yaşam tarzı olabilirdi.
Zaten onu istiyorlardı.
Bu zulmü tüm dünya insanları yaşadı ve yaşatmaya da devam ediyorlar!
Evet tüm bu zulmün ne olduğu ve nasıl bir akıl tutulması ile yaşatıldığını hatırlamak için biraz geriye, yani 11 Mart tarihinden önceki zamana gidelim.
Tarih 25 Şubat 2020
Burada BİR arada olmamızı, zorla kontrol altına alınan salgın zamanında miting yapmayı cinayet olarak görenler, “Aşı karşıtı” olmakla damgalamaya çalışanlar, karşı düşüncede olduğumuzu söyleyenler, “gerici”, “bilim düşmanı” gibi o an için akıllarına ne gelirse söyleyenler;
Düğmeyi yanlış ilikleyenler; bilimin nasıl inanca dönüştürüldüğünü, yaptığınız hatayı görmeniz gerektiğini bu meydanda hatırlatmak istiyoruz.
Bugün çocukların bile güldüğü, inanmadığı hikayeniz, Bill Gates vakfının açıkça fonladığı ve plandeminin merkezi, o varyantların dünyaya duyurulduğu BBC’nin haberi ile başlatıldı:!
“Binlerce kişinin ölümüne neden olan ve Covid-19 adı verilen koronavirüs hayvanlardan insanlara geçti. Ama nasıl? Bilim insanları salgının kaynağını tespit etmek için zamanla yarışıyor.”
İşte o haberi okumaya devam edelim…
Çin'in bir bölgesinde bir yarasa gökyüzünde süzülüyor ve geçtiği ormanlardan birine dışkısıyla koronavirüsün izini bırakıyor. Ormandaki yaban hayvanlarından biri, muhtemelen yaprakların arasında böcek arayan bir pangolin (karıncayiyen), bu dışkıya ulaşıyor ve enfeksiyonu kapıyor.
Yeni virüs de vahşi yaşam döngüsüne girmiş oluyor. Enfeksiyonu kapan hayvanlardan biri, bir kişi tarafından avlanınca da, hastalık bu kişiye bulaşıyor. Ve virüs yaban hayvanlarının satıldığı pazardaki işçilere bulaşıyor. Küresel boyutlara ulaşacak salgın da böylece doğmuş oluyor.
Bilim insanları, bu senaryoyu doğrulayacak kanıtlara ulaşmaya çalışırken, bir yandan da virüsün bulaştığı yaban hayvanlarını bulmak için çabalıyor.
BBC’nin yayınladığı haberin hepsi bu kadar. Bütün dünyayı bu haber ile kandırdılar.
Eğer bu haberi bugünkü bilincimiz ile bu meydanda dinlerken, hala kandırıldığımızı anlamıyorsak, durumumuz gerçekten çok kötü.
O zaman, o “Yarasa gökyüzünde” süzülmeye devam ederken, biz de bugün Kurgulanan virüsün aşısı diye dayatılan sıvıyı almaya devam edeceğiz.
O sıvının şimdi sağlımız için olduğunu kim söyleyebilir?
İzole edilmeyen bir virüsün aşısı olmaz, o sıvı başka bir şey. Bill Gates’in fonladığı sıvı başka bir planın parçasıdır.
Bu bağlamda küresel güçler kendi çıkarları için, bölerek parçalara ayırdığı kesimlere nasıl maske, mesafe ve hijyeni tekrarlatıp sonra aşıda tekrar birleştirdiyse, biz de kendi varlığımızı sürdürmek ve geleceğimiz için birleşmek istiyoruz.
Tüm yaşadıklarımıza da onun için, “Plan-Demi?” diyoruz, çünkü bu virüsü tespit etmeyen PCR test ile hala virüs arıyorlar, 40-45 döngü ile PCR tanı kitini çalıştırıyorlar.
Uluslararası alanda defalarca mahkum olmuş, DSÖ’nün itiraflarına rağmen tek dayanakları olan PCR test ile Plan-Demiyi hileyle ve cebren devam ettiriyorlar. Şimdide çocuklarımıza test yapacaklarmış?
Durun, İNSAN ve onun onuru var diyoruz.
Bugün bu mitingimize bütün Türkiye’de il ve ilçelerde ve aynı zamanda 30’dan fazla ülkede izleniyor. Bir çok ülkeden ve ilimizden destek mesajları geliyor.
Önce şunu bir kere daha düzeltelim. Biz aşıya karşı değiliz, Aşının dayatmasına karşıyız
Bugün plandemi sürecinde yaşadığımız yalanların, sürekli değişen ve kafa karıştıran uygulamaların hepsi sebeb sonuç ilişkisi ile birbirini takip ediyor. Bu şekilde sonuçta sürekli hata yapıyorsunuz… Yapılan işler Hukuka aykırı, Anayasaya ve yasalara aykırı, bilime aykırı, ahlaka aykırı. Bilim ve siyaset tabu değildir.
Aşı üretim ve uygulama sürecinde mutasyon ve varyantla kendini dönüştüren bir mikroba nasıl aşı yapılabiliyor?. Kadın, erkek, yaşlı genç herkese, diğer sağlık sorunlarını dikkate almadan nasıl aynı dozda aynı ilacı kullanırsınız? Bunlar hem bilimsel, hem etik sorulardır. Bu uygulamalar hasta haklarına aykırıdır. Maske uygulaması da öyle. Ve bu işin sonunda Chip ve Gen terapisini de dayatacaklar. HES Kodu, Aşı Pasaportu ile başlayan bu süreç Çin’de olduğu gibi yarın Vatandaşık Puanı / Sosyal kredi uygulamasına evrilecek.
Adamlar NeuraLinkten, TransHumanizmden söz ediyorlar. Biz bu konuda 5G ve Starlinklerle ilgili sorularımıza da cevap alamıyoruz. Mahkemeye gidiyoruz, Mahkemeler den efradına cami, ağyarına mani bir karar alamıyoruz. Davacı olduklarımız, danışmanlarının görüşlerini resmi görüş olarak mahkemeye sunuyorlar ve mahkeme buna göre karar veriyor. Adamlar TİME ve The Economist’inde Kehanetlerini ve gayeleri açık açık, görsellerle anlatıyorlar. Ama birilerinin gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, kalpleri var hissetmiyor. İnsanlar ölüyor ve kuzu postuna bürünmüş kurtlar kuzuları tehdit ediyorlar. “Biz ıslah edicileriz” diyorlar ve gerçekte ise “bozgunculuk” yapıyorlar.
Global sistem Google ile, Twitter, Instagram ile YouTube ile Checking sistemleri ile, Monitörleri ve Trolleri ile, Yapay zekaları ile topyekun saldırıyorlar.
Biz Brezilyadan yükselen sesin ilk önce bu topraklardan yükselmesini beklerdik. Bu gün burada o insanları selamlıyoruz.
Devleti yönetenler, devlete sadakatımızın kendilerinin millete sadakatı ile sınırlı olduğunu bilsinler. Devletin, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyetinin temelinde yatan gerçek budur.
Bundan sonra bakacağız, bu değerleri savunmayan partiye, adaya oy yok. Bu değerleri savunmayan parti, vakıf, dernek, sendika, Market, Firma, Marka o her kimse onlarla her türlü ilişkimizi kesmeliyiz. Onların müşterisi de olmamalıyız, üyesi de.
Biz burada uluslararası sistemin dahili ve harici bedhahlarına karşı, hattı müdafa yok, sathı müdafa var anlayışı ile, Global sistemin topyekun saldırısına karşı, sathın bütün olarak insan hakları ve hukuk devleti olduğunu haykırıyoruz ve diyoruz ki, Dünya 5’den büyüktür. Biz DSÖ den daha büyüğüz ve güçlüyüz çünkü Haklıyız!
Buradan Viranşehir savcımızı Eyüp Akbulut’u da selamlıyoruz.. Mahkemeler millet adına karar verir. Eyüp Akbulut millet adına bir soruşturma açtı. Dileriz HSK onu cezalandıran bir karar almaz. Sokrat’ı yargılayanlar asırlardır yargılanıyor. Yargılayanları da yargılanacakları bir gün var. O zaman biz de o kararı verenleri not ederiz. Eyüp Akbulut yalnız değildir.
Bu süreç yeni birlikteliklere vesile oldu. Bu güzel bir gelişme. Önümüzdeki seçimlere bu süreç damgasını vuracak. Bu süreçteki tavırları sebebi ile bu toplantıya katılan destekleyen kurulmuş ve kurulacak partilerin ilk seçimde ittifak kurmaları bizim için sürpriz olmayacak!
Bu arada Ankara’dan yola çıkarak İstanbul’a gelmekte olan, uçağa, terene, otobüse alınmadığı için yürüyerek yola çıkan Ahmet Tanman şu anda Bolu’da sizlere selamı var.. Biz de buradan selamlarımızı iletiyoruz ve taleplerimizi sıralıyoruz:
Evet biz, Sürekli mutasyona uğrayan ve varyantlarla aşıyı ve tedavide kullanılan ilaçları değersiz kılan bir mikropla bu şekilde mücadele edilemeyeceğini söylüyoruz. Aşıların geliştirilmesi, üretilmesi, dağıtımı ve uygulama süreci ve etki süresi, vaat edilen faydayı sağlamasının imkansızlığı apaçık ortada iken bu dayatma akıl tutulmasından başka bir şey değildir.
1-DSÖ’nün Türkiye’deki imtiyazlı ofisinin kapatılmasını, en azından imtiyazlı statüsünün kaldırılmasını talep ediyoruz.
2-PCR, Aşı, Maske, HES kodu zorunluluğunun kaldırılmasını talep ediyoruz. PCR testi yapılanların raporlarına bu testin kaç döngü ile yapıldığının kayıt altına alınmasını talep ediyoruz. Bu yapılan uygulamaların hukuksuz, faydasız olduğunu biliyoruz. Türkiye’nin sınır boyunda, Suriye topraklarında bizim kontrolümüz altındaki bölgelerde bulunan göçmen kamplarında, ideal olmayan kamp şartlarına rağmen, maske, mesafe, PCR ve Aşı olmadan nasıl hastalık olmadığının siyaset, bürokrasi, akademi, STK ve Media tarafından araştırılıp raporlanmasını talep ediyoruz.
-Dünyada daha az oksijen alarak, daha sağlıklı yaşayan hiçbir canlı türü yoktur. Maskenin yapısı, bu şekilde ve bu süre ile herkese kullanma zorunluluğu getirilmesi, akla, bilime, sağlığa aykırıdır.
-Her türlü dayatmaya karşıyız. ve MOBİNG suçtur.
3-CoVID, 5G, TransHumanizm, NeuraLİnk’e yönelik İnsan ve hayvanlara Chip takma yönündeki girişimlere karşı Meclis araştırması açılmasını, Gıda, sağlık, teknoloji, İklim ve Çevre sorunları, Aile ve gençliğin korunması ve genel halk sağlığı konusunda bu açıdan ele alınması gerektiğine inanıyoruz.
4-Bu taleplerimiz yerine getirilene kadar, Hukuk kuralları içinde kalarak, Yasama, yürütme, yargı, media ve sosyal media, STK’lar üzerinden yurt içinde ve yurt dışında yerel, bölgesel ve global ölçekli etkinliklerimiz devam edecektir. Bu anlamda imza kampanyaları, İdari makamlara başvurular, savcılıklara başvuru, hukuk davası, idari davalar, tesbit davaları, sivil itaatsizlik eylemleri ile faaliyetlerimizi sürdürmeye kararlıyız. Bu konularda sizlerden destek bekliyoruz.
5-Bu süreçte uluslararası Global çetelerle illegal ilişki içinde bulunan kişi ve kuruluşlar her kimseler, bundan sonra yakın takibimizde bulunacaklar. Bu kişi ve kuruluşlar hakkında istihbarat örgütlerinin, yargının, devlet denetleme kurulu, idari birimler ve savcılıkların harekete geçmesini bekliyoruz. Aksi halde, ülke genelinde suç duyurularında bulunacağız.
6-İnsanları mecbur bıraktıkları bir konuda, onam alınmasını ve Maske, Aşı ve PCR konusunda ülkemizdeki turist ve yabancılara yapılan pozitif ayrımcılığı ve onları korumak adına kendi vatandaşlarımızı yönelik uygulanmaya calışılan yaptırımları reddediyoruz. Yabancıları kendi halkına karşı zorla koruma mantığı hukuki olmadığı gibi ahlaki de değildir ve bu davranış devletin, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyetine aykırı bir suç oluşturmaktadır. Aynı şekilde yabancı turistlere sağlanan özgürlüklerden kendi yurttaşını mahrum bırakmak, akli, ahlaki, hukuki ve insani değildir. Bu bir suçtur, bu suçu dayatanların tesbit edilerek cezalandırılmasını talep ediyoruz.
7-Bu süreçte, söz konusu dayatmalara destek veren parti, vakıf, dernek, sendika gibi kuruluşlardan istifa konusunu gündeme alacağız. Ya bu sese kulak verecekler ve zorunluluk şartını kaldıracaklar ya da bu yönde etkili bir kampanya başlatacağız.
8-Aynı şekilde sizleri, işyerlerinde bu zorunluluğa destek veren firmaları ve onların ürünlerini boykot etmeye çağırıyoruz. Bunları teşhir edeceğiz. Bu yasakları destekleyen mediayı izlemeyecek, aboneliklerimizi iptal edeceğiz.
9-Hem ulusal, hem uluslararası, detaylı ve karşılaştırmalı ölüm ve sağlık istatistiklerinin Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ve Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanmasını istiyoruz. Siyaset bizim için gereğinde denetim için şikayet makamıdır. İstatistikleri siyasi kişilerin açıklaması bu anlamda denetimi imkansız kılmaktadır ve hukuka uygun değildir
10-Ölüm sebeblerinin, hasta başvuru ve kabul kaydına göre değil, gerçek ölüm sebebine göre kaydedilmesini talep ediyoruz..
11-Öğrencilerimize tarama adı altında Aşı ya da PCR testi yapılmasını Kabul etmiyoruz ve Pazartesi bütün okul velileri olarak okul Müdürlükleri, MEB il ilçe müdürlükleri ve CİMER’e başvuruda bulunuyoruz ve sosyal mediada paylaşıyoruz..
Çocukların bedensel bütünlüğüne bir müdahale olan, içeriği bilinmeyen ve kimi daha önce denenmemiş sıvıların vücudumuza zorla enjekte edilmesini asla kabul etmiyoruz.
12-Biz GlobalReset çerçevesinde topluma dayatılan TransHumanizm, NeuraLink, Starlin ve 5G projelerini reddediyoruz.
Bizler işçi, emekçi, memur, eğitimci; yaşlı, genç, çocuk her yaştan insanlarız. Bizler ülke genelinde milyonlarız ve ayrı ayrı şekillerde de olsa da:, sloganımız aynı; yaşasın adalet, yaşasın barış, yaşasın ÖZGÜRLÜK
Ve küresel güçlere karşı direnişimiz ve mücadelemizle, bölgemiz ve özgürlük arayışındaki halklar ve ülkeler için örnek olacağız. Zaferimiz bütün insanlığın ZAFERİ olacaktır!..
Yeryüzünün bütün onurlu, dürüst ve cesur insanları birleşiniz.
Tefrika Girmeden bir millete düşman giremez,
toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez
MİTİNGE KİMLER KATILDI?
Anadolu Birliği Partisi ile “Anayasayı Koruma İnsiyatifi”
Maltepe Miting Programı
11 Eylül 2021
Miting Zamanı: 15.00-18.00 Arasında
Muhammet BİNİCİ - Miting Programı Sunucusu (Gazeteci-Yazar-Prodüktör)
- - Dünya’da ülkelerini savunurken şehit olan tüm insanlar adına 1 dakika saygı duruşu.
- - İstiklal Marşı’nın okunması.
ORTAK METİN
Abdurrahman DİLİPAK’ın mitinge katılan katılımcılar adına katılımcılara seslenmesi
DÜNYADA ve TÜRKİYE’DE HUKUKİ HAKLARIMIZ
Av. Beyda Nur AYÇETİN
TEMSİLİ KATILIMCILARIN, kısa söylemleri
Sema MARAŞLI ( Yazar)
Hamza YARDIMCIOĞLU (Yazar)
Erkan TRÜKTEN ( Yazar)
Adem ÇEVİK (Türkiye Aile Meclisi ve Adalet Birliği Başkanı)
Erkan CİNBİR (Sosyal Medya Esnafları Adına)
Cengiz ERDOĞAN ( Plandemi Mücadele Hareketi)
ÜLKE TEMSİLCİLERİ
Ajı Abdulvali Buğrahan OSMAN (Doğu Türkistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı)
KKTC Plandemi Platformu Lefkoşa Kuğlu Parkta .. Onlarda eş zamanlı olarak miting yapıyorlar. PCR ve AŞI’dan dolayı aramızda olmadılar..
Tugcehan ÖREN (KKTC Plandemi Platformu Genel Başkanı)
Av. Seda OKGÜL (KKTC)
FEDERASYON, SENDİKA ve DERNEK TEMSİLCİLERİ
Muzaffer KALA (MESK-Memur ve Emekli Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı)
Mehmet Nuri KAYNAR (Diriliş Sendikası Başkanı)
Mehmet ÇELİKUS ( Esnaf ve Sanatkarlar Derneği Genel Başkanı)
Mustafa KIZILCAN (Engellilerimiz için Engelsiz İstanbul İttifakı Genel Başkanı)
Av. Mustafa YAMAN (Hukuk Araştırma Derneği Genel Başkanı)
SİYASİ PARTİLER (Siyasi Parti liderleri
Bedri YALÇIN ( Anadolu Birliği Partisi Genel Başkanı)
Serkan ASLAN (Hak ve Hakikat Partisi Genel Başkanı)
A.Kadir BOZKURT (Umut Partisi Genel Başkanı)
Ahmet KAYA (Milli Mücadele Partisi Genel Başkanı)
Vural ESEN (Turan Hareketi Partisi Genel Başkanı)
Abdulsamed ELÇİ (Cesur Düşünce Partisi Genel Başkanı)
Yunus EKŞİ (Türkiye İttifakı Genel Başkanı/İktisat Hareketi Sözcüsü)
Ercan YİĞİT (Kuvayi Milliye Partisi Genel Başkanı)
Emanullah GÜNDÜZ (Yeni Dünya Partisi Genel Başkanı)
Fatih DADAŞOĞLU (Anadolu Hareketi Partisi Genel Başkanı)
TARİHTE KÜRESELCİLER
Prof. Dr. Ebubekir SOFUĞLU (Tarihte küresel çeteni yol açtığı savaşlar ve ihtifaller.)
SANATÇI
Bora GENCER (Sanatçı)
BİLİM İNSANI
Dr. Mustafa Yücel
Prof.Dr. Abdullah ÇOBAN
Opr.Dr. Bilgehan BİLGE
|
||||||||
|