Reklamı Geç
HABER DETAY
"Ölçüler"i Biliyor muyuz?!..
Bundan 50 yıl sonra bizi yönetenlerin hemen hemen hepsi ölmüş olacak. Ellerinde fırsat varken yapmadıklarından ve yaptıklarından sorguya çekilecekler. Faiz oranları, Çapraz kurlar, makro göstergeler, seçim sonuçları, siyasi ve ekonomik konjektürler, kritik durumlar, il başkanlığı, yönetim kurulu üyeliği, bakanlık. Bunlar sırat köprüsünde geçmez. "Ölçüler" Prof. Dr. Mirzahan HIZAL yazdı!..
24 Haziran 2021 - Perşembe 13:42
GÜNDEM

 

ÖLÇÜLER


 
1900 ların başında   çok  ağır  bir darbe alan  ve  savrulan   müslüman  milletler  ve  özellikle  Türkiye   Müslümanları  1000 yıldan fazla  bir zamandır  kendilerini   Müslüman,  ülkelerini de dar-üs-selam   yapan  bir çok  değerlerini  kaybettiler.  Öylesine bir  karışıklık  ve  kıyım  yaşandı ki,  adeta  Orta  Doğuda  patlatılan  büyük  bir  atom  bombası  gibi   aradan  100  yıl  geçmesine  rağmen  hala   nükleer serpinti,  toz  bulutu   ve  ölümcül  seviyedeki  radyasyon  ortadan  kalkmadı.  Manen  hastalanan  ve  gıdasız kalan  milyonlar  telef  oldu.  Uzun bir  süre  çok  geniş  bir  alan    yaşanamaz  halde  kaldı.  100  yıl  sonra  toz  duman   biraz  aralanınca  dikkatli  gözler  ve  düşünen   beyinler   başlarına  ne  geldiğini   anlamaya,   bazı  şeyler  gün  yüzüne  çıkmaya  başladı.

  
100  yıl önce  her şey  yerle  bir  olmuştu.  Darbe  o kadar  acımasız  ve  insanlık  dışıydı ki,  neredeyse  atom  bombası  bile  onun yanında  hafif  kalırdı.  İnsanlık  tarihinde  hiç  görülmemiş  ilkler  yaşandı.  Mezarından   mevtayı  çıkarıp  astılar,  şapka  giymedi  diye  kadın  astılar,  kuran   okutuyor diye  hocanın  kafasını  jandarma  dipçiği  ile  yardılar.  Yetmedi  hocayı astılar.   Şapka  giymediler  diye   zırhlı   savaş  gemisi  gönderip  kendi  şehirlerini,  kendi  insanlarını    bombaladılar.   Kendi  halkını  şapka için  bombalayan  bir  devlet!  Düşman  bile  bu kadarını yapmamıştı.   Ama   bunlar  maddi  kayıplardı.  Zamanla  telafi  edilebilirdi,    edildi  de.  Şapkacılar ölüp  gitti.  Asılanlar  unutuldu,  unutturuldu.  İnsanlar  yine  kuran  okumaya,  camiler  yapıp  namaz  kılmaya  başladılar.  Şapka  falan  da  giymediler.

   
 
Ama  asıl  kayıp   gözlerden  saklandı.  Asıl  kayıp  anlaşılamadı.  Nasıl  anlaşılsın ki,   asıl  kayıp,  ne  kaybettiğini  anlayamamaktı.   Allahın CC  lütfuyla  100  yıl  sonra  da  olsa  neleri  kaybettiğimizi  ve   bunları  yeniden  nasıl  yerine  koyabileceğimiz  anlaşılmaya başlandı.   “paltonun  astarına  kaçan ve  kaybolan   anahtar”  100  yıl sonra  bulunmuştu.   100  yıl  sonra    “dışından  yaladığımız  reçel  kavanozunun”  kapağını  açamasak  da  kapakta bir delik  açmayı  başarmıştık.   Evet  “Kahpe rüzgara rağmen  surda mukaddes  bir gedik  açılmıştı.”.   Artık  ” kahpe rüzgar  ne taraftan eserse  essindi.” (Necip Fazıl Kısakürek) 


 
İki  nesil  geçti.  Küllerinden  doğan   bir  nesil  geldi.   Artık   camiler  yapmak  ve  namaz  kılmak  yetmemeye, kuran  okumak  yetmemeye  başladı.  Okuduklarımızı  anlayacağız,  anladıklarımızı  yapacağız  diyen  insanlar ortaya çıkmaya başladı. Sayıları az da olsa,  hala esen  kahpe rüzgarı    durdurmak isteyen   insanlar.   Yıktıkları,  sattıkları,  ahır  yaptıkları  camilerin  yerine  daha  iyilerini  yaptık.   Şimdi  yıktıkları  imanların,  ahır  yaptıkları  kalblerin, şapka geçirdikleri kafaların   yerine   daha  iyilerini  koyma  zamanı  geldi. 


 
Kaybettiğimiz   şeylerin  içinde  en  önemlisi  neydi  biliyor musunuz?  
Ölçülerimizi  kaybettik!..   Ölçülerimizi!.. 


 
Bir  bilim  kurgu  hikayesinde,  gerçekleştirilen   yeni  bir  teknolojiyle   ortaya   çıkan  korkunç  bir  elektromanyetik  enerji  tüm  elektrik  ve  elektronik  cihazları    çalışamaz  hale  getiriyor. Fabrikalar  duruyor, araçlar,  makinalar.  cihazlar  duruyor,  üretim  duruyor  ama  tüketim  durmuyor.  İnsanlar  bir  dilim  ekmek  için  birbirini   öldürüyor.  İnsanlık  bir  gecede  400  yıl  geriye  gidiyor. 


 
İşte  aynen  bunun  gibi   insanların  ölçüleriyle  oynar  ayarlarını  bozarsanız  kaos  oluşur.  Ölçü  deyip geçmeyelim.   Ölçüler  insanoğlu için  hayati  önem  taşır.    Ölçüler  bozulursa  size  göre  doğru  olan  ona  göre  yanlış olur.  Onun  mâbudu  sizin   tâğudunuz  olur.   Dost  düşman  karışır.  Herkesin  kendi   doğruları, kendi  putları,  tanrıları  ortaya çıkar.  Bunun  nedeni  çok  basittir.  İnsanlar  bir  şeyin  kıymetini, ağırlığını  tesbit  etmek  için  ölçüler,  tartılar  kullanırlar,  kullanmak  zorundadırlar .  Bir şeyi  ölçersiniz  ve  sonuç  net  olarak  ortaya çıkar  mesele  kalmaz. 


Tabii  size  göre.   Başkası  aynı  şeyi  kendi  terazisinde  ölçer  ve  farklı  sonuç  bulursa  işte  o  zaman  işler  karışır.  İşte  bütün  mesele  bu  ölçüyü  bilmek  ve  kaybetmemektir.  Alemde  herşey   bir  ölçü - mizan  üzere  yaratılmıştır.  Zerreden  küreye   canlı  cansız  her şeyde  bir  ölçü  ve    düzen  vardır. 


 
"... Her şeyi yaratan ve bir ölçüye göre düzenleyen Allah'tır" (Furkan suresi, 2) "...Onun katında her şey bir ölçü (miktar ) iledir.(Rad suresi, ayet 8) " Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık" (Kamer suresi, ayet 49) 


 
İslamı,   hayatı  ve  insanları  anlamak  aslında  çok  kolaydır.   Sadece  ölçüleriniz  doğru  olacak.  İste  İslam budur.   Doğru  ölçüler.   Eşyayı,  insanları ve  düşünceleri  Allah CC ın  terazisiyle  tartacaksınız.   

 

Yüzyılın  başında  işte  bu  teraziyi  kırdılar.  Ölçüyü bozdular. 


Herkes  kendi  terazisini  yaparsa  veya   birilerinden alırsa,   ölçüsü,  ayarı,   başka  başka  olursa   işte  o zaman  en  basit  işler  bile  içinden  çıkılmaz  hale  gelir.  Bir  Pazar  yeri  düşünün,   bütün  terazilerin  ayarı  bozuk  ve  farklı  değerler  gösteriyor.  Nasıl  alışveriş  yapacaksınız?   Cebinizdeki  paranın  bile   ayarı  bozuk.  Değeri  her gün    değişiyor. 


 
Ölçüleri,   hayatı,  inancı,  insanlığı,  ahlakı  berhava  eden  ve  hiç  şüphesiz  batılı  İslam  düşmanlarının  içimizdeki  beyinsizler   ve hainler  eliyle  patlattığı  bu  atom  bombasının   etkilerinden  kurtulmanın  tek  çaresi  kaybolan  ölçülerimizi  geri   kazanmak,  tabir  caizse  fabrika  ayarlarına    dönmektir. 


Bu  ölçüler  Allahın CC  asla   kaybolmayan, “kendisinde hiçbir şüphe olmayan”  ve  en  şiddetli  nükleer  patlamaya  dahi  dayanıklı  olan  kitabında  yazılıdır.  Düşmanların  bilmediği  şey  O  kitabın   koruyucusunun  Allah CC  olduğudur.  Allahı  CC  bilmeyenler kitabını da  bilmezler.  Ateşin  Hz. İbrahimi  AS  neden  yakmadığını  da  bilmezler.  Ölçüleri olmayanların ölçülere  saygısı da  olmaz. 


 
Kitapta  ne  yazıyorsa  O.   Doğru  dediği  doğru,  yanlış  dediği  yanlış.  Hiç kimse  hiçbir şeyi  Allah CC tan daha iyi  bilemez.  Hiç kimsenin  bu  helaldir   şu  haramdır   demeye   yetkisi,   hakkı  ve  haddi  yoktur. 


 
“Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”(Bakara 216) 
 
Gürültü  ve  parazite  gerek  yoktur.  Kimse  ne kendini ne de bizi   kandırmaya kalkmasın.  
Faiz  alma diyorsa  almayacaksın.  Ahlaksızlık  yapma diyorsa  yapmayacaksın. 
Hakkından  fazlasını  alma diyorsa  almayacaksın. İsraf etme  diyorsa  etmeyeceksin. 
Adalete,  emanete,  ehliyete  riayet  et  diyorsa  edeceksin. 
Haksızlık karşısında susma diyorsa  susmayacaksın. 


 
Şu  çarpık  ölçülere  bakar mısınız? 


Bütün mü’minler  kardeştir ama  bizim  milletimiz,   bizim  kabilemiz, bizden olanlar  daha kardeştir. 


Biz de  müslümanız ama  ilkeler de  var. 


Biz bu heykellere  tapmıyoruz ki, onlar  sadece  sembol ve simge. 


Başörtüsü dini bir  simgedir. Onu takarak  dinsizleri  rahatsız  edemezsiniz. 


İslam çok  yüce  bir  din  ama  çağdaş  ekonominin  gereği   faizsiz  olmuyor,   olmaz. 


Faiz oranı  azsa  ve  devlet   veriyorsa  alabilirsiniz. 


İslam  hoşgörü  dinidir. Sizin  de  bu  ahlaksızlıkları  hoş görmeniz  gerekir.

 
Bu  asırda  tesettür,  cihat  falan  olur mu  canım?  Hangi çağda yaşıyoruz?. 


Demokrasi bir  fazilet rejimidir. Siyasi  partiler,  özellikle  bizim  partimiz  olmadan  hiçbir şey  yapılamaz. 


Bu  kadar  hizmet  yapılıyor,   bir  iki  yolsuzluğa mı  takılıyorsunuz? 


Siz yolsuzluk görmemişsiniz.   Öncekiler  daha  çok  yolsuzluk  yapıyorlardı. 


Bu  zamanda Hz. Ömer RA  gibi  kimse  olamaz.  Siz de  zaten layık olduğunuz şekilde  yönetilirsiniz. fazla sesinizi çıkarmayın. 


İslamın   hükümlerini  tam  olarak  uygulamaya kalkarsak  sonra  bizi  Avrupa  birliğine almazlar,  doları  yükseltir  bizi  batırırlar,  aç  kalırız.   Natodan  da  çıkarırlar,  yalnız  başımıza  kalırız.

   
Evet  çok  doğru,  yalnız   başlarına   kalırlar. 

 
“Onlar kendilerine Allah'tan başka hiçbir dost ve hiçbir yardımcı bulamazlar.”(Ahzab 17) 
 
 Bu şeytani  mazeret  ve  bahaneleri  bırakın da  bir  karar  verin, 

 

Allahın CC  terazisi mi? Şeytanın  terazisi mi?  


Yoksa  nükleer   patlamanın   zehirli  radyasyonu  devam  eder.   gelecek  nesillere de  bulaşır. 
Bu  kahpe rüzgar esmeye devam eder. 


Bundan 50 yıl sonra  bizi  yönetenlerin   hemen hemen  hepsi  ölmüş  olacak.   Ellerinde fırsat  varken  yapmadıklarından ve  yaptıklarından   sorguya çekilecekler.  Faiz oranları,  Çapraz kurlar,  makro göstergeler, seçim sonuçları,  siyasi ve  ekonomik  konjektürler,  kritik  durumlar,  il başkanlığı,  yönetim kurulu üyeliği, bakanlık.   Bunlar   sırat  köprüsünde   geçmez. 


 
“yol aşa, makam aşa  
Gel  devlet  kuşu başa 
Er  kişi  veya  Paşa, 
Yatar  sonunda  taşa.” 

 

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
http://www.bncmedyahaber.com/yazar-olculer-596.html

 

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.